Doğa MücadelesiManşetTürkiye

Sarım Havzası HES projesi yapımını onaylayan ÇED raporuna itiraz

0
Fotoğraf: Deniz İke / Gazete Emek

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Diyarbakır‘ın Lice ilçesi ile Bingöl‘ün Genç ilçesi arasında bulunan Sarım Havzası’nda yapılması planlanan Birsu Hidroelektrik Santrali (HES) projesi için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED)  olumlu raporu verdi.

Projenin durdurulması talebiyle Emin Turhallı, Kamil Gündoğan, Mehmet Özdemir ve Mustafa Özan isimli yurttaşlar, Erzurum 2’nci İdare Mahkemesi‘nde dava açtı.

Dava sonrası yapılan bilirkişi keşfi, HES projesinin çevresel etkilerini değerlendiren bir rapor hazırladı.  Amed Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Genel Sekreteri Ahmet İnan, rapora itirazda bulundu.

Bölgenin jeolojik yapısı değiştirilmeden mümkün değil

MA‘nın aktardığına göre, mevcut projedeki beş yıllık inşaat sürecinde çok fazla tünel açma, dinamit patlatma yani doğayı delik deşik etme durumu söz konusu olduğu belirtilerek mahkemeye yapılan itirazda, bilirkişinin Jeoloji mühendisi raporunda “Bu vadide yapılacak her türlü inşaat çalışması bölgenin jeolojisini, morfolojisini ve dinamik-statik dengesini olumsuz etkileyecektir” ifadesine vurgu yapıldı.

Bölgenin jeolojisinin bile tehdit altına gireceği bir durumda bölge habitatının tahrip olmayacağını söyleyebilmenin imkansız olduğu belirtilen itiraz dilekçesinde şu ifadeler yer aldı:

Keşif esnasında da gördüğümüz üzere; ulaşımın dahi çok zor olduğu bu çetin ve bakir havzaya, büyük beton santrallerin kurulabilmesi, bölgenin jeolojik yapısı değiştirilmeden mümkün değildir.”

Dilekçede yer alan diğer itirazlar şöyle:

Yaşam ve barınma hakları riskine, ‘deneme-yanılma’ yöntemi

Bölgedeki konutların dayanıklılığının bilirkişi raporunda ifade edildiği ancak bu durumun insanların yaşam ve barınma haklarını riske atıp atmadığının deneme-yanılma yöntemiyle test edileceği ifade edildi. Maden mühendisliği raporunun son bölümünde belirtilen ”esasen kaya ortamında patlatma yapılmadan ve titreşim ölçümleri ölçülmeden, titreşimlerin çevresel etkilerine yönelik sağlıklı değerlendirme yapmak mümkün değildir” saptamasına vurgu yapıldı.

‘Depremselliği gözeteceğiz taaddüttü’

Bilirkişiler arasında yer alan Jeofizik mühendisliği tarafından ÇED raporundaki “depremselliği gözeteceğiz taahhüdü” ifadeleriyle yetinildiğine dikkat çekilirken, planlanan HES’in deprem bölgesinde yapıldığına dikkat çekildi.

Proje sahasının 20 hektarlık alanından 17’si orman alanı

Proje sahasının 20 hektarlık alanı işgal edeceğini, projenin esasen yer alacağı alanın 17 hektarlık kısmının orman alanı olduğunu belirtilen orman mühendisinin raporu hatılatılan dilekçede şu ifadeler yer aldı:

“Yani bir ormanlık alana yaklaşık 375 bin metre küp beton dökülür ve ormanlık alanın yaklaşık 285 bin metre küplük alanı kazılarak üstündeki yaşam sökülürse o orman ekosisteminin kendini sağlıklı bir şekilde devam ettirme ihtimali var mı? Fakat tüm bunlara rağmen bilirkişi, ‘iletim hatlarının tünel olarak inşa edileceğinden toprak yeryüzünde kayda değer orman tahribatı beklenmemektedir’, diyerek tüm raporunun içeriğini bir cümleyle boşa çıkarmıştır. Maalesef kayda değer ölçütün ne olduğu ve tahribattan nasıl kaçınılacağı açıklanmıyor. Bilirkişi, orman içinde yapılacak yolların inşası sırasında çok dikkatli olunmasını belirterek, ülkemizin ormanlarını özel şirketin vicdanına bırakıyor.”

sarım

Fotoğraf: 9.Köy

Arılar raporda yok

İtirazda, Orman Mühendisi bilirkişinin bölgedeki arıcılık faaliyetleri üzerine oluşacak olumsuz etkilerine dikkat çektiği fakat ÇED raporunda değinilmediği belirtildi:

“Arıcılığa olacak olumsuz etkilerin; var olup olmadığı, varsa nasıl giderileceği, ÇED raporunda yer alır ve bilirkişice bu önlemlerin yeterli olup olmadığı değerlendirilir. Hiçbir aşamada bunla ilgili bir hususa yer verilmeyip, bilirkişinin ummasıyla bu süreç ne hukuki olarak ne de bilimsel olarak yürütülemez.”

Ekolojik denge bozulacak

Doğanın nasıl kırıma uğrayacağının çok net izah edildiği, fakat doğanın yine özel şirketin insafına bırakıldığı ifade edilirken şu bilgilere yer verildi:

”Peyzaj mimarı raporunda; tüm inşa alanın, yüksek geçirgen üzerinde yer alması nedeniyle ekolojik dengenin bozulacağını, bitkisel varlığa büyük tehdit oluşturacağını, erozyon riskini artıracağı, yaşam alanları parçalanması sonucu habitat bütünlüğü ile çeşitliliğin parçalanarak büyük zarar göreceğini, su toplama alanlarındaki çitler nedeniyle faunanın su ihtiyacını karşılayamayacağını, niteliğinin korunması gerekli bu alanlardaki inşaat faaliyetinin başka yere taşınması gerektiğini ve bunun mümkün olamaması halinde çok dikkatli olunmasını belirtmiştir.”

