Kazdağları, yeniçeriler, madenler: Enter! – Gizem Kastamonulu

Cengiz Holding, hukuku da yanına alarak bakır madeni için Kazdağları'nda ağaç kıyımına başladı. Bu talanı durdurmak için Kirazlı'daki sesi yeniden yükseltmekten başka çaremiz yok.

Cengiz Holding Kazdağları’nda ağaç kıyımına başladı.

Cengiz holding ağaç kıyımına Kazdağları’nda da başladı.

Kazdağları’nda Cengiz holding de ağaç kıyımına başladı.

Ayrı yazılan de’nin gözünü seveyim.

Bir milyon hafsalamızın alabileceği bir sayı değil. Ağaç olarak düşündüğünüzde de ne kadarlık bir kütleye tekabül ediyor hayal etmek güç. Ama bir ekosistemden 1 milyon ağacı kesmenin neye sebep olacağını, düşünme yetimizi kullanarak listeleyebiliriz. Hatta bunun dolaylı sonuçlarına bile ulaşabiliriz.

Ormanlar bize temiz su, temiz hava, dengeli bir iklim ve çeşitli bir ekosistem sağlar. Bunu da sanırım 6 yaşındaki bir çocuk bile bilebilir. Ormanı yok ederseniz, suyunuz biter, havanız kirlenir, iklim değişikliğini hızlandırırsınız ve ekosistemdeki çeşitlilik azalır.

Orman o bölgede yaşayan birçok canlının yaşam alanıdır ve buna insanlar da dahildir. Evet orman köylerinde yaşayan insanlar da orman ekosisteminin bir parçasıdır. Ona zarar vermek kadar, devamlılığına ve hatta gelişmesine destek de olabilir.

Orman köylüsünden ormanı alırsan, geriye ne kalır?

Kazdağları’nın pek çok köyü orman köyüdür. Yakacak odununu ormandan alır, küçükbaş hayvanlarını ormanlarda otlatır, ormanın sağladığı suyla yaşar, eker, biçer. Toplayıcılık yapar, şifalı bitkiler, mantar, kestane toplar. Derelerinde alabalık yetiştirir. Arı kovanlarını o dağ senin bu tepe benim gezdirir. Ormanında büyür, yer, içer ve ölür. Ölüler dev çam ağaçlarının altında dinlenir, mezar taşlarına ağaç resmi çizilir burada.

Ve aslında yine bu insanlar, şehirde ve kasabalardaki semt pazarlarında dolana dolana aradığımız o besin değeri yüksek ve lezzetli köy ürünlerini üreten, yani bizi besleyenlerdir.

Kazdağları’nda her gün yüzlerce ağaç zaten kesiliyor. Yüzlerce kısmını uydurmuş olabilirim zira böyle sayılara ulaşmak ülkemizde epey zor. Ama yaşadığımız köyden dağa çıkan yoldan geçen içleri koca koca kesilmiş ve traşlanmış ağaçlarla dolu tırları sayabiliyor gözlerim. Bu sadece bir orman yolu. Aslında buralar zaten devletin bir tür ticarethanesi, kereste fabrikası gibi görünüyor. Ama bizim bu kereste ticaretiyle uğraşmaya, milli park alanının genişletilmesi için kampanya yapmaya, kaçak kesimleri kovalamaya pek fırsatımız olmuyor. Çünkü asıl mesele hep madenler oluyor.

Yüzde 79’u maden arama ruhsatı verilmiş bir bölgeden bahsediyoruz.

TEMA’nın 2020’de yayınladığı Kazdağları Yöresinde Madencilik Raporu’ndaki ruhsat haritası gerçekten akıllara zarar bir görüntü ortaya koyuyor.  Rapora göre:

MAPEG’den elde ettiğimiz IV. Grup ruhsatların (Bknz: Tanımlar) alansal dağılımına göre çalışma alanının yüzde 79’u (aktif ruhsatlar ve ihale alanları) ruhsatlandırılmıştır. Bu ruhsatların yüzde 41’i aktif ruhsatlardan oluşur. Aktif ruhsatların yüzde 57’si arama, yüzde 43’ü ise işletme ruhsatı safhasında bulunur. Ruhsatların yüzde 38’i ise ihale alanı olarak ruhsatlandırılmıştır. Tüm çalışma alanının sadece yüzde 21’i herhangi bir IV. Grup maden ruhsat sahası olarak tanımlanmamıştır”

Yani biyolojik çeşitlilik, oksijen cenneti, kültürel miras diye öve öve bitiremediğiniz bir coğrafyanın sadece yüzde 21’ini ruhsat alanlarının dışında bırakan bir oksimoron cennetinde yaşıyoruz.

