Ana Sayfa Blog Sayfa 400

Anadolu rock müziğinin efsanesi Erkin Koray hayatını kaybetti

Anadolu rock müziğinin efsanevi ismi Erkin Koray, 82 yaşında hayatını kaybetti.

Erkin Koray’ın uzun süredir yaşadığı Kanada’nın Toronto şehrinde sağlık sorunları nedeniyle hastaneye kaldırıldığı bildirilmişti.

Erkin Koray’ın vefatını kızı Damla Koray, Instagram’dan şu mesajla duyurdu:

“Babam… Baba’mız… Canımın taa içi, ben kızın ve seni Baba deyip bağrına basan ‘canlar’, güzel enerjimizi, sevgimizi, saygımızı ve alkışlarımızı senden bir gün bile eksik etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Eserlerin dilimizde, aşkın kalbimizde yaşayacak, daima ve ilelebet. Doğrusu hiç şaşmayan, tanıdığım en sağlam adam; Anadolu Rock’ın mucidi, sevgili babam… Benim için yaptıklarına minnettarım. Ne desem hakkını vermiş olmam.

Eminim, ‘senin çocuklar’ da ülkelerini, kültürlerini ve onlara layık gördüğün Cumhuriyeti ileri götürmek adına yaptıklarına her zaman minnettar kalacaktır. Hakkını helal et. Seni Çok ama çok seven kızın Damla.”

Koray, ‘Kızları da Alın Askere’, ‘Anma Arkadaş’, ‘İlahi Morluk’, ‘Yağmur’, ‘Silinmeyen Hatıralar’, ‘Mesafeler’, ‘Şaşkın’, ‘Komşu Kızı’, ‘Fesuphanallah’, ‘Arap Saçı’, ‘İlla ki’, ‘Yalnızlar Rıhtımı’, ‘Ankara Sokakları’, ‘Gaddar’, ‘Deli Kadın’, ‘Çöpçüler’, ‘Akrebin Gözleri’ gibi şarkılarıyla tanınıyor.

Erkin Koray, 8 Temmuz’da Instagram hesabından sevenlerine şöyle seslenmişti:

“Canlar! Yaşlanıyoruz herhalde artık… Size bir-iki söyleyeceğim bir şey var, onu da söyleyeyim de… Neme lazım. Bu arada Kanada seyahatimle ayrı kaldığımız süre içinde, tabii ki yeni eserler yaptım. Bunların hepsini kızım Damla’ya, Kanada ‘Weagle Records’ firmasından size ulaştırması için bırakıyorum. Belki ‘Niye sen kendin çıkarmıyorsun?’ diyeceksiniz…

Valla, memleketin bu hukuki arızaları bende hiç heves bırakmadı. Sizin de kazanmış olduğunuz mahkeme dosyalarınızın üzerine bir çizgi çekip, çapulcuya ‘Sen devam et’ dense, sizde de aynı şey olur! Düşünebiliyor musunuz? Herif PEMBE plak kapağı yapmış. Kendi ruhunu yansıtıyor herhalde. Benim onayım yok, normal olarak. Zaten plak üzerinde onayı alınan herhangi bir şey de yok.

O yüzden bu işi kızıma bırakıyorum. Onun sinirleri benimkinden daha sağlam. Daha doğrusu ben ona, bu işlere sinirlerini bozmamasını telkin ettim. Eserlerin adlarını özellikle şimdiden söylemiyorum. Sebebi var: ‘A’ desem, annen diye plak çıkartırlar yarın; söz ve müzik: Erkin Koray, diyerekten… Söyleyeceklerim bu kadar. Sizleri ne kadar sevdiğimi tarif edemem. Mutlu yarınlar dilerim.”

Erkin Koray kimdir?

Türk rock, Hard Rock ve Anadolu rock sanatçısı Erkin Koray, 24 Haziran 1941 tarihinde İstanbul’da doğdu. Küçük yaşlarda, piyano öğretmeni olan ve Şerif Yüzbaşıoğlu, Ayhan Yünkuş ve Önder Bali gibi müzisyenlere eğitmenlik yapan annesi Vecihe Koray’dan piyano öğrendi, daha sonra gitar çalmaya başladı.

