Yeşil hareket 50 yaşında: Doğum günümüz kutlu olsun

Yeşil siyasi hareket bir kitap, bir manifesto, hatta herkesin tanıdığı bir ismin yaptığı bir iş sayesinde değil yaklaşık 20 milyon kişinin katıldığı bir günlük büyük bir eylem zinciriyle doğdu. Bugün bu tarihi 22 Nisan Yeryüzü Günü olarak kutluyoruz.

Bir siyasi hareketin miladını belirlemek zordur. Bir ölçüde keyfidir de.

Sosyalizm ne zaman doğdu? İsterseniz Spartaküs’e kadar geri gidebilirsiniz mesela. Ya da daha gerçek ve “kitabi” bir doğum günü arıyorsanız 1848’de Komünist Manifesto’nun yayınlanışına, daha “eylemci” bir doğum günü arıyorsanız 1864’te Birinci Enternasyonel’in toplanmasına işaret edebilirsiniz.

Aynı şey yeşil siyasi hareket için de geçerlidir. Yeşil düşüncenin herkes tarafından kabul görmüş belli bir kitabı veya manifestosu yok belki, ama 19’uncu yüzyıla kadar geri gitmek isterseniz John Muir’in, Hanry David Thoroeu’nun veya George Perkins Marsh’ın yazılarına göz atmayı deneyebilirsiniz. Tabii bu biraz zorlama olur. Modern çevre hareketinin 1962’de Rachel Carson’un Sessiz Bahar’ı ile başlatılması adettendir.

Bir günlük eylem zinciriyle doğan hareket

Ama benim yeşil siyasi hareketin doğum günü olarak önerdiğim gün bir kitaptan, bir manifestodan, hatta herkesin tanıdığı bir ismin yaptığı bir işten kaynaklanmıyor. Bence yeşil siyasi hareket yeşil partilerin kurulmasıyla da doğmadı. Yeşil siyasi hareket yaklaşık 20 milyon kişinin katıldığı bir günlük büyük bir eylem zinciriyle doğdu. Bugün bu tarihi 22 Nisan Yeryüzü Günü olarak kutluyoruz.

Önce bundan tam 50 yıl önce, yani 22 Nisan 1970’te neler olduğunu hatırlayalım:

Avrupa’da ve ABD’de 1960’lar büyük bir toplumsal kıpırdanışa sahne oldu. Bugünün genç kuşağı tarafından “yaşlılar” anlamına gelen “boomer” deyimiyle alaya alınan savaş sonrası çocukları, yani “baby boom” kuşağının gençleri, muhafazakarlığa, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe, tüketim toplumuna, savaşlara, nükleer denemelere ve çevre kirliliğine isyan ederek yeni sosyal hareketlerin ortaya çıkışını hazırladılar.

Dönemin zirve noktası yirminci yüzyılın en devrimci anlarından biri olan 1968 öğrenci ve gençlik hareketiydi. Avrupa ve çevresinde öğrenci eylemleri ve sokak çatışmalarıyla kendini gösteren 68 isyanı ABD’de daha çok sivil haklar hareketi ve Vietnam Savaşı’na karşı mücadele şeklinde büyüdü. İşte pestisitler (özellikle de DDT) ve nükleer denemelerden kaynaklanan radyasyon başta olmak üzere kirleticilere, doğa üzerindeki baskıya ve ekolojik yıkıma karşı mücadele hem bu hareketin bir temasıydı hem de yeşil hareket bu kıpırdanışın içinden doğdu.

Çevre sorununun siyasette yer almadığı günler

O yıllarda hava ve su kirliliğine yönelik ciddi yasalar, yaygın uluslararası anlaşmalar, çevresel etki değerlendirmeleri, yeşil partiler, büyük çevre örgütleri yoktu. Sanayi tesisleri atıklarını rahatça çevreye bırakıyor, hava ve su kirliliği alıp başını gidiyordu.

Çevre örgütleri daha çok eski doğa korumacı hareketlerin uzantısıydı ve doğanın araçsal ve estetik değeri ön plandaydı. Çevre sorunları yerel bazı örnekler dışında siyasi partilerin, seçimlerin konusu değildi. Nüfus artışı en büyük sorun olarak görülüyor, çevre sorunlarının yoksulluk ve adaletsizliklerle ilişkisi ancak dar bir kesim tarafından dile getiriliyordu. Çevre sorunlarının sosyal ve politik krizle olan bağlantısı yeni yeni kuruluyordu.

