Ana Sayfa Blog Sayfa 1651

Gergerlioğlu’nun beş yıl önceki paylaşımı nedeniyle verilen hapis cezası onandı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında 2016 yılında yaptığı bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle verilen 2 yıl 6 ay hapis cezası Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi tarafından onandı.

Gergerlioğlu, yargılandığı Kocaeli 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 21 Şubat 2018’de “propagandası yapmak” suçundan hapse mahkum edilmişti.

İtiraz üzerine doysa üst mahkemeye taşınmış, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3’üncü Ceza Dairesi de hükmü onamıştı. Temyiz üzerine dosya Yargıtay’a geldi.

Gerekçe şiddetin teşvik edilmesi

Dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Gergerlioğlu’na verilen 2 yıl 6 ay hapis cezasını onadı. Dairenin gerekçesinde, Gergerlioğlu hakkında milletvekili seçilmeden önce soruşturmanın başlatıldığı, kovuşturmaya devam edilerek, hüküm kurulduğu hatırlatıldı.

AA’nın aktardığına göre Yargıtay 16. Ceza Dairesinin gerekçesinde şöyle denildi:

20 Ağustos 2016 tarihli paylaşımında, örgüt mensuplarının silahlı fotoğrafının görsel olarak kullandığı, örgütün cebir ve şiddet içeren eylemlerini meşru gösteren ve teşvik eden ifadeler içerdiği anlaşılmıştır.

PKK’nın meşru gösterilmeye çalışılması şeklindeki eyleminin bağlamı ve mahiyeti itibarıyla örgütün siyasi veya sosyal etkinliğini artırmak, sesinin kitlelere duyurulmasını sağlamak, örgütün başa çıkılması imkansız bir güç olduğu ve amacına ulaşabileceği kanaatini toplum üzerinde oluşturmak, halkın örgüte sempatisini artırmak ve aktif desteğini sağlamak amacı taşıdığı belirlenmiştir.”

Boğaziçi öğretim üyeleri: Hukuk Fakültesi Dekanı da Rektör gibi gayrimeşru

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Melih Bulu‘nun Boğaziçi Üniversitesi‘ne rektör olarak atanmasının ardından öğretim üyeleri tarafından başlatılan protestolar yedinci haftasını geride bıraktı.

Akademisyenler bugün de Güney Kampüs’te yer alan Rektörlük binasına giydikleri mavi cüppeleriyle sırtlarını dönerek protesto gerçekletirdi.

‘Siyasi saldırı devam ediyor’

Polis ablukasında bulunan ve basının alınmadığı kampüsten seslendiklerini belirten öğretim üyeleri “Hisarüstü mahallesi ve kampüsümüzü kuşatan demir barikatlar, zırhlı araçlar ve yüzlerce polis hala oldukları yerde duruyor. Bu abluka derhal kaldırılmalıdır” ifadelerini kullandı.

Gayrimeşru rektör atamasıyla başlayan siyasi saldırı üzerinden yedi hafta geçtiği hatırlatılan açıklamada “Üniversite idaresi hiçe sayılarak, usul ve teammüller çiğnenerek iki yeni fakülte açılmasının üzerinden de iki hafta geçti” dedi.

Fotoğraf: Can Candan

Açıklamada yeni dekan atanması şu sözlerle eleştirildi:

Bu hafta da yine teammüllerimize aykırı olarak Hukuk Fakültesi Dekanının bizlerce seçilmeden bilgi ve görüşümüz alınmadan atandığını öğrendik. YÖK Başkanı bu atamayı tam da “Akademideki aramalara ilişkin şikayetlerin ancak şeffaf ve liyakati önceleyerek özülebileceği’ açıklamasını yaptığı gün gerçekleştirildi. Bu nasıl bir şeffaflık ilkesidir ki Boğaziçi öğretim üyeleri atamayı bir hafta sonra resmi olarak öğreniyor?

‘İstifa etmeliler’

Yapılan basın açıklamasında “Tıpı gayrimeşru rektör gibi, bu Hukuk Fakültesi Dekanının atanmasının da siyasi bir motivasyonla ve kadrolaşma arzusuyla yapıldığı aşikardır. Kamu yararını hiçe sayan partizan müdahaleleri kabul etmiyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Öğretim üyeleri dokuzu tutuklu, 25’i ev hapsi almış olan öğrencilerin serbest bırakılmasını, Rektör, Rektör Yardımcıları ve Hukuk fakültesi Dekanı’nın istifa etmesini talep etti.

 

HDP’li dokuz vekile Kobane fezlekesi

6-8 Ekim 2014’teki Kobane eylemleri ile ilgili soruşturmada, aralarında HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan‘ın da bulunduğu dokuz HDP‘li milletvekili hakkında fezleke düzenlenerek, dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi‘ne sunulmak üzere Adalet Bakanlığı‘na gönderildi.  

Fezlekeye konu olan  27’inci dönem milletvekilleri şöyle:

1. Fatma Kurtulan
2. Garo Paylan
3. Hüda Kaya
4. Meral Danış Beştaş
5. Hakkı Saruhan Oluç
6. Serpil Kemalbay Pekgözegü 
7. Sezai Temelli
8. Pero Dundar
9. Pervin Buldan.

Fezlekeyi hazırlayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı‘nca yapılan açıklamada şöyle denildi:

“06-07-08 Ekim 2014 tarihlerinde ülke genelinde yaşanan ve ‘Kobani olayları’ olarak bilinen terör amaçlı eylemlerde, sokağa çıkma çağrısı yaparak PKK/KCK silahlı terör örgütüne müzahir kitle tarafından silahlı, EYP (El Yapımı Patlayıcı), molotoflu, havai fişekli, taşlı ve sopalı saldırılar sonucunda, ölüm ve şiddet olaylarının yaşanmasına neden oldukları iddiasıyla yürütülen soruşturma sonucunda açılan kamu davasına istinaden, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/6 Esas sayılı dosya üzerinden yargılanan 108 sanıkla birlikte, şiddet olaylarının başlatılması ve devam ettirilmesi yönünde hareket ettiklerine dair deliller elde edilen, halen Halkların Demokratik Partisi 27’nci Dönem Milletvekilleri olan Fatma Kurtulan, Garo Paylan, Hüda Kaya, Meral Danış Beştaş, Hakkı Saruhan Oluç, Serpil Kemalbay Pekgözegü, Sezai Temelli, Pero Dundar ile Pervin Buldan hakkında Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83’üncü maddesi gereği yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle düzenlenen fezleke, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmak üzere Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.”

WhatsApp zorunlu güncellemede ısrar ediyor

Anlık çevrimiçi mesajlaşma uygulaması WhatsApp, verilerin Facebook ve ona bağlı şirketlerle paylaşımını öngören gizlilik sözleşmesi değişikliğiyle ilgili “Güncellememiz Hakkında Daha Fazla Bilgi” başlığıyla bir açıklama yayımladı.

Açıklamada, gelecek haftalarda WhatsApp üzerinde gizlilik politikası güncellemesiyle ilgili daha fazla bilgi sağlayan bir uyarı mesajı yayınlanacağı duyuruldu.

‘Daha fazla bilgilendirme yaptık’

Duyulan endişelerin giderilmesi için konuyla ilgili daha fazla bilginin verildiği ifade edilen açıklamada, zorunlu güncellemeyle ilgili neyin değişeceği, neyin değişmeyeceğinin madde madde anlatıldığı bilgilendirme metnine yönlendirildi.

AA’nın haberine göre söz konusu açıklamada “Daha önce bu güncelleme hakkında çok fazla sayıda yanlış bilgiyle karşılaştık” ifadelerine yer veren kuruluş, “WhatsApp’ı kullanmaya devam etmeleri için bu güncellemeleri incelemelerini ve kabul etmelerini hatırlatmaya başlayacağız” dedi.

