DünyaEkolojiManşet

[22 Mart Dünya Su Günü] Sadece suyumuz değil, geleceğimiz de tehlikede

0

Bugün 22 Mart Dünya Su Günü. Bu yılki Su Günü’nün teması; Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ‘Barış için su‘ olarak belirlendi.

Dünya Su Günü, dünyada giderek büyüyen temiz suya erişememe sorununa dikkat çekmek ve içilebilir su varlıklarının korunmasını ve artırılmasını teşvik etmek amacıyla kutlanıyor. Ancak dünyanın su varlıkları açısından durum pek parlak değil.

Yeryüzünde 1 milyar 338 milyon km3 hacminde su olduğu hesaplanıyor. Bunun yüzde 96,5’i okyanuslar ve denizlerde, canlıların sağlıklı ve ekonomik bir biçimde kullanamayacağı tuzlu su şeklinde. İçilebilecek nitelikteki suya sahip buzullar 24 milyon km3’ü ve yeraltı suları 12 milyon 870 bin km3’ü kaplıyor. İnsanların evde, tarımsal ve sanayi üretiminde güvenle tüketecekleri su varlıkları ise dünyadaki toplam su varlıklarının ancak yüzde 2,5’u  gibi küçük bir kısmı.

İklim değişikliğinden kaynaklı yağışların azalması, düzeninin ve döngüsünün bozulması, yeraltı sularının giderek düşmesinin yanı sıra, özellikle tarım ve sanayide aşırı su kullanımı, kirlilik ve artan nüfus gibi nedenlerle bugün dünyada 2.2 milyar insan güvenilir, temiz içme suyuna ulaşamıyor.

Gelişmiş ülkelerde doğan bir çocuk, gelişmekte olan ülkelerdeki yaşıtlarından 30-50 kat fazla su tüketme şansına sahipken, Birleşmiş Milletler raporuna göre, her 15 saniyede bir çocuk, susuzluğun neden olduğu hastalıklardan dolayı hayatını kaybediyor. Yine 2050’ye kadar 350 milyon insanın şiddetli kuraklık nedeniyle su kıtlığı ile karşı karşıya kalacağı öngörülüyor.

Dünyanın 2024 için karşı karşıya kaldığı “su manzarası” şöyle:

  • Yüzey suyu içen 115 milyon kişi de dahil olmak üzere 2,2 milyar kişi hala güvenli bir şekilde yönetilen içme suyu olmadan yaşıyor. ( DSÖ/UNICEF, 2023 )
  • Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı yılın en azından bir kısmında ciddi su kıtlığı yaşıyor ( IPCC, 2022 ). 
  • Suyla ilgili afetler, son 50 yılda afetler listesinin başında yer alıyor ve doğal afetlere bağlı tüm ölümlerin yüzde 70’inden sorumlu ( Dünya Bankası, 2022 ). 
  • Yalnızca 24 ülke tüm sınıraşan havzalarının işbirliği düzenlemeleri kapsamında olduğunu bildirmiş durumda.  BM-Su, 2021 ). 

Güvenli içme suyu ve sanitasyonunu temel insan hakları arasında kabul eden BM ise 2024 Dünya Su Günü için verdiği mesajında şunlara dikkat çekiyor:

  • Su barış yaratabilir veya çatışmayı tetikleyebilir. Su kıt olduğunda veya kirli olduğunda ya da insanlar erişim için mücadele ettiğinde gerginlikler artabilir. Su konusunda işbirliği yaparak herkesin su ihtiyacını dengeleyebilir ve dünyanın istikrara kavuşturulmasına yardımcı olabiliriz.
  • Refah ve barış suya bağlı. Milletler iklim değişikliğini, kitlesel göçü ve siyasi huzursuzluğu yönetirken, su işbirliğini de planlarının merkezine koymalı.
  • Su bizi krizden çıkarabilir. Uluslararası düzeyde Birleşmiş Milletler sözleşmelerinden yerel düzeydeki eylemlere kadar, suyun adil ve sürdürülebilir kullanımı etrafında birleşerek topluluklar ve ülkeler arasındaki uyumu teşvik edebiliriz.
‣[İklim Masası] Su krizi, su kıtlığından ibaret değil
İklim krizi sel riskini nasıl artırıyor?
Türkiye’de su krizi araştırması: Beş kişiden ikisi ‘çok endişeli’

