Her sene daha da küçüldüğünü gördüğümüz kalıcı (?) buzullar, artan ve tırmanış alanlarını tehdit eden orman yangınları, zamansız düşen taşlar, artan çığ vakaları, kısa veya hiç gelmeyen kış sezonları, sıcak olur derken mayıs ayında ansızın gelen soğuk dalgaları…
Tırmanış ve diğer doğa sporlarını tecrübe eden, kendisini fırsat buldukça veya tam zamanlı olarak doğaya atanlar olarak iklim değişikliğinin etkilerine şahitlik edebilecek pozisyondayız. Şehrin izole ve korunaklı yapay ikliminden farklısını yılda birkaç gün de olsa yaşıyoruz.
İnsanlığın 21. yüzyılda çözmesi, çözmeyi ödev haline getirmesi ana problemlerin başında iklim değişikliği hızını frenlemek, daha tecrübe etmediğimiz yıkımların gerçekleşmesini önlemek var.
Kendimi bildim bileli amatör olarak doğa sporları yapıyorum, son 10 yılda ise tırmanış bir en gözde doğa sporum diyebilirim. Bunun bir bedelinin olduğunun farkındayım ancak bunun muhasebesini yapmak veya bu muhasebeyi yapmaya cesaret etmek için 7 aylık doğa sporlarından uzaklık içeren bir sakatlık süreci geçirmem gerekiyormuş.
Bu metin saf tırmanış amaçlı tüketimlerimin bir karbon bedelli faturasıdır. Olayı iyice karmaşıklaştırmamak adına ulaşım ve malzeme kalemleri ile girdileri sınırlı tuttum.
Ayrıca mümkün olduğunca objektif, basit, net bir bilanço hedefliyorum. Bu yazıda kendi düşüncelerimi aktarmak ve kendi eylemlerime bir çözüm getirmek gibi bir amacım yok.
Ne kadar karbon, o kadar ayak izi
Nedir bu karbon ayak izi? Neden karbon? İklim değişikliği ile ne bağlantısı var?
Karbon ayak izi; atmosfere salınan karbondioksit ve metan gibi diğer sera gazlarının kilogram cinsinden karbondioksit eşdeğer miktarına deniyor. Basitleştirmek adına ne kadar karbon o kadar ayak izi. Üretimin, ulaşımın, besinlerin, elektriğin yani tüm insan aktivitelerinin bir karbon ayak izi var.
Sera etkisini dünyayı saran bir yorgan olarak düşünürsek, eklenen her bir karbon molekülü bu yorgana eklenen elyaf gibi düşünebiliriz. Yani, ne kadar karbon ayak izi o kadar sıcak bir dünya.
İklim değişikliği konusunda en güçlü otorite olarak sayılan, objektif, safi bilimsel gözlemlerini ve aksiyonları aktaran Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) hazırladığı en iyimser senaryoya göre 2050 yılında ortalama sıcaklıkların 1,5 derece artması için kişi başı karbon ayak izinin 2 ton olması gerekiyor.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) verilerine göre 2021 yılındaki kişi başına düşen karbon ayak izi;
- Türkiye: 4.7 ton
- Dünya ortalaması: 4,7 ton
- ABD: 12,6 ton
- Kanada: 13,6 ton
Bu veriler ışığında iyimser senaryoya ulaşmak adına hem bireylerin, hem şirketlerin, hem de hükümetlerin aktivitelerini gözden geçirmesi ve radikal değişikliklere başvurması gerekiyor.
Neleri ölçtüm, neleri ölçmedim?
Daha önce belirttiğim gibi, saf tırmanış için yaptığım aktiviteleri ölçümlemeye çalıştım. Bunu ulaşım ve malzeme ile sınırlı tuttum. Faaliyetler sırasındaki besinleri, kamptan markete veya sektöre ulaşımı, konakladığım yerdeki enerji tüketimini ihmal ettim.
