Ana Sayfa Blog Sayfa 284

Meteoroloji’den sağanak ve kuvvetli rüzgar uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından yapılan son değerlendirmelere göre; bugün (30 Kasım) yurdun kuzey, iç ve batı kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, Marmara‘nın güneyi, Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu‘nun kuzeyi, Batı ve Orta Karadeniz, Doğu Karadeniz kıyıları ile Sakarya çevrelerinin yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

İç ve doğu kesimlerde sabah ve gece saatlerinde pus yer yer sis hadisesi bekleniyor.

Hava sıcaklığının iç ve batı kesimlerde 2 ila 6 derece artacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı tahmin ediliyor.

Kuvvetli rüzgar uyarısı: Fırtına bekleniyor

MGM’ye göre; rüzgârın, İç Anadolu’nun kuzeyi ile Orta Karadeniz’de güneyli yönlerden kuvvetli ve zaman zaman kısa süreli fırtına şeklinde (40-60 km/saat) esmesi beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir.

Bölgelere göre hava durumları

Marmara: Parçalı ve çok bulutlu, Balıkesir, Bursa, Bilecik, Yalova ve Sakarya çevreleri ile Çanakkale‘nin güney ve doğu ilçelerinin aralıklı sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

Bursa: °C, 17°C

Parçalı ve çok bulutlu, bu sabah saatlerinde aralıklı sağanak yağışlı

-Edirne: °C, 12°C

Parçalı ve çok bulutlu

-İstanbul: °C, 14°C

Parçalı ve çok bulutlu

-Kocaeli: °C, 15°C

Parçalı ve çok bulutlu

Ege

Parçalı ve çok bulutlu, bölge genelinin aralıklı sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

-Afyon: °C, 15°C

Parçalı çok bulutlu, bu sabah ve öğle saatlerinde hafif yağmur ve sağanak yağışlı

-Denizli: °C, 19°C

Parçalı çok bulutlu, akşam saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı

-İzmir: °C, 20°C

Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak yağışlı

-Muğla: °C, 16°C

Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak yağışlı

Akdeniz

Parçalı ve çok bulutlu, Batı Akdeniz’in aralıklı sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

-Adana: °C, 21°C

Parçalı bulutlu

-Antalya: °C, 19°C

Parçalı çok bulutlu, akşam saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı

-Burdur: °C, 14°C

Parçalı çok bulutlu, akşam saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı

-Mersin: °C, 19°C

Parçalı bulutlu

İç Anadolu

Parçalı ve çok bulutlu, kuzey kesimlerinin aralıklı yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Rüzgârın kuzey kesimlerinde güney yönlerden kuvvetli ve zaman zaman kısa süreli fırtına şeklinde (40-70 km/saat) esmesi bekleniyor. Sabah ve gece saatlerinde pus, yer yer sis hadisesi bekleniyor.

-Ankara: °C, 14°C

Parçalı çok bulutlu, akşam saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı

-Çankırı: °C, 14°C

Parçalı çok bulutlu, bu sabah saatlerinde yağmur ve sağanak yağışlı

-Eskişehir: °C, 15°C

Parçalı çok bulutlu, akşam saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı

-Konya: °C, 16°C

Parçalı ve çok bulutlu

Batı Karadeniz

Parçalı yer yer çok bulutlu, bölge genelinin öğle saatlerine kadar yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde pus, yer yer sis hadisesi bekleniyor.

-Bolu: °C, 15°C

Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı

-Düzce: °C, 15°C

Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı

-Kastamonu: °C, 13°C

Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı

-Zonguldak: °C, 13°C

Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı

Orta ve Doğu Karadeniz

Parçalı ve çok bulutlu, Orta Karadeniz ile Doğu Karadeniz’in kıyı kesiminin aralıklı sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Rüzgârın Orta Karadeniz’de güney yönlerden kuvvetli ve zaman zaman kısa süreli fırtına şeklinde (40-60 km/saat) esmesi bekleniyor.

-Artvin: °C, 12°C

Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak yağışlı

-Samsun: °C, 18°C

Parçalı ve çok bulutlu, akşam saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı

-Tokat: °C, 13°C

Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı

-Trabzon: °C, 18°C

Parçalı ve çok bulutlu, akşam saatlerine kadar aralıklı sağanak yağışlı

Doğu Anadolu

Parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde pus, yer yer sis hadisesi bekleniyor.

-Erzurum: °C, 2°C

Parçalı bulutlu

-Hakkari: °C, 10°C
Parçalı ve az bulutlu

-Malatya: °C, 9°C
Parçalı ve az bulutlu

-Van: °C, 9°C
Parçalı ve az bulutlu

Güneydoğu Anadolu

Az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

-Diyarbakır: °C, 13°C

Az bulutlu

-Antep: °C, 12°C

Az bulutlu

-Mardin: °C, 12°C

Az bulutlu

-Siirt: °C, 12°C

Az bulutlu

Marmara’da kentler sağanak yağışa yenik düştü

Marmara genelinde etkili olan şiddetli yağış nedeniyle dün (29 Kasım) pek çok ilde su taşkınları meydana geldi. İstanbul’da bir kişi hayatını kaybetti.

Marmara’da dün gün boyu etkili olan yağış sonrası dereler taştı, caddeler su altında kaldı. Bazı evlerde terlikler suların üstünde yüzüyordu. Sağanak yağış ve rüzgar nedeniyle İstanbul‘da bazı vapur seferleri iptal edildi.

İklim krizi Türkiye’deki sellerin olasılığını 10 kat artırdı
Kuraklığın ardından gelen ani sellerde sadece havanın değil toprağın da etkisi var

sel

İstanbul

İstanbul’da pek çok ilçe fırtına ve sağanak yağıştan etkilendi. Bir kişi fırtına dolayısıyla hayatını kaybetti. Metrekare başına 30-75 kg arası yağış düştü. Yağış nedeniyle oluşan sele ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Afet Koordinasyon Merkezi’nden (AKOM), “zorunlu olmadıkça trafiğe çıkmayın” uyarısı yapıldı. Trafikte yüzde 87 yoğunluk yaşandı. Eyüpsultan, Sarıyer, Kartal, Bağcılar gibi ilçelerde su baskınları, toprak kaymaları ve çökmeler meydana geldi. AKOM’dan yapılan açıklamada şunlar aktarıldı:

“Sabah saatlerinden itibaren özellikle Avrupa Yakası genelinde etkili olan sağanak neticesinde İstanbul’un farklı bölgelerinde metrekareye 30 ila 75 kilogram aralığında yağış kaydedilmiştir. Yağışların Avrupa Yakası güney bölgeleri ile Anadolu Yakası genelinde akşam saatlerine (21.00) kadar kuvvetli şekilde etkili olmaya devam edeceği, ardından gücünü azaltarak gece saatlerine (01.00) kadar devam etmesi beklenmektedir.”