Eleştirilere neden olmuştu

Gizlilik politikası ve hizmet şartlarında değişikliğe gideceğini açıklamasının ardından büyüyen tepki nedeniyle WhatsApp, 8 Şubat’ta yürürlüğe sokmayı planlandığı uygulamayı, 15 Mayıs’a ertelemek ve kullanıcılara yaptıkları değişiklikleri açıklamak için bir hasar sınırlama kampanyası yürütmek zorunda kalmıştı.

Şirket, kullanıcıların “WhatsApp Gizlilik Politikası” aramasıyla ilk sırada görünsün diye Google’a ödeme yaparak “Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları güncellemesinin arkadaşlarınız veya ailenizle olan mesajlarınızın gizliliğini hiçbir şekilde etkilemeyeceğini açıklığa kavuşturmak istiyoruz” mesajını yayınlatmıştı.

WhatsApp, Türkiye’de de çok sayıda kullanıcısını, başta Telegram olmak üzere Signal ve BİP gibi  diğer mesajlaşma uygulamalarına kaptırmıştı.

Meke Gölü beyaza büründü

Konya‘nın Karapınar ilçesinde bulunan Meke Gölü bölgesi geçtiğimiz salı gününden itibaren Konya Ovası‘na düşen kar yağışıyla birlikte beyaza büründü.

Meke Gölü, 5 milyon yıl önce volkanik patlamayla meydana gelen kraterin zamanla suyla dolması, 9 bin yıl önce ise gölün ortasında ikinci patlamanın olması ve buranın da suyla dolması sonucu oluşmuştu.

2000’li yılların başında kurudu

Yer altı su varlıklarından beslenen ve suyu tuzlu olan Meke’nin ortasında, 50 metre yükseklikte volkan konisi bulunuyor. Daha önce 12 metre derinliğinde su bulunan Meke Gölü, 2000’li yılların başından itibaren kuraklık ve bilinçsiz tarımsal sulama sonucu yer altı su seviyesinin her geçen gün azalması sonucu kurudu.

‘Önceden burada suya giriyorduk’

DHA’nın haberine göre; farklı yapısıyla dikkat çeken Meke’de, kar örtüsüyle görsel güzellik oluştu. Kar örtüsüyle Meke Gölü’nün seyredilmeye değer bir görüntüye kavuştuğunu ifade eden Reşadiye Mahallesi Muhtarı Mustafa Yapar şu ifadeleri kullandı:

Çocukluğumuz burada geçti. Gerçekten çok güzel bir görünümü vardı. Şimdi ise kar yağdığı zaman ayrı güzel oluyor. İnşallah eskisi gibi olmasını istiyoruz. Buraya turistlerin de gelmesini istiyoruz. Meke Gölü eskisi gibi değil. Önceden biz burada suya da giriyorduk, şimdi su yok. İnşallah suyumuz yine olur. Burası kışın bile doğa harikası. Kar yağdığı zaman dünyanın nazar boncuğu harika bir hale bürünüyor.”

Bilim insanları güneş pillerinin verimliliğini ve güvenliğini artıracak bir yol buldu

Manchester Üniversitesi‘nden bilim insanları, perovskit güneş pillerinin çevre güvenliğini artırarak güneş enerjisi teknolojisinin alımını hızlandırmanın bir yolunu buldu.

Sentetik bir mineral olan perovskit ile hazırlanan güneş pilleri silikon güneş pillerinin aksine toplu olarak üretilebildikleri için ilgi toplamıştı. Ayrıca bu madde ile güneş panellerinin pencereler ve farklı yapıdaki çatılarda kullanılabilecek olması ve hafif olmaları da avantaj sağlıyordu.  Ancak perovskit güneş pillerinin kurşun içermesi ve hücreler hasar gördüğünde kurşun iyonları sızdırması çekince yaratıyordu.

İnsan doğasından ilham alındı

Çalışmayı yürüten Brian Saunders ve David Lewis, kırık hücrelerden kurşun salımını ortadan kaldırmanın bir yolunu buldu.

İnsan kemiğinin önemli bir bileşeni olan hidroksiapatit isimli mineralden ilham alan araştırmacılar inorganik maddedeki kurşun iyonlarını yakalayan bir ‘arıza emniyeti’ yarattı. Böylece hücreler zarar gördüğünde toksinlerin çevreye yayılması yerine depolanması sağlanmış oldu.

Verimliliği de arttı

Tehlikenin azaltılmasının yanı sıra Mühendislik ve Fizik Bilimleri Araştırma Konseyi (EPSRC) tarafından desteklenen projede hidroksiapatit ilavesinin güneş pilinin verimliliğini yüzde 21 yükselttiği tespit edildi. Artan verimlilik ise enerjinin daha düşük maliyetle üretilebileceği anlamına geliyor.

Techxplore’un aktardığına göre Saunders, “Şu ana kadar perovskit güneş pillerindeki en büyük sorun kurşunun yaratacağı potansiyel çevre sorunu olmuştu. Örneğin bu güneş pilleri dolu yağışı nedeniyle hasar görürse iyonlar sızabilirdi” dedi.

Cihaz içi arıza koruma sistemi oluşturduklarını belirten Saunders, “Perovskit güneş pillerinin doğal güvenliğini artırarak, net sıfır CO2 emisyonu elde etme uğraşında güneş teknolojisinin daha geniş bir şekilde yayılmasına yardımcı olacağını umuyoruz” ifadelerini kullandı.

Mimar Kadir Topbaş’a ne sorardım -Hakkı Yırtıcı

Düşünün mimarsınız, ayrıca “sanat tarihi ve arkeoloji” alanında doktora tezi yazmışsınız, yani kente, mimarlığa, doğaya, tarih ve kültüre dair derinlemesine bilgiye sahipsiniz, ayrıca ülkenin en uzun süre iktidarda kalan partisinin siyasi desteğini arkanıza almış ve Türkiye’nin en büyük kentinde üç dönem belediye başkanlığı yapmışsınız.

Ve tekrar düşünün, ne büyük fırsat! Elinizde daha önce hiçbir belediye başkanının sahip olmadığı bir süre olmuş ve kısa vadeli popülist projeler yerine uzun vadeli, sürdürülebilir, kamu yararına gerçekçi projeler geliştirebilirdiniz.

Evet, geçenlerde vefat eden Dr. Mimar Kadir Topbaş’tan bahsediyorum.

Kadir Topbaş, Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölümü mezunu; İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi ve Arkeoloji Programı’nda “Hidiv Kasrı ve Boğaziçi Sivil Mimarisindeki Yeri” başlıklı bir tez hazırlayarak “doktor” unvanı aldı; 2004 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı seçildi ve üç dönem üst üste seçilerek tam 13 yıl belediye başkanlığı yaptı.

Hepimizin bildiği gibi Topbaş, belediye başkanlığının üçüncü dönemini tamamlayamadan 2017 yılında istifa etti, daha doğrusu istifa ettirildi. İşin siyasi boyutunu, cevaplanmamış sayısız soruyu siyaset bilimcilere bırakarak yazıya devam ediyorum.

