İklim KriziManşet

İklim inkarcılığı neden hâlâ internette büyümeye devam ediyor?

0
iklim

3 Temmuz’da rekor seviyedeki küresel sıcaklıklarla başlayan kayıtlı tarihin en sıcak havasıyla birlikte sıcak dalgaları gezegeni sarmaladı. Londra Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Enstitüsü’nden iklim bilimci Friederike Otto, bu sıcaklığı “insanlar ve ekosistemler için bir ölüm cezası” olarak tanımladı.

Fakat hemen ertesi gün, Birleşik Krallık’tan politika habercisi Isabel Oakeshott, paylaştığı bir tweet’te “Geçen ay birkaç gün hava sıcaktı diye panik olan iklim değişikliği çığırtkanları rahatlayabilir… Hava şu an 13 derece ve yağmur yağıyor,” dedi ve sözlerine “birazdan sobayı yakacağını” ekledi. Bir gün içerisinde 2,2 milyondan fazla insan bu tweet’i gördü.

Deutsche Welle‘nin aktardığına göre, muhafazakar TalkTV haber kanalında sunuculuk yapan ve eski Sunday Times editörü olan Oakeshott, sık sık “iklim değişikliği delileri” hakkında Twitter’da yorum yapıyor. 5 Temmuz tarihindeki “Temmuz ayında yün kazak giymemiz gerekince nereye kayboldu bu Greta?” sorusu da bunlardan biri.

ABD, Çin, Meksika, Sibirya ve başka yerlerde kaydedilen en büyük sıcak dalgaları yaşanırken ve küresel ısınmaya insanların – çoğunlukla fosil yakıt yakarak – sebep olduğu konusunda neredeyse oy birliği ile varılmış bilimsel bir çıkarım varken böylesine bir inkar nasıl büyümeye devam edebilir?

2021’de yayınlanan, iklim değişikliğine dair görüşler üzerine yapılmış en büyük küresel araştırmaya göre 50’den fazla ülkede çok çeşitli yaş gruplarından insanların yüzde 65’i iklim değişikliğini bir “küresel acil durum” olarak nitelendiriyor. Fakat buna rağmen araştırmacılar yakın zamanda şüphe ve inkarda da bir artış keşfettiler.

iklim

İklim çözümleri şüphe altında

Deutsche Welle’nin aktardığına göre, Planet A isimli TikTok kanalına bakıldığında açıkça inkarda bulunan yorumlara ek olarak, temiz enerjiye geçiş gibi çözümleri sorgulayanlar da bulunuyor.

ABD’de genç aktivistlerin Montana eyaletine iklim krizi konusunda yeterli çalışma yapmadıkları gerekçesiyle dava açmalarına dair DW tarafından paylaşılan videoya bir kullanıcı “İklim değişikliği gerçek değil. Bütün mesele para. Çocukları bu konuda korkutmanız üzücü. Kendinizden utanmalısınız” şeklinde yorum yaptı.

Rüzgar ve güneş enerjilerinin en ucuz ve en hızlı büyüyen enerji üretim yöntemlerinden olmalarına rağmen yenilenebilir enerjinin güvenilir bir enerji kaynağı olmadığını ima eden bir diğer kullanıcı: “Peki elektrikli arabalarını elektrik yokken nasıl şarj edecekler?” diye sordu.

Melbourne Üniversitesi’nde kıdemli araştırma görevlisi olarak görev yapan ve iklime dair yanlış bilgileri çürüten Skeptical Science blogunun yazarı John Cook’a göre bunlar, günümüzde iklim biliminden ziyade çözümlere odaklanan eski söylemler. Cook, “çözümlerin zararlı olacağı” ya da “işe yaramayacağı” fikrinin 1990’lardaki iklim hareketinin maliyetine yönelik eski saldırıların yeniden piyasaya sürülmesi olduğunu düşündüğünü sözlerine ekledi.

Küresel Dijital Nefrete Karşılık Merkezi’nde (Center for Countering Digital Hate/CCDH) baş araştırmacı olan Callum Hood, “Kalelerin yeri değişti,” diyor. İklim inkarcılığı artık saptırma taktiğini uyguluyor ve nihai hedef olarak enerji geçişini geciktirmek için “şüphe yaratıyor”. Hood, bu mantığa göre “bir şey yapmanın hiçbir şey yapmamaktan daha kötü olduğunu” belirtirken, iklim araştırmacısı ve yazar Michael Mann tarafından ortaya atılan “iklim inaktivizmi” kavramına da gönderme yapıyor.

iklim

İklime dair yanlış bilgilerin internette güçlendirilmesi

Aşırılık ve dezenformasyon üzerine araştırma yapan küresel grup Statejik Diyalog Enstitüsü’nden (Institute of Stategic Dialogue) iklim araştırma ve politikaları yöneticisi Jennie King’e göre “Sosyal medya platformlarının tasarım ve yönetim biçimlerinde çok bariz zayıf noktalar var. Bunlar da bu tür içeriklerin yüzeye çıkmasına imkan sağlıyor.”

Exeter Üniversitesi öğretim üyesi ve çevrimiçi yanlış bilgiler ve iklim değişikliği üzerine 2020 yılında yayımlanan bir makalenin yazarlarından Kathie Treen, bu platformların kullanıcılar arasında “yanlış bilgileri tükettiren, kabul ettiren ve yayan” “yankı odaları” yaratan bir “algoritmik bir ön yargı” ile oluşturulduğunu söylüyor.