İDO yedi ve BUDO da beş olmak üzere toplam 17 seferin olumsuz hava koşulları sebebi ile iptal edildiği bildirildi. Ayrıca boğaz trafiği iki yönlü trafiğe kapatıldı.

[İklim Masası] Sel felaketleri, en çok kadın ve çocukları etkiliyor
Araştırma: İklim değiştikçe sel ve kuraklıklar daha sık olacak, daha uzun sürecek 

Kağıthane’de bir kişi hayatını kaybetti

İstanbul Valiliği, fırtınada bir kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Valilikten yapılan açıklamada, “Saat 02.44’te Kağıthane ilçesi Emniyet evleri mahallesi Büyükdere caddesinde direk devrilmesi sonucu yaralanan vatandaşımız kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir” denildi.

Alibeyköy deresi taştı

DHA’nın aktardığına göre; sağanak yağışın etkisiyle İmrahor Mahallesi’nde bulunan Alibeyköy deresi taştı. Dere kenarında bulunan evleri ve bahçeleri su bastı. Evlerini su basan vatandaşlar çek pas yardımı ile suyu tahliye etmeye çalıştı. Evde bulunan eşyalar da kullanılmaz hale geldi. Göle dönen sokak ve bahçelerde ördeklerin yüzdüğü görüldü.

Öte yandan, bazı vatandaşların evleri geçtiğimiz aylarda yaşanan sel felaketinde de su basmıştı.

Yanlış kent politikaları iklim krizinin sonucu olan aşırı yağışları sele dönüştürdü 

Çanakkale Boğazı’nda suyun rengi değişti

Gece saatlerinde etkili olan sağanak nedeniyle dağlardan inen sel suları, Çanakkale Boğazı’nda suyun rengini değiştirdi. Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu’da gece saatlerinde etkisini artıran fırtına hayatı olumsuz etkiledi. Fırtına nedeniyle Çanakkale Boğazı ulaşıma kapanırken, boğaz hattındaki feribot seferleri ise zaman zaman fırtına nedeniyle geçici olarak ertelendi.
Karaya vuran dev dalgalar sahil kesimindeki iskele ve duvarlara zarar verdi.

Çanakkale’de, etkili olan sağanak yağmur nedeniyle dağlardan inen sel suları, Çanakkale Boğazı’nın bazı bölgelerinde denizin rengini kahverengiye döndürdü.

Bursa

Bursa‘nın Mudanya ilçesinde şiddetli yağış, hayatı olumsuz etkiledi. İlçe merkezine 14 kilometre mesafedeki turistik bölge Zeytinbağı (Tirilye) Mahallesi’nde etkili olan kuvvetli sağanak nedeniyle bazı ev ve iş yerlerini su bastı, birçok araç sürüklenerek zarar gördü.

Mudanya ilçesi Tirilye Mahallesi’nde metrekareye 55 kilogram yağmur düştüğü öğrenilirken bölgede bulunan dereler taştı, cadde ve sokaklardaki araçlar sular içinde kaldı. Vatandaşların ihbarı üzerine bölgeye çok sayıda itfaiye ve arama kurtarma ekipleri sevk edildi.

Mahallede giriş katlarda bulunan birçok ev ve işyerini su bastı, araçlarda hasar meydana geldi.

Tirilye Mahallesi‘nde 5 yıldır esnaflık yaptığını söyleyen Alaattin Ocak, ”Çok büyük bir felaket, bütün her yer berbat durumda. Şu anda hiç bir tane cihazımız kalmadı. Mobilyalarımız, ürünlerimiz hepsi bitti. Ürünlerimiz gitti. Ne olacak şimdi? Hiçbir ürün yok. Benim her şeyim gitti. 5 yıldır burada esnafız, 5 sefer su bastı. Arka odayı su bastı dükkanımı su bastı. Bütün cihazlarım yandı” dedi.

Çalışmaları takip edip, incelemelerde bulunan Bursa Valisi Mahmut Demirtaş, sudan kurtarılan bir kişinin hastaneye kaldırıldığını belirterek “Şu an 40’a yakın iş yeri ve evde ciddi anlamda hasar var. 20 araçta hasar var, can kaybımız yok. En fazla sevindiren haber de bu. Gece saat 01.00’den sonra çok şiddetli bir şekilde yağmur yağmaya başladı ve Bursa Büyükşehir Belediyesi, Mudanya ilçe Belediyesi, BUSKİ, AFAD takip etmeye başladılar. Çalışmalarımız çok hızlı bir şekilde devam ediyor. 16 vatandaşımızı suyun içinden kurtardık, 1 vatandaşımızın hafif yarası vardı hastaneye kaldırdık, diğer vatandaşlarımızın sağlık durumları şu an iyi. Metrekareye 53 kilogram civarında bir yağış oldu, bu yağış sadece burada olmadı Bursa’nın diğer ilçelerinde de oldu, özellikle Ankara Yolu’nun kapanması söz konusu oldu. Bunların hepsi geride kaldı, yollarımız açık, hiçbir problem yok. Tek problemimiz Trilye Mahallesi’nde, bu sıkıntıyı da aşacağız” dedi.

Balıkesir’de 110 evi ve iş yerini su bastı

Altınoluk ve Şahindere mahallelerinde akşam saatlerinde yağmur nedeniyle Şahin Deresi taştı. Altınkum ve İkizçay mahallelerindeki bazı sokaklarda yoğun su birikintileri oluştu, birçok ev ve iş yerinin bodrum ve zemin katları suyla doldu.

Altınoluk Mahallesi’nde sağanağın neden olduğu taşkınlar nedeniyle 110 ev ve iş yerini su bastı.

Evlerinde mahsur kalan 11 kişi tahliye edildi. Rüzgarda sürüklenip, köprünün altına takılan balıkçı teknesi alabora olup, battı.

Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, Kaz Dağları‘nda metrekareye 350 kilogram, Altınoluk Mahallesi’nde ise metrekareye 60 kilogram yağış düştüğünü açıkladı.

Sağanak sonrası derelerde taşkınlar oldu, 110 ev ve iş yerini su bastı.
Sabah saatlerinde sağanak etkisini azaltırken, hasar tespit çalışması başlatıldı.

İklim krizi sel riskini nasıl artırıyor?