Topbaş’ın ‘kent suçları’

Önce Topbaş’ın her biri “kent suçu” olarak tarif edilen ve İstanbul’a geri dönüşü olmayan zararlar veren icraatlarının birkaçını hatırlayalım:

  • 1999 depreminin ardından İstanbul’da “Afet Acil Eylem Planı” çerçevesinden belirlenen toplanma alanları sayısı 493’ten 77’ye düştü.
  • Örneğin Bakırköy’de Marmara Forum’un üzerinde bulunan arazi deprem toplanma alanı idi. Proje imar planına aykırılık nedeniyle mühürlenmesine rağmen inşaata devam edildi ve 2011 yılında açıldı. 2016 yılında Marmara Forum Garden Office binası İBB’ye bağışlandı ve böylelikle AVM, İBB’ye şartlı bağış karşılığında yasallaştı.
  • Kıyıları halka kapatan Galataport ve Haliçport projelerine onay verildi.
  • Üsküdar Meydanı’nı genişletmek amacıyla Boğaz’a kazıklar çakıldı, Boğaz’ın doğal görünümü değişti, ekolojisi zarar gördü.
  • Yenikapı ve Maltepe miting alanları için denize dolgu yapıldı. Yenikapı miting alanı ile Tarihi Yarımada’nın doğal görünümü bozuldu.
  • Kuzey Marmara Otoyolu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı Topbaş döneminde hayata geçti. İstanbul’un iklimi bozuldu ve ekolojik düzeni tahrip oldu.
  • Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi kapsamında meydan beton bir zemine dönüştü.
  • Mecidiyeköy Ali Sami Yen Stadyumu ve Tekel Likör ve Kanyak Fabrikası arazilerine lüks ofis ve rezidans kuleleri dikildi.
  • Sayısız orman arazisi imar değişiklikleri ile konut ve ticaret alanına dönüştü.
  • Kentsel dönüşüm projesi adı altında bölge sakinleri kentin dışına sürüldü, Sulukule‘de olduğu gibi.

Yukarıda sıraladığım ve sıralayamadığım her proje birer “kent suçu.” Hiçbirinde kamu yararı gözetilmedi. Her biri toplumsal muhalefete, ilgili meslek odaları ve STK’ların itirazları, hatta birçoğu mahkeme iptal kararlarına rağmen hayata geçirildi.

AKP’nin inşaat imparatorluğu

Fakat bütün bunları sadece Topbaş özelinde anlamlandırmak yanlış olacaktır. AKP iktidarında bir inşaat imparatorluğu kuruldu, muazzam boyutta bir rant ekonomisi oluştu, belirli gruplara haksız sermaye aktarımları yapıldı. Topbaş bu sistemin aktörlerinden sadece biri idi. Ayrıca sadece Topbaş dönemi değil özellikle 1980’den sonra neo-liberal politikalara teslim olan Türkiye’nin geçmişi unutulmamalı. Ancak Topbaş’ın belediye başkanlığı dönemi bu politikaların en vahşi şekilde uygulandığı dönem oldu.

Tabii asıl şu unutulmamalı: Kente karşı işlenen suçlar, basit birer “imar suçu” değil, patronaj ilişkileri çerçevesinde gelişen, siyasal popülizm ile beslenen, merkezi ve yerel yönetimler ile beraber ilerleyen bir sürecin uzantılardır.

Topbaş, İstanbul’un şimdiye kadarki tek “mimar” belediye başkanı, ama o, mesleki birikimini değerlendirmek yerine küresel sermayeyi İstanbul’a çekmek için hükümetin politikaları ile uyumlu olarak ambalajı cafcaflı bir kent yaratmak istedi. Fakat tüm bu süreçte geriye sınıf farkının ve yoksulluğun derinleştiği, tarihsel ve kültürel değerleri yiten, iklim değişiklikleri ile boğuşan, yaşanması zor bir İstanbul bıraktı.

Son olarak şunu söyleyeyim. Kadir Topbaş hayatta olsa ve kendisiyle bir meslektaşı olarak röportaj yapma fırsatı bulsam şu soruyu sorardım: “Tüm mesleki birikiminize karşın, İstanbul’a karşı işlediğiniz sayısız kent suçu ile anılıyorsunuz. Döneminizde İstanbul’un tarihi, kültürü, doğası büyük zarar gördü, kent rant ekonomisine teslim oldu ve betona gömüldü. Geriye baktığınızda kendinizi bir mimar olarak nerede görüyorsunuz ve asıl ne hissediyorsunuz?”