Peki bu yanlış bilgilendirmenin kaynağı ne? CCDH’ye göre, “süper kirletici” denilen, aralarında Rusya devlet medyası ile sağcı ABD’li haber sitesi Breitbart’ın da bulunduğu on yayıncı, Facebook’ta iklim inkarcılığına yönelik içeriklerle kurulan etkileşimin yüzde 69’undan sorumlu. Rapor, bu “toksik 10’lunun” bariz iklim inkarları yayımladıklarının, “gerçekler ve çözümler üzerinde fikir birliğine varılmasının engellenmesi” amacıyla bunu güçlendirdiklerinin altını çiziyor.

Raporun diğer yazarı Callum Hood’un belirttiği üzere bunun mümkün olmasının sebebi, Facebook’un 2021 yılında iklim inkarcılığı içeren gönderileri etiketleyip doğru bilgilere yönlendireceğine dair verdiği sözü uygulamayı başaramaması. Toksik 10’lunun yaydığı yanlış bilgileri içeren en popüler Facebook gönderilerinin yalnızca yüzde 8’inde etiket bulunuyordu.

Ve Google bu içeriği daha da kuvvetlendiriyor.

Hood, “Google, iklim inkarcılığından gelir elde etmeyeceğine söz vermişti” diyor. Fakat bu teknoloji devi, “toksik 10’lunun” iklim inkarcılığı yaydığı altı aylık bir süreçte onlara 3,6 milyon ABD doları reklam geliri ödedi.

Bir yandan araştırmacıların gözler önüne serdiği bilgilere göre, Facebook, Instagram ve WhatsApp’ın sahibi olan Meta’ya “fosil yakıt endüstrisi ile bağlantısı olan kuruluşlarca” COP27’deki BM iklim görüşmelerinden önce reklam amaçlı yaklaşık 4 milyon ABD doları ödendi.

Küresel araştırma koalisyonu Dezenformasyona Karşı İklim Eylemi (Climate Action Against Disinformation) tarafından hazırlanan bir rapora göre amaç “COP27 öncesinde ve süresince iklim krizi, net sıfır hedefleri ve fosil yakıtların gerekliliği konularında hatalı ve yanlış yönlendirici iddialarda bulunmaktı”. Bunların çoğu, büyük petrol lobicilerinden Amerikan Petrol Enstitüsü’nün (American Petroleum Institute) hakla ilişkiler grubu Energy Citizens’dan geldi.

iklim

COVID-19 ve Ukrayna’daki savaş iklimde yanlış bilgilendirmeyi artırıyor

Son yıllardaki sağlık, yaşam pahalılığı, enerji ve enflasyon krizlerinden bahsederken Jennie King, “Yanlış bilgilendirme, en çok kriz dönemlerinde artar” diyor.

King’in “Dezenformasyona yönelik global bir ekosistem” adını verdiği şey, “tarih boyunca süregelen maddi eşitsizlik” ve “yine tarih boyunca kurumlara karşı güvenin eriyip gitmesine” bağlı olarak daha da kötüleştirilmiş durumda.

King’in yaptığı açıklamaya göre, pandeminin ilk aşamalarında “iklim tecriti” ifadesi sosyal medyada ilk boy gösterdiği zaman bunu ortaya atanların, sokağa çıkma yasağının aslında “yeşil tiranlık” yönünde bir prova olduğunu iddia ettiklerinde “hakiki travmanın” bir silaha dönüştürülmesi barizdi.

King, internette tekrardan baş gösteren iklim inkarcılığının tipik bir örneği olarak, 2022 yılının ortasında Twitter’da iklim arandığında en çok görüntülenen sonuç olan – ve o zamandan beri şirketin sahibi Elon Musk’ın da iklimde yanlış bilgilendirme konusunda isminin geçmesine sebep olan “#ClimateScam” etiketini hatırlattı.

Yaşam pahalılığı ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline bağlı yaşanan enerji krizini istismar edip iklim krizine dair endişeleri öncelik sırasından çıkarmak, Almanya’nın aşırı sağcı Alternative für Deutschland (Almanya İçin Alternatif) partisi gibi fosil yakıt destekçisi siyasi partilerin kullandıkları bir strateji olmuştur.

Ulusal anketlerde ciddi bir yükseliş gösteren partinin eş başkanlarından Alice Wiedel, 3 Temmuz’da, Alman hükümetinin enerji geçişine yönelik planlarının büyük çapta fakirliğe sebep olacağını ve ev ısıtma sistemlerinin gazdan yenilenebilir enerjiye çevrilmesinin “katliam yapmak” ile eş değer olduğunu söyledi.

iklim

İnternetteki iklim inkarcılığıyla mücadele

Tıpkı Facebook gibi TikTok da nisan ayında iklim inkarcılığı içeriklerine yasak getireceğine söz vermişti. Fakat Jennie King, içerik moderasyonuna yönelik bu tür girişimlerin “eksik” ve “uygulanamaz” olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “İklim değişikliğini inkar etmek yasa dışı değil.”

King, iklim inkarcılığından “gelir elde etmenin engellenmesinin” en nihai çözüm olduğuna, fakat büyük teknoloji şirketlerinin şimdiye kadar bunu yapmakta büyük oranda başarısız olduğuna inanıyor.

Diğer yandan John Cook ise uzun süredir, “yanlış bilgilendirme yapılırken kullanılan hatalı argüman tekniğini” açıklayarak “iklim kuşkularını” etkisiz bırakan ve iklim değişikliğine dair bilimsel görüş birliğini güçlendiren “caydırıcı fikir aşılama mesajları” yöntemini savunuyor.

Kathie Treen bu konuda, “İklime dair yanlış bilgilendirmeye karşı mücadelede etkili olacak tekil bir silah yok. Eğitim, fikir aşılama, düzeltme ve platformlarca düzenlenen eylemlerle donatılan çok yönlü bir yaklaşıma ihtiyacımız var” diyor.

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.