Yurttaşın yaptığı ekokırım yasa teklifi TBMM’ye sunuldu

İklim Adaleti Koalisyonu, ‘Yurttaş Ekokırım Yasasını Yapıyor’ Kampanyası kapsamında dün (28 Kasım) yaptığı açıklamada, “Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar” maddesinin başlığını “Soykırım, İnsanlığa ve Gezegene Karşı Suçlar” olarak değiştirilmesini öneren ve ekokırımın ceza hukukunda suç olarak tanınmasını sağlayacak yasa teklifini meclise sundu. Aktivistler ekokırımın suç olarak tanınmasının mecliste yasalaştırılması için tüm siyasi partileri gecikmeksizin ortaklaşmaya davet ediyor.  

Açıklamada bu kampanya ile Türkiye’de yurttaşın ilk kez meclise açıkça yasa teklifi getirdiği belirtilerek bu girişimin “sesini duymadığımız ama her gün ölen ağaçların, balıkların, simsiyah akan nehirlerin, çocuklarımızın geleceğinin hakkını savunmak” için olduğu belirtiliyor.

Çevre mücadelesinden doğan ekokırım yasası için meydanlarda imza toplanıyor

Kampanya ekibinin yaptığı açıklamada yasaların doğayı korumada yetersiz kaldığının ve etkili bir koruma sağlayamadığının altını çiziliyor:

“Yaşadığımız coğrafyada Marmara Denizi, Akbelen Ormanı, Cudi Dağı, İkizdere, Erzincan-İliç, Van Gölü, 6 Şubat depreminin etkilediği iller ve benzeri pek çok yerde gördüğümüz üzere doğayı ‘insanın çevresi’ olarak tanımlayan hukuk sistemi ve ‘kirleten öder’ ilkesi, ekolojik tahribatları önlemekte yetersiz kalıyor.”

Aktivistler doğayı koruyan yeni bir yasaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor:

“Doğal ve kültürel varlıkların telafisi mümkün olmayacak şekilde tahrip edilmesine sınır koyan; hukuki boşluklara düşmeden, doğanın kendi başına var olma hakkının olduğunu bildiren ve buna dayanarak gelecek kuşaklara olduğu gibi aktarılmasını güvenceye alan yeni bir cezai yükümlülüğün düzenlenmesine acilen ihtiyaç var.”

Amazon Yağmur Ormanlarında her yıl yasadışı ağaç kesimi nedeniyle binlerce ağaç katlediliyor.

Pek çok ülke doğanın haklarını yasal güvenceye alıyor

Yapılan açıklamada ayrıca dünyada çeşitli ülkelerden yasal düzenlemelere de yer verildi:

“Dünyada pek çok ülke anayasal-yasal düzenlemeler ve çeşitli mahkeme kararlarıyla doğanın haklarını tanımaya, bu hakları yasal koruma altına almaya başlamış durumda. Avrupa Birliği, çevreye karşı işlenen en ağır suçları cezalandırmayı amaçlar nitelikte yeni bir suç tanımı oluşturmayı kabul etti. Roma Statüsü tarafından belirlenen ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetki alanına giren dört temel suça, beşinci olarak ‘ekokırımın’ eklenmesiyle ilgili çalışmalar sürüyor.”

Giderek daha fazla ülke ekokırımı suç kapsamına alıyor: Sırada Meksika var

Ekokırım nedir?

Vatandaşların bir suç olarak tanımlanmasını istediği ekokırım kelimesinin başında yer alan “eko”, Yunancadaki “okos” yani, ev anlamının, Türkçedeki anlam karşılığı olan, yerleşilen yer ve yaşam alanı anlamlarına geliyor. Kelimenin sonunda yer alan “kırım” ise yok etmek, öldürmek, varlığını sistematik bir biçimde ortadan kaldırmak anlamlarını taşıyor.

İklim Adaleti Koalisyonu, ekokırım için acil eylem çağrısında bulundu

Önerilen yasada hangi maddeler yer alıyor?

Vatandaşın yıllar süren doğa mücadelesi sonucunda ortaya koyduğu yasa teklifi içerisinde şu maddelere yer veriliyor:

  • MADDE 1- 26/09/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Birinci Kısım- Birinci Bölümün “Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar” başlığı “Soykırım, İnsanlığa ve Gezegene Karşı Suçlar” olarak değiştirilmiştir.
  • MADDE 2– 5237 sayılı Kanunun 77’nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 77/A maddesi eklenmiştir.

-Ekokırım Suçu

MADDE 77/A

(1) Doğal veya kültürel çevrede insan veya diğer canlıların hayatını tehlikeye atmak, doğal veya kültürel varlıklar üzerinde ağır tahribata yol açabilecek davranışlarda bulunmak yahut hukuka aykırı diğer bir fiili işlemek suretiyle bütün bir ekosistemde kısa vadede telafisi mümkün olmayacak zarara yol açma tehlikesi doğuran kişiye müebbet hapis cezası verilir, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın on katı kadar adli para cezasına hükmedilir.

(2) Birinci fıkradaki suçun taksirle işlenmesi halinde ise on beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın beş katı kadar adli para cezasına hükmedilir.

(3) Ekokırım suçunun işlenmesi sonucu bütün bir ekosistemde kısa vadede telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelmişse, fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına; suçun taksirle işlenmesi halinde yirmi yıl hapis cezasına hükmolunur, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın yirmi katı kadar adli para cezasına hükmedilir.

(4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.

(5) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.

  • MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
  • MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
Doğanın hakları Avrupa’da tanınacak: AB ekokırım yasasını kabul etmeye hazırlanıyor

80 yıl önce yerinden edilen Siekopai halkı davayı kazandı, evine dönüyor

Güney Amerika ülkesi Ekvador’da 1940’lı yıllarda savaş gerekçesiyle zorla yerinden edilen Siekopai yerli topluluğu hukuk mücadelesini kazandı. Yerli halk, 80 yılı aşkın sürenin ardından yerlerinden edildikleri topraklarına geri dönecek.

CNN International‘ın aktardığına göre, yerlilerin toprak haklarının savunulması için çalışan “Amazon Frontline” kuruluşu, istinaf mahkemesinin, Peru sınırında bulunan Pë’këya bölgesinin mülkiyetine ilişkin davada Siekopai topluluğu lehine karar verdiğini bildirdi.

45 günde taşınacaklar

1940’larda Peru ve Ekvador arasındaki savaş sırasında yerlerinden edilen ve bugün 800 mensubu bulunan topluluk, geçtiğimiz eylül ayında Ekvador devletine dava açmış, atalarından kalan mülkler üzerindeki haklarının ihlal edildiğini belirtmişti.

Sucumbios Bölge Mahkemesi, davayı karara bağlayarak, Ekvador Çevre Bakanlığı’na 104 bin dönümlük alanın mülkiyet hakkını halka geri vermesi için 45 gün süre tanıdı.