(Bu yazı ilk olarak Gazete Duvar’da yayımlanmıştır.)

Kedi ve köpeklerin kimliklendirilmesi zorunlu hale getiriliyor

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, sahipli kedi ve köpeklerin kimliklendirilmesi uygulamasına geçilmesi için Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü ve Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) arasında bir protokol imzalandı.

Bu protokolle birlikte; kedi, köpek ve gelincikler takip edilebilecek. Böylece başta kuduz hastalığı olmak üzere hayvan hastalıklarıyla daha etkin mücadele etmek amaçlanıyor. Ayrıca, sokağa terk edilen veya kaybolan hayvanların sahiplerine de ulaşılması da hedefleniyor.

Gönüllü kayıt olunabilecek

AA‘nın haberine göre, kedi ve gelincikler bu yıldan itibaren gönüllü kayıt altına alınabilecek. Ayrıca, bakanlıktan üretim izni alınmış ev ve süs hayvanları üretim merkezlerindeki kedi, köpek ve gelinciler de kayıt altında olacak.

Sahipli köpeklerin bu yıldan itibaren, sahipli kedi ve gelinciklerin de 2022 yılından itibaren bireysel olarak kimliklendirilerek kayıt altında olması zorunlu.

Uygulamanın esaslarına ilişkin bilgiler

Uygulama esaslarına ilişkin yapılan açıklamada, yeni doğan ev hayvanının sahibi, doğum tarihinden itibaren en geç üç ay içinde Bakanlığın il veya ilçe müdürlüğüne başvuracak.

Mikroçip takılanan ve pasaport düzenlenen ev hayvanları 15 gün içinde, ev hayvanlarına yapılan aşılar ve sahip değişikliğiyle ilgili bilgiler ise en geç 15 gün içinde kaydedilecek.

Sahipsiz hayvanların, hayvan barınakları tarafından gerçek ya da tüzel kişiliklere verilip sahiplendirilmesi durumunda ise, hayvanın sağlık karnesiyle sahiplendirme tarihinden itibaren en geç 60 gün içinde il veya ilçe müdürlüklerine başvurulması gerekiyor.

Hayvanı kaybolanlar il veya ilçe müdürlüklerine bildirecek

Kayıtlı ev hayvanlarının ölümü ya da kaybolması halinde en geç 60 gün içinde ev hayvanı sahibi, durumu il veya ilçe müdürlüğüne bildirecek.

Terk edilmiş hayvanı bulan kişiler, bu hayvanları sahiplenmek isterse il veya ilçe müdürlüklerine başvuru yapabilecek.

Kedi, köpek ve gelinciklere deri altı mikroçip uygulanacak ve el terminali aracılığıyla okunabilecek. Böylece sokağa terk edilen hayvanların kime ait olduğu el terminaliyle okunarak sahibi tespit edilecek.

Hastalıklar kayıt altında

Bunların yanında, kuduz aşısı başta olmak üzere hayvanın geçmişine ait tüm hastalıkları kayıt altına alınacak.

Mikroçip uygulaması Bakanlık bünyesinde çalışan veteriner hekimler veya onların gözetiminde veteriner sağlık teknikeri veya teknisyenleri tarafından yapılabileceği gibi serbest veteriner hekimler tarafından da yapılabilecek.

Endonezya’da kıyıya vuran 45 balinanın yalnızca üçü kurtarılabildi

Endonezya’nın Doğu Cava eyaletinde sığ sularda mahsur kalan 45 kısa yüzgeçli pilot balina kıyıya vurdu. Yetkililer yalnıza üç tanesinin kurtarılabildiğini açıkladı.

