Ermenek kazası – Bilebildiklerimiz / Ümit Kıvanç

Katliam sektörü yeni kurban peşinde. Karaman/Ermenek’te madeni bu defa su bastı, ben bunları yazarken 18 işçi içeride kalmıştı, akıbetleri bilinmiyordu.

Maden firmasının işçilerini pek seven, pek hassas patron ve yöneticileri olduğu anlaşılıyor. 301 kurbanlı Soma kazasından sonra yapılan yasal değişiklikleri bir şekilde bahane edip, işçilerin yemeğini ve servislerini kesmişler. Maden, zaten, bir ara denetlenmiş, kapatılmış, ceza kesilmiş, yeniden açılmış; Türk-işi bir durum var yani.

Bu yüzden içeride yemek yiyen işçilerin su baskınına yakalandığı söyleniyor. Öyle ama “işçiler bu yüzden öldü” diye teoriler kurmak saçma. Su baskınının ille yemek saatinde olması gerekmiyordu haliyle.

Ama oldu. Daha önce de olmuş. İşçiler, bunun üçüncü su baskını olduğunu söylüyorlar.TEMA Vakfı’nın, bu yöredeki maden işleri hakkında daha önce hazırladığı bir rapor, nitekim, yeraltı sularının sorun olacağı öngörüsünü içeriyor. Yani bölgede yapılacak madencilik için, yeraltı suları diye bir mesele var; öncelikle gözetilmesi gereken.(Raporun PDF’si burada.)

[ EK – “Kaza geliyorum demiş” klasiğine yeni besin kaynakları. Çağdaş Ses‘ten Ece Sevim Öztürk’ün haberine göre, kazanın meydana geldiği maden ocağında “su sızması” olduğu için, firma sahibi Saffet Uyar, Soma’da aynı işi yapan, Uyar Madencilik’in sahibi Azmi Uyar’dan yardım istemiş! İki yıl önce, 2012’de. ]

[ EK – Bölgedeki yeraltı sularının muhtemel bir kazayı hazırladığına dair bir başka görüşe göre, madenin beş kilometre ötesine yapılan Ermenek Barajı ve HES’in felakete özel katkısı var: “Ermenek HES’i Madenlerdeki Su Riskini İki Katına Çıkardı”. ]

Buna karşılık, beyaz gömlekli Enerji Bakanı Taner Yıldız, Ermenek kazasından sonra mâlûm resmî açıklamalarından birini yaparken, “Sıradışı bir hadise olduğu için normal işletme gücünün üzerinde bir güç lazım,” dedi. Bunun sıradan insan diline tercümesi şudur: Bu işletmede böyle bir kazaya karşı gereken tedbir, donanım vs. yoktu.

Nitekim, su tahliyesi için gereken her türlü aygıt-makine ve teferruat, kazadan sonra saatlerce uzaklıktaki başka şehirlerden gönderildi. Her iki saatte bir metre yükselen suların içinde kalmış işçilere bunun ne yararı olacak acaba?

Ve kaçınılmaz soru: Kaza neden oldu? Firma yetkilileri, şüphesiz sorumluluğu başka biryerlere kaydırabilme gayretiyle, “yandaki terk edilmiş maden”i önümüze sürüyorlar. Buradaki birikmiş su bir şekilde bu madene hücum etmiş olabilirmiş falan… Bu, kazanın meydana geldiği madenin sahiplerinin sorumluluğunu daha da artırır. Yanıbaşlarında böyle sabit bir tehlike potansiyeliyle yaşıyor ve işçileri çalıştırıyorlardı, demek. AFAD’ın açıklamasında geçen “boru patlaması” motifi şüphesiz daha inandırıcı. Hangi boru, bilmiyoruz. Ama patlamaması gereken ve patlayabilecek bir boru var; ve patlamış!

Bu arada CNN Türk‘te Emin Çapa, içeride kükürt dioksit bulunduğunu söyledi. Bu tabiî, kurtarma çalışmalarını engelleyecek, geciktirecek bir etken. Peki, o gaz o madene nereden nasıl doldu? Yoksa yine bize açıklanmayan bir kaza sebebi mi var? Ufak bir patlama? Kapatılmış bir eski madenin duvarının yıkılması?

Bu yazıyı yayımlamaya hazırlandığım dakikalarda, Bakan Yıldız, gayet umutsuz bir tonda (“memnuniyet duyulacak bir ortam değil”), madenin suyla dolu olduğunu, su boşaltılmadan pek bir şey yapılamayacağını, henüz bir pompanın çalıştığını, ikinci pompanın montajıyla uğraşıldığını, esas güçlü pompaların yolda olduğunu, dalgıçların da Ermenek’e geldiğini söyledi, henüz içerideki işçilerden hiçbirine ulaşılamadığını bildirdi. Yani dalgıçlar da madene girebilmiş değil henüz. Buna karşılık Çalışma Bakanı Faruk Çelik, “bakan arkadaşlarıyla birlikte içeri girip bakacakları” yollu bir fantezi attı ortaya.

Taner Yıldız’ın söyledikleri arasında en vahimi şu: Su seviyesi, işçilerin en son tesbit edildiği yerden daha yüksek gözüküyor.

İzlenimim şu: Su baskını ihtimali bulunan bir madendi, tedbir alınmamıştı, su basarsa bir an önce tahliyesi için gerekli donanım yoktu.

[ EK / 00:45 / Taner Yıldız’ın açıklaması: Su seviyesindeki yükselme durdu gibi. 11 bin ton su var. Üç pompa ile saatte 180-200 ton su tahliye edilebilir, ama ikinci, üçüncü pompa kuruldu mu, çalışıyor mu, bakanın açıklamasından anlayamadık. İçerideki işçilerle ilgili herhangi bir “gelişme” yok. Suyun ne kadarı tahliye edildiğinde işçiler gerçekten aranabilecek, belli değil. İçerideki kükürt dioksit miktarının çalışmayı etkileyecek seviyede olmadığını söyledi bakan. ]

[ EK / 30.10.2014 / CNN Türk’te, “Tarafsız Bölge” programında, facianın yaşandığı maden ocağının planı yayınlandı ve görüldü ki, madenin giriş ve çıkışının olduğu kısıma komşu, terk edilmiş eski maden yeraltı sularıyla dolu. Ve tabiî, bu durum hiç dikkate alınmaksızın çalışma planlanmış ve sürdürülmüş. Diken‘in haberinde bunlar özetleniyor. ]

Bu yazı riyatabirleri.blogspot.com.tr/ den alınmıştır

Ümit Kıvanç

 

 

Ümit Kıvanç

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR