Editörün SeçtikleriLGBTİ+Manşet

[Onur Ayı özel] Türkiye’de yaşlı lubunya olmak: Zorunlu yalnızlığa maruz bırakılıyorlar

0

Onur Ayı‘nın son gününde Onur Ayı özel serimizin son bölümünde Türkiye’de yaşlı bir lubunya olmanın zorluklarına, lubunyaları kapsamayan politikalara ve bir LGBTİ+ olarak 40’ından sonra nasıl bir yaşamın söz konusu olduğuna odaklandık.

Özge Gökpınar

17 Mayıs Derneği‘nden ve 40’ından Sonra LGBTİ+ girişimi kapsamında çalışmalarda bulunan Özge Gökpınar ile Türkiye’de yaşlı bir lubunya olmanın sağlık, ekonomik ve psikolojik sorunlarına ilişkin konuştuk.

Gökpınar, yalnız bırakılan, yargılanan ve ötekileştirilen lubunyaların hayatlarının her noktasında sistemden dışlandığını ve bir vatandaş olarak birçok hizmete ulaşamadığını anlarıyor:

‘Türkiye’de yaşlı lubunyalar için kapsayıcı bir ortam sağlanmıyor’

Türkiye’de LGBTİ+’lar son Onur Haftası etkinlikleri ve Onur Yürüyüşü’nde de görüldüğü üzere oldukça baskıcı bir ortamda yaşamlarını idame ettiriyorlar. Peki 40 yaş üstü lubunyalar için Türkiye’de yaşamak nasıl bir deneyim?

Türkiye, 40 yaş üzeri lubunyalar için kapsayıcı ve davetkar bir ortam sağlamıyor maalesef. Özetle durumu şöyle açıklayabilirim: yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’ların eşit muamele görme hakkını, hizmetlere eşit erişim hakkını ve temel insan haklarını koruyacak yasa ve düzenleme Türkiye mevzuatında yer almıyor.

LGBTİ+’ların bakımevlerine erişimi gibi hizmet ve hak alanlarında ayrımcılık

Yaşlı LGBTİ+’lara yönelik hukuki anlamda bir arka plan sağlanmadığı için, yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’lar açısından bakımevlerine erişim gibi çeşitli hizmet ve hak alanlarında ayrımcılıklar yaşanabiliyor. LGBTİ+’ların da faydalanabileceği genel yaşlılık düzenleme ve uygulamaları ise LGBTİ+ olsun olmasın hiçbir yaşlının ihtiyacını görünür kılacak ve bunlara cevap verebilecek ölçüde geniş kapsama sahip değil.

‘Covid-19 tedbirleriyle yaşçılık ve yaş ayrımcılığı had safhaya çıkardı’

Türkiye’de yaşlılar görünmez kılınan kesimlerden biri. Covid-19 pandemisi, yaşlıların var olduğunu topluma hatırlattı. Hatırlarsınız, pandeminin bir döneminde hiç toplu taşıma kullanamayan dışarı çıkamayan yaşlıların, belirli ve çok kısıtlı saatlerde toplu taşıma kullanması ve bir gün içerisinde yalnızca üç saat dışarıya çıkmasına müsaade edilmesi, yaşçılık ve yaş ayrımcılığı had safhaya çıkardı ve yaşama hakkı ve hareket özgürlüklerini kısıtladı. 65+’lara getirilen sokağa çıkma yasağı anayasaya aykırı olmasına rağmen, bir dönem bu tedbirlerle yaşlıların temel hakları ihlal edildi.

‘Yaşlı bakımın LGBTİ+’lara yüklendiği durumlara çokça rastlanıyor’

Türkiye’de yaşlılar ekonomiye yük teşkil eden bir grup olarak değersizleştiriliyor. Bu nedenle de devlet, yaşlıların yükünü almaktan imtina ediyor ve genellikle de yaşlı bakımını ev içinde verilmesi gereken bir hizmet olarak görüyor. Devletin yaşlı bakımını böyle gördüğü bir yerde de toplumsal roller, bu hizmeti kadınlara ve evlenmemiş̧ aile fertlerine yüklüyor. Türkiye’de eşit evlilik hakkı olmadığı için, yaşlı bakımının LGBTİ+’lara yüklendiği durumlara çokça rastlanıyor.

