Köşe Yazıları

Zeytinlik ve meralar ile ilgili tasarı tümden geri çekilmelidir – Göknur Yumuşak

0

Geçen hafta Perşembe günü basında çıkan haberde zeytinlik yasa tasarısının komisyona geri çekildiği yazıyordu. Bu toplumda tasarı tümden geri çekildi şeklinde algılandı ve büyük bir sevinç havası yarattı. Ve bir kazanım elde edildiği sanıldı. Öyle ki beni arayıp tebrik edenler bile oldu.

Oysa tasarı tümden geri çekilmedi. Sadece komisyona geri gönderildi.

Haber şöyle diyor: tasarı ya aynen komisyondan geçecek ya da biraz değişiklik yapılacak. Bunu şöyle değerlendirebiliriz. Tasarı büyük ihtimalle aynen geçecek. Ya da bazı ufak tefek değişiklikler yapılacak. Oysa asıl sorun benim kanımca yine tasarıda aynen korunacak gibi. Yani zeytinliklerin kurul kararıyla şirketlerin (genelde zeytinlikler dağlarda tepelerde olduğu için buralarda madenciler yatırım yapıyor) yani madencilerin  yatırımına açılabilmesini sağlayan düzenlemeye dokunulmayacak. Asıl bu kısmın tasarıdan çıkarılması gerekir.

Ufak tefek değişiklikler de şöyle olabiliyor.

Örneğin zeytinlik tasarısı komisyonda görüşülürken maden işletmelerinin etrafa toz yayacak şekilde çalışmalarının yasaklanması konusunda  düzenleme yapılmıştı. Bu bazı muhalif vekillerce ve kamuoyunda büyük bir kazanım gibi görüldü. Bu tarımsal ürünler ve doğal bitki örtüsü için önemlidir. O tozlar o bölgede doğal yaşamı yok ederler.

Tozların bu etkisini yok etmek için en doğrusu orada yatırım yapmamaktır.

Çünkü her ne kadar önlem alınsa da o bölgede doğal yaşam yok olur. Hiçbir bitki örtüsü kalmaz. Dağlar tepeler taş yığınına dönüşür.

Hem ayrıca bu yasalar ne kadar uygulanıyor ki. Ülkemizde kağıt üzerinde her şey mükemmel ama pratik hayatta karşılığını bulmuyor. Kimse atıklarla ilgili önlem almıyor. Eğer kanunlar uygulansaydı başta Marmara ve Ege Bölgesi olmak üzere dereler çaylar denizler atıklarla bu kadar kirlenmezdi. Elbistan termik santrali bölgedeki yaşamı insan dahil olmak üzere yok etmezdi. İnsan diyorum çünkü bölgede kanser çok yaygın. Anormal doğumlar görülüyor. Yani tozlarla ilgili bu düzenleme kazanım sayılmaz.

Dolayısıyla dün kamuoyunda oluşan hava özellikle yaratıldı. Amaç  toplumsal baskıyı yok etmekti. Kamuoyunun nabzını düşürmekti. Bu asla bir kazanım sayılmaz. Zaten yakında bu tasarının son hali tekrar komisyondan çıkacak durumunu göreceğiz. Umarım yanılırım.

Biz doğa ve insan dostu yaşam savunucuları ufak tefek değişiklikler değil bu tasarının tamamen geri çekilmesini istiyoruz.

Geçimini ve beslenmesini zeytinlerden sağlayan küçük üreticiler de böyle istiyorlar. Çünkü tasarıdaki “kamu yararı “ ibaresinden dolayısıyla kamulaştırmalar da gündeme gelebilir. Ve küçük üreticiler zeytinliklerini kaybedebilirler.

Bu arada en az zeytinlikler kadar önemli olan meralar konusu geri planda kaldı ve sessiz sedasız aynen komisyondan geçti.

Salı günü  genel kurulda görüşülecek bu  tasarı.

Bu mera tasarısı da çok kötü sonuçlar doğuracaktır. Aynen zeytinlik yasası gibi derhal tamamen geri çekilmelidir.

Meraların yok olması ülkemizde hayvancılığın tamamen bitirilmesi demektir.

Çünkü yem fiyatları çok pahalıdır. Yem fiyatları süt fiyatlarıyla başa baş gitmektedir. Oysa meralar doğanın insanlara en güzel armağanlarıdır ve parasızdır. Ayrıca en önemlisi “ekolojik döngü” içerisinde işlevleri çok önemli olduğu için hayvancılığın devam etmesini sağlarlar.

Ülkemizde et ve süt üretimi yetersizdir. Hayvancılık yanlış tarım politikalarıyla bitirilmiştir. Yurt dışından et ihraç edilen ve et  ve süt ürünleri çok pahalı olduğu ve toplum bu ürünlere ulaşamadığı için sağlıksız beslenmektedir. Sağlıklı gıdaya erişim hakkı yok olmuştur. Yurt dışından et ithal edildiği için ülke olarak gıda egemenliğimiz yok olmuştur.