İçilebilir su varlıkları, dünyanın her yerine eşit dağılmıyor. Şanslı bölgeler yağış alırken, bazıları ya çok az ya da hiç yağış almıyor.  Dünya nüfusunun yarısından fazlasına sahip Asya kıtası su varlıklarının yüzde 36’sına sahipken; dünya nüfusunun sadece yüzde 6’sının yaşadığı Güney Amerika kıtasında varlıkların yüzde 26’sı bulunuyor. .

Bu yıl yayımlanan BM Dünya Su Kalkınma Raporu’na göre, dünya genelinde 3 milyardan fazla kişi ulusal sınırları aşan suya bağımlı yaşıyor. Ancak, komşularıyla nehirleri, gölleri ve akiferleri paylaşan 153 ülkeden sadece 24’ü paylaştıkları tüm sular için işbirliği anlaşmaları yaptıklarını bildiriyor.

İklim değişikliğinin etkileri arttıkça, ülkeler içinde ve arasında en değerli varlık olan suyu korumak ve muhafaza etmek için birleşmeye acil ihtiyaç duyuluyor.

Nüfus artışı, yoksulluk ve çevrenin bozulmasıyla mücadelede su giderek daha önemli hale geliyor.

Dünyanın su varlıkları kuruyor
Kuraklık: Çanakkale’de su kullanımına kısıtlama getirildi
Tarımda “meteorolojik kuraklık” günleri

Su varlıkları üzerinde işbirliği ve ‘hidrodiplomasi’

Dünya genelinde büyük bir sorun olan su kıtlığı en çok yoksul toplumları etkiliyor.

İklim değişikliğine karşı direnç oluşturmak ve artan nüfusa adil ve sürdürülebilir kaynak sağlayabilmek için, su varlıklarının yönetiminde insan haklarını merkeze alan, sağlam, güvenilir verilere dayanan bir yaklaşım benimsenmesi önem arz ediyor. Uluslararası düzeyde, paylaşılan su varlıkları üzerinde işbirliği ve “hidrodiplomasi”, su varlıklarının ötesi de dahil olmak üzere iletişim ve daha geniş işbirliği için bir başlangıç noktası olarak görülüyor.

Su sıkıntısının en fazla yaşandığı Afrika‘da ise, sorun yetersiz varlık değil, suyun adil paylaşılmaması. Avrupa ile aynı nüfusa, ancak daha zengin su varlığına sahip olan Afrika kıtasında, ticarileşmiş su varlıklarının eşit dağıtılmaması, kıta halkının suya erişimdeki en önemli engel olarak görülüyor.  Son 20-25 yıllık süreçte dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 5’inin kullandığı suyun yönetimi uluslararası şirketlere geçmiş durumda.

Türkiye’nin su karnesi

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye, yılda kişi başına düşen 1.519 m³’lük su miktarı ile ‘su sıkıntısı çeken’ bir ülke ve “su fakiri” olma yönünde ilerliyor.

Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı, varlıkların kirlenmesi ve nüfus artışı ile birlikte yıldan yıla azalış gösteriyor.  Bu miktar 2000 yılında bin 652 m³ iken, yüzde 19 azalışla 2021’de bin 342 m3 oldu. 2040 yılı tahminlerine göre 1120 m3 ile “su baskısı yaşayan ülkeler” arasında yer alacağı öngörülüyor.

Fotoğraf: Ümit Bektaş / Reuters

Ülkede suyun yüzde 77’si tarımda kullanılıyor. Halen pek çok bölgede “vahşi sulama” da denilen salma sulamanın yaygın olması, bunun en büyük etkenlerinden biri.

Toplam su varlığımızın  yüzde 12’si ise başta tekstil, kimya gibi sektörler olmak üzere  sanayide kullanılıyor. Suyun yüzde 40’ı ise fiziki sebeplerden dolayı kullanıcılara ulaşmadan şebekelerde kaybediliyor. Bu da yaklaşık 2 milyar m³ temiz suya yani yaklaşık 30 milyon kişinin bir yıllık su ihtiyacına karşılık geliyor.