‘LGBTİ+’lar hizmet alabilmek için kimlik, yönelim ve ifadelerini gizlemek zorunda kalabiliyorlar’

Yaşlılara yönelik bakımevi hizmeti, gündüzlü bakım evi hizmeti yoğunlukla başvurulan hizmetler değil. Devletin yaşlılarının bakımını sağlayan kişilere öngördüğü kısıtlı düzeydeki ekonomik yardımlar, devletin kendi sorumluluğunu kişilere yükleyerek, kısıtlı mali yardımla sorunu çözmesi girişimi. Oysa devlet, Anayasa gereği (Madde 59 ve 61) yaşlıları korumakla yükümlü ve onlara yönelik tesisleri kurmakla görevlendirilmiş. Yaşlılarına bakım hizmeti sunmaktan imtina eden politikaların öngördüğü bu kısıtlı hizmetlerin alıcıları, çoğunlukla LGBTİ+’lar olamıyor.

Halihazırda, Türkiye’de LGBTİ+’lara özel bakım evi mevcut değil. Yaşlı LGBTİ+’lar da ayrımcılığa uğramaktan korkarak diğer karma bakım evlerine başvurmuyor veyahut bu hizmetten yararlanmak için cinsel yönelim ve cinsiyet kimlik/ifadelerini gizlemek zorunda kalabiliyorlar. Mesela Darülaceze gibi devlete bağlı bakım evleri veya özel bakım evleri kabul koşullarında ve mevzuatında aranan ruh sağlığı yerinde olmak, HIV gibi bulaşıcı hastalıklardan ari olmak gibi ön koşullar, hizmetler açısından pratikte ayrımcı ve keyfi uygulamalara zemin hazırlayabilir, HIV+ LGBTİ+’lar açısından risk teşkil edebilir. Hastanede refakat durumu ya da tıbbi kararların ikinci bir kişi tarafından hasta yerine alınması durumunda da LGBTİ+’lar soy bağı ile bağlı olmadıkları kişileri seçme şansına sahip değiller.

‘İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesiyle LGBTİ+’ları kapsayan ve umut vadeden hiçbir düzlem kalmadı’

Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği için, şiddetten koruma amacıyla sözleşmenin öngördüğü danışma merkezi, sığınaklar gibi sosyal hizmetlerin LGBTİ+ kapsayıcı şekilde düzenlenmesine ilişkin umut vadeden hiçbir düzlem de kalmadı.

LGBTİ+ yaşlıların yararlanabileceği LGBTİ+ kapsayıcı politikaların yokluğunda, Türkiye’deki LGBTİ+’lar yaşlanma seyri içerisinde, kendi finansal okuryazarlıkları doğrultusunda geleceklerine şekil vermeye çalışıyorlar. Yaşamlarının son evrelerinde ya da yaşamları sona erdiğinde haklarını gözetecek bir çerçeve sunulmuyor.

Evlilik eşitliği, miras ve sosyal haklardan uzak bir yaşam

Medeni Kanun ve Anayasa, LGBTİ+’lara evlilik eşitliği ve evlilikle gelen hakları tanımıyor. Bu durum, atanmış aileleriyle sorun yaşayan LGBTİ+’ların uzun yıllar görmediği akrabalarının, soy bağından doğan yasal hakları nedeniyle LGBTİ+’ların edindiği malvarlıkları üzerinde, kişi öldükten sonra hak iddia etmelerine neden oluyor. Bu da eşit evlilik hakkı tanınmayan LGBTİ+ partnerliklerini kaygılandıran bir süreç doğuruyor pek tabii. Medeni Kanun’da yer alan mirastan saklı soy bağından doğan pay hakkı, kişilerin diledikleri yerlere mal varlıklarının tamamını bırakmasını engelliyor.

Aynı durum emeklilikle edinilen sosyal hakların partnere bırakılmasını da engelliyor. Örneğin, 5510 sayılı kanun kapsamında, devletten emekli maaşı alan bir kişi vefat ettiğinde, kanuni mirasçılar tarafından bu maaş alınabiliyor. Kanunlar tarafından verilmiş olan bu haktan gerekli evrak ve koşullar temin edilerek ölen kişinin eşi ya da çocuğu faydalanabiliyor. Yaşarken veya kişinin ölümü halinde yeşil pasaport gibi diğer haklar ise yalnızca yasal evlilik yolu ile bağlı eşe ya da çocuğa aktarılabiliyor.