İstanbul Alman Lisesi’nde eğitim gördüğü 50’li yılların ikinci yarısında, arkadaşları ile kurduğu amatör topluluk olan Erkin Koray ve Ritimcileri ile dönemin güncel parçalarını çalmaya başladı. Lise eğitiminin ardından 60’lı yılların başına dek çalışmalarını yarı amatör yarı profesyonel olarak sürdürdü.

Özgün çalışmaları, doğu ve batı müziklerinde yaptığı çalışmalarla birçok müzisyeni etkilemiştir. Cemalim, Köprüden Geçti Gelin gibi çalışmaları ile Türk halk müziği, Nihansın Dideden, Kıskanırım gibi parçalar ile Türk sanat müziği eserlerini yorumlayarak Anadolu rock tarzının en önemli eserlerini vermiştir.

Şaşkın (Ala Ain Moulayiteen) (Dabke), Estarabim, Çöpçüler, Fesuphanallah gibi geniş kitlelerin beğenisini kazanan Arabesk-rock parçaların yanında, Mesafeler, Yağmur gibi psychedelic rocka uzanan ve Krallar, Akrebin Gözleri, Öfke gibi metal müzik olarak nitelendirilebilen birçok önemli çalışmaya imza atmıştır.

Sabancı Vakfı’nın ‘Kısa Film Uzun Etki’ kısa film yarışması bu yıl su krizine odaklanıyor

Sabancı Vakfı‘nın toplumsal konularda farkındalık uyandırmayı amaçlayan ‘Kısa Film Uzun Etki‘ isimli kısa film yarışması bu yıl su krizi temasıyla yeniden düzenleniyor.

Toplumsal farkındalık oluşturmak için önemli ve etkili bir araç olan sanatın gücünden yararlanmayı hedefleyen vakıf, 2016 yılından bu yana çeşitli projeleri destekliyor.

Bu kapsamda yarışma ilk yılında “Mülteci Kadınlar”, ikinci yılında “Çocuk İşçiler”, üçüncü yılında “Ayrımcılık”, dördüncü yılında “Dijital Yalnızlık”, beşinci yılında “Değişen İklimler, Değişen Hayatlar”, altıncı yılında “Yeni Dünyada Yeni Meslekler”, yedinci yılında “Ne Eğitimde Ne İstihdamda Yer Alan Genç Kadınlar’’ temalarıyla düzenlendi. Yarışmanın bu yıl ki teması ise su krizi olarak belirlendi.

Yarışmaya katılım 17 Kasım 2023 tarihine kadar devam ediyor.

Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması’nın hedefi; sinemanın yaratıcı bakış açısından ve etki gücünden yararlanarak toplumsal konularda farkındalık yaratmak olarak belirlendi.

Kısa film yarışmasına dair detaylı bilgiye buradan erişebilirsiniz.

Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali bu yıl 11-15 Ekim’de izleyicilerle buluşuyor

Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali (BIFED) bu yıl 11-15 Ekim tarihleri arasında 10’uncu kez düzenleniyor. Seçilen filmlerin Fethi Kayaalp Büyük Ödülü için yarışacağı festival, ziyaretçileriyle Çanakkale‘ye bağlı Bozcaada’da buluşacak.

Festival bu yıl deprem bölgesinden sanatçı ve öğrencileri de ağırlayacak. Filmler her sene olduğu gibi ücretsiz olarak izlenebilecek.

10 yıl önce “The Corporation (Şirket)” filmi ve Mark Achbar’ın jüri başkanlığıyla başlayan BIFED, 10’uncu yılında ilkinden yirmi yıl sonra yapılan “Corporation 2” ile açılacak ve filmin Kanadalı yönetmeni Jennifer Abbott da Bozcaada’da farklı coğrafyalardan gelen birçok jüri üyesiyle birlikte BIFED 2023 jürisinde yer alacak.

BIFED bu sene de eğitimler, paneller, çalıştaylar ve soru-cevap etkinlikleriyle iklim krizi mücadelesinin kahramanlarını, iklim krizinin önemine ve aciliyetine inanan herkesle buluşturacak.

2021 yılından beri BIFED’in sloganı olan “Savunanları Savun” temasıyla, çevre haklarını savunurken git gide daha tehlikeli yollardan geçmekte olan iklim aktivistlerinin hikayelerine ses olma misyonunu hâlâ taşıyor.

BIFED’in 10’uncu yıl sloganı ise “Can Yelekleri Koltukların Altında Değildir” oldu. Slogan, dünyanın betonlaştırılmasıyla, tüm canlıların nefes aldığı alanların yok olmasıyla tutunacak can yeleklerimizin kalmayacağını vurgulamak ve dayanışma ile yarınımızı kurtarmaya çabalamak için vurgu yapıyor.

‘Birçok çevre örgütüyle iş birliği içindeyiz’

Festival Yönetmeni Petra Holzer festivalin 10’uncu yılına dair şu açıklamayı yaptı:

“Bu yıl Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında onuncusunu yapacağımız BIFED, Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Film Festivali aslında tüm yıla yayılan bir kültürel süreç ve dayanışma. BIFED yıl içinde farklı festival, STK, okul, çevre örgütleriyle iş birliği içinde. Festival filmlerimiz bugüne dek Kadıköy Belediyesi Sinematek-Sinema evi, Diyarbakır Ekolojik Film Günleri, Aliağa Çevre Platformu, Marmaris Eğitimsen, Gümüşlük Uluslararası Müzik Festivali, Karşı Sanat, Antalya Tabip Odası gibi farklı oluşum ve coğrafyalarda gösterildi. BIFED filmleri bu ortamlarda hiçbir maddi karşılık olmadan gösterildi ve gösterilecek. Bunu festivali ve çevre kültürünü çoğaltan bir yaklaşım olarak görüyor ve önemsiyoruz. Festival gösterimleri gibi tüm bu gösterimler de ücretsiz izleniyor. Kardeş festival İşçi Filmleri Festivali, diğer kardeş festival Antalya Uluslararası Film Festivali’yle dayanışma içinde deprem bölgesinde çocuklara gösterdiğimiz animasyon filmleri, Hatay Akademi Orkestrası’yla yaptığımız dayanışma belgeseli gibi çalışmalar festivali sürekli kılıyor inancındayım. Filmler yakında Şirince Tiyatro Medresesi’nde gösterilecek. Almanya (Berlin, Bad Homburg) ve Yunanistan (Limnos) gösterimleri oluşmakta. BIFED İspanya bu yıl Haziran ayında La Rioja bölgesi, Logrono kentinde yapıldı.”

‘BIFED’de sadece belgesel yok’

Festival yönetmen yardımcısı Süleyman Evran BIFED’in yalnızca sinema ile sınırlı olmadığını söyledi ve şu açıklamayı yaptı:

“Festivalde bugüne kadar bölgesel, ulusal ve uluslararası konuklarla Bozcaada’da yerel halkla film gösterimleri, etkinlikler, atölye çalışmaları ve çocuk programları gerçekleştirdik. Özellikle Bozcaadalılar için doğal, pestisitsiz tarım ve sağlıklı bir turizm ile ilgili konular ön plandaydı. Yerel tohum festivalin öncelikli konularından biri. Bu tohumları dağıtmak ve yaygınlaştırmak gerçekleştirdiğimiz önemli görevlerimizden biri. Her yıl mutlaka bir tohum dağıtımı yapıyoruz. Deniz ve denizlerin önemi konusu da birinci derecede önemsediğimiz konular.”

BIFED, Bozcaada’yı vahşi turizmden uzaklaştırmaya çalışıyor

BIFED ekolojik gerçekleri belgesel aracılığıyla yaymak, yönetmenleri, kamuoyu ve çevre için mücadele edenleri bir araya getirmek ve yerel ihtiyaçları ilgilendiren önemli konularda izleyicileri tartışmaya dahil etmek amacıyla kuruldu.