Doğu Anadolu bölgesinin tek geçim kaynağı hayvancılıktır. Ben Erzurum’da dört yıl çalıştım ve yüzlerce köy dolaştım. Yine Şırnak’ta Gaziantep’te çalıştım. Kendim Elbistan’lıyım zaten .O bölgelerde hayvancılığın ne kadar önemli olduğunu biliyorum çok iyi gözlemledim. O bölgelerin doğal bitki örtüsü genelde meralardır. Baharda bin bir çiçekli meralar doğanın en güzel ve en özel armağanıdır tüm canlılar için. Aslında ülkemizin bütün bölgelerinde et ve süt hayvancılığında meralar çok önelidir. Ama Doğu Anadolu bölgesi içi çok çok daha önemlidir. Karadeniz bölgesinde ise yaylacılık çok önemlidir. Yine buraların o eşsiz meraları çok ünlüdür. Burada da temel geçim kaynağı hayvancılıktır.

Meralar hayvancılık için şarttır.

Çünkü hayvanlar meralarda  beslendiğinde girdiler azalır.

Ayrıca de en sağlıklı etler ve sütler hayvanların meralarda beslenmesiyle elde edilir.

Diğer bir konu küçük çapta hayvancılık yapan üreticilerle ilgilidir.Hazır yemler çok pahalı olduğu için ancak hayvanları meralarda beslenirse ayakta kalabilirler. Yoksa ekonomik sıkıntılar dolayısıyla köyleri boşaltır kentlere göçerler. Zaten genelde bu böyle olmuştur. Ama az da olsa hayvancılık yapılmaktadır ülkemizde. İşte meraların yok olması tamamen hayvancılığı bitirecektir.

Meraların mülkiyeti yoktur buralar kamu malıdır dolayısıyla talanı çok kolaydır.

Meralar gerekli ıslah çalışmaları yapılmadığı için mera vasfını kaybediyor. Böylece mera vasfı yok diye yapılaşmaya açılıyor.

Oysa bakanlık mera ıslah çalışması yapabilir hayvancılık yapanlara pirim verebilir vs

Bunların hepsi tarım politikalarıyla ilgilidir.

Şimdi gelelim meralarla ilgili yasa tasarısına.

Madde 30’da şu anda mera vasfında olan alanların vasfını değiştirerek (yani mera olmaktan çıkararak) bu alanların endüstri bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, serbest bölgeler ile sanayi sitesi ve bunların ilave alanları için kullanılabileceğini kabul ediyor.

Kısacası meralar sanayi için kullanılabilecek. Bütün yatırımlara serbestçe açılıyor.

Madde 3’te ise bu mera alanlarının vasfının değişmesi durumunda ödenecek olan bedelinden muafiyet sağlanıyor. Kanunun gerekçelerinde bu açıkça yazıyor.

Bütün bunlar var olan mera kanunu da değişiklik yapmak suretiyle oluyor maalesef.

Kısacası Salı günü genel kurulda görüşülecek var olan mera kanunundaki değişiklikler tümden meraların geri dönüşümsüz yok olmasını sağlayacaktır. Bu da :

– Zaten bitme noktasına gelen hayvancılığı tamamen bitirecek ve şirketlere bağımlı hale gelecektir ülkemiz tıpkı Afrika ülkelerinde olduğu gibi.

– Şirket üretimleri sağlıksız olduğu ve pahalı olduğu için ülke olarak sağlıklı gıdaya erişim hakkımız yok olabilecektir.

-Et ihtiyacı ithal etmek suretiyle  sağlandığı için ülke olarak gıda” egemenliği” miz yok olabilecektir.

-“Ekolojik denge” geri dönüşümsüz bozulabilecektir..

-Küçük çapta hayvancılık yapan üreticiler aç ve işsiz kalacak ve kentlere yığınların göçü artacaktır. Bu da  toplumda sosyolojik sorunlara sebep olabilecektir.

Bütün bunlardan dolayı zeytinlik ve meralarla ilgili tasarılar derhal tümden geri çekilmeli ve genel kurulda kabul edilmemelidir.

Eğer ülkemizi ve insanlarımızı gerçekten seviyorsak bu konularda duyarlı olmalı ve bu yasa tasarılarını daha geniş katılımlı bir grupla yeniden düzenlemeliyiz.

Bu haliyle zeytinlikler ve meralar talan edilebilir. Ekolojik denge geri dönüşümsüz yok olabilir. Hem ülke ekonomisi hem de insanlarımız zarar görebilir.

Bizler doğa ve insan dostu yaşam savunucuları hep birlikte Salı günü demokratik hakkımızı kullanarak mecliste olacağız. Her partiden vekillerimizle görüşecek bu sorunları konuşacağız. Daha sonra bir  basın açıklaması yapacak ve genel kurulda görüşmeleri izleyeceğiz.

Tüm güzel insanlarımızı bizimle birlikte güç birliği yapmaya çağırıyoruz.

 

Göknur Yumuşak

You may also like

Comments

Comments are closed.