Ekvador Siekopai Ulusu Başkanı Elias Piyahuaje, karar için “Bu, Siekopai Ulusu için tarihi bir an. Pë’këya toprakları her zaman bizim olmuştur ve bizim olacaktır. 80 yıldan uzun bir zamandır topraklarımızı geri almak için çabalıyoruz. Bu gezegen üzerinde kültürümüzün korunması için mücadele ediyoruz. Bu topraklar olmadan Siekopai halkı olarak var olamayız” değerlendirmesi yaptı.

Tüm yerli halklar için emsal oluşturuyor

Mahkeme kararının, aynı zamanda Ekvador hükümetinin koruma alanında bulunan toprakların mülkiyet hakkını ilk defa yerli bir halka geri vermesi olma özelliği taşıdığına dikkat çeken Amazon Frontline  “Bu, Latin Amerika ve dünya çapında topraklarını geri almak için mücadele eden tüm yerli halklar için çok değerli bir emsal teşkil ediyor” açıklaması yaptı.

[COP28’e doğru] Dünya fosil yakıtlardan vazgeçme konusunda anlaşabilir mi?

COP28 İklim Zirvesi 30 Kasım’da, büyük ölçüde Birleşik Arap Emirlikleri‘nin (BAE) muazzam petrol zenginliği üzerine inşa edilmiş bir şehir olan Dubai‘de başlayacak.

Bazı ülkeler ve çok sayıda sivil toplum grubu COP28’de varılacak herhangi bir anlaşmaya fosil yakıtların “aşamalı olarak kullanımdan kaldırılması” ifadesinin eklenmesi için kampanya yürütüyor. Diğerleri ise fosil yakıtların “aşamalı olarak azaltılması” gibi daha zayıf bir dil kullanılması ya da ifadenin kapsamının başka şekillerde sınırlandırılması için çabalıyor.

New Scientist’in aktardığına göre, önemli bir petrol üreticisi olan BAE’nin fosil yakıtlar konusunda atılacak adımlara vereceği desteğe şüpheyle yaklaşılıyor. Daha önce elde edilen belgelere göre, BAE’nin, petrol ve doğal gaz anlaşmaları yapmak için ev sahipliği yapma rolünü fırsat olarak kullanmayı planladığı ortaya çıkmıştı.

[COP28’e doğru] Belgeler sızdırıldı: Ev sahibi BAE iklim görüşmeleri sırasında petrol anlaşmalarını teşvik etmiş
Fotoğraf: Peter Dejong / AP

‘Fosil yakıtlar konusunda sinyal göndermek önemli’

Gezegeni ısıtan sera gazı emisyonlarının açık ara en büyük kaynağı olan fosil yakıtlar konusunda ne yapılacağı sorusu zirvenin ana konularından biri olmaya aday. Kâr amacı gütmeyen bir araştırma kuruluşu olan Stockholm Çevre Enstitüsü‘nden Michael Lazarus, “Fosil yakıtlar konusunda bir sinyal göndermek önemli” diyor.

Fosil yakıtların yakılması, iklim değişikliğine yol açan sera gazı emisyonlarının yüzde 70’inden fazlasından sorumlu. Ancak ülkeler, 2021’de Glasgow‘da düzenlenen COP26’ya kadar Birleşmiş Milletler iklim zirvelerinde hiçbir resmi bildiride fosil yakıtların rolünü açıkça belirtmedi.

O dönemde ülkeler, petrol ya da doğalgazdan daha yoğun emisyona sahip olan kömür enerjisinin “aşamalı olarak kullanımdan kaldırılması” konusunda neredeyse anlaşmaya varmışlardı. Ancak bu dil son dakikada zayıflatıldı ve kömür zengini ülkeler Hindistan ve Çin‘in itirazları üzerine kömür enerjisinin “aşamalı olarak azaltılması” taahhüdüyle sonuçlandı.

Konu geçen yıl Mısır‘da düzenlenen COP27‘de tekrar gündeme geldi, ancak bildirge Glasgow’da kabul edilenin ötesine geçemedi. Şu anda Dubai’deki COP28’de fosil yakıtların azaltılması konusunda daha güçlü bir dil içeren herhangi bir anlaşma için önemli bir ivme var.

[COP28’e doğru] COP28’in başarılı olması için ne yapılmalı?

Fosil yakıtların azaltılmasına kimler karşı?

Fosil yakıt karşıtı hareket, Rusya ve Suudi Arabistan gibi büyük fosil yakıt üreticileri ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü‘nün diğer petrol ihraç eden üyeleri de dahil olmak üzere diğer ulusların muhalefetiyle karşılaştı. Bazı düşük gelirli ülkeler de, aşamalı bir kesintinin fosil yakıt kaynaklarını kullanma yeteneklerini haksız bir şekilde sınırlayacağını ve yüksek gelirli ülkelerin fosil yakıt gelişimini önce durdurması gerektiğini savunarak geri adım attı.

Zambiya‘nın başını çektiği bir grup Afrika ülkesi BM’ye gönderdikleri bir yazıda “Yeni fosil yakıt projelerine yatırım yapılmasının tümüyle yasaklanması hakkaniyetli ya da adil değildir ve adil bir geçişin temeli olamaz” diyor.

[COP28’e doğru] Dubai’deki BM İklim Zirvesine kimler katılıyor?

Dünya iklim hedeflerine ulaşabilir mi?

BM Genel Sekreteri António Guterres geçtiğimiz günlerde Paris Anlaşması‘nın 1.5C’lik birincil hedefine ulaşmanın yolunun açık olduğunu söyledi:

“İklim krizinin zehirli kökünü söküp atmayı gerektiriyor: Fosil yakıtlar.”

BM Çevre Programı ve diğer çevre örgütleri tarafından hazırlanan bir rapora göre iklim hedeflerine ulaşmak için, karbon yakalama teknolojisine sadece sınırlı bir şekilde güvenileceği varsayımıyla, 2040 yılına kadar kömür üretiminin “neredeyse tamamen” durdurulması ve 2050 yılına kadar petrol ve gaz üretiminin dörtte üç oranında azaltılması gerekiyor.

Karbonu yakalarsak fosil yakıtları yakmaya devam edebilir miyiz?

“Aşamalı olarak sona erdirmek” ve “aşamalı olarak azaltım” tartışmalarının yanı sıra, karbon yakalama ve depolama sistemlerinin fosil yakıt emisyonlarının azaltılmasında oynayacağı rol de COP28’de hararetle tartışılacak.