20 milyonun isyanı

İşte böyle bir dönemde 68 ruhunu yaratan gençler, yani çiçek çocukları kuşağı, dünya tarihinin yeryüzü temalı ilk kitlesel eylemini örgütlediler. 22 Nisan 1970’te, Amerika Birleşik Devletleri’nin dört bir yanında iki bini aşkın üniversitede, liselerde ve kentlerin sokaklarında toplam 20 milyona yakın insan çevre kirliliğine ve ekolojik yıkıma karşı ayağa kalktı. Sadece New York’ta 100 bin kişi sokakları doldurdu. Toplam katılımcı sayısı ABD’nin o günkü nüfusunun yüzde onunu buluyordu.

Etkinlikten kitleselliğe

Yeryüzü Günü (“Earth Day”) olarak adlandırılan bu çok merkezli eylem zincirini Demokrat Parti üyesi Wisconsin Senatörü Gaylord Nelson ortaya atmıştı, ama onun orijinal fikri bütün üniversitelerde aynı gün çevre temalı forumlar ve benzeri etkinlikler düzenlemekti.

Organizasyonu ele alan gençlerin başını Harvard Üniversitesi’nde lisans üstü eğitimini sürdüren Denis Hayes çekiyordu. Öğrenci hareketinin ve Vietnam Savaşı protestolarının içinden gelen ve gençlik yıllarını üç yıl boyunca dünyayı, özellikle de Asya ve Afrika ülkelerini dolaşarak geçiren Hayes o günlerde 25 yaşındaydı ve kurduğu ekiple birlikte militan bir tarz benimseyerek birkaç ay içinde bütün üniversiteleri ve gençlik örgütlerini dolaştı, 22 Nisan’ı bir kitlesel sokak eylemine dönüştürdü. 22 Nisan tarihinin seçilmesi de üniversitelerin sınav dönemine ve bahar tatiline rastlamayan uygun bir tarih olmasından kaynaklanıyordu.

Denis Hayes (sağda)

‘Komünist komplosu’ suçlamaları

Vietnam savaşına karşı protestoların taktiklerini benimseyen Hayes ve arkadaşları eylemlerinin büyük ses getirmesinin ardından sağ basının saldırısına uğrayacak, hatta 22 Nisan 1970 tarihini V.İ. Lenin’in 100. doğum günü olduğu için seçtikleri söylenecek, Yeryüzü Günü’nün bir “komünist komplosu” olduğu iddia edilecekti.

Ancak eylem o kadar çok ses getirdi ki, ABD tarihinin en sağcı ve en karanlık başkanlarından biri olan Richard Nixon eylemi izleyen üç yıl içinde Temiz Hava Yasası, Temiz Su Yasası ve Tehlike Altındaki Türler Yasası gibi çok önemli üç yasal düzenlemeyi çıkartmak zorunda kaldı. 22 Nisan 1970’in ardından çevre hareketleri kitleselleşmeye, sokağa taşınmaya, 68 kuşağının başlıca mücadele alanlarından biri haline gelmeye başladı. Yeşil siyasi partiler de bu dönemin ardından, 1972’den itibaren kurulmaya başlandı.

22 Nisan’ı yeşil siyasi hareketin doğum günü olarak önermemin nedenleri işte bu tarihçede yatıyor.   Yeşil siyasi hareket çevrecilikten farklı olarak çevre ve ekolojiye dair meselelerin sisteme dair olduğunu, savaşla, şiddetle, ekonomik sömürüyle, demokrasi yoksunluğuyla, otoriterlikle, ayrımcılıkla vb. aynı kaynaktan beslendiğini, temelinde insan doğa ilişkisinin tahribinin yattığını ve çözümün teknik araçlarla değil politik mücadeleyle mümkün olduğunu söyler.

Yeşil siyasi hareket uluslararası kurumların örneğin BM’nin yaptığı toplantılara, uluslararası hukuka, yasal düzenlemelere, bilimsel çalışmalara, uzmanların görüşüne, teknolojik çözümlere ve yaşam biçimi değişikliklerine önem verse de bunları politik mücadelenin yerine koymaz ve yurttaşların ve kitlelerin aktör olduğu bir politik alan örgütler.

İşte 22 Nisan milyonlarca insanı sokağa dökerek hem çevre sorunlarının politik olduğunu ve diğer politik sorunlarla olan bağını gösterdi hem de politik mücadelenin asıl aktörünü işaret etti. Üstelik 22 Nisan 68 kuşağının, yani çiçek çocuklarının işiydi, tıpkı bunu izleyen yıllarda kurulacak yeşil siyasi partilerin de 68 kuşağının bir ürünü olması gibi. Ve 22 Nisan’ın Vietnam Savaşı’na karşı mücadelenin içinden çıkması da barış mücadelesiyle ve şiddetsizlikle olan bağı anlamında yeşil siyasi hareketi tanımlayan önemli bir göstergeydi.