‘LGBTİ+’lar yaşam, sağlık ve medeni haklardan faydalanamıyor’

Aynı durum devletin sağladığı Genel Sağlık Sigortası, Emekli Sandığı, SGK ve Bağkur tarafından sağlanan sağlık sigortaları için de geçerli olduğu gibi, özel sağlık sigortaları da bundan ayrı bir çözüm sunmuyor. Her bir özel hayat sigortası kapsamında, Türkiye’de ana sigortalının yararlandığı haklardan faydalanabilecek yakınlar, “eş, bakmakla yükümlü olunan çocuklar (17 yaşa kadar), anne / babası (ebeveyn) ve kız kardeş̧/erkek kardeş̧” olarak tanımlanıyor. Bu adı geçen şirketlerin çoğu çok uluslu şirketler olmakla beraber, dünyanın geri kalanına uyguladığı ve sunduğu avantajları Türkiye’de yaşayanlara sağlamıyor. LGBTİ+’lar Türkiye’de özellikle eşit evlilik hakkına sahip olmadıkları için hakları güvence altına alınmadığı için, bu avantajlardan faydalanamıyorlar. Bu da Türkiye’de yaşayan LGBTİ+’ların özellikle yaşam hakkı, sağlık hakkı ve medeni haklardan faydalanmalarını engelliyor.

Barınma hakkı konusunda ise Türkiye’de LGBTİ+’lara özel konut projeleri mevcut değil. LGBTİ+’ların yaşam hakları anayasal düzlemde tanınmadığından ev bulma ve barınma süreçleri LGBTİ+’lar için ayrımcılığa açık ve sorunlu olabiliyor.

‘LGBTİ+’ların çocukluk ve büyüme süreçlerinin yetişkinlik dönemine etkisi asla yadsınamaz’

Yaşlı LGBTİ+’lar, LGBTİ+ olmayan yaşlılara kıyasla nelere karşı mücadele veriyorlar?

Birincil odakta, toplumun diğer kesimlerine kıyasla, yaşlanan LGBTİ+’ların karşılaştığı sorunlar, yalnızlık ve izolasyon, ayrımcılık ve bu iki hususun yansıması olan sağlık sorunları; ikinci odakta ise çalışma hayatı, yasal olarak tanınmama, sosyal hizmet ve sağlık hakkına erişememe olarak temellendirilebilir.

Yalnızlık ve izolasyon başlığında; toplum geneli tarafından “işe yaramaz” görülme ve stereotipler, yalnızlık ve izolasyon, aile desteğinin eksikliği ve bu nedenle bakım alamama durumu mevcut. LGBTİ+’ların çocukluk ve büyüme süreçlerinin yetişkinlik dönemine etkisi asla yadsınamaz. LGBTİ+ çocukların büyük bir bölümü, aile ve yakın çevresinde açılamamakta veya açıldığı/anlaşıldığı takdirde topluluk desteğinden mahrum kalmaktadır.

‘LGBTİ+’lar zorunlu yalnızlığa maruz bırakılıyor’

LGBTİ+’lar cis-heteroseksüel yaşıtlarına oranla daha az aile desteğine sahip olarak yaşamakta ve zorunlu bir yalnızlığa maruz kalmaktadır. Aynı karşılaştırmada, LGBTİ+’ların partnerle beraber yaşama oranının da daha düşük olduğu söylenebilir.

Şimdiye kadar yaptığımız tüm çalışmaların gösterdiği üzere; cisheteroseksüellere kıyasla LGBTİ+’ların büyük çoğunluğu yalnız yaşamakta, kimliğiyle barışamadığı için hayata tutunmakta sorun yaşamakta bu da onların toplumdan soyutlanmasına neden olmakta. Bu da yaşam süreci içerisinde LGBTİ+’ların yaşlanırken aileden yoksunluk yaşadıkları için destek mekanizmalarından da mahrum kalmalarına yol açıyor. LGBTİ+’lar için bu destek mekanizmasını kendilerinin yaratması söz konusu. Burada da “seçilmiş aile” kavramı devreye giriyor. Güvenilir kişiler ve arkadaşlardan oluşan bu “seçilmiş aile”nin ise, ilerleyen yaşlarda kurulması zorlaşıyor. Bu seçilmiş ailenin oluşturulması taşra ve kırsal alanda daha da zor hale gelebiliyor. Bu da büyükşehirler dışında, yerinde yaşlanan LGBTİ+’larda akran desteği ve dayanışmasından ve diğer koruma mekanizmalarından mahrum kalma sürecini beraberinde getiriyor.