Sadece karbonu “azaltılmamış” yakıtların aşamalı olarak ortadan kaldırılmasına yönelik bir anlaşma, herhangi bir emisyonun yakalanması koşuluyla fosil yakıtların yakılmasına devam edilebileceği anlamına gelecektir, ancak Almanya merkezli bir kuruluş olan Climate Analytics‘ten Carl Schleussner bunun yanlış bir çözüm olduğunu söylüyor. Schleussner, karbon yakalama teknolojisinin pahalı ve büyük ölçüde kanıtlanmamış olduğunu da sözlerine ekliyor.

İklim krizine çözüm olarak gösterilen ‘karbon yakalama’ gerçekten işe yarar mı?

Dünya fosil yakıt kullanımını azaltma konusunda ilerleme kaydediyor mu?

Fosil yakıt üretimine yönelik mevcut planlar, küresel sıcaklık artışını 1,5C ile sınırlamak için gerekenin çok üzerinde kalıyor. Schleussner, “1,5’e uygun olarak yeni fosil yakıt altyapısı inşa edilemeyeceğini bildiğimiz halde üretimi artırma planları görüyoruz” diyor.

Lazarus ve meslektaşları kısa süre önce hükümetlerin fosil yakıt üretim planlarının kömür üretiminin 2030’a kadar, petrol ve gaz üretiminin ise 2050’ye kadar artacağını gösterdiğini ortaya koydu. Bu planlar gerçekleşirse, 2030 yılında fosil yakıt üretimi Paris hedefine ulaşmak için gereken eşiğin iki katına çıkacak.

Lazarus, birçok ülkenin üretim hedeflerinin ne emisyon taahhütleriyle ne de fosil yakıtlara yönelik beklenen taleple uyumlu olduğuna dikkat çekiyor.

COP28’de yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması ve enerji verimliliği kazanımlarının iki katına çıkarılmasına yönelik bir anlaşmaya destek giderek artıyor. Fosil yakıt şirketleri gerekli uzmanlık ve kaynaklara sahipler, ancak temiz enerjiye geçişi hızlandırmak için henüz fazla bir şey yapmıyorlar. Uluslararası Enerji Ajansı’nın yakın tarihli bir raporuna göre temiz enerjiye yapılan küresel yatırımın sadece yüzde 1’i fosil yakıt şirketlerinden geldi.

[COP28’e doğru] BM İklim Değişikliği İcra Sekreteri Stiell: Fosil yakıtlar, hayat pahalılığı krizinin başlıca nedeni
[COP28’e doğru] ABD İklim Zirvesinde nükleer için gaza basacak: İklim krizinin çözümü nükleer olabilir mi?

Yurttaşlar Kazdağları’nda Cengiz Holding’e karşı sokağa çıkıyor

Uzun zamandır vahşi madencilik ve enerji santrali projeleriyle çevreye geri dönüşsüz zarar veren, sağlıklı yaşam hakkının elinden alındığı bir ekokırım suç mahaline dönüştürülmek istenen Kazdağları için yurttaş sokağa çıkacak.

Bu ekokırım projelerinden birinin de Bayramiç ve Çan‘a bağlı üç köyü haritadan sileceği öngörülen ve Bayramiç su havzası üzerinde patlatmalı 18 yıllık açık ocak olarak düşünülen Cengiz Holding‘e ait Truva Bakır A.Ş.’nin, Halilağa Bakır Madeni olduğunu belirten yurttaşlar, projenin keşfi öncesi Kazdağları için ses çıkaracak.

kazdağları

5 Aralık salı günü bu ekoyıkım projesine karşı açılan ikinci davanın bilirkişi keşfi yapılacak. Keşif öncesi, 3 Aralık Pazar günü Çanakkale’de bulunan sendika, dernek, oda ve parti temsilcileri ile tüm doğa ve yaşam savunucuları, Cengiz Holding’e karşı bir eylem gerçekleştirecek.

Aktivistler pazar günü saat 14.30’da Çanakkale İskele Meydanı’nda ’Kazdağları için ses ver’’ diyecekleri eylem için açıklamada bulundu:

“Yöre halkının, geçim kaynaklarını, yaşam alanlarını, meralarını, tarım yaptıkları tarlalarını yok edecek bu yıkım projesine karşı yapılan tüm itirazlar, yürütmeyi durdurma kararı ve kazanılan davaya rağmen, Cengiz Holding yılda dört milyon metreküp su kullanılacak proje ile yörenin tüm su kaynaklarını tüketecek, 650 hektarlık orman ve tarım arazisini yok edecek olan bu bakır madeni projesinde ısrar etmeye devam ediyor!”

‘Petrol çıkarırken yakılan gazı, Orta Doğu’da milyonları riske atıyor’

Petrol sondajı sırasında atık gazın yakılması anlamına gelen ‘gaz yakma’ (gas flaring), COP28‘e ev sahipliği yapan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de dahil olmak üzere Basra Körfezi genelinde gerçekleştiriliyor.

Yeni araştırmalar, kirliliğin yüzlerce kilometreye yayıldığını ve tüm bölgedeki hava kalitesini kötüleştirdiğini gösteriyor.

BBC’nin yaptığı araştırma Körfez’de petrol çıkarma işlemi sırasında yakılan gazlardan çıkan zehirli maddelerin, insanlara tahmin edilenden daha fazla zarar verdiğini ortaya koydu.

Araştırma kapsamındaki BAE, 20 yıl önce rutin bir şekilde gaz yakmayı yasaklamıştı; ancak araştırmaya göre, uydu görüntüleri, ülkede ve komşu ülkelerde yaşayanlar için sağlık riski oluşturmasına rağmen, bunun devam ettiğini ve çıkan zehirli gazların yüzlerce kilometreye yayıldığını gösteriyor.

Çalışmanın bir parçası olarak Irak, İran ve Kuveyt’teki kuyulardan kaynaklanan kirlilik de analiz edilse de ilgili ülkeler yanıt vermeyi ya da yorum yapmayı reddetti.

BP ve Shell’in de aralarında bulunduğu, gaz yakmanın gerçekleştiği tesisleri yöneten petrol şirketleri ise, bu uygulamayı azaltmaya çalıştıklarını söyledi.

BM İnsan Hakları ve Çevre Özel Raportörü David R. Boyd, ortaya çıkan bulguları “Çok rahatsız edici. Orta Doğu’daki büyük petrol şirketleri ve devletler, fosil yakıt kaynaklı hava kirliliğiyle mücadelede başarısız olarak milyonlarca insanın haklarını ihlal ediyor ve bununla ilgili bir ceza ya da sorumluluk almıyorlar” dedi.

Gaz yakınca ne oluyor? 