Ulaşım için genelde araba kullanıyorum, bu arabanın eskimesinden dolayı meydana gelen karbon ayak izini hesaba katmadım. 100 kilometrede ortalama 5 litre dizel yakıt tüketimi yaptığımı deneyimlerimden yola çıkarak kabul ettim. Dizel yakıtın 1 litredeki karbon ayak izi 2,7 kg CO2e (Natural Resources Canada). Bu kilometre başına 0,135 kg. karbon ayak izi oluşturuyor. Faaliyete giderken araçtaki ortalama kişi sayısına bölerek sadece kendi ayak izime bir projeksiyonda bulundum.
Uçakla yaptığım seyahatler için ise ICAO (The International Civil Aviation Organization) Karbon Emisyonu Hesaplama aracını kullandım.
Malzemeler için kullanılan hammadde, üretim yeri gibi verileri ChatGPT’ye işleyip hesapladım. Kendi tedarik yöntemlerimi (kargo, mağazaya ulaşım…) hesaba katmadım. Ayrıca malzemeyi ortalama kullanım zamanına göre yıllık bir sonuç çıkarttım. Örneğin bir teknik ceketi üç yıl kullanıyorsam, onun verili karbon ayak izini üçe böldüm.
Bilanço
Rekreasyon amaçlı ancak sürekli yeni deneyim arayan ve kendini geliştirmek isteyen bir tırmanıcı olarak hareketli bir yıl geçirmişim. Tırmanışım için güzel, karbon muhasebem için kötü bir yıl olduğunu söyleyebilirim.
Gözüme bir çırpıda çarpanlar:
- Haftada iki kere gittiğim lokal tırmanış salonuna araba ile ulaşımımın bedeli ağır.
- Bursa’da her mevsim tırmanılabilecek alternatifler olması ve İstanbul’a yakınlığı sebebiyle dokuz kere faaliyet düzenlemişim. Yakın olmasına karşın sıklık karbon ayak izim için büyük bir kalem olmuş.
- Geyikbayırı mesafe nedeniyle en çok karbon ayak izine sebep olanlar arasında.
- Uçak ile ulaşım, tek seferlik bile olsa bilançoyu kabartıyor.
Sadece ulaşım nedenli karbon ayak izim 1171 kg. CO2. Korkutucu derecede fazla.
Malzemeler ise görece daha insaflı. Burada dikkatimi polyester ve polyamid malzemeler çekiyor. Ayrıca taban değiştirmek yerine yeni alınan ayakkabılar… Yıllık 110 kg karbon ayak izi.
Sonuç ve sonrası
Neredeyse yıllık 1,3 ton karbon ayak izi ile 2023 yılını kapattım. 2 ton karbon ayak izi bütçemin yüzde 65’i sadece tırmanış amaçlı ulaşım ve malzemeler ile harcanmış oldu.
Doğa sporları ve dolayısıyla doğa severler olarak, bu kümenin dışında kalanlara göre ortalamada daha yüksek iklim değişikliği hassasiyetine sahip olduğumuzu düşünüyorum. Ancak bu hassasiyeti oluşturan aktivitelerin maliyeti paradoksal bir hal alıyor.
Elbette bu maliyeti düşürmenin yolları var. Bunlara değinmek bu yazının çerçevesinin dışına taşarak, maksadını aşıyor. Bu konuyu ayrı bir yazıda ele almak istiyorum.
Daha kapsamlı bir konu olarak tırmanış aktivitesinin doğaya etkilerini ve potansiyel doğal yaşamın tahribatını ele almak için ise sadece karbon odaklı bir yaklaşım yetersiz kalıyor. Bu konuyu da ileride ele almak isterim. Bunun için çok daha detaylı bir araştırma gerekecektir.
Bilinç kazanmak ve hassasiyet geliştirmekte kendini tanımanın ilk adım olduğunu düşünüyorum. Bu yüzleşmemin, “Peki şimdi ne yapmalı?” sorusuna yol açması ümidiyle..
Tırmanış ve doğayla kalın.
*
Kaynakça
- The International Civil Aviation Organization, “ICAO Carbon Emissions Calculator.” Erişim Tarihi : 30 Nisan 2024.
- Natural Ressources Canada, Auto$mart – Learn the facts: Emissions from your vehicle, Erişim Tarihi: 30 Nisan 2024.