‘Ayrımcılık pratikleri kendini psikolojik, ekonomik ve sözlü taciz ile gösterebiliyor’

Ayrımcılığa değinecek olursak: ayrımcılık, LGBTİ+’ların tüm yaşam seyrinde karşılaştıkları veya karşılaşabilecekleri söz, tutum, davranışta kendini gösteren pratikler. LGBTİ+’lar yalnızca cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği açısından değil, etnik köken, fiziksel özellikler gibi kişiye karakterize olan durumlardan ötürü de ayrımcılığa uğrayabiliyor. Bu çoklu ayrımcılık pratikleri, kendini psikolojik, ekonomik ve sözlü taciz ile gösterebilir, saldırı ve nefret cinayetlerine de yol açabilir. Bunlara maruz kalmamak için ve ayrımcılık/damgalanma korkusuyla LGBTİ+’lar kimliklerini gizlemek zorunda kalabiliyor. Yaşlandıklarında da gizledikleri için doğru ve kendilerine özgü hizmet almaları mümkün olamıyor.

lgbti+

Fotoğraf: Dilara Açıkgöz / csgorselarsiv.org

LGBTİ+’ların yalnız bırakılması, sağlık sorunları ve nedenleri

Sağlık sorunlarını ele alırsak; Cleveland Clinic tarafından yapılan bir çalışmaya göre, yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’larda yaygın görülen sağlık sorunları şöyle veriliyor: yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, diyabet, kalp hastalığı, HIV / AIDS, kanser, obezite, CYBH, uzun süreli hormon kullanımı nedeniyle sağlık sorunları, engellilik durumu, hepatit, astım, artrit, osteoporoz, karaciğer sorunları, cinsiyet uyum operasyonlarının beraberinde getirdiği komplikasyonlar, inme, yeme bozuklukları ve bulimia ile depresyon, anksiyete, panik bozukluğu, madde kullanımından kaynaklanan bozukluklar, obsesif kompulsif bozukluk, çeşitli fobiler, intihar düşünceleri ve girişimleri, travma sonrası stres bozukluğu. Buna ek olarak Harvard Üniversitesi’nin araştırmasına göre, yaşlı LGBTİ+’larda demans ve alzheimer görülme oranı yüksek.

Bunların ardında tabii pek çok neden yatıyor. Yaşlanan LGBTİ+’larda yalnızlık ve destek mekanizmasından yoksun olmak ve kimliğini gizlemek zorunda olmak gibi hususlara, sağlık durumlarının cis-heteroseksüellere kıyasla daha kötü olması ve fiziksel veya psikolojik rahatsızlıklara daha açık olmalarına neden olmaktadır. Özellikle psikolojik rahatsızlıklar kendine has destek sistemi olmayan insanlarda daha fazla karşılaşılan durumlar. Araştırmalara göre “yalnız yaşamak ile sağlık durumunun kötü olması ve ruhsal problemler arasında doğrudan bir bağ vardır” . Yaşlanan lubunyalarda heteroseksüellere kıyasla daha fazla psikolojik sorun görülmekle beraber, bir partnere sahip olanlarda ise fiziksel ve ruhsal sağlık durumunun çok daha iyi olduğu görülmektedir.

Fotoğraf: Fatoş Sarıkaya / csgorselarsiv.org

LGBTİ+’lar çalışma hayatına erişimde de sorunlarla karşılaşıyor

Çalışma Hayatı: Ayrımcılık pratikleri ve eşit koşullara erişememe sebebiyle, çalışma hayatı ve istihdam alanında yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’ların yaşadığı sorunlar; ekonomik zafiyet, bağımsızlığını elde etme, kendi potansiyelini yaşayabilme: eğitim, kültür, rekreasyon hayatına ve spiritüel hayata katılabilme konusunda sorunlar, katılım süreçlerinin engellenmesi, teşvik edilmemesi, uyumlaştırılmaması, eğitim desteklerinin olmaması, düşük maaş, düşük emeklilik maaşı, kredilerden eşit yararlanamama olarak özetlenebilir. Özellikle eğitim ve çalışma hayatına erişimde LGB’ler ve heteroseksüellere kıyasla, trans ve trans+’lar daha fazla sorunla yüzleşmek zorunda kalmaktadır.