Gaz yakma önlenebilir ve dönüştürülebilir, ancak yine de dünya çapında uygulanmaya devam ediyor. Yakılan gazın ortaya çıkardığı maddeler arasında yüksek seviyelerde PM2.5, Ozon, NO2 ve benzopiren (BaP) bulunuyor. Bunlar  Dünya Sağlık Örgütü‘nün de aralarında yer aldığı uluslararası uzmanlara göre, sürekli maruz kalınması halinde, felç, kanser, astım ve kalp hastalığına yol açabiliyor.

Gaz yakma aynı zamanda küresel çapta gezegeni ısıtan sera gazları CO2 ve metanın da önemli bir kaynağı.

Adgas
Uydu görüntülerinde BAE’nin açık denizdeki gaz sahası Adgas’da Eylül ve Ekim 2022’de dört gün boyunca gaz yakma işlemi görülebiliyor
Gaz her yakıldığında belli miktarda kirliliğin açığa çıktığı biliniyor. BBC Arapça ile birlikte çalışan çevre bilimciler, toplam kirliliği hesaplamak için Dünya Bankası‘nın yayınladığı bilgiyi, yakılan gaz miktarıyla birleştirdi. Daha sonra mevcut hava koşullarına dayanan bir simülasyon, gazların bölge boyunca nasıl hareket ettiğini tahmin etti.

Model, örneğin BAE’deki üç açık deniz sahasının, yüzlerce kilometre uzaktaki Dubai ve Abu Dhabi’deki hava kirliliğini artırdığını öne sürüyor.

Solunum yolu hastalıkları, bölgede başlıca ölüm nedenlerinden biri ve BAE’deki astım oranları, dünyanın en yükseklerinden.

Irak’ın yarattığı kirlilik Kuveyt’i boğuyor

Kuveyt örneğinde ise, bu insan kaynaklı kirliliğin bir kısmının 140 km mesafedeki Irak‘ta gerçekleşen gaz yakmadan kaynaklandığını gösteriyor.

Dünya Bankası verilerine göre Irak, yılda yaklaşık 18 milyar metreküp gaz yakarak Rusya‘dan sonra dünyada ikinci en yüksek gaz yakma hacmine sahip ülke. Dünyadaki en büyük gaz yakma alanı, BP ve Petrochina tarafından işletilen Rumeyla adlı dev bir petrol sahası Irak’ın güneyinde yer alıyor ve Kuveyt sınırına yaklaşık 30 km. mesafede bulunuyor.

BBC araştırması, benzopiren adlı kansere neden olan bir kirleticinin Kuveyt’in kuzeyinde Avrupa güvenlik standartlarından on kat daha yüksek olduğunu ortaya koymuş.

Irak içinde de gaz yakma alanlarına yakın köylerde de PM2.5 seviyeleri son derece yüksek tespit edilmiş: Saatte metreküp başına 100 mikrogram. Dünya Sağlık Örgütü‘nün önerdiği sınır ise, metreküp başına 5 mikrogram.

Harvard Üniversitesi’ne bağlı Halk Sağlığı Okulu’ndan araştırma görevlisi Dr. Barrak Alahmad, Kuveyt’teki hava kirliliğinin yüzde 40’ının çöl tozlarından, yüzde 42’sinin ise enerjisi santrallerinden geldiğini buldu. Geri kalan kirlilik ise ülkedeki yüksek düzeydeki trafikten.  Dr. Alahmad “Bu, düzenleyebileceğimiz, azaltabileceğimiz, aslında ortadan kaldırabileceğimiz insan yapımı hava kirliliği” diyor.

Petrol şirketleri: Emisyon azaltma çalışmalarını aktif olarak destekliyoruz

Bölgede önemli bir rolü olan petrol şirketi BP, Kuveyt’te de önde gelen üstlenici şirket ve  geçen yıl Kuveyt’teki faaliyetlerinden 53 milyon sterlin kâr elde ettiğini bildirdi. Verilerle ilgili BBC’ye değerlendirme yapan BP yetkilileri, Rumeyla sahasının operatörü olmadıklarını, saha operatörünün yakılan gazı ve emisyonu azaltması için önde gelen üstlenici çalışmalarını aktif olarak desteklemeye devam ettiklerini söyledi.

Rumeyla, BP ile PetroChina ortaklığı olan Basra Enerji Şirketi‘nin de aralarında bulunduğu kuruluşların oluşturduğu bir konsorsiyum olan Rumeyla Operasyon Organizasyonu tarafından işletiliyor.

2013 yılında Irak hükümeti ile petrol ve gaz devi Shell de en büyük üç saha olan Rumeyla, Kurna ve Zubeyr‘da gaz dönüştürmek için Basra Gaz Şirketi‘ni kurmuştu. Ancak o zamandan bu yana, Dünya Bankası verilerine göre genel gaz yakma seviyeleri sabit kaldı ve aslında iki alanda arttı.

Shell BBC’ye şunları söyledi; “Basra Gaz Şirketi’nin tek amacı, normalde başka şirketler tarafından işletilen üç dev petrol sahasından yakılacak olan gazı dönüştürmektir. Bu sahalardan gelen gazın %63’ünden fazlasını yakalıyor, ancak tümünü yakalayacak kapasiteye sahip değil.”

Lukoil ise “Irak yasalarına göre” faaliyet gösterdiğini söyledi ve ENI “gaz yakmayı azaltmak ve en aza indirmek için iş birliği yaptığını” savundu.

PetroChina da Rumeyla’yı iyileştirmek için BP ile birlikte çalıştıklarını belirtti.

BAE yanıt vermese de ulusal petrol şirketi Adnoc şunları aktardı: “Tüm operasyonlarımızda, 2030 yılına kadar rutin gaz yakmayı ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Küresel endüstri ortalamasından daha düşük bir oranda gaz yakıyoruz.”

 

 

 

AB Adalet Divanı: Kamu kurumları dini sembolleri yasaklayabilir

Avrupa Birliği‘nin en üst düzey mahkemesi olan Adalet Divanı, üye devletlerin çalışanlarının dini inançlarını gösteren işaretler taşımasının yasaklayabileceğine dair bir karar verdi.

Divan’ın gerekçesi, bir kamu idaresinin ‘tarafsız bir idari ortam’ yaratması gerektiği. Bu nadenle de personelin felsefi veya dini inançlarını ortaya koyan herhangi bir işareti görünür bir şekilde üzerinde bulundurmasının yasaklanabileceğine hükmedildi.

‘Ayrımcı bir karar değil’

Yapılan açıklamada,  “Böyle bir kural, söz konusu idarenin tüm personeline genel ve ayrım gözetmeyen bir şekilde uygulandığı ve kesinlikle gerekli olanla sınırlı olduğu takdirde ayrımcı değildir” denildi.