‘İnşaat faaliyeti bitene kadar bu türler, alandan çekilecek sonra geri gelecektir’

Sarım Havzasında BERN Sözleşmesi’nde yer alan ve havzada ‘korunması gereken türlerin uyku ve üreme dönemleri’ dikkate alınmayacağı söylendi.

ÇED ve bilirkişi raporunda ‘inşaat faaliyeti bitene kadar bu türler, alandan çekilecek sonra geri gelecektir’ ifadesinin sözleşmeye aykırı olduğu, hayvanların rahatsız olacağı ve yaşam alanlarının tahrip edileceği için alandan uzaklaşacağı kabul edildiği ancak hayvanların beş yıl sonra nasıl geri geleceği de hiçbir bilimsel dayanakla izah edilmediğine değinildi.

sarım havzası

Fotoğraf: 9.Köy

212 bitki türü HES çalışmasıyla tehlike altına

Bazı bölgelerde floranın geri dönüşü olmayacak şekilde hasar alacağını ifade eden ancak çelişkili bir şekilde flora varlığının zarara uğramayacağı sonucuna varan bilirkişinin, 212 bitki türünün HES çalışmasıyla tehlike altına gireceğini ve ÇED raporundaki ‘herhangi bir etki’ olmayacağı tespitinin yanlış olduğu, raporunun maddi gerçeklikle bağdaşmadığı belirtilen dilekçede şunlar denildi:

”Çıkacak tonlarca hafriyat bitki örtüsü kazılarak çıkarılacaktır. Tabi ki flora ağır zarar görecektir. Önemli olan ÇED raporunda ya da bilirkişi raporunda bu tahribatın geri dönüşü olup olmadığını ve geri dönüşü varsa nasıl tedbirlerle sağlanacağının bilimsel olarak izah edilmesidir. Ama maalesef böyle bir durum yoktur. İran, Avrupa- Sibirya ve Akdeniz elementlerine ait flora türleri bu havzada vardır. Bakın bu 3 flora tür elementinin kesiştiği nokta çok azdır. Yani aslında çok değerli bir flora türü topluluğuna ev sahipliği yapmaktadır Sarım Havzası.”

‣ HES ve RES için altı ilde acele kamulaştırma: Zeytin bahçeleri ve bağlar da dahil…

Çöpçü balığı ve Su samuru

Bilirkişinin işinin yorum yapmak olmaması gerektiği, bahsedilen durumun su ve ekoloji yaşamında tahribat yaratıp yaratmayacağını bilimsel olarak izah etmek olduğu söylenen itirazda,

”Batman Bantlı Çöpçü Balığının oldukça geniş yayılım alanı olduğunu hiçbir dayanak göstermeden belirtip, geçilmiştir. Bilirkişi, balık geçitlerinin hiçbir zaman o suda ki balık türüne uygun yapılmadığını, fakat bakanlıkça bunun sorun olarak görülmediği için problem olmadığını, belirtmiştir. Su samuru konusunda da birçok suyumuzda yaşamaktadır denip geçilmiştir” denildi.

Köy halkı da tehlikede

Can suyunun akmaya devam etmesi halinde; bu sudan faydalanan insanların, hayvanların ve doğanın nasıl etkileneceği izah edilmediği veya HES’in yapılması aşamasında çevreye nasıl zararlar verileceği, değerlendirilmediği dile getirilerek, bölge halkının mağdur olacağı belirtildi:

”Ziraat mühendisi raporunda; tarımsal alanların ve mera faaliyetlerin zaten kısıtlı olduğunu, oluşacak tarımsal kaybında şirket tarafından karşılanacağını ve bu yüzden bu alanların yok olmasının çokta önemli olmadığını, belirtmiştir. Son derece kısıtlı tarım, hayvancılık ve arıcılık imkanları da elinden alınan ve şirketin insafına bırakılan köylüler, uzun vadede şehre göç etme ihtimali dahil, ağır bir yıkıma maruz kalacaktır.”

‣ Akbelen için adalet yürüyüşü: O zindan gibi günlerin hesabını hukuk önünde sorma zamanı!

Yeni bir bilirkişi heyeti  ve projenin durdurulma talebi

Dilekçenin sonuç kısmında şunlar denildi:

“Bilirkişiler dahi arıcılığın, floranın, faunanın, ormanların ve su kaynaklarının tehlike altına gireceğini ve eko sistemin tahrip edileceğini kabul etmişlerdir. Fakat ‘şirket dikkatli olursa, bazı aylarda çalışmazsa, alternatif yerde yapabilirse’ gibi aslında ÇED raporuyla değinilmesi ve bilimsel izahat gerektiren eksiklikler, şirketin insafına bırakılmıştır. Bazı bilirkişilerce ise direk bilim çiğnenerek; uluslararası kuruluşlarca ve sözleşmelerle koruma altına alınmış çok değerli türlerin tehlike altına gireceği kabul edilmiş, fakat ‘yaygın’ oldukları çarpıtmasıyla ortam yumuşatılmaya çalışılmıştır. Bazı bilirkişilerce ise bu HES’in ÇED raporunun eksik olduğu ve doğaya ile sakinlerine vereceği zararlar yukarıda izah ettiğimiz üzere açıkça belirtilmiştir. Her halükarda doğanın ağır tahrip edileceği ortak husustur.”

Bilimsel dayanak içermeyen heyet yerine yeni bir bilirkişi heyeti ile keşif yapılması ve yürütmenin durdurulması istenildi.

You may also like

Comments

Comments are closed.