Yeşeriyorum

Yale İndeksi ve iklim etiği – Pınar Bilir

0

Geçen haftanın kar yağışlı olmasından dolayı alıştığımız buzlu iklim haberlerinin Azerbaycan ile İran’da eş zamanlı doğalgaz santrallerinin arızalanması ve Enerji Bakanlığı’nın kömür ile elektrik üretimi yapacak kuruluşlara kömürü bedava verecekleri şeklindeki açıklamasının peşpeşe gelmesi ilginç tesadüfler zincirine bir halka daha eklemiş oldu. Aralık ayında gerçekleştirilen Durban İklim Zirvesinde iklim değişikliğine sebep olan nedenlere çözüm bulma konusunda dünya çapındaki umursamazlığın bir göstergesi de Türkiye’nin  Durban’da Kalkınma Bakanı tarafından temsil edilmiş olmamız, ve üstüne üstlük ayrılan fon kadar iklim değişikliği ile mücadele edebileceğini beyan etmiş olmamız.

Tüm Avrupa’da etkili olan kar yağışıyla koşut gündemi kaplayan “buzul çağına” girildiği haberleri ile de “iklim değişikliği” toplum açısından aynı şekilde ötelenmiş oldu. Yale Üniversitesi’nin hazırladığı 2012 Dünya Çevre İndeksinde 132 ülke arasında Türkiye’nin 109. sırada olması da hiçbir etki yaratmadı.  İndeks hazırlanırken baz alınan değerler: biyolojik çeşitliliğin korunması, çevrenin insan sağlığı üzerine etkisi, su kaynaklarının korunması , temiz su kaynakları, hava kirliliği ve bu kirliliğin insan sağlığına ve ekosisteme etkileri idi. Sıralamada ülkelerin refah seviyelerine paralel olarak çevresel yatırımlara verdikleri öneme dair bir sonuç da çıkmaktadır. Hatta bu indekslerde benimde yeni öğrendiğim şekliyle ülkelerin çevre konusunda verdikleri taahhütleri de dikkate alınmakta.

Var olan şekliyle indeks sıralaması incelendiğinde 2011 Aralık ayında yapılan Durban toplantısında Kyoto Protokolü’nün yasal zorunluluklar getirdiği takdirde bunun maddi külfetinin büyük bir yük olacağı inancıyla Kyoto’dan çekilen Kanada’nın 37. sırada yer alması; Kyoto’nun geçerliliğini yitireceğinin anlaşılmasıyla Amerika’nın geçerliliği artık sona eren Kyoto protokolünü “destekleme” kararını vermiş olmasıyla 49.sırada yer alması ; Irak’ın, ABD’nin demokrasi getiriyorum fikriyle başlattığı saldırılar, doğanın katledilmesi, yıkımlar, yangınlar sonucunda son sırada yer alması, Irak-ABD karşılaştırmasında en basit bakış açısıyla Irak’ta ki tahribattan ABD’nin de puan kaybetmiş olması gereğiydi.

Sıralama incelenmeye devam edildiğinde, aslında Kuzey’de yer alan ülkelerin ilk sıralarda yer alması, dünyanın üretim ve tüketim dengesi incelendiğinde gayri ahlaki olarak nitelenebilir. Çünkü bu ülkeler 1990 yılları sonrasında üretimlerini kendi ülkelerinde sürdürdükleri takdirde bulundukları çevrenin sağlıklı yaşam koşullarını kaybedeceğinin farkına vardılar ve üretimlerini ucuz iş gücü de bulacakları gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere kaydırdılar. Ucuz işgücü ve ucuz yatırımla hem gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini kalkındırma politikası gütmüş oldular hem de üretim sürecinin atık çöplüğünü kendi ülkelerinden uzaklaştırmış oldular. Bunun sonucunda ürettikleri ürünlere dahi yabancı olan Bangladeş, Hindistan, Pakistan gibi fakir ülkeler çevresel yatırımlarda son sıralarda yer aldılar ve buralarda üretilen ürünlerin büyük bir yüzdesini tüketen ülkeler çevresel sıralamalarda üst sıralara yerleştiler.

İklim değişikliği konusuna etik olarak yaklaştığımızda, Yale Üniversitesi indeksinin sonuçlarıyla çevre politikaları belirlenemeyeceği çok açık. Üretimi, az gelişmiş ülkelere kaydırmış olmak sadece yaşadığınız ortamı temiz tutamaya yarar ancak genel atmosfer açısından hiçbir şey ifade etmez. Bu indeks raporunun Davos ekonomik forumu sonrası açıklanması da sürecin ekonomik değer dışında samimi ve etik hiçbir değer taşımadığının göstergesi. Tıpkı biyolojik çeşitliliğin korunmasına önem verdiğini, hayvan haklarını savunduğunu öne süren Kanada’nın ekonomik getirisi var diyerek fok balıklarını katletmesindeki samimiyeti, katran kumunu ekonomik getiri olarak öne çıkarması gibi. ABD’nin katran kumu petrolünü işlemek,arıtmak için yapmayı tasarladığı Keystone XL boru hattı projesine karşı çıkanlardan 100’ü aşkın kişiyi tutuklamasındaki samimiyeti gibi. Bbirçok Avrupa ülkesinin çocuk işçi çalıştırmak yasaktır görüşüne karşı Pakistan, Hindistan, Malezya’da ki fabrikalarında çalıştırılan çocuk işçilere karışmamasında ki samimiyeti gibi. İndeksin hesaplama kapsamına aldığı değerler ve ülkelerin politik-ekonomik bakış açıları samimiyetle değerlendirildiğinde dünya açısından parlak bir gelecek vaat etmediği çok açık.

 

 

Pınar Bilir

twitter.com/#!/pnar_bilir

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.