Söz konusu karar Belçika’da Ans Belediyesi’nin Müslüman bir çalışanına iş yerinde başörtüsü takamayacağının söylenmesinin ardından verildi.Çalışan, din özgürlüğünün ihlal edildiği ve ayrımcılık mağduru olduğu gerekçesiyle yerel mahkemeye başvurmuştu.

Adalet Divanı’nın kararının ardından belediye, tüm çalışanların ideolojik ya da dini aidiyetlerini açıkça gösteren işaretler takmasını yasaklayacak şekilde istihdam koşullarını değiştirdi.

Mahkeme, kuralın meşru bir amaç tarafından nesnel olarak haklı görülebileceğini söylerken, ancak dini sembolleri görünür şekilde üzerinde bulundurmaya izin veren aksi bir politikanın da haklı görülebileceğini ekledi:

“Her üye devlet ve yetkileri kendi bağlamında, işyerinde teşvik etmeyi amaçladığı kamu hizmetinin tarafsızlığını tasarlama konusunda bir takdir payına sahiptir. Ancak, bu hedef tutarlı ve sistematik bir şekilde takip edilmeli ve alınan tedbirler kesinlikle gerekli olanlarla sınırlı olmalıdır. Bu gerekliliklere uyulduğunu doğrulamak ulusal mahkemelerin görevidir.”

Geçen yıl ekim ayında AB mahkemesi, Müslüman bir kadın ile Belçikalı bir şirket arasında başörtüsü politikası nedeniyle çıkan bir anlaşmazlıkta, bir işverenin işyerinde tüm dini, felsefi veya ruhani işaretlerin görünür şekilde takılmasını yasaklayan iç yasalarının doğrudan ayrımcılık teşkil etmediğine karar vermişti.

Kuraklık: İklim göçü en çok Akdeniz, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’yu tehdit ediyor

Dünya genelinde 2050’ye kadar kuraklığa bağlı olarak 216 milyon insanın göç etmek zorunda kalacağı tahmin ediliyor. Uzmanlara göre en çok etkilenecek bölgeler Akdeniz, Kuzey Afrika ve Orta Doğu olacak.

İklim değişikliğinin tetiklediği ve etkisinin uzun vadede hissedildiği kuraklık, başta tarım, sağlık, ekonomi ve enerji olmak üzere birçok sektörü yakından ilgilendiriyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi kapsamında hazırlanan “2022 Kuraklık Rakamları” raporuna göre, kuraklık dünyada her yıl 55 milyon kişiyi etkiliyor. 2000-2019 döneminde 1,4 milyar kişinin hayatını zorlaştıran kuraklık, selin ardından, etkilenen insan sayısı bakımından ikinci afet olurken, son 100 yılda 10 milyondan fazla kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı.

Karbon yutağı işlevi gören ekosistemler, altı kıtadan beşinde tespit edilen aşırı kuraklık nedeniyle karbon kaynaklarına dönüşürken her yıl 12 milyon hektarlık alan, kuraklık ve çölleşme nedeniyle kaybedildi ve kuraklıktan etkilenen bitkilerin sayısı son 40 yılda iki katına çıktı. Avustralya‘da 2019 ve 2020’de aşırı kuraklığın yol açtığı orman yangınları nedeniyle yaşanan habitat kayıplarıyla beraber yaklaşık üç milyar hayvan öldü veya yerinden edildi.

Kuraklıkla birlikte su kıtlığı, deniz seviyesinde yükselme, mahsul kaybı ve aşırı nüfus artışı gibi faktörlere bağlı olarak dünya genelinde 2050’ye kadar 216 milyon kişinin göç etmek zorunda kalacağı tahmin ediliyor. Küresel sıcaklık ortalamasının 2100’e kadar sanayileşme öncesi döneme göre üç derece artması durumunda, kuraklık kayıplarının bugüne kıyasla beş kat fazla olacağı öngörülüyor.

‣‘Korkutucu’ rakamların gölgesinde iklim göçleri
‣UNDP: 25 yıl içinde 200 milyon iklim göçmeni bekliyoruz 

iklim göçü

‘Dünya 1 yaşıyorsa biz 1,5-1,6 yaşıyoruz’

AA’dan Yeşim Yüksel’in aktardığına göre; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Tatlı, kuraklığın sadece yağış azlığı olarak değil sosyo-ekonomik ve biyofiziksel etkilerinden dolayı bütüncül yaklaşılması gereken bir sorun olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

İklim değişikliğiyle birlikte küresel boyutta değişimler yaşandığını, dolayısıyla gelecekteki olası iklim senaryolarına dair belirsizliklerin de arttığını dile getiren Tatlı, iyileşme yaşanabilmesi için tüm ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltması gerektiğini belirtti.

Prof. Dr. Tatlı, “Eğer belli bir eşiği aşarsanız daha sonra emisyonları sıfırlasanız bile iklim değişikliğini engelleyemiyorsunuz. Şu anda o aşamanın geçildiği konusunda bilim insanlarının büyük çoğunluğu hemfikir. Artık emisyonları sıfırlasanız bile iklim değişikliğinin etkilerinin en az 100 yıl süreceğine dair çok yeni çalışmalar var” dedi.

Türkiye’nin de bulunduğu kuzey yarım kürede deniz ve kara dağılımı karmaşası nedeniyle iklim değişikliğiyle birlikte hidrolojik döngünün hızlı olduğunu ve bazı bölgelerde yağış artışı, bazı bölgelerde ise kuraklık görüldüğünü aktaran Tatlı, şöyle devam etti:

Akdeniz Bölgesi, Kuzey Afrika, Orta Doğu kuraklığa çok fazla maruz kalıyor ve iklim değişikliğine en hassas noktalar yani dünya 1 yaşıyorsa biz 1,5-1,6 yaşıyoruz. Dolayısıyla bu bölgelerde büyük kuraklıklar bekleniyor, meteorolojik açıdan baktığımız zaman da modeller bize yüzde 30 yağış eksikliği gösteriyor. Bu, sosyo-ekonomik sorunlara da yol açacaktır ki bunun da başta geleni iklim göçleridir. Ne yazık ki bu iklim göçleri Türkiye üzerinden olacaktır ve bu göçlerden çok zarar göreceğiz. Sadece Kuzey Afrika ve Orta Doğu’dan 500-600 milyon kişinin kuzeye göç etmesi bekleniyor.”