Cengiz İmparatorluğu’nun yeniçerileri, kendi halkına karşı

Birkaç hafta önce, Halilağa maden ruhsat alanındaki işaretli ağaçları görmek için bölgeye gittiğimizde, şantiye alanını da ziyaret ettik. Şantiye alanına giden devasa, kilit taş döşeli, ülkede daha iyisini az gördüğüm yol, bize Anıtkabir’in aslanlı yolunu anımsatmıştı. (Merak etmeyin buradan bir analoji çıkarmayacağım şimdi) Onlarca konteynırın yerleştirildiği şantiye alanı, yollarıyla birlikte ormanın içinde bir delik açmıştı bile.

Şantiyenin etrafındaysa boynuna kırmızı idam halatları geçirilmiş ağaçları gördük.(Kusura bakmayın  bu benzetmeyi yapmak zorundaydım). Köylü teyzeler kınalı elleriyle ağaçlara da sarıldı, sloganlar da atıldı, pankartlar da açıldı. Protestomuz biraz neşeli olsun diye şarkılar bile söylendi. Basın olmasa bizi oradan hemen kovalayacağa benzeyen, kimin paralı askeri olduğu bariz, ismiyle münhasır Yeniçeri güvenlik şirketi çalışanları geldiler bizi izlemeye, sakin, zaten muhtemelen buraların çocukları, kendi topraklarını kendi memleketlisinden koruyor. Cengiz İmparatorluğu’nun yeniçerileri ve karşısında, onlarca köylü ve ağaçlar.

ÇED toplantıları sayesinde gezi programı gibi pek çok Kazdağı köyünü ziyaret etme şansı elde etmiştik (bkz: yerel çevre aktivisti olmanız için bir neden daha.)

Çünkü gün geçmiyor ki Kazdağları’ndan yeni bir ihale, Çed başvurusu haberi gelmesin.  Kanadalı Alamos şirketi Kirazlı’dan aktivistlerin inatçı nöbetleri, büyük mitingler, sanatçı ve politikacıların destekleri ama en önemlisi de Türkiye’nin her yerinden duyulan ‘Kazdağları’nda maden istemiyoruz’ sesleri sayesinde gönderilebildi. Alamos arkasında ne ağaç ne toprak bıraktı, rehabilitasyon sözleri tutulmadı. Ama o maden Kirazlı’ya yapılmadı.

Şimdi de hukuka kırk takla attırmayı başaran ve aslında artistik jimnastikte madalyalık  hukuk sistemimiz sayesinde bunda çok zorlanmayan Cengiz Holding, Halilağa bakır madeni projesi için ağaç kesimine başladı. Hukuksal mücadelenin devam ettiğini söylemeye gerek yok, ancak şu anda hukuku da yanlarına aldılar ve hızla projeyi ilerletmeye çalışıyorlar. Bizim de bu kıyımı durdurmak için elimizde Kirazlı’daki sesi yeniden yükseltmekten başka çaremiz yok.

Kazdağları’nda maden olmaz ceviz olur, zeytin olur, elma olur, kestane olur, sincap olur.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Karacasöğüt’te 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı’na marina için ÇED gerekli değilmiş

Marmaris'te 1. Derece Arkeolojik Sit alanına yat iskelesi ve turizm tesisi projesine valiliğin verdiği 'ÇED gerekli değil' kararı İdare Mahkemesi'nce de uygun bulundu.

[COP29] Petrol zengini Suudi Arabistan müzakereleri sabote ediyor

Suudi Arabistan delegeleri, Bakü'deki iklim zirvesinde fosil yakıtlardan uzaklaşma, adaptasyon, iklim taahhütleri gibi kritik konulardaki müzakereleri her fırsatta engelliyor.

[COP29] Fosil yakıt sübvansiyonlarını kaldırma koalisyonuna üç ülke daha katıldı

Birleşik Krallık, Yeni Zelanda ve Kolombiya'nın katılmasıyla 'Sübvansiyonlar Dahil Fosil Yakıt Teşviklerinin Aşamalı Olarak Kaldırılması Uluslararası Koalisyonu'na üye ülke sayısı 16'ya yükseldi.

Yerel örgütler ‘nefes alan Türkiye’ için kömürden adil çıkış istiyor

16 yerel iklim ve çevre örgütü, COP29'a kalabalık bir heyetle katılan Türkiye'den kömürden adil bir çıkış takvimini açıklamasını talep etti.

‘Süper zenginlere vergi’ G20 Zirvesi’nin sonuç bildirisine girdi

Rio'da yapılan G20 Zirvesi'nin sonuç bildirgesinde dünyayı en çok kirleten süper zenginlere ek vergi, iklim finansmanının artırılması yer aldı; 1.5C hedefi teyit edildi

EN ÇOK OKUNANLAR