50 yıllık birikimle dünyanın en genç siyasi hareketi

Yeşil siyasi hareketin doğum günü için bu kadar ABD merkezli bir olayı göstermem yadırganabilir. Ancak yeşil hareket neticede Batı’da doğmuştur. 5 Haziran Çevre Günü’ne vesile olan 1972 Stockholm İnsani Çevre Konferansı gibi kurumsal çabaların da, öncü bilim insanı, aktivist ve düşünürlerin yazdıkları kitapların veya düzenledikleri eylem ve etkinliklerin de (Roma Kulübü’nün Büyümenin Sınırları raporu, Rachel Carson’un Sessiz Bahar kitabı veya Greenpeace’in ilk eylemi olabilir bunlar) yeşil hareketin doğumunu tanımlamakta bir kitlesel eylemin yerini tutabileceğini düşünmüyorum.

Bugün iklim hareketi milyonlarca çocuk ve gencin dünyanın her yerinde aynı anda yaptığı kitlesel okul grevi eylemleriyle tanımlanıyor. İşte bu 22 Nisan 1970’te başlayan bir sürekliliğin sonucudur.

Yeşil hareket dünyanın en genç siyasi hareketi. Ancak arkamızda 50 yıllık da bir birikim var. Tarihsel perspektif önümüzü görmemize yardımcı olur.

Gelecek yeşil hareketin. Daha doğrusu yeşil hareketin değişimin öncüsü olmadığı yerde bir gelecek olmayacak. 50. yaşımız kutlu olsun.

 

Fotoğraflar 22 Nisan 1970 yeryüzü Günü eylemlerinden. Kaynak: Buzzfeednews

Ümit Şahin
Ümit Şahinhttp://umitsahin.blogspot.com/
Yeşil Gazete’de iklim değişikliği başta olmak üzere ekoloji ve yeşil politika alanlarında yazar ve editör. Halen Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde uzman ve iklim değişikliği çalışmaları koordinatörü olarak çalışan Ümit Şahin 1991’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Halk Sağlığı doktorası yaptı, Çevre Sağlığı alanında yoğunlaştı. Çevre İçin Hekimler Derneği, Üç Ekoloji dergisi ve Yeşiller Partisi’nin kurucularındandır. Bir dönem Yeşiller Partisi Eşsözcülüğü yaptı, yeşil politika ve ekoloji üzerine seminerler düzenledi. Halen Açık Radyo’da Ömer Madra ile birlikte Açık Yeşil’i hazırlayıp sunuyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

[COP29] Nihai anlaşma sağlandı: Yılda 300 milyar dolar iklim finansmanı

Bakü'deki COP29 uzun tartışmaların ardından ve protestolar eşliğinde gelişmekte olan ülkelere yönelik iklim finansmanı için yılda 300 milyar dolar taahhüdüyle sona erdi. Hedef 2035'e kadar 1,3 trilyon dolar.

[COP29] Başkanlığın yeni finansman teklifine eleştiri yağdı: Şaka ile hakaret arasında bir şey!

Nihai metin taslağında gelişmiş ülkelere yönelik iklim finansmanı için 250 milyar dolar teklif edilmesi bu ülke temsilcileri ve sivil toplumu ayağa kaldırdı: Sorumsuz ve ahlaksızca!

[COP29] Yeni taslak metin yayımlandı: 2035’e kadar 250 milyar dolar iklim finansmanı

COP29 Başkanlığı'nın yeni nihai taslak metninde gelişmekte olan ülkelere 2035'e kadar 250 milyar iklim finansmanı öngörülüyor. Ayrıca 1,3 trilyon dolar toplama yönünde daha geniş bir hedef belirleniyor.

[COP29] BAE’den Suudilere uyarı: ‘Fosil yakıtlarda uzaklaşma’ya itirazı sonlandırın

Bakü'de Suudi Arabistan'ın COP28'de mutabakat altına alınan 'fosil yakıtlardan uzaklaşma' taahhüdünün geri alınması çabaları, komşusu ve müttefiki, petrol ülkesi Birleşik Arap Emirliklerini bile kızdırdı.

ABD, zürafaları ‘tehlike altındaki türler yasası’ kapsamına alıyor

İklim krizi ve vücut parçalarından yapılan süs eşyalarına yoğun talep nedeniyle sayıları yüzde 77 oranında azalan zürafalarla ilgili girişimin kaçak avlanmayı azalması umuluyor.

EN ÇOK OKUNANLAR