Haber: Krithika Varagur
Yeşil Gazete için çeviren: Ayça Ceren Akdemir
Bilim insanları, Endonezya‘daki bir çimento madeninin yakınında bulunan dünyanın bilinen en eski figüratif resimlerinin, endüstrinin tehdidi altında olduğu konusunda uyardı.
Aralık ayında, Endonezya’nın Sulawesi adasında avlanma sahnesini gösteren mağara resimlerinin en az 40.000 yıl öncesine ait olduğu belirlenmişti. Ancak bu resimler hassas durumdalar. Bölgeyi kimlerin ziyaret etmesine izin verileceğini belirleyen Tonasa Çimento Şirketi’nin kontrol ettiği arazide bulunuyorlar. Tonasa, bölgeyi güvence altına almak için yerel organlarla işbirliği yapsa da madencilik tüm alanda devam ediyor.
Bölge yetkilileri ve bilim insanları, Güney Sulawesi‘deki arkeolojik açıdan önemli ve daha birçok antik keşiflerin yapılabileceği Maros-Pangkep bölgesine daha fazla koruma ve kaynak ayırmak için yarışıyor.
Duvar resimleri hakkındaki son araştırmalarda yer alan Endonezyalı arkeolog Budianto Hakim, “Tüm kariyeri Güney Sulawesi’de geçiren bir araştırmacı olarak, şimdi çimento ve mermer madenciliği ile çevrili olan tarih öncesi mağaraların durumu hakkında çok endişeliyim” diyor.
‘Atalarımızla gurur duyuyoruz’
2017 yılında mağara resimlerinin keşfedilmesinden kısa bir süre sonra Tonasa, Bulu Sipong mağaralarının çevresindeki 3,6 hektarı korumaya karar verdi. Tonasa’daki maden ıslahının başkanı Abdul Rasak, “[araştırmacılardan] keşfi öğrendiğimiz anda, bölgenin durumunu korumalı bir kültürel miras alanına yükselttik. Bunun önemini bilmiyorduk, sadece resim olduklarını düşündük… ama şimdi, bu bölgenin çocukları olarak atalarımızın yaptıklarıyla gurur duyuyoruz” dedi.
Budianto, şirketin geniş imtiyazlı arazisinde daha fazla mağara duvar resmi bulması durumunda, yerel miras kuruluşunu uyarmaları gerektiğine işaret etti ancak şimdiye kadar yeni keşif bildirilmedi.
“Onları sözlerini tutmaları için cesaretlendiriyoruz” dedi Budianto. “Ama elbette, şirket olarak biz araştırmacılara göre farklı motivasyonları var. Eğer rapor ederlerse, biraz kar kaybedebilirler.”
Endonezya’nın doğusundaki en büyük çimento üreticisi olan Tonasa, korunan alanın çevresinde maden çıkarmaya devam ediyor. Kireçtaşı ve hammadde yüklü kamyonlar, mağaranın önündeki toprak yoldan birkaç dakikada bir geçiyor.
Madencilik, toz ve duman en doğrudan tehdit
Avustralyalı bir arkeolog ve Nature dergisinde yayınlanan resimlerle ilgili araştırmanın ortak yazarı Maxime Aubert, mağaraların çevresindeki madencilik operasyonlarından kaynaklanan tozun ve arazideki toprak yoldan geçen araçların çıkardığı dumanın mağara resimlerine “en doğrudan tehdit” olduğunu söyledi.
Duvar resimleri, mağaralar, düdenler ve yeraltı akarsularının belirgin topografisi olan kireçtaşı ile çevrili karstik arazi olarak bilinen bir alanda bulunuyor. Kireçtaşı, çimento için hammadde ve ürüne yönelik küresel iştah, güneydoğu Asya’daki karstik ekosistemleri tehdit ediyor.
Budianto’nun “Yakındaki madencilik faaliyeti bu resimleri kesinlikle etkiler, çünkü titreşimler yaratır, karstik alanın hassas hidrolojik sistemini etkiler ve onlara zarar verebilecek sıcaklık değişiklikleri yaratır” uyarısına rağmen Tonasa temsilcileri madencilik faaliyetinin bu etkilere sahip olduğuna katılmıyor. Şirket yetkilileri, sahada kültürel turizmi genişletmeyi, bir müze inşa etmeyi ve daha fazla ziyaretçiyi resimleri görmeye teşvik etmeyi planladıklarını söylüyor.
İnsanlığın bilişsel ve kültürel evriminin anahtarı
Şu anda, odanın içinde bir seferde sadece dört kişinin görmesine izin veriliyor, ancak antik duvar resmine dokunmakta fiziksel bir engel yok.
Aubert ve araştırmacılar yakın zamanda resim alanının “gözlerimizin önünde çöktüğünü” ve “bu duvar resminin hemen hemen her yerinde endişe verici bir şekilde kötüleştiğini gözlemlediklerini” yazdılar. Bazı bölgelerde, her iki ayda bir 2-3 cm’lik duvar resmi içeren kaya parçaları kayboluyor.
Yazarlar, “insanlık kültürünün başlangıcından bir hediye” olarak tanımladıkları resimleri korumak için harekete geçmeye çağırıyorlar. Aubert, “Sulawesi ve Endonezya Borneo’sunda 300’den fazla tarih öncesi sanat alanı var ve her yıl onlarcası daha keşfediliyor” diyor: “Fransa veya İspanya‘da böylesi, sadece bir arazi bile bulunsaydı, bu büyük bir keşif olurdu. Bu alan… türümüzün bilişsel ve kültürel evrimini anlamanın anahtarıdır. ”
Makalenin İngilizce Orijinali