Dünyanın dört bir yanından gelen yerel belgeselcileri, aktivistleri, öğrencileri, eğitimcileri, çiftçileri, çocukları, STK’ları, çevre bilincine sahip tüm kurum ve kuruluşları ve iklim mücadelesinin taraflarını buluşturmanın yanında bu konudaki bilinci de arttırmak için on yıldır emek veriyor. İklim krizinin merkezinde yer alan yerli halklar, göç ve mülteciler, nükleer felaketler, çevre gazetecileri ve aktivist cinayetleri festival filmlerinin seçiminde odaklanılan konular arasında yer alıyor. Festivalin amaçlarından biri de Bozcaada’yı vahşi ve tüketici bir turizm anlayışından uzaklaştırmaya çalışmak.

Geçen sene toplam dört kategorideki 53 filmi izlemek için dünyanın farklı bölgelerinden yönetmenler, iklim mücadelecileri, öğretmenler ve öğrenciler festivalde buluştu. Bozcaada’da festival boyunca film okuma ve yürüyüş atölyeleri gerçekleşti. Ayrıca emek ve ekoloji konularında panel ve söyleşiler oldu ve film gösterimlerinin ardından adaya katılan yerli ve yabancı yönetmenler seyircilerin sorularını yanıtladı. Festivalin 10’uncu senesinde de yine festival boyunca Bozcaada’da panel ve söyleşiler gerçekleşecek.

Festivalin büyük ödülü Fethi Kayaalp ve ikincilik ödülü Madam Melpo adına veriliyor. Gaia Öğrenci Ödülü ise öğrencilerin eserlerine veriliyor. BIFED Youtube kanalında ekoloji ile ilgili bilim insanlarından öğrenci çalışmalarına kadar geniş bir skala tüm yıl izlenebiliyor.

Festivale dair tüm detaylara web sitesinden erişilebiliyor.

‘Havlu hareketi’nden şezlong avına: Yunanistan sahillerinde işletmeler geri adım atıyor

Yunanistan sahillerinde “havlu hareketi” hızla yayılırken, hükümetin şezlong avı ağustos ayında hızla devam ediyor.

Kısa sürede binlerce vatandaşın işletmelerin sahilleri mevzuata aykırı bir şekilde adeta “işgal etmelerine” karşı başlattığı “havlu hareketi” sonucunda Ulusal Ekonomi ve Maliye Bakanlığı, sorumlu işletmeleri turizm sezonu bitmeden tespit etmeye çalışıyor.

Paros‘ta şezlong işletmecilerinin sahil ele geçirmesi ve güvenlik görevlilerinin tatilcileri kayalıklara gitmeye yönlendirmesi, ülkede fiziki ve çevrimiçi protestolara yol açarak “havlu hareketi”nin başlangıç noktası oldu.

Yunanistan’da uygulanan sahil mevzuatlarına göre;

  • Tüm plajlar halka açık olup, vatandaşların denize dikey ve paralel olarak ücretsiz girişine izin verilmektedir.
  • Organize plajlarda diğer yüzücüler için de boş alan sağlanmalıdır.
  • Kıyı şeridinden itibaren en az beş metre genişliğinde bir serbest bölge bulunmalıdır.
  • Şemsiye, şezlong ve deniz eğlence ekipmanları, tahsis edilen alanın en fazla yüzde 60’ını kaplayabilir.

‘Kendimizi ikinci sınıf vatandaş gibi hissettik’

Paros Yurttaş Hareketi üyesi Panos Kekas, harekete dair yaptığı açıklamada işletmenin izinsiz şezlongları dışında sahil şeridinde geriye yalnızca kayalıkların kaldığını belirtti. Kekas, “Bizi ayağa kaldıran, kendimizi ikinci sınıf vatandaş gibi hissetmemize neden olan şey buydu” dedi.

Bunun üzerine göstericiler “Sahile sahip çıkın” yazılı pankartlarla eylemler başlattı. Aktivistlerin eylemlerini yoğunlaştırmaları üzerine Agia Maria gibi plajlardaki izinsiz şezlong ve şemsiyeler, bölgeden uzaklaştırılmaya başlandı.

CNN‘in aktardığına göre, “Naksos sahillerini kurtarın” hareketi, başlatıldıktan birkaç saat sonra 3,500’den fazla imzaya ulaştı ve büyümeye devam ediyor.

Genel olarak sosyal platformlar aracılığıyla yürütülen eylemler, Kiklad adalarından başlayarak Korfu‘ya, Halkidiki‘ye ve aynı zamanda Messinian Stoupa gibi Mora sahillerine dek ulaştı. Odağında sahillerin işgaline ve iş insanlarının kabul edilemez tutumlarına yer verilen protestolar, ülke çapında sansasyon yaratıyor.

Halkidiki’de perşembe günü Facebook’ta oluşturulan “Özgür ve Erişilebilir Plajlar İçin Vatandaş Hareketi” adlı çevrimiçi grubun üye sayısı şimdiden 4,000’i aştı.

Yaz tatiline çıkan müfettişler göreve çağrıldı

Bu kapsamda müfettişlere, sosyal medyada yasaya aykırı işletme şezlongları ve sahil barlarının bulunduğuna dair şikayetlerin alındığı tüm plajlara gitme emri verildi.

Hareket, “kimseye teslim olmayacağız” diyen Kostis Hatzidakis tarafından tetiklenirken, hükümet temsilcisi Pavlos Marinakis‘in “hiçbir işletmeye tolerans tanınmayacağını” vurgulaması üzerine geniş kitlelere yayıldı.

Kontrol ekipleri şimdiye dek Paros ve Naksos’a ulaştı. Yakında teftişlerin Mikonos, Milos, Girit, Halkidiki, Korfu ve geçen yıllara kıyasla çok daha fazla şezlongun bulunduğu belirtilen Artemisa ve Attika’ya kadar genişlemesi bekleniyor.

Harekete dahil olan vatandaşlar,  sosyal medyadaki paylaşımlarında Naksos’ta birçok iş insanının para cezası korkusuyla geceleri şezlonglarını topladığını bildirdi.

Agios Prokopios plajında ise şikayet edilen bir iş insanının şezlonglarını kaldırıp göz açıp kapayıncaya kadar daha geriye, Natura olarak adlandırılan kum tepelerine kadar çektiğine dair şikayetler mevcut.

Protestolar, Yunanistan’da olduğu kadar yurt dışında da dikkat çekiyor. Turizmin önemli bir sektör olduğu ülkede, yabancı turistler dahi protestolara destek veriyor. Havlu hareketi, başta Yunanistan’a en fazla turist gönderen ülkelerden Birleşik Krallık olmak üzere birçok ülkenin basınında yer alıyor.

And Dağları’nda kış ortasında sıcak dalgası

Sputnik, grev kararı asan gazetecileri işten çıkarıyor

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ile yürüttüğü toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 24 Temmuz’da grev kararı asılan Rusya devlet radyosu Sputnik’in Türkiye Bürosu, küçülme gerekçesiyle işten çıkarmalara başladı.

İşten çıkarmalara tepki gösteren TGS yönetimi bir açıklama yaparak, “Uyarıyoruz! Sputnik işvereni sendikal haklara saygı gösterip üyelerimizin taleplerini karşılamak yerine onları işten atıyor. Suç işlemekten vazgeçin, atılan gazetecileri işe geri alın” dedi.

Güner: Küçülme bahanesiyle sendikalıları çıkarıyorlar

İşten çıkarılanlar arasında Radyo Sputnik’te ‘Akşam Postası’ programını yapan gazeteci deneyimli gazeteci Atilla Güner de bulunuyor. Güner kurumun gerekçe olarak “küçülme” bahanesini sunduğunu, ancak gazetecilerin grevine olan desteği nedeniyle işten çıkartıldığını kaydetti.

