Köşe Yazıları

Türkiye sorunlarını artık tankla, destroyerle mi çözecek?

0

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının ilk yıllarında, geçmişten farklı bazı yaklaşımlarda bulundu. AKP, bu yaklaşımlarla ilk defa karşılaşan ve Türkiye üzerine düşünen çoğu insanı büyülemişti. Bazıları hala aynı şekilde dolaşıyor, çok büyük bir kesimin ise aklı başına geldi denilebilir.

Dış politika konusu da bu ilk kez görülen yaklaşımlara sahne oldu. Ermenistan ile ilişkiler, Suriye ile ilişkiler, Kıbrıs konusunda yapılmaya çalışılanlar… Fakat bu durum da, diğer konular gibi çok uzun sürmedi. Aslına bakılırsa Amerika Birleşik Devletleri’nin 2003 yılında Irak’ı işgal etmesine, AKP’nin vermek istediği destek de, Türkiye’nin dış politikasında önemli olanın pek de komşular ile olan ilişkiler ya da barış temelli olmadığının ipucunu bize vermişti.

Yıllar içerisinde de bu ipin ucu geldi. Yıl 2011. Türkiye, hemen hemen her komşusuyla kanlı bıçaklı hale geldi. Savaş gemileri, Kıbrıs Adası’nın çevresinde dolaşmaya başladı, başlayacak, tanklar Suriye’ye “demokrasi” getirsin diye arkadan itiliyor. İsrail ile savaşmak için zaten can atan belli bir insan grubu var. Açıklamalar ile bu durum daha da tırmandırılıyor. Libya’ya yapılan NATO saldırısının en büyük katılımcılarından biri Türkiye oldu. Sonra da yıkılan yerleri tekrar yapmak için, ilk giden de Türkiye oldu. Bazı AKP yörüngesinde yazarların sürekli tekrarlayıp durduğu “emperyal Türkiye” bu olsa gerek. Önce yık, sonra doğal kaynakların ve inşaatın rantını yemek için diğer “emperyal”lerle yarış!

Peki Türkiye artık sorunlarını böyle mi çözecek? Türkiye içerisinde sorunların böyle çözülmesine alıştık gibi. Her gün daha fazla silaha, bombaya batıyoruz. Silahla değil, konuşmayla bazı konuların çözüleceğini ima etmek bile ağır hakaretlerle karşılaşmaya yetiyor ve artıyor. Zaten, konuşarak bazı konuların çözülebileceğine hükümet de sahip çıkmıyor. “Biz hükümet olarak savaşırız, devlet müzakere eder. Çok sorun çıkarsa, bir kaç bürokratı “yeriz” olur biter.” diyerek konuyu geçiyor Başbakan.

Soruya geri dönelim, Türkiye artık böyle mi çözecek sorunlarını? Örneğin, yıllardır binlerce insanın öldüğü, yani savaşın en “alasını” yaşayan Orta Doğu’ya barışın ve çözümün bir Türkiye İsrail savaşı ile geleceğini mi düşünüyor ülkenin yönetici aklı? Ya da, Suriye’ye ziyaret yapmadan önce, fikir alınan, hadi dosdoğru söyleyelim, akıl sorulan ve talepleri iletilen ABD’nin petrol arama şirketine mi saldıracak Türkiye, Kıbrıs ile savaşırken? Suriye konusunda durum farklı mı? Yapay bir sınır ile bölünmüş halklar mı birbiriyle savaşacak? Kendi demokrasi sorununu yıllardır tanklarla, bombalarla çözmeye çalışan ve çözemeyen Türkiye, Suriye’ye mi demokrasiyi bombayla, tankla getirecek?

Sonuç olarak, Türkiye iyiye gitmiyor. İç politikada, AKP’nin hissettiği “karşımızda kimse duramaz” düşüncesi, dış politikada da kendini hissettiriyor ve iç politikada baskı, polis, kimyasal gaz olan bu davranışın getirisi, dış politikada savaş oluyor. Muhalefeti eşkiya, terörist ilan etme alışkanlığı, dış politikada da herkesi düşman ilan ettiriyor. Ülkenin yönetici aklı, bu yoldan dönmeli. Daha bir kaç saat önce, Ankara’nın göbeğinde neden olduğu belli olmayan bir patlama meydana geldi ve biz tahribatın, patlamanın ne demek olduğunu gördük. Türkiye’ye bunları yaşatmaya, bunu çözüm olarak sunmaya kimsenin hakkı yok.

Yeşil Gazete yazıları ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

You may also like

Comments

Comments are closed.