Ana Sayfa Blog Sayfa 1036

TİP’e Kazdağları yanıtı: Etüt çalışmaları sürüyor, maliyet hesabı yapılacak

Türkiye İşçi Partisi (TİP) sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil‘in, Kazdağları’ndaki altın madeni için yapılan tahribatın rehabilitasyonunu soran önergesine yanıt geldi.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Sözkonusu alanda etüt-proje çalışmalarının devam ettiğini, sahada dikim çalışmalarının yapılacağını söyledi.

Kanadalı Alamos Gold şirketi, siyanür kullanarak altın aramak için 350 bin ağacı kesmiş ve bölgedeki toprağı da kazıyarak taşımıştı.  Büyük tepki uyandıran ve onbinlerce kişinin bölgeye giderek protesto ettiği maden çalışmasına karşı Kirazlı’da başlatılan çadır nöbeti 400 günü aşkın süre devam etmiş ve şirketin ruhsat süresi uzatılmamıştı.

Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü de CİMER başvurusuna verilen yanıtta şirketin izin iptallerinin gerçekleşeceğini ve bölgenin rehabilite edilmesi için planlamalara başlanacağını söyledi. 

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Kadıgil’in rehabilite çalışmalarının ne zaman başlayacağına ilişkin sorusuna yanıtı şöyle oldu:

“Söz konusu alanda etüt-proje çalışmaları devam etmekte olup; üzerinde örtü olan alanlar korunacak, geri kalan alanda makinalı arazi hazırlığı (ekstevatör, dozer vb.) yapılarak saha dikime hazırlanacaktır. Dikim yapılacak alana bitkisel toprak serilecektir. Gerekirse koruma sıkıntısı bulunan alanlarda dikenli tel çit ihata ile koruma sağlanacaktır. Dikim çalışması sonrası da üç yıl süre ile ot alma, çapa, sürgün kontrolü ve tamamlama gibi bakım çalışmaları yapılacak olup, etüt-proje çalışmaları tamamlandıktan sonra maliyet hesabı yapılacaktır.”

Soru önergesindeki diğer hususlara ilişkin ise bakanlığın görev alanına girmediği belirtilerek yanıt verilmedi.

Kadıgil soru önergesinde şu ifadelere yer vermişti:

Alamosgold Inc’in Türkiye’de bağlı kuruluşu Doğu Biga Madencilik A.Ş.’ne ait Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artış ve Zenginleştirme Projesi’nin ÇED Raporu ekinde yer alan İR: 82225 No’lu İşletme Ruhsatın süresi 13.10.2019 tarihinde dolmuştur. Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamaya istinaden Doğu Biga Madenciliğe verilmiş izinler 27.10.2020’de geri teslim alınarak iptal edilmiş, saha bakanlık uhdesine geçmiştir. 13.10.2021 tarihinde sahada kalan konteynırların çıkarılması için verilen süre de dolmuş, saha şirket tarafından tamamen boşaltılmıştır.

Tarım ve Orman Bakanlığı yaptığı açıklamada sahanın orman vasfına tekrar kavuşması için rehabilitasyon çalışmaları ve bütçe görüşmelerine başlandığı yer almıştır. Fakat açıklamanın ardından bir yıl geçmesine rağmen, 347.815 ağacın kesilerek büyük bir tahribata uğrayan sahada herhangi bir rehabilitasyon çalışması yapılmadığı görülmektedir.”

‘Çalışmalar ne zaman başlayacak?’

Kadıgil, Bakan Pakdemirli’ye rehabilitasyon çalışmaları adına herhangi bir takvim oluşturulup oluşturulmadığını sormuştu:

  • Söz konusu alanda rehabilitasyon çalışmaları için herhangi bir takvim oluşturulmuş mudur? Çalışmalar ne zaman başlayacak ve ne zaman son bulacaktır?
  • Rehabilitasyon çalışmaları için ayrılan bütçe miktarı nedir?
  • Alamos Gold Inc’e ait olan ve ÇED olumlu kararı zaman aşımına uğrayarak geçerliliğini yitiren Ağı Dağı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Projesinin bulunduğu sahanın maden ruhsat alanı dışına çıkarılması düşünülmekte midir?”

HDP’ye de şablon yanıt

Başlaması gereken rehabilitasyon çalışmalarına ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun verdiği soru önergesine de aynı şablon yanıt gönderildi.

Bakanlığın yanıtında alanın doğal türlerinin karaçam, kızılçam ve meşe olduğu belirtildi; etüt-proje çalışmalarının tamamlanmasının ardından yapılacak rehabilitasyon sürecinin Orman Genel Müdürlüğü tarafından takip edileceği kaydedildi.

Yanıtta başka herhangi bir detay ve bilgiye ise yine yer verilmedi. 

Altı yıl boyunca boynunda lastikle yaşayan timsah kurtarıldı

Endonezya‘da altı yılı aşkın bir süredir boynundaki lastikle yaşamak zorunda bırakılan timsah, nihayet kurtarıldı. Timsahın boynundaki motosiklet lastiği bir vatandaş tarafından çıkarıldı.

Endonezya’nın yerlileri tarafından “buaya kalung ban” (lastik kolyeli timsah) olarak adlandırılan timsah, ilk olarak 2016’da Endonezya’daki Palu Nehri yakınında görüldü. Yerel halk tarafından fark edilen timsah endişelere yol açtı. Timsah, altı yılı aşan sürenin sonunda motosiklet lastiğinden kurtarıldı.

Ajanimo’dan Sinem Ergüven‘in aktardığına göre; timsahın 7 Şubat’ta lastikten kurtarılma anları kameralara yansıdı.  Akabinde video sosyal medyada paylaşılmaya başlandı. Lastikten kurtarıldıktan timsah daha sonra tekrar nehre bırakıldı.

 

NBC timsahı Tili isminde bir kuş tüccarı yakaladığını duyurdu. Tili timsahı besleyerek çenesine bir ip bağladığını ve böylece lastiği çıkarabildiğini söyledi. Tili timsahı lastikten kurtarmak için 3 hafta boyunca aynı işlemi denediğini söyledi.

Bu timsahın ilk kurtarma denemesi değildi. Daha önce de Endonezyalı yetkililer, hayvanı içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarabilecek herkese belirsiz bir ödül teklif etmiş ancak bir ay sonra kamu güvenliği endişelerini öne sürerek yarışmayı iptal etmişti.

‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz’ diyen kadınlar hakim önünde

Türkiye‘nin İstanbul Sözleşmesi‘nden çekilmesini İzmir’de protesto eden kadınlara yönelik açılan davanın ilk duruşması görüldü.

Kadınlar 5 Ağustos 2020 günü Alsancak’ta bir araya gelmiş; polisin müdahalesi sonucu  18 kadın darp edilerek gözaltına alınmıştı. Kadınlar hakkında “2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” suçlamasıyla dava açıldı.

44’üncü Asliye Ceza Mahkemesi‘nde bugün görülen duruşma öncesi adliye önünde bir araya gelen kadınlar açıklama yaptı. Açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için sokaklarda, meydanlarda mücadele etmekten, “İstanbul Sözleşmesini Uygulayın” demekten hiç vazgeçmediklerini belirten kadınlar, Sözleşme uygulanmadığı için yüzlerce, binlerce kadının katledildiğini vurguladı.

Sözleşmeyi uygulamayan ve kadın katliamlarına göz yuman iktidarın bir gece yarısı sözleşmeden çekileceğini duyurduğunda ise kadınların İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmak için sokaklara çıktığı ifade edilen açıklamada şunlar dile getirildi:

“5 Ağustos 2020 tarihinde de memleketin her yerinde eş zamanlı eylemler için bir araya geldik. İzmir’de Alsancak ÖSYM önünden Türkan Saylan Kültür Merkezi’ne yapacağımız yürüyüş emniyetin keyfi tutumuyla engellenmeye çalışıldı. Yürüyüşümüzün önüne barikatlar kuruldu. Yaşamak için, haklarımız için yürümemiz engellenmeye çalışılırken işkence ile gözaltına alındık. Darp edildik, hakarete uğradık, pandemi olmasına rağmen saatlerce gözaltı aracında polis şiddetiyle karşı karşıya kaldık”

Gözaltına alınan ve işkence gören 18 kişinin yargılanmak istendiğini belirten kadınlar, “Cevabımız net; sokaklarda olduğu gibi İstanbul Sözleşmesini mahkemelerde de savunmaya devam edeceğiz. Tek bir kişi daha eksilmemek, ölmemek, taciz-tecavüz korkusuyla yaşamamak için İstanbul Sözleşmesini geri kazanmaya ve etkin bir şekilde uygulatmaya kararlıyız. İstanbul Sözleşmesi Bizimdir, Vazgeçmiyoruz” dedi.

Bir sonraki duruşma 13 Mayıs’ta

Duruşmaya yargılanan kadınların bir kısmı ve avukatları ile olay esnasında yaralandığı iddia edilen bir polis memuru katıldı. İfade veren kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için anayasal haklarını kullandıklarını, Sözleşme’nin kadınların yaşam güvencesi olduğunu ve yaşamı savunmak için orada bulunduklarını belirtti.

Duruşmada ifade veren polis memuru ise darp edildiğini iddia ederek, davada yargılanan 18 kişiden de şikayetçi olduğunu dile getirdi.

Kadınların avukatları ise yaşanan polis şiddetinin görüntülerini mahkemeye sundu. İfadelerin ardından mahkeme heyeti, görüntülerin incelenmesi ve eksik ifadelerin tamamlanması için davayı 13 Mayıs tarihine ertelendi.

Kojenerasyon tesisleri ve güneş enerjisinden 152 milyon kilovat saat elektrik üretildi

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), 2021’de enerjiyi daha verimli kullanmak amacıyla elektrik ve ısı enerjisinin birlikte üretilmesini sağlayan bir teknoloji olan kojenerasyon tesisleri ve güneş enerjisi panelleri ile 152 milyon kilovat saat elektrik enerjisi üretti.

İSKİ’den verilen bilgiye göre; İkitelli, Kağıthane ve Büyükçekmece İçmesuyu Arıtma Tesisleri ile Ferhatpaşa, Kartal, Battalgazi, Eşref Bitlis ve Esenyalı Terfi Merkezleri’ndeki su depolarının üzerindeki güneş panelleri aracılığıyla yaklaşık 5 milyon kilovat saat enerji üretildi.

Öte yandan, kojenerasyon üniteleri kullanılarak Ambarlı, Ataköy, Tuzla, Paşaköy İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisleri’nde ise yaklaşık 147 milyon kilovat saat enerji elde edildi.

İSKİ, üretilen enerjiyi tesislerin iç ihtiyacı olan aydınlatmada ve pompa istasyonlarında suyun basınçlandırılmasında kullandı. Açıklamaya göre; santraller ve üniteler sayesinde susuzlaştırma benzeri çok sayıda prosesin enerji ihtiyacı da karşılandı.

Ortalama bir ailenin ayda 230 kilovat saat elektrik tükettiği varsayılırsa İSKİ’nin ürettiği elektrik, yaklaşık 660 bin ailenin bir aylık tüketimine eş değer.

Meta, tacizi durdurmak için avatarlara ‘kişisel koruma alanı’ ekliyor

Facebook, Instagram ve Whatsapp gibi uygulamaların çatı şirketi olan Meta, tacizi durdurmayı amaçlayan Horizon sanal gerçeklik deneyimlerine bir “kişisel sınır” sistemi ekliyor.

Yeni özellik, Horizon Worlds oluşturma platformunda ve Horizon Venues canlı etkinlik hizmetinde varsayılan olarak etkinleştirecek. Böylece avatarların etrafında görünmez bir sanal bariyer oluşturularak diğer avatarların çok yaklaşmasını engellenecek, ancak birine yumruk atmak veya beşlik çakmak için kolunuzu uzatabileceksiniz.

Geçen hafta Meta’nın test kullanıcılarından olan bir kadın, programa girer girmez sanal ortamda bir çok erkek tarafından toplu tecavüze uğradığını ileri sürmüş; olay büyük tepki toplamıştı.