Su varlıklarını ayrıca ülkenin pek çok noktasında izin verilen maden ocakları da tehdit ediyor. Maden tesislerinde harcanan suların ötesinde yapılan faaliyetler bölgedeki yeraltı su varlıklarını, gölleri ve nehirleri kirletiyor.

Bu madenlerde kullanılan ağır metaller ve atıklar da ayrıca bölgedeki su varlıklarını tehdit eden, daha da ötesinde biyoçeşitliliği ve insan sağlığını etkileyen unsurlardan yalnızca bazıları.

İliç’te köylüler evinde akan sudan tedirgin
AKP döneminin ekolojik yıkım projeleri

Öte yandan yanlış su yönetimleri de su varlıklarını yok oluşa sürüklüyor. Ne yazık ki Marmara Gölü bunun en büyük örneklerinden biri oldu.

Yanlış su yönetimi ve kuraklıkla tamamen kuruyan Marmara Gölü’nde tarım…
‣Manisa’nın kuş cenneti, Marmara Gölü göz göre göre yok oluyor

Gıda sektöründe su israfı

Öte yandan gıda sektöründe de yoğun olarak su israfı söz konusu. Yüzeysel sulamaların önüne geçilmemesi ülkenin su varlığını her gün tehdit ediyor. Açık su yolları ve kanalların kullanıldığı sulama şebekelerinde de su kayıpları oldukça yüksek.

Uzmanlar ise tarımda su kaybını azaltmak ve su tasarrufunda su stresinin bulunduğu sektörlerde kullanılabilmesi için yağmurlama ve damla sulamanın yaygınlaştırılması gerektiğini belirtiyor.

Ne yazık ki tarımda kullanılan su, Türkiye’de su stresinin ana nedenlerinden birini oluşturuyor.

‣Tarımsal sulama: Türkiye’de su israfının en büyük nedeni

Aynı israf sanayide de söz konusu. İhtiyaç duyulan tatlı suyun çoğunluğu evlerde değil, sanayi ve tarımda kullanılıyor.

Sanayi ve tarımda suyun tasarrufunu ve sürdürülebilirliğini sağlayacak politikaların izlenmesi israfa son verilmesi açısından büyük önem taşıyor.

Hem hükümetlerin, yönetimlerin hem de şirketlerin sürdürülebilirlik üzerine politikalarını güncellemeleri hem de bunun adil bir şekilde yeşil dönüşüm kapsamında gerçekleştirilmesine dikkat etmesi, sorumluluğunu üstlenmesi gerekiyor.

İsrafı önlemek için ne yapılmalı?

Su doğal bir varlık olmanın ötesinde sağlık, hijyen, tarım, ekonomi ve ekosistemler için hayati önem taşıyor. Su varlıklarının kirlenmesinin önlenmesi, arıtma teknolojileri ile evsel ve endüstriyel atık suyun geri kazanılması, yağmur suyunun toplanması ve depolanması, suyun verimli kullanımı gibi uygulamalar su varlıklarının korunmasına katkıda bulunuyor.

Su tasarrufunu sözün ötesine taşımak

Bu amaçla sanayi şirketleri, belediyeler ve kamu kuruluşlarının yeterli bütçe ayırması, denetlemelerin etkin şekilde gerçekleştirilmesi gerekiyor.

Kirleten öder veya temizler” kuralının benimsenmesi, kaçak ve kayıpların önlenmesi,  yağmur sularının şehirlerin kanalizasyon şebekelerinde yok olup gitmesini engellemek için yerel yönetimlerin su toplama kanalları yapması,  binalarda “yağmur suyu toplama tankı” zorunluluğu olması gibi tedbirler de su tasarrufu açısından önemli.

Bunun yanında, evlerde suyun bireyler tarafından tasarruflu kullanılması, başta banyo ve tuvalet olmak üzere alınacak basit önlem ve uygulamalarla su israfının önlenmesi de, gelecek nesillere bırakılacak en kıymetli miraslardan.

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.