ManşetEğitimİfade ÖzgürlüğüTürkiye

Boğaziçi direnişinde 502’inci gün: Hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz

0

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, direnişin 502’inci gününde, 341’inci kez rekötrlük binasına sırtını döndü.

Nöbette akademisyenler, basının hala alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsten seslendi.

Üniversitedeki gayrimeşru ve yıkıcı müdahalelere karşı başlatılan, özgür, özerk ve demokratik üniversite idealine odaklı hak mücadelesinin 500’üncü gününde tüm bileşenlerin geniş katılımıyla gerçekleşen öğlen nöbetinin ardından Fikret Adaman’ın açık dersine katılmıştı. Ardından, üniversitenin üst yönetim kadrolarında yer almış akademisyenler açıklamalar yapmıştı.

İlgili haber: Boğaziçi’nde direnişin 500’üncü günü!

Bugün akademisyenler, üniversitenin akademik yapısını, işleyişini ve kurumsal kimliğini temelden değiştirmeyi hedefleyen 11 Mayıs senatosu kararlarına değinerek şu açıklamaları yaptı:

Bölüm ve fakülteler bilgilendirilmeden, üniversite iradesi hiçe sayılarak, dışarıdan getirilmiş, Boğaziçi Üniversitesinde kadrosu dahi olmayan kişilerin imzasıyla kurumumuza dayatılan bu hayati kararların içeriğini ve olası sonuçlarını yeniden vurgulamak isteriz:

11 Mayıs senatosunda gayrimeşru mükerrer oylar yardımıyla ve kuruma yabancı, taşıma kadroların oluşturduğu çoğunluk aracılığıyla, üniversitemizin akademik yönetişim ilkelerine büyük hasarlar veren, siyasi kadrolaşmanın önünü açan kararlar alındı. Atama ve yükseltme kriterlerinde; üniversite istihdam süreçlerinde ve üniversite kurullarına dair toplantı usul ve esaslarında kapsamlı değişiklikler yapıldı.

Kurum iradesine yapılmış bir darbe

“Aynı oturumda, bir Üniversite Yönetim Kurulu üyesi, görev süresi dolmadan, hakkında herhangi bir soruşturma veya komisyon incelemesi yürütülmeden, keyfî, mesnetsiz ve hukuk dışı bir kararla görevinden alındı. Bu sayede Naci İnci yönetimi, bu üst idari kurulda üniversite iradesi ve ilkelerini temsil eden bir oydan daha kurtulmuş oldu.

Bu kararlarla kayyım yönetimi, önceki dönemlerde Yükseköğretim Kanunu çerçevesinde tanımlanmış ve meşru senatomuz tarafından kabul edilmiş temel akademik ilkeleri yok saydığını, Boğaziçi Üniversitesinin katılımcı ve demokratik yönetişim modelini lağvetmeyi amaçladığını ve liyakat esaslı, şeffaf istihdam süreçlerine son vereceğini kesin ve nihaî olarak ilan etmiş oldu.

Tekrar ediyoruz: Üniversiteyi temsil etmekten uzak olan senatonun bu girişimi, yerleştirilmiş kadroların vesayeti üzerinden kurum iradesine karşı yapılmış bir darbe hükmündedir.

Vasatlaştırma ve değersizleştirme hedefleniyor

“Gayrimeşru çoğunluğun aldığı bu kararlarla, kayırmacılığın ve siyasi kadrolaşmanın önünün açılması, Boğaziçi Üniversitesinin nitelikli bir kamu üniversitesi olma özelliğinin yok edilerek vasatlaştırılması ve değersizleştirilmesi hedeflenmekte.

51 yıllık emekle Türkiyenin ve dünyanın seçkin araştırma üniversitelerinden biri olmayı başarmış Boğaziçi Üniversitesinin vasıfsız kadrolara açılması, keyfî, merkeziyetçi ve otoriter bir idari çerçeveye hapsedilmesi, ülkemizdeki başarılı öğrencilerin nitelikli eğitim haklarının ellerinden alınmasıyla sonuçlanacak, ağır kamu zararına yol açacak kasıtlı ve can alıcı bir müdahaledir.

Gayrimeşru uygulamalar derhal sona ersin

“Eylemlerimiz, yükseköğretimin geleceği konusundaki çalışmalarımız ve hukuk mücadelemiz üzerinden dile getirdiğimiz talepler, kurumumuza has, özel veya ayrıcalıklı bir konum beklentisi içermiyor.

Talebimiz, tüm Türkiye üniversiteleri için anayasamızca garanti altına alınmış akademik özerklik prensipleri çerçevesinde, şeffaflık ve hesap verebilirlik esaslarına dayalı demokratik bir idari düzenin tesis edilmesi, akademik liyakat ve mükemmeliyet prensiplerine uygun bir yükseköğretim modelinin geliştirilmesidir.

Her hafta olduğu gibi süregiden hukuksuzluklara dair yaptığımız çağrımızı yineliyoruz:

Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an önce sona ermelidir. Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları, enstitü müdürleri ve yüksek okul müdürü seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir.

Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz ve haksızca işlerine son verilen dekanlarımız bir an önce görevlerine iade edilmelidir. Atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak, bölüm ve fakültelerin onayı alınmadan, tepeden inme kararlarla yapılan tüm atamalar gayrimeşrudur, geri alınmalıdır.

İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir.

Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz.

Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında mesnetsiz gerekçelerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz.

Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz. Türkiye’de özgür, özerk ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,

Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz.”

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.