70 cm’lik yarıçap oluşturulacak

Yeni oluşturulan sınır sistemi, kullanıcıların başka bir avatara çok yaklaşmaları durumunda ellerini ortadan kaldırabilecek mevcut bir özellik üzerine kurulu. Şirketin açıklamasına göre, sanal ortama giren herkese yaklaşık 70 cm’lik bir sanal kişisel alan yarıçapı verilecek ve avatarlar arasında 1.5 metreye yakın bir alan yaratılacak.

Meta sözcüsü Kristina Milian, sistemin insanların sanal gerçeklikte nasıl etkileşime girdiğine dair standart normlar oluşturmayı amaçladığını ve kullanıcıların kişisel sınırlarını devre dışı bırakmayı seçemeyeceklerini söyledi. Bununla birlikte, insanların yarıçapın boyutunu özelleştirmesine izin verilebilecek.

Yeni yazılıma göre, herhangi biri kişisel alanınıza girmeye veya ışınlanmaya çalışırsa, hareketi durdurulacak. Ancak Milian, başka bir avatarın yanından geçebileceğinizi, böylece kullanıcıların girişleri engellemek veya insanları sanal alanda tuzağa düşürmek için sınır baloncuklarını kullanmak gibi şeyler yapılamayacağını söyledi.

Meta’nın değişiklikleri, uzun bir beta testinin ardından Horizon Worlds’ün halka açılmasından iki ay sonra kullanıma sunulacak. ‘Kişisel alan baloncukları’  VRChat ve Rec Room gibi eski sanal gerçeklik sosyal alanlarında standart bir seçenek olarak bulunacak ancak kullanıcılar bu hizmetlerde boyutlarını değiştirme veya kapatma olanağına sahip olacak.

Haydarpaşa Lisesi’ne yıkım kararı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Üsküdar‘da yer alan ve doğal sit statüsü değiştirilen Haydarpaşa Lisesi ve Validebağ Korusu ile ilgili yeni detaylar ortaya çıktı. Velilere lisenin yıkılıp yeniden yapılacağı, öğrencilerin seneye başka bir okula geçici olarak nakledileceği belirtildi.

Gazete Duvar’dan Hazal Ocak’ın haberine göre; veliler duruma tepki gösterirken Validebağ Gönüllüleri Derneği ise lisenin koru içinde kaldığını ve korunun parçalara bölünerek işlem yapılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek sit değişikliği kararının iptali istemiyle dava açtı. Dava dilekçesinde, “Koru gelecek kuşaklara bırakılmalı” denildi.

Bakanlık, Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle kurulan Haydarpaşa Lisesi’nin doğal sit statüsünü 28 Kasım 2021’de değiştirmişti. Kararla, Altunizade’deki lisenin bulunduğu alan, doğal sit alanından ‘sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı‘na dönüştürülmüştü. Kararla bahsi geçen bölgelere, doğal ve kültürel bakımdan uyumlu, düşük yoğunlukta faaliyetlere, entegre tesis yapılmasına, turizm ve yerleşimlere izin verilmiş oldu.

Hukuken Haydarpaşa Lisesi doğal sit alanı diye bir alan yok

Validebağ Gönüllüleri Derneği, 26 Ocak 2022 tarihinde bakanlığın kararının iptali istemiyle dava açtı. Dava dilekçesinde, “Haydarpaşa Lisesi doğal sit alanı” diye bir koruma alanının hukuken ortaya konulmasının mümkün olmadığı belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:

“Validebağ Korusu doğal sit alanının parçalara bölünmesi yönündeki her türlü idari işlem hukuka aykırıdır. Resmi Gazete’de yayımlanan ilanda yer alan ifade ile ‘Haydarpaşa Lisesi Doğal Sit Alanı’ diye bir koruma alanı bugün veya geçmişte bulunmamaktadır. Gerçek ve doğru tanımlama ‘Validebağ Korusu Doğal ve Tarihi Sit Alanı’dır. Zira ilanda yer alan uydu fotoğrafında gösterilen 30.153,89 Metrekarelik bölge ‘Validebağ Korusu Doğal Sit Alanı’ sınırları içerisinde kalmaktadır.”

