Bursa’nın sağlık ve çevre karnesi çok kötü – Kayıhan Pala

Bu yazı bursaport.com/ dan alınmıştır

Nüfusa göre Türkiye’nin dördüncü, sosyo-ekonomik gelişmişlikte ise altıncı büyük kenti Bursa, TÜİK verilerine göre çevre, güvenlik ve sivil katılımda kırklı; konut, sağlık ve yaşam memnuniyetinde ise otuz beşinci sırada yer aldı ve ne yazık ki hiçbir boyutta ilk dört il içerisinde yer alamadı.Türkiye İstatistik Kurumu “İllerde Yaşam Endeksi, 2015” i yayınladı(1). Kurum, ilk defa yayımlanan illerde yaşam endeksi ile bireylerin ve hane halklarının yaşamını objektif ve subjektif göstergeler kullanarak yaşam boyutları ayrımında il düzeyinde ölçmeye, karşılaştırmaya ve zaman içinde izlemeye yönelik bir endeks çalışması yaptığını duyurdu.

İllerde yaşam endeksi; konut, çalışma hayatı, gelir ve servet, sağlık, eğitim, çevre, güvenlik, sivil katılım, altyapı hizmetlerine erişim, sosyal yaşam ve yaşam memnuniyeti olmak üzere yaşamın 11 boyutunu kapsamakta ve 41 gösterge ile temsil edilen bu boyutları tek bir bileşik endeks yapısı içinde sunmaktadır. Endeks 0 ile 1 arasında değer almakta ve 1’e yaklaştıkça daha iyi bir yaşam düzeyini ifade etmektedir.

Endekste yer alan çevre boyutu beş gösterge ile temsil edilmektedir:

• PM10 istasyon değerleri ortalaması (hava kirliliği)
• Kilometrekareye düşen orman alanı
• Atık hizmeti verilen nüfusun oranı
• Sokaktan gelen gürültü problemi yaşayanların oranı
• Belediyenin temizlik hizmetlerinden memnuniyet oranı.

Endekste yer alan sağlık boyutu da toplam beş gösterge ile temsil edilmektedir:

• Bebek ölüm hızı
• Doğuşta beklenen yaşam süresi
• Hekim başına düşen müracaat sayısı
• Sağlığından memnuniyet oranı
• Kamunun sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı.

Bursa genel endekste on dokuzuncu sırada yer aldı. Birinci sırada Isparta’nın bulunduğu genel endekste İstanbul beşinci, komşumuz Balıkesir ise yedinci sırada yer alıyor.

Bursa’nın genel endeksteki sıralaması kadar, pek çok endeksteki sıralaması da kötü. Bursa sağlık boyutunda otuz beşinci, çevre boyutunda ise ancak kırk sekizinci sırada kendisine yer bulabildi.

4

Nüfusa göre Türkiye’nin dördüncü, sosyoekonomik gelişmişlikte ise altıncı büyük kenti Bursa, TÜİK verilerine göre çevre, güvenlik ve sivil katılımda kırklı; konut, sağlık ve yaşam memnuniyetinde ise otuz beşinci sırada yer aldı ve ne yazık ki hiçbir boyutta ilk dört il içerisinde yer alamadı.

Kent yöneticilerinin “Avrupa Kenti” olarak tanıtmaya çalıştığı kent, sağlık boyutunda ülkemizin otuz dört kentinin; çevre boyutunda ise kırk yedi kentinin gerisinde…
Bunlar utanç verileridir.

Bursa, illerde yaşam endeksinde değil, ancak “yaşanamaz kentler” sıralamasında ön sıralarda kendisine yer bulabiliyor…

Kenti yönetenlerin, temsil edenlerin ve elbette onlara oy verenlerin, bu verilerden çıkarması gereken çok ders var.

Bursa’nın sağlıktaki sıralamasının ne kadar kötü olduğunu yıllardır hem söylüyor, hem de yazıyoruz. Anlaşılan Sağlık Bakanı’nın Bursa’dan milletvekili yapılması, Bursa’nın sağlık alanındaki kötü durumunu düzeltmek için işe yaramamış.

Bundan sonra sağlığın yanına, ne yazık ki çevre boyutunu da eklemek zorunda kalacağız; gerçi işe yaramıyor ama bakarsınız Çevre ve Şehircilik Bakanı da Bursa’dan çıkıverir!…

Bursa çok daha iyisini hak ediyor.

Ancak, anlaşılan o ki yıllardır Bursa’yı yöneten mevcut yöneticilerle daha iyi bir sıralamaya yükselmek pek olası görünmüyor.

Ana akım muhalefetin de Bursa daha iyi bir kent olsun diye doyurucu bir uğraş verdiğini söylemek zor.

Daha iyi bir Bursa için, iş yurttaşa düşüyor. Yerel yönetimleri daha iyi bir kent için zorlamaktan başka çare yok.

Bunca kirlilik varken, örneğin kentin göbeğine yılda 524 bin ton kömür yakacak termik santrala karşı direnmekten başka çare yok.

Kamu sağlık kuruluşlarına erişimi artırmak ve eşitsizlikleri azaltmak için güçlü bir mücadele vermek, mücadele edenlere katkıda bulunmaya çalışmaktan başka çare yok.

Belediye meclislerini yalnızca imar planlarının görüşüldüğü yerler olmaktan çıkarmaktan ve bir an önce halkın sağlığını olumsuz etkileyen başta sağlık ve çevre olmak üzere kentin gerçek gündemlerini görüşmeye zorlamaktan başka çare yok.

Bu yazı bursaport.com/ dan alınmıştır

3-Kayıhan-Pala

 

 

Kayıhan Pala

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR