Yeşeriyorum

Ben Öldüm Ama Ölmedim de… Alın Size Diyalektik!

0
Gittikçe sıklaşan ekonomik krizler, özgürlük adı altında ülkelere götürülenmarx terör, işsizliğin çığ gibi büyümesi, açlık, salgın hastalıklar, doğal felaketler… Bundan 150 yıl kadar önce kapitalist sistemin gelecekte neler getireceğini yazan Karl Marx, öngörüleri bir bir gerçekleşmesine rağmen, düşüncelerinin geçerliliğini kaybettiğini, öldüğünü söyleyenlere öfkeli…

Yukarından her şeyi izleyebiliyorsunuz ama seyahat özgürlüğü yok. Marx’da durur mu, “seyahat özgürlüğü olmadan özgürlük olmaz” deyip, isyan bayrağını çekiyor. Birkaç özgürlük savaşçısının dışında, -tıpkı dünyada olduğu gibi- “çıt” yok diğerlerinden… Nihayetinde “aman git, ama insanları provoke etme” diyerek gönderiyorlar Marx’ı…

Ve nihayet Marx karşımızda: “Ben aslında öldüm ama ölmedim de”, diyor. “Alın size diyalektik” diyerek şöyle bir silkeliyor bizi… Oyunun yazarı, Amerikalı Sosyalist Yazar Howard Zinn, işte böyle hayal etmişti Marx’ın dönüşünü… Genco Erkal’ın mütiş yorumu ve oyunculuğu eklenince bizleri nasıl bir seyir beklediğini tahmin etmek zor değil… Zaten yazının diğer kısmında Genco Erkal’ı unutup sadece Marx ile karşılıklı olduğumuzu varsayacağız, oyun boyunca yaptığımız gibi…

Bence oyunun en önemli tarafı bir öz eleştiri niteliği taşımasıydı… Oyunda Marx’ın başından geçen bazı şeyler gerçekten Marx’ın birebir başından geçen olaylar değil… Yazar hayal ettiğini söylüyor; siz de izlerken Marx bugün çıkagelseydi tam da bunları –en azından büyük bir kısmını- söylerdi diyorsunuz…

Aile babası Marx, bir kadına, -bir erkeğin baktığı gibi- bakan Marx, duygusal Marx, esprili Max, komik Marx… Binbir çeşit insanlık halleriyle Marx karşımızda duruyor…

Marks düşüncelerinin ölmediğini savunurken, öz eleştiri yapmaktan da kaçınmıyor. Ailesi Das Kapital’i sıkıcı olmakla eleştiriyor; kitabın asıl hedef kitlesi işçilere değil aydın bir kesime hitap ettiğini söylüyor. Sonra Marx biraz okumaya başlıyor kitabını, siz söyleyin sıkıcı mı, diyor. Sonra da itiraf ediyor; galiba biraz sıkıcı…–ki zaten Rusya’da Das Kapital sakıncalı ama anlaşılmaz olduğu için gönül rahatlığıyla yayınlamıyor mu?-

Bir diğer önemli konu da, insanların Marksizme yanlış yaklaşımları… Dinler dogmatiktir. Düşünce sistemlerini de dogmatikleştirirsek, putlaştırırsak, tabulaştırırsak, taparsak… Dinden ne farkı kalır? İnsanların düştüğü en büyük tuzak da düşünce sistemlerine dini inanç muamelesi yapması bence… Bu duruma en büyük eleştiri yine Marx’tan geliyor:

-Bir akşamüstü Pieper çıkageldi ve “Londra Marksist Topluluğu”nun kuruluşunu ilan etti.

-“Marksist Topluluğu mu?” dedim “O da ne?”
-“Her hafta buluşup yazdığın bir yazı üzerinde tartışıyoruz. Yüksek sesle okuyup, cümle cümle gözden geçiriyoruz. Bu yüzden kendimize Marksist dedik. Yazdığın her şeye tamamıyla ve bütünüyle yüreğimizle katılıyoruz, dedi.”
-“Tamamıyla ve bütün yüreğinizle mi?” dedim.
-“Evet” dedi. Bir sonraki toplantıda bir konuşma yapmanız bizi onurlandıracaktır.”
-“Bunu yapamam.”
-“Niye?”

-“Çünkü ben Marksist değilim.”

Aile hayatından, dostlarıyla olan ilişkilerine, Londra’ya sürülmesinden 1848 devrimlerine, Bakunin ile olan tartışmalarından Paris Komünü’ne Marx’a dair birçok sorunun cevabını bulabileceğiniz çok önemli bir oyun “Marx’ın Dönüşü”… Hepimiz biliyoruz, kapitalizmin oyunu bu… Sosyalizmi yok etmeye çalışmak yerine onu romantik ve vakti çoktan geçmiş bir akım olarak göstermeye çalışıyor. Biz de bu oyunları nostalji olsun diye izliyoruz ya da yiyiyoruzzz öyle mi? Hiç de öyle değil, kendilerini çok zeki sanan bu akımın kendi kuyularını kazıyorlar ve bu kuyu git gide derinleşiyor.

Motorlu arabalarınız, telefonlarınız, uçan makineleriniz ve bu leş yığını içinde daha iyi kokmanızı sağlayan bin çeşit parfümünüz var… Sokaklarda uyuyan yoksul insanlarınız da… Bu mu ilerlemeniz diyor Marx? Ve insanlar bir gün er ya da geç bunun farkına varacaklar. Ben dünyanın bütün işçileri birleşin dedim, bir süre için birleştiler ama sonra dünyanın bütün patronları birleşti ve dünya bu hale geldi. Ama bu da böyle gitmeyecek.

Yine oyundan takdire şayan sözlerle noktayı koyalım, Gerçeği söylemek en büyük eylemdir. Bir de yasaya aykırı bir eylem yapacaksanız 2000 kişiyle yapın; Mozart’ı da unutmayın!

Gizem Ertürk

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.