‘Sit alanına aykırı olarak her türlü müdahalenin önü açıldı’

Dilekçede “Bu alanda doğal ve tarihi sit alanına aykırı olarak her türlü müdahale ve yapılaşmanın önü açılmıştır. Söz konusu alanda yer alan anıt ağaçların ve diğer tabiat varlıklarının, sahip oldukları nitelikler itibariyle mutlak surette korunması ve doğal miras olarak gelecek kuşaklara bırakılması gerekmektedir. Dava konusu karar alınırken, kamuoyunun ve bilim insanlarının görüşü de alınmamıştır. Dolayısıyla, alanın koruma statüsünün hangi kriterlere göre değiştirildiği belirsizdir. Yapılan değişiklik ile koruma statüsünün neden düşürüldüğü gerekçeli olarak açıklanmamıştır” sözlerine yer verildi.

Proje sosyal medyadan öğrenildi

Dava süreci devam ederken İstanbul Valisi Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından, “Üsküdar ilçemizde 88 yıllık eğitim çınarımız Haydarpaşa Anadolu Lisemiz tarihi dokusu korunarak yeniden inşa ediliyor” mesajını paylaştı. Karara tepki gösteren veliler, söz konusu projeyi sosyal medya paylaşımıyla duyduklarını belirtti. Bunun üzerine ise Haydarpaşa Lisesi Eğitim Vakfı açıklamada bulundu. Açıklamada inşa süresinin yaklaşık 15-18 ay arasında süreceği vurgulandı.

 

Beş kıtada vatandaş anketi: Dünya yanarken liderler izliyor

Beş kıtada, 13 ülkede gerçekleştirilen “Küresel Sürdürülebilirlik Anketi”, vatandaşların hükümetleri ve şirketlerin iklim kriziyle mücadeleleri hakkında yaşadığı hayal kırıklığını ortaya çıkardı.

ABD merkezli internet haber mecrası POLITICO‘nun yaptırdığı; 16-22 Aralık 2021’de bin yetişkini kapsayan ankete yanıt verenler, şirketlerin daha yüksek vergiler ödemek de dahil olmak üzere iklim değişikliğiyle mücadele maliyetinin daha büyük bir bölümünü paylaşmaları gerektiğini belirtti. Fosil yakıt şirketleri ise en çok şüpheyle karşılananlar arasında.

Amerika Birleşik Devletleri, iklim eylemi konusunda en büyük ideolojik bölünmeye ev sahipliği yapıyor. Sol eğilimli seçmenlerin yüzde 97’si iklim değişikliği konusunda endişelerini dile getirirken, bu oran sağ eğilimli seçmenlerde yüzde 51’e düşüyor.

Ancak siyasi yelpazenin tüm kesimleri, Joe Biden ekibine iklim yaklaşımı konusunda zayıf notlar veriyor: Genel olarak, her 5 kişiden 1’inden azı Biden’ın “iklim değişikliğiyle mücadele için doğru olanı” yaptığını söylüyor. Sağ eğilimli seçmenlerin yüzde 26’sı Başkan’ın iklim politikasını onaylarken, kendini sol eğilimli olarak tanımlayanların onay oranı ise yüzde 10.

Şaşırtıcı bir şekilde, ABD Başkanı, iklim politikaları konusunda sağ kesimden, seçmenlerinin büyük kısmını oluşturan sol eğilimli seçmenlere göre daha yüksek not almış durumda. Bunun nedeni olarak da Cumhuriyetçi seçmenlerin Biden’ın yeterince şey yaptığından endişe duyması değil, onun yasal olarak kısıtlanmış olmasından memnun olmaları gösteriliyor.

Biden’ın tabanı ise öfkeli. Yönetim iklim eylemini gündeminin merkezi haline getirmiş olsa da, kendilerini sol eğilimli olarak nitelendiren Amerikalıların yüzde 80’i, ankete katılan Demokratların yüzde 64’ü de dahil olmak üzere Biden yönetiminin iklim değişikliğini ele almak için çok az şey yaptığını söylüyor.

