Editörün SeçtikleriEkolojiEnerjiManşet

Planlanan Sinop NGS alanı için imar planları yayımlandı

0

Sinop Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Sinop‘ta inşa edilmesi planlanan nükleer santral projesinin detaylarını ve çevresel etki değerlendirmelerini içeren “Sinop/ Abalı köyü/ İnceburun Yarım adası / Sinop NGS için hazırlanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı” ve “1/1000 ölçekli Uygulama İmar planı”nı yayımladı.

Rapor, Sinop Nükleer Enerji Santrali (NES) projesinin planlama ve hazırlık aşamalarında oldukça ilerlediğini gösteriyor ve projenin çeşitli teknik etütler, yer seçimi kararları, çevresel etki değerlendirmeleri ve imar planı düzenlemeleri gibi önemli adımlarını kapsamlı bir şekilde ele alıyor.

Merkezi Ankara’da bulunan ATN İmar AŞ ile Türkiye Nükleer AŞ’nin imzasıyla hazırlanan rapora göre, proje her biri net 1.140 MWe kurulu güce sahip toplam dört adet basınçlı su reaktörü nükleer güç ünitesinden oluşuyor. Santralin oplam kurulu gücü 4.560 MWe olacak şekilde planlanmış. Proje alanının yüzölçümü 1005 hektar, planlama alanının yüzölçümü ise sadece nükleer santral alanını için 975 hektar. Kıyı yapılarının bulunduğu alan ise bu 975 hektar yüzölçümlü planlama alanı dışında kalıyor.

Deniz tarafında ise beş adet konvansiyonel eğimli dalgakıran, derin deniz deşarj hatları ve bir adet rıhtım inşa edilmesi planlanıyor.

NES’in işletilmesi aşamasında gerekli olacak soğutma suyu, Karadeniz’den çekilecek ve yine Karadeniz’e deşarj edilecek. Bunun için de deniz suyu alma yapıları, pompa binaları, deniz suyu deşarj yapısı, deşarj hattı bağlantı çukuru ve her biri iki nükleer üniteye hizmet edecek şekilde difüzör ile sonlanan iki adet derin deniz soğutma suyu deşarj hattı da inşa edilecek.

Yapılacak her bir reaktörün kullanım ömrü ise işletmeye alınmasından itibaren 60 yıl.

Nazım ilan planı ve uygulama planı bir ay boyunca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ilan panosunda ve web sitesinde askıda kalacak. Bu süre içinde her iki plana da itirazlar yapılabilecek.

nükleer santral

Yapılması planlanan NES’in çevresel etki değerlendirme (ÇED) sürecinin tamamlandığı belirtilen raporda, “Türkiye’nin ikinci nükleer enerji santrali olacak Sinop Nükleer Enerji Santrali (NES) Projesi inşaat öncesi çalışmaları Türkiye Nükleer A.Ş. (Proje Sahibi) tarafından yürütülmektedir. Sinop NES Projesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir projesi olup, Sinop NES proje şirketi tarafından inşa edilecek ve işletilecektir” bilgisi yer alıyor.

Ancak, Danıştay 6. Dairesi, ÇED olumlu kararının iptali ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin itirazları reddeden Samsun 3. İdare Mahkemesi‘nin kararını 2023’ün Şubat ayında bozmuş ve çok sayıda sivil toplum örgütünün ortak başvurusundaki temyiz istemini kabul edere, dosyayı geri göndermiş  ve yeni bilirkişi oluşturulmasını istemişti. Bu konuda henüz herhangi bir gelişme sağlanmadı.

SİNOP NGS için temyiz istemi kabul edildi: Danıştay ÇED raporundaki eksiklerin giderilmesini istedi

Raporda, santralin Türkiye’ye ait olacağı ve Sinop NES Proje Şirketi tarafından işletileceği belirtilmesine rağmen, Türkiye’nin Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu (Rosatom) ile ikinci nükleer enerji santralinin yapımı için görüşmeler yaptığı biliniyor. Rusya da birçok kez bu santralin inşaatına talip olduklarını ve Türkiye ile bu konuda anlaştıklarını belirtmişti. Raporda herhangi bir Rusya ortaklığına dair bilgi de bulunmuyor.

Erdoğan Putin’le görüştü: Akkuyu, Sinop, üçüncüyü de farklı bir merkezde yapacağız
Sinop’a da talip olan Rosatom, Akkuyu NGS’nin aynısını önerdi

nükleer santral

Rapora göre, santral bölgesinde  “ihtiyaç duyulması halinde” güvenlik, sağlık, eğitim vb. sosyal donatı alanları, büyük kentsel yeşil alanlar, kent veya bölge/havza bütününe yönelik her türlü atık bertaraf tesisleri ve bunlarla entegre geri kazanım tesisleri, arıtma tesisleri, sosyal ve teknik alt yapı, karayolu, demiryolu, havaalanı, baraj, enerji üretimi ve iletimine yönelik kullanımlar için yapılar yapılacak. Bunlar için Çevre Düzeni Planı değişikliğine gerek duyulmayacak, ilgili idarenin onayı yetecek.

‘Deprem riski yok ama zemin sorunlu, mühendislik çalışmaları gerekir’

Raporda, “Sinop NES alanına ait daha önceden yapılmış herhangi bir imar planına esas Jeolojik Jeoteknik Etüt Raporu bulunmadığı” da belirtiliyor; “Bu rapor; Sinop İli, Merkez İlçe sınırları içerisinde yaklaşık 1036 hektar yüz ölçümüne sahip kara alanı ve 455 hektar yüz ölçümüne sahip deniz alanının sondajlara, laboratuvar deney sonuçlarına ve jeofizik çalışmalara dayalı jeolojik-jeoteknik özelliklerin belirlenerek, yerleşime uygunluk değerlendirilmesinin yapılıp, 1/5000 ve
1/1000 ölçekli imar planına esas teşkil etmesi amacı ile hazırlanmıştır” deniyor.

Planlama alanının yenilenen Türkiye Deprem Tehlike Haritası’na göre düşük deprem aktivitesine sahip olan 4. derece deprem bölgesi sınırları içerisinde kaldığı yazılan raporda, seçilen alanda jeolojik-jeoteknik kriterlerin değerlendirilmesi sonucu, jeoteknik açıdan önlem alınmadığı takdirde şişme, oturma vb. gibi mühendislik sorunların oluşabileceği killi-siltli kumların yayılım gösterdiği alanlara da dikkat çekiliyor.

Yüksek yeraltı su seviyesine deniz suyu girişi olduğu için oturma miktarlarının değişkenlik gösterebileceğine zemin sorunlarının yaşanmaması için jeoteknik açıdan mühendislik çözümlerin uygulanması gerekeceği belirtiliyor.

Önerilen mühendislik yöntemleri ve önlemlerin sıralandığı metinde, “Kendi ve komşu parselin ve yolun güvenliği sağlanmadan yapılaşmaya gidilmemelidir” deniyor.

Sinop nükleer santral planları

Kaza olsa bile radyasyon limit değerlerin altında olacakmış

İmar planı uygulama raporunda, çıkan ÇED Raporu’na da atıfta bulunularak, santralin çevre üzerinde olumsuz bir etki yaratmayacağı iddia edilirken, Nükleer Tesislerde Radyasyondan Korunma Yönetmeliği’nce belirlenen planlanmış ışınlanmayla radyasyona maruz kalma durumunda halkın alabileceği kişisel yıllık etkin dozun sınırı 1 mSv olarak belirlendiği belirtiliyor; ayrıca  rutin deşarjların flora ve fauna üzerinde önemli bir etkisinin olmayacağı öne sürülüyor.

Kaza durumu senaryolarında ise yapılan değerlendirmeler sonucunda radyolojik etkilerin, ülke mevzuatında belirlenen limit değerlerinin altında olduğu görülmüş.

Kullanılmış yakıt 10 yıl havuzlarda bekletilecek

Projeden kaynaklanacak kullanılmış radyoaktif yakıt ise, uygulama planına göre  10 yıl boyunca kullanılmış yakıt havuzlarında bekletilecek. Santral sahasındaki Kullanılmış Yakıt Ara Depolama Alanı’na aktarılacak kullanılmış yakıtın, santralin işletme ömrünün sonuna kadar burada kalması öngörülmüş. Nihai bertarafla ilgili ise yine santral sahasında depolanacağı bildiriliyor.

Yaklaşık 500 hektarlık alanda toprak sıyrılacak

Proje kapsamında kazı işlemlerine başlanmadan önce faaliyet gösterilecek olan alandaki bitkisel toprak tabakasının sıyrılacağı belirtilen planda, nükleer santral alanı, idari-sosyal bina alanları, kazı fazlası malzeme depolama alanı ve yollar için toplam 492,9 hektarlık alanın kullanılacağı yazılmış. Proje kapsamında toplam sıyrılacak bitkisel toprak miktarı ise yaklaşık 1.478.700 m³ olarak hesaplanmış.

Proje kapsamında deniz ortamında yapılacak olan kazı ve dip taraması işlemlerinden çıkarılacak malzeme ise yaklaşık 2.500.000 m³ civarında.

Kırmızı liste’deki endemik bitkiler toplanıp başka alanlara dikilecek

Proje alanının 10 km’lik etki alanı içerisinde, Bozburun Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, Hamsilos Tabiat Parkı ve Sarıkum Tabiatı Koruma Alanı olmak üzere üç adet korunan alan bulunuyor. Ayrıca en az altı endemik bitki türü, tehlike altındaki türler olarak listelenmiş. Bunlardan Verbascum degenii CR (kritik olarak tehlikede), Isatis arenaria EN (tehlikede), kalan üç tür ise LC (asgari endişe) tehdit kategorisinde bulunuyor. Proje ve çalışma alanında bunların dışında Bern Sözleşmesi ve CITES kapsamına giren toplam beş tür bulunuyor.

Planda, bitkisel toprağın sıyrılması öncesinde bütün bu korunması gereken türlerin, tohumları, soğanları ve yumrularının toplanacağı, depolanacağı ve daha sonra benzer alanlara dikileceği belirtiliyor.

Dokuz ormanlık habitat etkilenecek

Proje alanı ve çalışma alanında belirlenen dokuz habitat tipi planda şöyle sınıflandırılmış: “Antropojenik alanlar” düşük, “yapay ibreli ormanlar”, “riparyan ormanlar”, “kumullar” ve “kıyı kayalıkları”orta, “yaprak döken ormanlar”, “subasar ormanlar (longoz)”, “garik (yalancı maki)” ve “sazlıklar” yüksek ekolojik öneme sahip.

Raporda özellikle taban suyundan beslenen subasar ormanları ve kıyı kayalıklarıyla birlikte garik (yalancı maki) alanlarının ve “yüksek öneme sahip” olarak değerlendirilen Sarıkum Gölü ve Aksaz gibi doğal tatlı su göl veya bataklıklarının çevresinde bulunan sazlıkların  mevcut taban suyunu besleyen kaynaklarda oluşacak bir azalma veya yön kaymasıyla olumsuz etkileneceği kaydediliyor. Önlemler ise mümkün olduğu kadar mevcut yolların kullanılması, yeni yollar açılmasının sınırlandırılmasından ibaret.

İnşaat aşamasında karasal fauna üzerine olası etkiler ise şöyle sıralanmış:

  • Bitkisel toprak, kazı fazlası malzeme, ekipman, yol vs. için alan kullanımından kaynaklı yaşam alanlarının kaybedilmesi,
  • Nadir, tehdit altında veya nesli tükenmekte olan türlerin yuvalama yerlerinin ve/veya yüksek biyoçeşitliliğin bulunduğu yaşam alanlarının kaybedilmesi,
  • Arazinin hazırlanması ve inşaat faaliyetleri sırasında yayılan toz ve araçlardan kaynaklı egzoz gazlarının ve gürültünün ekosistem üzerinde verdiği rahatsızlık,
  • Çalışma esnasında yaban hayatına müdahale,
  • Habitat parçalanması,
  •  Artan trafik yükü nedeniyle gürültü ve titreşimin flora ve fauna üzerinde verdiği rahatsızlık…

‘Rahatsız olan deniz canlıları uzaklaşır’

Soğutma suyu olarak kullanılacak Karadeniz’in denizel ortamında oluşacak seri sorunlar ise planda şu şekilde anlatılıyor

  • Deniz yapılarının inşası sırasında oluşması muhtemel geçici bulanıklık ve alandan uzaklaşamayan fitoplankton, zooplankton ve bentik organizmalar ile  bunlarla beslenen bölgedeki balıklar etkilenecek,
  • Deniz ortamında yapılan çalışmalar sırasında, sudaki askıda katı madde
    oranının artması, deniz suyunu süzerek beslenen canlılar üzerinde beslenme ve yaşam koşullarını bozan bir etki oluşacak,
  • Deniz doldurma çalışmaları özellikle dipte beslenen balıkların beslenme alanlarının lokal ve geçici olarak kaybına sebep olabilecek,
  • İnşaat faaliyetleri nedeniyle, yumuşak substratum yapısının sert substratuma dönüşmesiyle sediman yapısında değişiklikler olabilecek,
  • İnşaat esnasında artan gemi trafiği ve gürültü deniz memelilerinin beslenme ve yaşama alışkanlıklarında değişikliklere sebebiyet verebilecek,

Metinde tüm bunların deniz dibi taraması sonucunda deniz taban yapısının değişmesinden kaynaklanacağı belirtiliyor ancak bu etkinin lokal ve geri döndürülebilir olduğu öne sürülüyor: “Dip canlılarının çalışmalardan sonra bu bölgeye tekrar yerleşmesi beklenmektedir. Diğer taraftan, dipte beslenen balıkların ve varsa deniz memelilerinin alandan uzaklaşması beklenmektedir”

Sinop’ta nükleer santral hevesinin hikayesi

Sinop Nükleer Güç Santrali projesi, ‘Türkiye’nin karbon emisyonlarını azaltma ve enerji ihtiyacını karşılamak gerekçesiyle planlanan ikinci nükleer santral’ olarak tanıtılıyor. İlk olarak 1980’de kentin Abalı Köyü İnceburun mevkii’,  nükleer santral kurulumu için uygun yer olarak seçilmişti.

2013’te Japonya ile devletlerarası anlaşma imzalandı, ancak maliyet tahminlerinin ikiye katlanması üzerine 2019’da proje durduruldu. 2022’de Rusya ile görüşmelere başlandı. 2023’te ise Güney Kore‘den KEPCO teklif sundu.

Proje, çeşitli teknik, çevresel ve ekonomik zorluklarla karşılaşarak, uluslararası işbirlikleri ve anlaşmazlıklarla dolu karmaşık bir hikayeye sahip.

‣ Sinop nükleer santrali davasında TEMA Fukuşima’ya işaret etti: Tarih unutmaz
‣ Akkuyu’da Sinop’ta yargı kamu vicdanına karşı, tek çare dayanışma – Pınar Demircan
Sinop’a nükleer santral toplantısına STK temsilcileri alınmadı
‣ Sinop NGS, halka Sinop’u terk ettirme projesidir!
Nükleer santralin yeniden ‘ısıtıldığı’ Sinop’ta huzursuz bekleyiş sürüyor: Yaşamak istiyoruz

Öte yandan, ÇED süreci kapsamında gerçekleştirilmesi gereken halkın katılımı toplantısı Sinop halkının itirazlarına rağmen yapılmış sayıldı. 2019’da Ankara’da yapılan değerlendirme toplantısına ise Sinop’tan katılan sivil toplum örgütleri alınmamıştı. Halkın katılımı toplantısında Sinop Nükleer karşıtı Platform üyesi 17 kişiye ise dava açıldı, dava, 4 Mart 2020 tarihinde davalıların beraatiyle sonuçlandı.

ÇED Raporu ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 11 Eylül 2020 tarihinde onaylandı.

Sinop Nükleer Santrali projesi, son yıllarda önemli aşamalar kaydetti. 2023 başlarında, Türkiye Nükleer Enerji Anonim Şirketi‘ne (TÜNAŞ) “Kurucu” statüsü verilerek, projenin resmiyet kazandığı bir döneme girildi. Mayıs 2023’te TÜNAŞ, Sinop İnceburun mevkiinde saha onayı için başvuruda bulundu. Nükleer Düzenleme Kurumu, başvurunun uygunluk kontrolünü tamamlayarak ayrıntılı inceleme sürecini başlattı.

21 Mart 2024’te Sinop Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından yayınlanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Açıklama Raporu, projenin son durumunu açıklayan belge oldu.

You may also like

Comments

Comments are closed.