Devletin vatandaşı tanımaması: LGBTİ+

Yasal olarak tanınmama, hak arayamama: LGBTİ+’ların yasalarca tanınmadığı, yasa ve düzenlemelerin uyumlaştırılmadığı, evlilik eşitliğinin sağlanmadığı Türkiye gibi ülkelerde, yaşlanan LGBTİ+’larda miras hakkı, adalete erişim ve zararların tazmini için başvuru mekanizmalarından yararlanmak da mümkün olamamaktadır. Ayrımcılık pratikleri ve kötü muamelelere maruz kalan yaşlı LGBTİ+’ların adalet arayacağı yollar da bu şekilde kapatılmaktadır.

Kırkından Sonra Lubunya İnisiyatifi’nin 2014 tarihli “Açık& Görünür: 45-75 Yaşları Arası Yaşlı Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transların Deneyim ve Tutumları” ve 2012 tarihli “Yaşlı LGBTİ+’lar İçin Kapsayıcı Hizmetler: Kapsayıcı Merkezlerin Oluşturulması İçin Uygulama Kılavuzu” yayınlarının Türkçeye kazandırılması üzerinden geçen bu zaman diliminde, 40 yaş üstü lubunyalar için neler değişti?

Yaşlı LGBTİ+’lar İçin Kapsayıcı Hizmetlerin nasıl inşa edilebileceğini ve tüm çeşitliliğiyle yaşlı LGBTİ+’ların deneyim ve tutumlarını gözler önüne seren iki yayın bu. Yaşlanma süreci politikamızı belirlerken kaynak teşkil etmesini amaçladık ve o yüzden de Türkçeye kazandırdık. Bu çeviri yayınlarımıza ek size diğer çalışmalarımızla ilgili ufak bir arka plan sunmak istiyorum izninizle, böylelikle nihayetinde sorunuza daha iyi yanıt sağlayabilirim kanaatindeyim.

Biz 17 Mayıs derneği olarak yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’lar üzerine çalışan Türkiye’deki ilk LGBTİ+ derneği olduk. 2020’nin ikinci yarısından beri de yaşlılık çalışmalarımız devam ediyor. Bu kapsamda ilk olarak Kaos GL ortaklığında Yaşlı LGBTİ+lar projesini yürüttük, dünyadaki çalışmaları araştırdık ve online etkinliklerde değerlendirdik. Yaptığımız araştırmanın ve online konuşmaların notlarını “Yaşlı LGBTİ+’ların Hakları ve Sorunları ile Dünyadan Örnekler Çalışma ve Araştırma Raporu” içerisinde topladık. Aynı zamanda sizin de burada değindiğiniz Amerika’da yaşlı LGBTİ+’lar için hizmet sağlayan SAGE USA örgütünün iki yayınını ise Türkçeye çevirdik.

2021’in kalanında ise Instagram üzerinden yaşlanmanın farklı açılardan ele alındığı “Balamoz Şugardır” canlı yayın serimiz oldu, bir yandan da zoom üzerinden tanışma/buluşma toplantıları düzenledik.

Aynı zamanda avukatlar, sosyal hizmet ve ruh sağlığı uzmanlarına yönelik yapılan ağ eğitimlerinde, LGBTİ+ yaşlılık meselesini anlattık. Türkiye’de LGBTİ+ yaşlığı konusundaki mevzuat konusunda da “Yaşlı LGBTİ+’lar: Dünyada ve Türkiye’deki Durum” Raporu’nu hazırladık.

Tüm bu çalışmalardan hareketle ise, Eylül 2021’de Hollanda Elçiliğince desteklenen “Yaşlanan ve Yaşlı LGBTİ+’ların Sağlık Hakkına ve Sosyal Hizmetlere Erişimlerinin Güçlendirilmesi” projesi adında yeni bir yaşlılık çalışmasına başladık. İki sene sürecek. Bunun için çeşitli faaliyetler düzenledik ve düzenleyeceğiz.