ÜniKuir’e ‘Korkusuzluk Ödülü’

Roosvelt Vakfı‘nın kökenini, sonradan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alacak Amerika Birleşik Devleti Eski Başkanı Franklin D. Roosevelt’in 1941 tarihli konuşmasındaki “Dört Özgürlük” tanımından alan Dört Özgürlük Ödülleri (Four Freedom Awards) sahiplerini buldu.

Roosevelt “Dört Özgürlük” konuşmasında, demokrasinin ayakta kalması ve gelişmesi için dünyanın her yerindeki insanların dört insan hakkına sahip olduğunu savunuyor: İfade özgürlüğü, ibadet özgürlüğü, yoksunluktan uzaklık ve korkusuzluk. Dört Özgürlük Ödülleri de her yıl bu ilkelerin hakkını teslim etmiş kişi ve kurumlara veriliyor.

ÜniKuir Korkusuzluk Ödülü aldı

2022 ödülleri ise bugün sahiplerini buldu. ÜniKuir Derneği, Dört Özgürlük Ödülleri arasından “Korkusuzluk” ödülüne layık görüldü. Ödül, LGBTİ+ mücadelesi yürüten bir aktiviste ya da örgüte ilk kez veriliyor. Daha önce “İfade Özgürlüğü” dalında Türkiye’den ödül alan isim gazeteci ve basın özgürlüğü aktivisti Erol Önderoğlu olmuştu.

“Korkusuzluk” ödülüne önceki yıllarda hak kazananlar arasında Nobel ödüllü Pakistanlı aktivist Malala Yusufzay ve uluslararası insan hakları örgütü Human Rights Watch gibi bilinen isim ve kuruluşlar bulunuyor. Ayrıca dört ödülün haricinde her yıl verilen Özgürlük Madalyası’na da daha önce Dalai Lama, Nelson Mandela ve Angela Merkel gibi liderler layık görüldü. Bu sene Özgürlük Madalyası, Litvanya’da sürgünde olan Belaruslu siyasetçi Sviatlana Tsikhanouskaya’ya verildi.

‘Sadece direnerek ve dayanışarak herkes için eşitliği sağlayabiliriz’

21 Nisan’da Hollanda’nın Middelburg şehrinde ÜniKuir Derneği kurucularından Melike Balkan ve Özgür Gür’e takdim edilecek ödülün duyurusunda ÜniKuir şu sözlerle anılıyor:

“ÜniKuir, eğitime eşit erişim, toplantı ve ifade özgürlüğü, yasalar önünde eşit muamele, ayrımcılığın ve nefret söyleminin önlenmesi için çalışıyor.

Örgüt, dava takibi ve savunuculuk kampanyaları ile LGBTİ+ özneleri destekliyor, uygun sağlık hizmetlerine erişim sağlanmasına yardımcı oluyor, psikolojik danışmanlık sağlıyor, hukuki danışmanlık ve rehberlik sağlıyor, genç LGBTİ+ örgütleri ile uluslararası ve yerel karar alıcılar arasında işbirliğini teşvik etmek için forumlar, buluşmalar ve atölyeler düzenliyor.

Canlı bir LGBTİ+ toplumunun olduğu bir ülkede, ÜniKuir genç LGBTİ+ grupları ve aktivistleriyle üniversitelerde var olan ayrımcılığın katmanlarını anlamak ve bu gruplar arasında dayanışma atmosferi yaratmak için çalışıyor.”

 

VoA’dan RTÜK’e: Engel getirirseniz ücretsiz ve açık erişim için her türlü çabayı gösteririz

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu‘nun (RTÜK) üç gün içinde lisans başvurusu yapma şartı getirdiği üç uluslararası basın kuruluşundan biri olan VoA (Voice of America/Amerika’nın Sesi) sitelerine engel getirilmesi durumunda VoA’nın ücretsiz ve açık internete erişimin sürdürülmesi için her türlü çabayı göstereceğini belirtti. 