Güner, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Bu akşam yayını için hazırlıklarımı yapmıştım. İzin dönüşü saat 17.00’de buluşacaktım. Ancak Sputnik Radyo yöneticisi bugün beni çağırdı ve ‘küçülüyoruz, sizi işten çıkardık’ dedi. Gazeteciler, neden-sonuç ilişkisini açıklamak zorunda. İşyerindeki çoğunluk bir süre önce TGS üyesi oldu, hak mücadelesi başlattı, uzlaşma olmadı ve grev kararı asıldı. Ben de gençlere destek verdim. Gazetecilik hayatım boyunca zaten hep bunu yapmaya çalıştım. Şu anda çok sayıda sendikalı da işten çıkarılıyor. Bir gün yeni bir mecrada buluşmak üzere hoşçakalın.”

 

Greta Thunberg ‘yeşil yıkama’ gerekçesiyle Edinburgh Kitap Festivali’nden çekildi

İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg, Edinburgh Uluslararası Kitap Festivali’nde katılacağı etkinliğe gitmekten vaz geçti.

Fuarın bir sponsorunun fosil yakıtlara yaptığı “ağır” yatırımlar nedeniyle festivali “yeşil yıkama” ile suçlayan Thunber, festivalin web sitesinee yaptığı açıklamada, “Bir iklim aktivisti olarak, fosil yakıt endüstrisine büyük yatırımlar yapan Baillie Gifford‘un sponsorluk yaptığı bir etkinliğe katılamam” dedi.

Thunberg, 13 Ağustos’ta “Dünyayı Değiştirmek İçin Çok Geç Değil” başlıklı etkinlikte konuşma yapacaktı. 3 bin kişilik Playhouse tiyatrosunda gerçekleşmesi planlanan etkinliğin biletleri ise 24 saatten kısa sürede tükenmişti. .

Thunberg, sık sık fosil yakıt tesislerinde düzenlenen protestolara katılıyor ve bu yüzden de gözaltına alınıp yargılanıyor.

İklim aktivisti Greta Thunberg, Lützerath’den polis zoruyla uzaklaştırıldı
Greta Thunberg, Norveç’te ‘hükümet kapatma’ eyleminde gözaltına alındı
Greta Thunberg’e ‘polise itaatsizlikten’ para cezası

Festival yönetimi: Bizim de kendi ilkelerimiz var

İngiliz yatırım firması Baillie Gifford ve festival direktörü Nick Barley ise yaptıkları anlaşmayı savundu. Barley, “Greta’nın 13 Ağustos’ta bize katılmayacağı için hayal kırıklığına uğrasam da kararına tamamen saygı duyuyorum. Onun toplumun her alanında ilerleme hızının yeterli olmadığı görüşünü paylaşıyorum ancak kendisini ilkelerine bağlı kaldığı için alkışlarken, biz de kendi ilkelerimize bağlı kalmalıyız.

Kitap Festivali, iklim acil durumu da dahil olmak üzere bugün insanlığı etkileyen temel sorunlar hakkında bir tartışma ve tartışma platformu sağlamak için var.

Bir hayır kurumu olarak, Baillie Gifford gibi kuruluşların uzun vadeli desteği olmasaydı bu platformu sağlayabilecek durumda olmazdık.”

“Kitap Festivali, iklim acil durumu da dahil olmak üzere, bugün insanlığı etkileyen kilit meseleler hakkında bir tartışma ve tartışma platformu sağlamak için var.”

Festivale 19 yıldır sponsor olan Ballie Gifford da “önemli bir fosil yakıt yatırımcısı” olduğunu yalanlayarak “Müşterilerimizin parasının sadece yüzde ikisi fosil yakıtlarla  ilgili bazı işleri olan şirketlere yatırılıyor ” dedi.

Covid-19 dönemindeki kayıpları ve bilet satışlarındaki “travmatik” düşüş, festival organizatörlerini, katılımı ve mali durumu kurtarmak için Booker ödülü kazananlarının ve Thunberg’in katılımlarına bel bağlamasına neden olmuştu.

