İklim KriziManşet

İklim krizine çözüm olarak gösterilen ‘karbon yakalama’ gerçekten işe yarar mı?

0

Karbon yakalama teknolojisi, dünyadaki birçok  hükümetinin iklim krizine karşı uygulamak istediği “çözüm stratejileri”nin başında geliyor. Ancak pahalı olması, etkisinin kanıtlanmamış olması ve halka ek maliyet getirmesi nedeniyle de çok eleştiriliyor.

Havadaki karbondioksit emisyonlarını yakalayıp para karşılığında depolama modeli de pek işe yarayacak gibi görünmüyor.

İklim uzmanları ve aktivistleri ise böyle pahalı ve sorunun temeline inmeyen çözüm arayışları yerine karbon emisyonlarını önce anlamlı bir şekilde sınırlandırmak sonra da tamamıyla kesmenin gerektiğini söylüyor.

Perşembe günü Dubai‘de başlayFcak 28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28) için bir araya gelecek dünya liderlerinin gündeminde de , karbon yakalamanın iklim dostu bir dünyada gelecekteki rolü sorusu odak noktası haline gelecek.

Karbon nasıl ‘yakalanıyor’?

Karbon yakalama, karbon emisyonlarını kaynağında yakalayarak veya atmosferden uzaklaştırarak azaltmanın bir yolu. Bu teknolojinin en yaygın biçimi gazı endüstriyel baca gibi bir nokta kaynaktan yakalamayı içeriyor. Yakalanan karbon buradan ya doğrudan kalıcı yer altı depolamasına (CSS) taşınması ya da önce başka bir endüstriyel amaç için kullanılması öngörülüyor. Bu süreç de karbon yakalama, kullanma ve depolama (CCUS) olarak adlandırılıyor.

Bir başka biçimi de karbon emisyonlarının havadan toplandığı doğrudan hava yakalama. (DAC).

Sektörü takip eden Global CCS Enstitüsü’ne göre, şu anda dünya çapında yıllık 49 milyon ton karbondioksit depolama kapasitesine sahip 42 operasyonel ticari CCS ve CCUS projesi bulunuyor . Bu, dünyadaki yaklaşık 37 milyar tonluk yıllık enerji ve endüstriye bağlı karbondioksit emisyonunun yaklaşık yüzde 0,13’üne denk geliyor.

Yakalanan tüm karbonun yüzde 78’ini oluşturan bu projelerin yaklaşık 30’u, karbonun, sıkışan petrolü serbest bırakmak için petrol kuyularına enjekte edildiği gelişmiş petrol geri kazanımı (EOR) için kullanıyor. Sondajcılar, EOR’un petrolü daha iklim dostu hale getirebileceğini söylüyor ancak iklim ve çevre uzmanlarıyla aktivistler uygulamanın tam tersi etki yarattığını söylüyor.

Global CCS Enstitüsü’ne göre, karbonu petrol üretimini artırmak için kullanmadan kalıcı olarak yeraltı oluşumlarında depolayan diğer 12 proje ABD , Norveç, İzlanda, Çin, Kanada, Katar ve Avustralya‘da bulunuyor.

Bu projelerden ne kadarının kar elde ettiği ise belli değil.

Uluslararası Enerji Ajansı‘na (IEA) göre dünya çapında yaklaşık 130 doğrudan hava yakalama tesisi planlanıyor, ancak bulardan yalnızca 27’si devreye alındı ​​ve yılda yalnızca 10.000 ton karbondioksit yakalıyorlar.

Yüksek maliyet en önemli sorun

Karbon yakalama teknolojisinin hızlı bir şekilde yaygınlaştırılmasının önündeki en önemli engellerden biri yüksek maliyetli olması.

CCS maliyetleri, emisyon kaynağına bağlı olarak yakalanan karbonun tonu başına 14 Euro  ile 110 Euro arasında değişiyor.  IEA’ya göre, atmosferden karbon yakalamak için gereken enerji miktarı nedeniyle DAC projeleri ton başına 550 € ile 916 € arasında daha da pahalı.

Norveç ve Kanada gibi ülkelerdeki bazı CCS projeleri mali nedenlerden dolayı durduruldu.

Geliştiriciler , karbonun yakalanmasını ve depolanmasını karlı hale getirecek bir karbon vergisi , ticaret planı veya vergi indirimi şeklinde bir karbon fiyatına ihtiyaç duyduklarını söylüyor . Bu olmadan, yalnızca geliri farklı bir şekilde (örneğin petrol üretiminin artması yoluyla) artıran karbon yakalama projeleri kârlı hale gelebiliyor.

Bu nedenle de ABD dahil ülkeler, karbon yakalama projeleri için kamu sübvansiyonları başlattı. 2022’de kabul edilen Enflasyonu Azaltma Yasası, CCUS için yakalanan karbon tonu başına 50 ABD Doları, CCS için yakalanan ton başına 85 ve DAC aracılığıyla yakalanan ton başına 180 ABD Doları (165 Avro) vergi kredisi verilmesine karar verildi.

Reuters‘e konuşan Temiz Hava Görev Gücü küresel karbon yakalama direktörü Benjamin Longstreth ise bunların anlamlı teşvikler olmasına rağmen şirketlerin CCS ve DAC projelerini ileriye taşımak için bazı ek maliyetleri üstlenmeleri gerekebileceğini söylüyor.

Depolama sorunları

Yakalanan karbonun nerede depolanabileceği ise jeolojiyle sınırlı. Karbon yakalama, iklimde bir fark yaratmak için gerekli olacak büyüklükte bir ölçekte uygulandığında bunun daha da belirgin hale geleceği düşünülüyor.

Global CCS Enstitüsü’ne göre karbon için en iyi depolama alanları Kuzey Amerika, Doğu Afrika ve Kuzey Denizi’nin bazı bölümleri. Bu, yakalanan karbonun depolama alanlarına götürülmesinin kapsamlı boru hattı ağları ve hatta nakliye filoları gerektirebileceği anlamına geliyor ve bu da potansiyel yeni engeller teşkil ediyor.

Ulusal Yaban Hayatı Federasyonu sanayi politikası uzmanı Simone Stewart, karbon gidermeye yatırım yapan şirketlerin yeni altyapı projeleriyle ilgili toplumsal kaygıları ciddiye alması gerektiğini söylüyor: “Tüm teknolojiler her yerde mümkün olmayacak.”

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.