Eyalet Valisi Khofifah Indar Parawansa, üç balinanın Modung sahilinde gönüllüler ve yetkililer tarafından denize geri itildiğini söyledi.

Kıyıda gömülecekler

ABC News’in aktardığına göre Parawansa yaptığı açıklamada balinaların neden kıyıya vurduğuna dair araştırmanın yapıldığını, ölen balinaların ise kıyıya gömüleceğini söyledi.

Parawansa, “Okyanusa geri dönmelerine yardım eden gönüllüler, balinaların bir kısmının, anneleri hala sahilde karaya oturduğu için tekrar kıyıya geri döndüğünü söyledi” dedi.

Whale Stranding Endonezya‘dan alınan verilere göre, geçen yıl ülkede çoğu yunuslardan oluşmak üzere 59 sahile vurma olayı yaşandı.

 

Beyaz Saray: Teksas’taki kar fırtınasının iklim krizinden olması muhtemel

Amerika Birleşik Devletleri’nin Teksas eyaletinde yaşanan kar fırtınası ve milyonlarca kişinin elektriksiz kalması Beyaz Saray ile ABD Başkanı Joe Biden’ın başkanlığını onaylamayan Teksas Valisi Greg Abbott arasındaki anlaşmazlığı derinleştirdi.

ABD’nin en büyük petrol ve doğal gaz üreten eyaletinin valisi, geçtiğimiz ocak ayında eyalet yetkililerine Biden’ın yeni petrol ve doğal gaz kira sözleşmelerini durdurma ve fosil yakıt sübvansiyonlarını kesme çabasına karşı çıkılmasını emretmişti.

‘İklim değişikliğinin gerçek olduğunu gösteriyor’

Eyaleti günler boyunca etkisi altına alan kar fırtınasının ardından açıklama yapan Beyaz Saray iç güvenlik danışmanı Liz Sherwood-Randall, kar fırtınasının Cumhuriyetçilerin küçümsediği iklim değişikliğinden kaynaklanmış olabileceğini söyledi.

Yaptığı açıklamada “Bu hafta yaşadığımız aşırı hava olayları … bize bir kez daha iklim değişikliğinin gerçek olduğunu ve şu anda gerçekleştiğini ve buna yeterince hazırlıklı olmadığımızı gösteriyor” dedi.

Rüzgar ve güneş enerjisi suçlandı

Eyaletin elektrik şebekesini işleten Teksas ajansı ise elektrik kesintilerinin en büyük sebebinin güneş ve rüzgar enerjisi sistemlerindeki arızalardan kaynaklandığını öne sürmüştü.

Beyaz Saray sözcüsü Jen Psaki ise bu raporların yanlış olduğunu belirterek ABD ulusal altyapısının nasıl daha iyi korunacağını ve ileriye dönük dayanıklılığın nasıl sağlanacağını değerlendirmenin kritik olduğunu söyledi.

Üçte ikisinin sebebi doğal gaz sistemi

Çevre avukatı ve Rice Üniversitesi profesörü Jim Blackburn, soğukta kaybedilen elektrik gücünün üçte ikisinin doğal gaz kaynaklarının eksikliğinden ve üçte birinin rüzgar türbini kapanmalarından kaynaklandığını söyledi.

Elektrik kesintilerine karşı bölge sakinlerinin tepkisi büyürken, eleştirmenlerin Teksas’ın enerji alt yapısının kışa hazır hale gelmesini sağlamak için yapılan uyarıların ciddiye alınmaması tepki topladı.

Federal yardım yolda

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada Joe Biden’ın Perşembe günü Vali Abbott ile konuştuğu ve federal hükümetin etkilenen kişilerin ihtiyaçlarını karşılamak için harekete geçeceği sözü verildiği belirtildi.

Biden ayrıca ek federal kurumlara Teksaslılara yardım etmek için atılabilecek acil adımları incelemeleri için talimat vereceğini söyledi.