Bugün COP25’in son günü. Madrid’de Şili hükümetinin başkanlığında yapılan “İddialı Hedefler COP’u” iddialı hedeflerden söz bile edilmeden kapatılıyor. Bu sene üzerinde anlaşılması beklenen az sayıda konu, üzerindeki anlaşmazlıklar büyüyerek seneye devrediliyor. Henüz COP kapanmadı. Alınan nihai sonucu son yazımda aktarmaya çalışacağım. Ancak hiçbir hatırı sayılır ülke sera gazı azaltım hedefini yükselteceğini söylemedi. Sayıları 73’e ulaşan ülkelerin kurduğu bir yüksek hedef koalisyonu var, ama bu ülkelerin emisyonlarının toplamı herhangi bir şeyi değiştirecek büyüklükte değil. Madde 6’yla ilgili bugün yayınlanan son taslaklarda ve öğleden sonra yapılan başkanın gayrı resmi durum değerlendirmesinde de anlaşmazlık çıkan noktalarda açılan parantezlerin azalmadığı ve çatlakların büyüdüğü görülüyor.
Madde 6’yla ilgili tehlikeleri bir önceki Madrid Notları’nda anlatmaya çalışmıştım. Bugün yayınlanan son taslağa göre ne mükerrer sayım (double counting) sorunu çözülmüş durumda ne de önceki dönemden kalan karbon kredilerinin aktarılıp sıcak hava basılması sorunu. Brezilya ve Avustralya’nın başını çektiği, muhtemelen Çin’in ve Rusya’nın arkadan desteklediği ülkeler Paris Anlaşması’nı işlemez hale getirmek için her şeyi yapmaya devam ediyorlar. Zaten Brezilya’nın, yani Bolsonaro yönetiminin Paris Anlaşması’ndan çekilmekten özellikle bu yüzden vazgeçtiği konuşuluyordu: “Çekilip uzakta kalacağımıza, içeride kalıp işlemez hale getirelim!” Kötülüğün vücut bulmuş halini koridorlarda dolaşırken görmek istiyorsanız COP’a gelin…
Ancak Pasifik Ada Devletleri, Az Gelişmiş Ülkeler, Afrika Grubu gibi müzakere blokları bunlara pabuç bırakacak gibi görünmüyorlar. Madde 6’nın bu haliyle çıkması ve Paris’in içinin boşaltılması ihtimali düşük. Zira bugünkü bir basın toplantısında Carbon Market Watch sözcüsünün söylediği gibi Madde 6 kural kitabı bu haliyle çıkarsa Paris Anlaşması sıfır toplamlı bir oyuna dönüşecek, piyasada yapılan aldım verdim ben seni yendim oyunundan atmosfer etkilenmeyecek. Küresel emisyonlar düşmeyecek. 1,5-2 derece hedefleri buhar olacak.
Bu fiyaskoda, Madde 6’ye dair kötü niyetle yaratılan uygulama açıklarını taslaklardan silip atamayan Şili COP başkanlığının sorumluğunun da büyük olduğunu düşünüyorum. Zaten Şili’de halkın isyan ettiği ve aylardır sokaklarda istifaya davet ettiği azılı neoliberal Pinera hükümetinden ilerici bir COP yönetimi beklemek hayalcilik olurdu. Üstelik Şili burada ne kadar bağımsız hareket ediyor, ne kadar Brezilya’nın gölgesi altında, o da belli değil.
Neticede bütün bunlar, yani en önemli iki konu Glasgow’a kalıyor: Hem iddialı hedefler, hem de Madde 6. Bu da seneye 9-20 Kasım 2020’de, muhtemelen AB’den ayrılmış Birleşik Krallığın yeni Boris Johnson hükümetinin başkanlığında İskoçya’da, Glasgow’da yapılacak COP26’yı son yılların en hayati iklim konferansı haline getirecek. Kopenhag’a son şans demiştik, yenildik. Paris’e son şans dedik, yetersiz de olsa bir kazanımla çıktık. Biz Paris gerçekten işe yarar hale gelsin diye bastırırken şimdi bu kazanım geri alınmaya çalışılıyor. Şimdi de Glasgow son şans. Her son şansı geçtiğimizde karbon bütçesi biraz daha tükeniyor, felakete biraz daha yaklaşıyoruz. Ama pes edecek lüksümüz yok.
Bu sene COP25’e çocuklar damga vurdu. Öfkeleriyle, heyecanlarıyla, COP içinde yaptıkları eylemlerde, Madrid sokaklarını doldurarak, okul grevcileri ve iklim hareketleri, Yokoluş İsyanı ve Gelecek İçin Cumalar, geleceğimiz için verdiğimiz ölüm kalım mücadelesini giderek büyüteceklerini herkese gösterdiler. Şarkılar söyleyerek, sloganlar atarak, zıplayarak ve dans ederek iklim adaleti mücadelesi yapan gençler ve çocuklar susmuyor. Bugün de, yine bir Cuma günü, toplantı salonunda fiyasko ilan edilirken 50 metre ilerideki koridorda aktivistler grevdeydi. Sesleri duyuluyor. Ama devletler tarafından dikkate alınmıyor. Söyledikleri sözlere boş referanslar verilirken eyleme geçmeyen ve adım atmayan yöneticiler ve liderler çocukların ve gençlerin öfkesini artırıyor.
İlk kez bu yıl COP’a yeni dalga iklim kuşağı damgasını vurdu. Ama Madrid’den hayal kırıklıkları ve öfkeleri artmış olarak ayrılıyorlar. 2020, çok daha güçlü bir iklim hareketi görecek. Glasgow’a kadar giderek büyüyen bu hareketi dikkatle izlememiz ve desteklememiz gerekiyor. Çünkü kazanmaktan başka çaremiz yok.