Kedilere kezzap ve asit döken kişiye para cezası

İstanbul Eyüpsultan’da, 20 kediye kezzap ve asit döktüğü belirlenen şüpheliye 91 bin 80 lira para cezası kesildi.

İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin Asayiş Şube Müdürlüğü Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma Büro Amirliğine, Eyüp Sultan Camisi çevresinde bir kişiyi sokak hayvanlarının üzerine döktüğü asitlerle birlikte yakaladıklarını bildirmesi üzerine harekete geçilmişti.

91 bin tl para cezası

İhbarın yapıldığı bölgeye giden ekipler, şüpheli Murat Öztürk, Eyüpsultan Polis Merkezi Amirliğine götürdü. Nöbetçi savcı, Murat Ö’nün ifadesinin alınması, ayrıca şüphelinin savcılığa mevcutlu götürülmesi talimatını verdi.

Çaycılık yaptığı öğrenilen Öztürk’ün yakalandığında üzerinde bulunan asitlere savcılık talimatıyla el konarak, incelenmek üzere laboratuvara gönderildi.

Toplam altı suç kaydı bulunan şüpheliye kedilere zarar verdiği gerekçesiyle toplam 91 bin 80 lira idari para cezası da uygulandı.

Hayvanları Koruma Yasası ne diyor?

5119 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 14’üncü maddesi, bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence eden veya acımasız ve zalimce muamelede bulunan kişinin altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması gerektiğini söylüyor.

Ancak şiddetin faili yakalansa dahi çok azı tutuklamayla sonuçlanıyor, çoğu gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılıyor.

Uzmanlar ve hak savunucuları, hayvanlara karşı şiddet olaylarındaki artışı, cezasızlığa bağlıyor.

Ermenek katliamı sanığı, Aydın’da zeytinliklere kömür madeni açmak istiyor

Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi‘nin ortaklarından Hüseyin Hüsnü Özbey’in ortağı olduğu Seba Madencilik, Aydın’ın Efeler ilçesinin Dalama Mahallesi kırsalında kömür ocağı açmak için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvurdu.

Karaman‘ın Ermenek ilçesinde 28 Ekim 2014’te 18 işçinin hayatını kaybetmişti Özbey, katliamın yaşandığı maden ocağının ortaklarından biri. Facianın ardından ocağın diğer sahibi  Saffet Uyar 13 yıl dokuz ay hapis cezasına çarptırılmış; işletmenin teknik nezaretçisi Ali Kurt’a da 13 yıl dokuz ay hapis cezası verilmiş; diğer 16 sanık beş yıldan 11 yıla kadar hapisle cezalandırılmıştı. Özbey ise ‘tali kusurlu’ görülerek beraat etmişti.

Tam ÇED sınırında ruhsat başvurusu

Artı Gerçek‘in aktardığına göre, Bakanlığın Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başlattığı proje kapsamında şirket 835,30 hektar büyüklüğe sahip ruhsat sahasının 24,93 hektarında kömür çıkarmak istiyor.

Yakın zamanda ÇED Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle, kazı ve döküm alanı 25 hektarın üzerindeki açık ocak işletmeleri ÇED sürecine tabi tutuluyor. Şirketler ise genellikle projelerini 25 hektarın altında tutarak bakanlıktan ‘ÇED gerekli değildir’ kararı alma yoluna gidiyor.

Tarım, orman ve zeytinlik alanı

Yılda 20 bin ton kömürün çıkarılması planlanan kömür ocağı konut alanına 2 bin 100 metre ve Madra Çayı’na ise bin 700 metre uzaklıkta. Proje alanıise Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100 bin Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda ‘Orman ve Tarım alanı’ olarak yer alıyor. Arazinin bir kısmı orman alanı, diğer kısmı ise tapulu arazilerden oluşuyor.

Ocağın açılmak istendiği alan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Parsel Sorgu Uygulaması’nda ise zeytinlik olarak kayıtlı. 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunu’na göre söz konusu projeye izin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın izin vermemesi gerekiyor.