Kurumdan yapılan açıklamada “VoA’nın hükümetin haber kuruluşlarını susturma çabalarının, tüm demokratik toplumların temel değeri olan basın özgürlüğünü ihlal ettiğine inandığı” belirtildi.

VoA Sözcüsü Bridget Serchak, Türk yayıncılık düzenleme otoritesinin, VOA gibi uluslararası yayıncılar için işletme lisansı alma şartının farkında olduklarını belirtti:

“Türk hükümeti internet sitelerimizi resmi olarak bloke ederse, VOA, Türkçe konuşan kitlesinin mevcut tüm yöntemleri kullanarak ücretsiz ve açık internete erişimini sürdürmesini sağlamak için her türlü çabayı gösterecektir’’

RTÜK 9 Şubat’ta, VoA, Deutsche Welle ve Euronews’un Türkçe yayın bölümlerinin üç gün içinde lisans başvurusu yapmasını istemiş, aksi takdirde internet yayınlarının engellenmesi için mahkemeye başvuru yapma kararı almıştı.

DW: Henüz bildirim yapılmadı

Deutsche Welle sözcüsü dün, konuyla ilgili kendilerine henüz resmi bir bildirim yapılmadığını belirtmişti.

“RTÜK’ün olası kararının DW’yi de etkileyebileceğini medyadan öğrendik” diyen sözcü “Ancak RTÜK’ten resmi bir bildirim geldiğinde bağlayıcı bir analiz yapabilir ve nasıl hareket edeceğimizi öngörebiliriz” dedi.

Merkezi Fransa’nın Lyon kentinde bulunan EuroNews ise henüz konuyla ilgili bir açıklama yapmadı.

Faruk Bildirici: RTÜK talimatı almış, sopayı bir kez daha kaldırdı

RTÜK’ün  kararına ilişkin olarak T24‘e konuşan Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici ise şunları söyledi:

“RTÜK, bu yönetmeliğin uygulanması için lisanslama çalışmalarına iki yıl önce başlamıştı. TV yayını dışına çıkmıyordu. Şimdi uluslararası haber sitelerine ilişkin böyle bir tavır alması bu yetkisini bundan sonra bütün haber sitelerine karşı kullanacağını gösteriyor. Haber siteleri, YouTube ve sosyal medya yayınlarına da uzanacağını gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın genelgesinin medyaya olumsuz yansımaları kendini göstermeye başladı.  RTÜK talimatı almış, sopayı bir kez daha kaldırdı.”

Özerli’de evler yıkılıyor: Kış kıyamet gününde nereye gideyim, başka gidecek evim yok

Hatay Dörtyol’da Özerli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşların evleri bugün yıkılıyor. 30 yıldır ecrimisil ödeyen ve imar barışından yararlanan mahalle sakinlerinin evlerinden çıkması isteniyor.  Mahalledeki evlerin elektrik ve suları kesilirken bazı vatandaşlar tahliye alanına alınmıyor. Yıkım kararından etkilenen mahalle sakinleri ise mağduriyetlerini şöyle anlatıyor:

Mahallede yaşananları sosyal medya hesabı üzerinden aktaran Barınamıyoruz Hareketi tarafından yapılan açıklamaya göre ise mahalledeki vatandaşlar tahliye alanından dışarıya çıkarıldı.

Bugün 12.00’da başlatılan tahliye çalışmalarına vatandaş yapı kayıt belgeleri olduğunu söyleyerek karşı çıktı. İmar barışından yıllardır yıkılması istenen konutlar için ecrimisil ödediklerini söyleyen sakinlerinden bir esnaf yıkım çalışmasını yapan belediye çalışanlarına “Kaymakam’a da yetkiyi veren biziz. Siz bizim vergilerimizle ayakta duruyorsunuz” şeklinde tepki gösterdi.

Mahalle sakinlerine destek olmak için alanda bulunan Barınamıyoruz Hareketi’nin yaptığı paylaşımlarda kameralara vatandaşların alandan çıkarılmaya çalışıldığı yansıdı. Ek olarak halkın kendi evine girmesinin polis tarafından engellendiği bildirildi.

 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğlulları da mahallede yaşanan mağduriyete ilişkin olarak resmi sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı: