Hafta SonuKöşe YazılarıKültür-SanatManşetYazarlar

Kirala(n)manın ve karaktersizleşmenin örgütlenmesi olarak reklam ajansı ya da seçime dair bir küçük dipnot

0

Pan-insanlığın pan-kapitalizmi, pan-kapitalizmin pan-insanlığı biçimlendirmesi ve belirlemesiyle birlikte sınır tanımaz bir akışkanlığa kavuşmuş olan para (= ya da sermaye), hükümran bir güç olarak ilişkiye geçtiği her şeyi belirler. Merkezi, kutsal kitabı, ahlakı, yasası ve kuralı yoktur. Her şeyin biçimini alır ve her şeye biçim verir. Bütün ulus devlet ve din temsilcilerini, parti liderleri ve medya yöneticilerini satış temsilcisine dönüştürür. Ordu komutanlarını, üniversite rektörlerini, kanaat önderlerini ve köşe yazarlarını hizmetine atar.

Artık en etkili ve sonuç alıcı kurum aile, okul, din, medya, ordu ya da parti değil “reklam ajansı”dır; reklam ajansı bütün kamu değerlerini estetize ederek, sevimli kılarak parada eşitler.

Önce aile şirketleşir ve şirket büyük bir aile olarak yeniden yapılanır. Sonra toplum şirketleşir ve şirket “müteşebbis+hissedar+müşteri”lerden müteşekkil bir toplam olarak toplumlaşır. Ardından toplamların toplamı olarak dünya’yı ele geçirmiş olan “pasif piyasa toplumu” gelir.

Gönüllü kölelik ve rıza

Özne ol(a)mayanların oluşturduğu bu toplumsallık biçimi mevcut insan ufkunun ulaştığı son aşamadır. Bu aşama ile birlikte, diğer bütün toplumsallık iddiaları hayattan düşmüş, ucuz ve ucuzluk hem kitleselleşmiş hem de coşkuyla karşılanan ve sevinçle alkışlanan bir biçime bürünmüştür.

Artık tüm kurallara hükmeden akışkan para ve bu durumu sevinçle organize eden “ucuzluğu seçmişlerin” içerik verdiği, paydasını ucuzluğun oluşturduğu yeni bir değerler toplamı vardır.

Bu yüzden:

Çok kullanışlı ve uyarıcı olduğu için “ucuzluğu kabul ve organize eden müteşebbis+hissedar+müşteri” olarak adlandırmayı tercih ettiğimiz “Razı gelen kişi, herhangi birinden daha özgür ve köleleştirilenden daha az ‘boyun eğmiş’ değildir: Yalnızca farklı bir şekilde boyun eğmiştir ve kendi belirlenmişliğini sevinçle yaşar: Gönüllü kölelik ne kadar varsa, rıza da o kadar vardır: Aslında mutlu tabiyetlerden başka bir şey yoktur.” [1] – “Razı gelen,” özgür, mutlu ve seçimlerinin kölesidir; kendisinin nedeni ve sonucudur.

Bu yüzden:

Pasif piyasa toplamı sevinç duyularak, mutlu olunarak ve kahkaha atılarak kabul ve organize edilmiştir.

Kendi tarafından yaratılmış (yeni) kendisinin (eski) kendisine karşı zaferidir bu.

Ya da özne olmaktan vazgeçmenin uygun adım yürüyüşlerle, pencerelere asılan bayraklarla, sezon sonu indirim kampanyalarıyla, on iki aylık taksitlerle, “kaçmaz!” ve “eskileri atın!” çağrılarıyla, marşlarla ve seçim sandıklarıyla kutlanan ifadesidir. [2]

Dikkate almamız gereken basit, çıplak gerçek budur.

Esas sorun şudur:

Özne ol(a)mayanlar hiçbir biçimde özne ol(a)madıklarını kabul etmezler; özne olmanın acı çekmeyi gerektiren sorumluluğundan kaçarlar. Kendi adına konuşmaktansa adına konuşulmasını tercih ederler. Daha ötesi (yeni) kendilerini sevebilmek için (eski) kendilerinden nefret etmeleri gerektiği gerçeğini bir türlü göze al(a)mazlar.

Bu yüzden:

“Özne-birey, özerk ve özgür iradeye sahip bir varlık olduğuna, eylemlerinin de egemen ‘isteme’sinden kaynaklandığına inanır. [Çünkü] Azat olmayı yeterince istemişse, köle olması mümkün değildir, dolayısıyla eğer köleyse, bunun sebebi iradesinin olmayışıdır –bu da köleliğin gönüllü olduğunu kanıtlar. (…) Zira özneler hiçbir surette özne olmasalar da, öyle olduklarına inanırlar.” [3]

Çünkü:

“Kendini kandırma zehrini bir kez tadan insanlar, bir daha kendilerini [kendilerinden] asla kurtaramazlar.” [4]

Reklamın rolü

Kendini kandırmanın örgütlenmiş, estetize edilmiş ve her ne olursa olsun ikna etmenin bir yolunu bulma kurumunun adı ise reklam ajansıdır.

Reklam, boyun eğdirme ve boyun eğmeye razı olmanın taşıyıcısıdır.

Reklam ajansı ise silah kullanmadan, kan dökmeden, zor kullanmadan süreci organize eden sorumsuz iş bitiricidir; hem razı olunmasını hem de rıza göstermekten haz duyulmasını sağlayandır. Estetik bir kapan kurduğu için rıza mekanizmaları üretimindeki en etkin kurumdur: Bu yüzden pasif piyasa toplamında reklam her şeydir; hem her şeydir hem de hiçbir sorumluluğu olmadığı için hiçbir şeydir.