Proje hayata geçerse 25 hektarlık alandaki binlerce zeytinlik kesilme tehdidi ile karşı karşıya kalacak. Çevredeki zeytinler de madencilik faaliyetinden olumsuz etkilenecek.

Hüseyin Hüsnü Özbey, maden katliamının yaşandığı Ermenek kömür madeni sahasının işletme ruhsatı sahibi Ermenek Cenne Linyit Kömür Anonim Şirketi’nin hem ortağı hem de bir dönem mesul müdürü idi. Maden katliamı sonrası hazırlanan raporda Hüseyin Hüsnü Özbey ‘tali kusurlu’ olarak sayılmış ve beraat etmişti.

Cenne Maden Ocağı ve Seba Madencilik işçileri ise eylül 2020’de aylarca ücret ödenmediği için eylem yapmıştı.

Ordu Ulubeyliler, bentonit madeninin karşısında durmaya kararlı

Ordu’nun Ulubey ilçesinde Çatallı Mahallesi ve Yeni Sayaca Mahallelerini kapsayan bentonit maden ocağına karşı tepki gösteren köylüler İstanbul’dan gelen aktivistlerle birlikte Ulubey Meydanı’nda basın açıklaması yaptı.

Ordu Çevre Derneği’yle birlikte “ÇED Gerekli Değildir” kararına karşı İdare Mahkemesine dava açan köylüler İstanbul’dan gelen köy derneği yöneticileriyle birlikte madene karşı oldukları basın açıklamasıyla bir kez daha vurguladılar. Basın açıklamasından sonra Yeni Sayaca Sosyal Tesis bahçesinde Ordu Çevre Derneği yöneticilerinin bilgilendirme toplantısı yapıldı.

‘Andır kalsın madeniniz’

Sayaca Çevre Platformu ve İstanbul Sayaca Köyü Sevenleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ethem Çağlar tarafından okunan basın açıklamasında, “Amacımız çevre köyümüzün korunması, gelecek nesillere sağlıksız bir çevre bırakmak adına sessiz kalmamaktır” vurgusu öne çıktı.

Ordu

“Sayaca’nın üstü altından değerli”, “Köylü değil şirketler gidecek”, “andır kalsın madeniniz”, Yeni Sayaca köyünü talan ettirmeyeceğiz”, “Ormanlarımızı size vermeyeceğiz” pankart ve dövizlerin kullanıldığı basın açıklamasında Çağlar, şunları söyledi:

“Amacımız çevre köyümüzün korunması, gelecek nesillere sağlıksız bir çevre bırakmak adına sessiz kalmamaktır. Mücadelemizi duyurmak ve adaletin sağlanması için gereken adımları atmak amacındayız. Maden çalışmasının başlamasıyla birlikte çevrede ve doğada ciddi tahribatlara neden olacaktır. Heyelan, su kaynaklarının yok olması gibi doğal felaketler artacak, köyümüzün ve çevremizin güzellikleri yok olacaktır. Yargı süreci devam etse de çevremizi ve doğamızı korumak hepimizin görevidir. Maden çalışmasının durdurulması için tüm yasal yolları kullanmakta kararlıyız.”

Ordu

Toprağımıza sahip çıkacağız

Basın açıklamasından sonra Yeni Sayaca Sosyal Tesisleri bahçesinde halk toplantısı gerçekleştirildi.

Aynı yerde ikincisi yapılan toplantıya Ordu Çevre Derneği Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül, Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Özbucak, Denetleme Kurulu Üyesi Pervin Demirel ve derneğin üyesi avukatlarından Emrecan Temel katıldı.

Mahkeme süreci ve yapılması gerekenler üzerinde verilen bilgilerden sonra halkın soruları dernek yöneticileri ve avukatı tarafından yanıtlandı.

Halk bu toplantıda da topraklarına sahip çıkacaklarını, bu yolda tek vücut olarak hareket edeceklerini belirtti.