Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Üstümüze basan yüzde 1 ve sol popülist an!

0

En son aşırı sağcı bir palyaço olan Javier Milei’nin Arjantin’de devlet başkanı seçilmesiyle dünyayı saran bu “aşırı sağcı palyaço”ların kendileri ciddiyetsiz olsa da ciddiye alınması gereken bir akım olduğunu biraz daha net gördük sanıyorum.

Arjantinliler için “Kendilerini İngiliz sanan İtalyanlar’dır” denir. İngiltere’de Boris Johnson, İtalya’da ise Giorgia Meloni başa geçebildiğine göre kendilerinde de Milei’nin geçmesinde bir beis görmemiş olmalı Arjantinliler. Hemen hemen her ülkede kimisi aşırı sağcı palyaço, kimisi aşırı sağcı otokrat olmak üzere halkın duygularına oynayarak iktidara gelen insanlar görüyoruz. Burada tüm dünya halklarının yanlış bir bilinç içinde olduğunu söyleyerek kendimizi siyasi ve ahlaki olarak “temiz” bir noktaya çekebiliriz. Ya da insanları neden ikna edemediğimizin üzerinde durup, bunların yollarını arayabiliriz.

Oxfam raporu neler söylüyor?

Fakat önce konuyu biraz daha zenginleştirmek için bir rapordan bahsetmek istiyorum. Ekonomiyi, ekolojiyi ve toplumsalı aynı anda bize anlatan Oxfam’ın “Climate Equality: A planet for the 99%” (İklim Adaleti: %99 İçin Bir Gezegen) başlıklı raporu geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Bu rapora göre insanlığın en zengin yüzde 1’lik kesimi, en yoksul yüzde 66’lık kesimden daha fazla karbon emisyonundan sorumlu. Rapor milyarderler, milyonerler ve yılda 140 bin ABD dolarından fazla kazananlar da dahil 77 milyon kişiden oluşan bu elit grubun, 2019’da tüm karbondioksit (CO2) emisyonlarının yüzde 16’sından sorumlu olduğunu gösteriyor.

Raporun “ölüm maliyeti” kısmı daha net bir tablo ortaya koyuyor. Hesaplamalara göre bu grubun saldığı karbondioksitin yaratacağı sıcaklığın bir milyondan fazla ölüme eşdeğer bir büyüklüğü var. Yani sadece yaşam tarzlarıyla bir milyondan fazla can alabilecek bir yüzde 1! Her bir milyon ton karbon için dünya çapında 226 fazla ölüm anlamına geldiği tahmin ediliyor. Zenginlerin bize ölüm olarak yansıyan maliyetine göre sadece yüzde 1’in emisyonlarının önümüzdeki on yıllarda 1,3 milyon insanın sıcaklığa bağlı ölümüne neden olacak. Çarpıcı bir veriyle bu duruma nasıl yanıt vereceğimize dönelim: En yoksul yüzde 99’luk kesimden bir kişinin (yani senin sayın okuyan), en zengin milyarderlerin bir yılda ürettiği kadar karbon üretmesinin yaklaşık bin 500 yıl alıyor. Durum bu kadar çarpıcı.

Yüzde 99, yüzde 1’e ve ‘aşırı sağcı palyaçolar’a karşı

İçinde bulunduğumuz dönem Chantal Mouffe’un “Sol Popülizm” adlı kitabında adını koyduğu şekliyle tam bir popülist an (moment). Aşırı sağcı palyaçoların yönettiği bir dünya insanların bir yanıt aradığı ama solun henüz inandırıcı bir yanıt sunamadığı bir dünya bu. Yüzde 1’e karşı yüzde 99, geçtiğimiz yıllarda daha çok duyduğumuz şimdilerde biraz gündemden düşse de gerçekliğini koruyan bir karşıtlık. Gerçekliğini koruyor çünkü bize oldukça fazla düşünme imkânı veriyor.

Öncelikle bu karşıtlık tek boyutlu değil. Sözünü ettiğimiz elit kesim aynı zamanda medya kuruluşlarına ve sosyal ağlara sahip olarak, reklam ve halkla ilişkiler ajansları ve lobiciler tutarak ve genellikle en zengin yüzde 1’in üyesi olan üst düzey politikacılarla sosyal ilişkilerde bulunarak muazzam ve giderek artan bir siyasi güce sahip. Kendisi de oldukça sorunlu pozisyonlar alan Elon Musk’un Milei’ye verdiği desteği aklınıza getirin. Alternatif ve isyankâr görüntülerinin altında sistemin devamı için çalışan komik görüntülü insanlar sürüsü. Ve ne yazık ki halkların değişim arzularını da kendilerinde soğuruyorlar. Bu görüntü bir taraftan büyük bir adaletsizlik ve karşı karşıya gelme hali; bir taraftan da muazzam bir potansiyel.

Peki bu potansiyeli ortaya çıkartarak bu adaletsizliği “kırmak” için ne yapabiliriz? Elbette bunun kolay ve tek bir yanıtı yok. Olsaydı zaten bu yazının yazıldığı ana kadar çoktan hallolmuş olurdu. Fakat yüzde 1’i ve onların yarattığı krizleri hedef alan, bu kişilerin bu kadar zengin ve pervasız olabildiği sistemi hedef alan bir yanıt geliştirmemiz gerekli.

En baştaki soruya dönersek ekolojik, ekonomik ve sosyal bir krizin ortasında neden insanları ikna edemiyoruz? İkna etmek için neler yapmalıyız? Üstümüze basan bu 77 milyon kişiye bu hakkı veren sistemi değiştirmek için ne yapmalıyız? Sınıf kimliğini günümüz gereklilikleriyle (ekoloji, toplumsal cinsiyet ve dahası…) birleştiren bir siyasi hareket oluşturmalıyız. Dünyanın bu sisteme, insanlığın bu palyaçolara dayanacak gücü yok çünkü.

 

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.