Reklam ajansı kiralık olduğu için karaktersiz, karaktersiz olduğu için de kiralıktır. Kiralık ve karaktersiz olanın birbirini biçimlendirerek birbirini belirlediği, bu biçimlendirme ve belirlemenin pasif piyasa toplamını da biçimlendirip belirlediği bir ucuz insanlık durumu söz konusudur artık.

Bu yüzden reklam ajansı pasif piyasa toplamında parası olan her ucuzluk düşkünü “müteşebbis+hissedar+müşteri”nin kapısını çalabildiği bir kamu genelevidir. Estetik ve ikna edici bir genelev örgütlenmesi olarak kamusal alanı pasif piyasa toplamının ihtiyaçlarına göre yeniden ve yeniden biçimlendirmekle yükümlüdür. –Evet, parası olan, siki kalkan ve amı ıslanan her ucuzluk düşkünü “müteşebbis+hissedar+müşteri” bu genelevin kapısını çalma özgürlüğünü yaşayabilir! (Yaşasın özgürlük!)

Reklamın hedef kitlesini oluşturan pasif ve sorumsuz “müteşebbis+hissedar+ müşteri” ise bir “razı gelen” olarak boyun eğmeyi seçmiş, benimsemiş, kendi kurduğu kapana (üstelik) para ödeyerek kendi ayaklarıyla giren kişidir. Genelevi hem inşa eden hem de aktif biçimde kullanarak varlığının sürdürülmesini sağlayan bir tüketicidir.

Bu yüzden:

Reklam kendisinden önce üretilmiş bütün değerleri estetize edilmiş ambalajlarla ezer, geçer.

Çünkü:

En parlak yaratıcılar reklam ajansları tarafından istihdam edilmektedir artık.

Ya da:

En parlak yaratıcılar “kurucu yaratıcılık”ı seçerek “suç” işlemektense reklam ajansı kurarak “yıkıcı yaratıcılık”ı tercih etmiştir. (Yaşasın yaratıcı kapitalizm!) [5]

Daha önce cellat kurbanı, kurban celladı kan dökerek biçimlendirirken, artık, reklam “müteşebbis+hissedar+müşteri”yi, “müteşebbis+hissedar+müşteri” reklamı kan dökmeden ucuzlukta(n), pasiflikte(n) ve kendisine karşı sorumsuzlukta(n) biçimlendirmektedir.

Ve bu sürecin adresi yoktur, adresi olmadığı için de özne ol(a)mayanların oluşturduğu toplamın her bir parçası esas sorumludur: “Kentlerin üzerinde yükselen ve ışıklarıyla gecenin doğal ışığını boğan reklam panoları kuyrukluyıldızlar gibi toplumun başına gelmekte olan doğal afetin, donarak ölmenin habercisidir. Ancak bu panolar gökten inmemiştir. Yeryüzünden yönetilirler. Bu ışıkları söndürüp, sadece ona inanıldığı sürece gerçekleşme tehlikesi taşıyan o korkulu rüyadan uyanıp uyanmamak yine insanlara bağlıdır.” [6]

Kabul etmemiz gereken basit, çıplak gerçek ise şudur: Reklam estetiğinden daha estetik, daha ikna edici, daha haz verici ve daha ucuz başka bir kitlesel değerler örgütlenmesi ise henüz yoktur.

Yok olması ise “tufan” nedenidir.

Nokta! [7]

*

[1] Lordon, F., Kapitalizm, Arzu ve Kölelik: Marx ve Spinoza’nın İşbirliği, s. 118.
[2] Seçim, gösteri dünyasının (= show business) en kitlesel parçasıdır artık. Seçilen, kendisini bir ürün gibi tasarlamak, cilalamak, paketlemek ve sunmak; seçen, bu ürünün “kâr getirisine” göre davranmak; partiler ise bir şirket gibi davranarak, “piyasa” ile “müteşebbis+hissedar+müşteri”ler arasındaki verimlilik beklentilerini organize etmekle yükümlüdürler. Pasif piyasa toplamı siyaseti, siyaset pasif piyasa toplamını biçimlendirmiştir. Esin kaynağı için bkz.: Gaulejac, V. D., İşletme Hastalığına Tutulmuş Toplum: İşletme İdeolojisi, Yönetsel İktidar ve Toplumsal Taciz, s. 237.
[3] Lordon, F., Kapitalizm, Arzu ve Kölelik: Marx ve Spinoza’nın İşbirliği, s. 33, 125.
[4] Oe, K., Kişisel Bir Sorun, s. 166.
[5] Esin kaynağı için bkz.: Haiven, M., Radikal Hayalgücü ve İktidarın Krizleri: Kapitalizm, Yaratıcılık, Müşterekler, s. 181, 193. – “Yaratıcı kapitalizm” düşüncesinin öncüsünün dünyanın en zenginleri arasında yer alan Bill Gates olduğunu da bir kenara not edelim (s. 193).
[6] Horkheimer, M.,& Adorno, T. W., Aydınlanmanın Diyalektiği: Felsefi Fragmanlar, s. 389.
[7] Yeni İnsan Yayınevi tarafından yayımlanacak olan Çok Kalpli Asi adlı deneme kitabından bir bölüm.

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.