Fotoğraf: D. Membreño, European Union

‘Küresel işbirliği ve risk azaltma planları yapmak gerekiyor’

Rusya-Ukrayna Savaşı‘nın başlamasıyla dünyanın bazı bölgelerinde var olan gıda tedariki sorununun daha da derinleştiğine dikkati çeken Tatlı, hızlı ve kontrolsüz nüfusun artışının ortaya çıkardığı talep fazlalığının da iklim değişikliği, su kıtlığı ve tarımsal kuraklıkla birleşerek özellikle Akdeniz’e kıyısı olan Fransa, İspanya, İtalya ve Türkiye‘nin yanı sıra Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da da kuraklığın etkilerini artırabileceği uyarısını yaptı.

Kuraklığın etkilerini azaltmak için hem bölgesel hem de küresel boyutta işbirliği çalışmaları yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Tatlı, şunları kaydetti:

“Küresel işbirliği ve risk azaltma planları yapmak gerekiyor. Bu, çeşitli ülkelerle işbirliği ve çeşitli fonlardan paralar sağlanarak da olabilir. İklim değişikliğiyle birlikte gelişmiş ülkeler ki bunlar daha çok da iklimi bozan ve bunun etkilerine en çok maruz kalacak ülkelerdir, bir fon oluşturuyor ve az gelişmiş ülkelere karşılıksız paralar sağlanıyor. Bu fonlar kullanılarak risk azaltma planları yapılmalı. Uzun ve orta vadeli stratejiler belirlememiz gerekiyor. Bu stratejilerin açık ve net olması, kurumların da belli olması gerekiyor.”

Pasifik Okyanusu‘nun tropikal orta ve doğu bölümünde her 2 ila 5 yılda bir oluşan El Nino hava olayının, Pasifik Okyanusu’na kıyı ülkelerle Afrika, Orta Asya, Amerika ve Kanada’da sıcaklığı artırarak kuraklığa yol açtığını bildiren Tatlı, bunun sonucunda da ekonomik kayıplar yaşandığını da sözlerine ekliyor.

[COP28’e doğru] Sponsorların çoğu net sıfır hedeflerine imza atmamış

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi COP28‘in 20’den fazla sponsorundan sadece bir tanesi net sıfır Bilimsel Tabanlı Hedefler’e imza attı.

Tüm sponsorların iklim kayıtlarının bağımsız doğrulayıcısı olan küresel muhasebe firması EY, eski adıyla Ernst and Young da net sıfır hedef planına imza atmayan şirketler arasında.

The Guardian‘ın aktardığına göre, aralarında petrol sahası hizmetleri şirketi Baker Hughes‘ın yanı sıra Bank of America‘nın da bulunduğu kurumsal sponsorların çoğu, herhangi bir zaman diliminde emisyonları net sıfıra indirme taahhüdünde bulunmadı. Sadece yenilenebilir enerji şirketi Iberdrola, Bilimsel Tabanlı Hedefler programının onaylanmış bir üyesi ve emisyonlarını azaltmak için tam olarak taahhüt edilmiş bir hedef tarihi var.

iklim

[COP28’e doğru] Eski dünya liderleri, petro-devletlerin gelirlerinden 25 milyar dolar vergi talep ediyor

Sponsorluklar ‘yeşil göz boyama’ anlamına geliyor

Bu yıl COP başkanlığını yürüten Birleşik Arap Emirlikleri‘ndeki sponsorluk komitesi, etkinliğe sponsor olmak isteyen kuruluşların sponsorluk başvurularının bir parçası olarak net sıfır ve iklim eylemi taahhütlerini sunmaları gerektiğini söyledi. Ancak sponsorların, küresel olarak tanınan şemanın kendisinden ziyade “Bilimsel Tabanlı Hedeflere dayalı 2030 ve 2050’ye kadar güvenilir net sıfır geçiş planlarına” imza atmaları gerektiğini söyleyen ifadeler, sponsorlar için esneklik payı bırakıyor.

Analizi gerçekleştiren Spendwell’den Lincoln Bauer konu ile ilgili şunları söylüyor:

“Sponsorların çok azının net sıfır hedeflerine imza atmış olması ve sponsorların iklim taahhütlerini doğrulamak için seçilen EY’nin kendisinin de imza atmamış olması, bunun sadece yeşil göz boyama olduğunu gösteriyor.”

Fotoğraf: Rula Rouhana / Reuters
[COP28’e doğru] COP28’in başarılı olması için ne yapılmalı?

‘Sponsorlar iklim lideri olduğunu iddia ediyor’

EY, iklim görüşmelerine yoğun bir şekilde katılıyor ve şirketin söylediğine göre; “COP28’e giden yolda ve sonrasında… sürdürülebilirlik taahhütlerini planlama, entegre etme ve somut ilerleme kaydetme konusunda kuruluşları destekleyerek farkındalık sağlamak” için dünyanın dört bir yanından deneyimli profesyonellerden oluşan bir ekip sağlıyor.

EY, Ocak 2021’de başlatılan dekarbonizasyon hedefinde önemli ilerleme kaydettiğini ve küresel olarak mutlak emisyonları yüzde 43’ten fazla azalttığını belirtti. Baker Hughes ve Bank of America konu ile ilgili yöneltilen sorulara yanıt vermedi.

Bauer konuyla ilgili şunları kaydetti:

“Sponsorluk kriterlerinin ima ettiği gibi, bu şirketlerin her birinin asgari olarak Bilimsel Tabanlı Hedefler ile net sıfır taahhüdü olmalı. Ancak çoğu bunu yapmıyor. Bu şirketler COP sponsorluğu yoluyla iklim lideri olduklarını iddia ediyorlar, ancak bu iddialarını doğrulanabilir bir şekilde yerine getiriyorlar mı?”

[COP28’e doğru] Belgeler sızdırıldı: Ev sahibi BAE iklim görüşmeleri sırasında petrol anlaşmalarını teşvik etmiş

Net sıfır için emisyonların azaltılması gerekiyor

İklim hedefleri, bir şirketin küresel ısınmayla mücadele konusundaki kararlılığının önemli küresel göstergelerinden biri olarak kabul ediliyor. Hedefler, şirketlerin ve finans kuruluşlarının sera gazı emisyonlarını azaltmaları için açıkça tanımlanmış bilimsel tabanlı hedefler tarafından incelenip onaylanıyor.

Bilimsel Tabanlı Hedefler, büyük şirketleri karbon ayak izlerini azaltmaya teşvik eden saygın bir küresel doğrulama programı olarak tanınıyor.

Net sıfır standardı, şirketlerin 2050’den önce mümkün olan tüm emisyonları azaltmak için uzun vadeli bilime dayalı hedefler belirlemesini gerektiriyor.

[COP28’e doğru] Dubai’deki BM İklim Zirvesine kimler katılıyor?
[COP28’e doğru] BM İklim Değişikliği İcra Sekreteri Stiell: Fosil yakıtlar, hayat pahalılığı krizinin başlıca nedeni