Bugün 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü. Dünya genelinde gezegeni ve hayatı paylaştığımız hayvanların haklarını, refahlarını ve korunmalarını vurgulamak ve hayvanlara olan saygıyı artırmak amacıyla “kutlanıyor.”
1931’de Floransa‘da 4 Ekim, insanların birlikte yaşadığı diğer canlılara karşı farkındalığı artırmak, onları korumak ve kollamanın önemine dikkat çekmek, daha iyi koşullarda barınmalarını ve beslenmelerini sağlamak, hayvanlara karşı yapılan haksızlıklara dikkat çekmek gibi amaçlarla Hayvanları Koruma Günü olarak kutlanmaya başlandı.
Hayvanların hakları, BM belgelerinde şu şekilde tanımlanıyor:
UNESCO Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi Madde 5.1’de de “Bir insanın desteğine ihtiyaç duyan her hayvan uygun beslenme ve bakımı görme hakkına sahiptir” deniliyor.
Ancak Türkiye’de son yıllarda giderek artan hayvana şiddet olaylarına karşı 2021’de yeniden düzenlenen 5199 sayılı Hayvan Hakları Yasası’na göre hayvanlar mal olarak değil can olarak değerlendirilmesine buna paralel olarak cezaların bir bölümünün idari cezalar kapsamından çıkarılıp suç olarak değerlendirilerek arttırılmasına rağmen özellikle sokakta yaşayan hayvanlara yönelik şiddet, cinayet olayları arttı; geçici barınaklarda yaşanan vahşet olayları sıradanlaştı.
Av sezonu adı altındaki katliam, denizlerde aşırı avlanma, yunus parklarındaki eziyet ise hız kesmeden sürüyor. ‘Yasaklı tür’ denilerek toplanan ve/ya sahipleri tarafından bırakılan hayvanların akıbeti ise bilinmiyor.
Sokakta yaşayan hayvanların yok edilmesi ve/ya toplanıp hayvan hapishanelerine tıkılmasına yönelik kampanyalar dozunu artırırken, bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açlık, bakımsızlık, hijyenik olmayan koşullar, şiddet ve cinayet başta olmak üzere birçok usulsüzlük ve vahşetle gündeme gelen Beykoz ve Konya barınaklar defalarca övüldü, sokakta yaşayan hayvanların belediyelerce toplatılmasını içeren “Avrupai uygulamaların” hedeflendiğini söylendi; belediyelere ve bakanlıklara talimatlar gönderildi.
Hayvan hakları savunucuları ve hukukçuların itirazları bir yana, yasalara aykırı bu yaklaşım sonucunda, son günlerde kanunun sokakta yaşayan hayvanları koruyan 6’ncı maddesi bizzat hayvanları korumakla yükümlü olan kamu kurumu Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından delinmeye çalışılıyor.
Söz konusu madde, il ve ilçe belediyelerinin sokakta yaşayan hayvanları kısırlaştırıp, aşılamak ve tedavi etmekle yükümlü kılıyor. Tedavi için sokaktan aldığı hayvanları ise tedavileri bittikten sonra aldıkları sokağa geri bırakmak zorundalar.
Ancak belediyelerin, çoğunda zorunlu olduğu halde veteriner hizmeti yok. Yaygın uygulama ise sokakta yaşayan hayvanları yakalayıp aşılama, kısırlaştırma veya tedavisini yapmadan kent dışındaki ormanlara bırakmak; böylece açlıktan ya da birbirlerini parçalayarak ölmelerini beklemek.
Bakanlık ise belediyelerin yükümlülüğünü yerine getirmemesini göz ardı ederek, hayvanları kent dışındaki, gözetimsiz dev hapishanelere tıkmak için yeni projeler hazırlıyor. Kurulan, İçişleri Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından temsilcilerin de yer aldığı komisyona sunulan öneriler arasında büyükşehirler başta olmak üzere il ve ilçelerde toplanma ve kısırlaştırma merkezlerinin kurulması da yer alıyor. Maliyetlerin yüksek olması nedeniyle belediyeler bu sorumluluğu yerine getiremezse işlemler Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılacak.
Hayvanları korumak ve bu konuda farkındalık yaratmak için 1931’de Floransa‘da kabul edilen 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü öncesinde hayvan hakları savunucuları, büyük buluşma çağrısı yaptı.
Söz konusu çalışmaya tepki gösteren hak savunucuları, sokakta yaşayan köpekler için 8 Ekim’de saat 14.00’da Kadıköy İskelesi’nde bir araya gelecek.
“Sokakta yaşayan köpekleri ölüme göndermeyeceğiz” diyen hak savunucuları, “Tüm yaşam savunucularını mahalle sakinlerimiz olan köpekleri ölüm kamplarına göndermek isteyenlere karşı tek ses olmaya çağırıyoruz” dedi. ‘Büyük Türkiye Buluşması’ İstanbul’daki Kadıköy İskelesi Meydanı’nda, Atatürk heykelinin önünde gerçekleştirilecek.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği‘nin kentlerdeki hayvanların refahının sağlanması ve adil bir çözüm bulunması için önerileri şöyle:
Sahipsiz ya da sahipleri tarafından sokağa terk edilmiş hayvanların sorumluluğu insanlara aittir. Onların da duyguları olduğunu unutmadan hareket etmek gerekiyor. Siz de bireysel olarak toplatılmaları için belediyeleri aramak yerinde çevreye su dolu kaplar ve mamalar bırakabilir, düzgün çalışan bakımevlerine ve bu alanda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarına bağış yapabilirsiniz. Daha iyisi barınaklardan bir hayvan sahiplenerek, onun ailesi olabilirsiniz. Hak ihlali yapanlara karşı sesinizi yükseltebilir, protestolara ve eylemlere katılabilirsiniz. Son olarak “türcü” olmayı bırakabilir, hayvanların doğal haklarına saygılı olup onlarla eşitlik temelinde bir ilişki kurmayı deneyebilirsiniz.
Unutmayın! Hayvanlara eziyet ve işkence yapmak bir insanlık suçudur.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…