Bu kapsamda ilk olarak Covid-19 üzerine ve sosyal hizmet uzmanlarına yönelik iki farklı bilgi notu yayınladık. Son bilgi notumuz ise Dr. Müge Yetener tarafından hazırlanan “Yaşlanan ve Yaşlı LGBTİ+’ların Sağlık Hakkına Erişimi- Sosyal Hizmet Uzmanlarına ve Sağlık Çalışanlarına Yönelik Bilgi Notu”. Bu bilgi notu ile doktor ve sosyal hizmet uzmanlarının yaşlı LGBTİ+’lara hizmet sunumunu iyileştirmesi için eğitimler verdik daha da fazlasını vermeyi hedefliyoruz.

Hazırladığımız yeni rapor ile ise yurtdışından deneyimlerin aktarılacağı toplantılar yapacağız ve yaşlı LGBTİ+’lar için farklı odak grup toplantıları düzenleyeceğiz.

Bu yeni raporumuzun ismi “Yaşlanıyoruz Lubunya”. Bu yeni çalışmamızda önce yaşlı LGBTİ+’lar için Türkiye-Amerika-Avrupa sağlık sigorta sistemlerini karşılaştırdık. Dünya’daki durumu ortaya koymuşken, Türkiye’de yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’ların durumuna bakmak ve sağlık alanı başta olmak üzere, nelerin uygulamaya sokulması gerektiğine dair tartışma açmak elzem diye düşündük. Bu nedenle de biz bir anket ve görüşme çalışması yürüterek LGBTİ+’ların kendi tanıklıklarıyla Türkiye’deki sorunlarını, kaygılarını ve beklentilerini gözler önüne sermeye çalıştık. Bu raporda tüm bu anlattığım durumlara dair verilere ulaşmanız mümkün.

Şimdi tekrar sorunuza geri dönmek gerekirse, bunca çalışmayı alanında ilk dernek olarak biz başlattık. Amacımız ise yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’lara ulaşırken bir yandan da farklı hak alanlarına ve sağlığa erişimin yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’lar lehine iyileştirilmesi.

Sayısız eğitimlerle çok sayıda sosyal hizmet uzmanına ve sağlık hizmet sağlayıcısına ulaştık. Ayrımcılıkları en aza indirecek pratikleri kendileriyle paylaştık. Bir yandan da Çankaya Belediyesi ile görüşerek, klinik hizmetlerin iyileştirilmesi için ortak zemin bulmaya çalışıyoruz. Şimdiye kadar tüm dünyadaki ilham verici çalışmaları ortaya koyarak başka bir hizmet anlayışı ve belediyeciliğin nasıl mümkün olduğunu anlattık, akademisyenlerden tıp öğrencilerine sağlık çalışanları ve hekimlerden sosyal hizmet öğrencileri ve uzmanlarına, avukatlara, bakım merkezi çalışanlarından ruh sağlığı uzmanlarına kadar genişleyen eğitim kitlemiz var.

Eğitimlerde sağlık hakkı ve kaliteli sağlık hizmetlerine ve sosyal hizmetlere erişimin, en temel insan haklarından bir tanesi olduğunu anlatıyoruz. İnsan onuruna yakışır ve kapsayıcı hizmetler ise bu hizmetlerin temeli olmalı diyoruz. Bu eğitimlerin de pratikte alanda kırk yaş ve üzeri lubunyalara geri dönüşü muhakkak olmuştur ve olacaktır inanıyoruz.

‘Lezbiyen, gey ve biseksüel yaşlıların, heteroseksüellere kıyasla sağlık sigortasına sahip olma oranı daha az’

Türkiye’de sosyal hizmetlerin kapsayıcılığı, çalışmalarınızın odaklandığı lubunyalar için ne durumda? Sağlık hizmetlerine ulaşımlarında ne gibi sorunlar söz konusu?  Yaşlı transların sağlık hizmetlerine erişimi ne düzeyde? 

Az önceki sorulardan birinde parantez açıp bıraktığımız başlığı bu sorunuza cevaben değerlendirebiliriz. Sosyal hizmet ve sağlık hakkına erişememe konusunu şöyle özetleyerek izah etmek mümkün. Yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’ların maruz kaldığı sosyal hizmet ve sağlık hakkına erişememe, özel sağlık sigortaları ve tamamlayıcı sağlık sigortaları tarafından kapsanmama, ailenin korunması ve yoksulluk önleyici sosyal koruma programları tarafından kapsanmama gibi durumlarla daha da derinleşmektedir. Araştırmalarımıza göre lezbiyen, gey ve biseksüel yaşlıların, heteroseksüellere kıyasla sağlık sigortasına sahip olma oranı daha azdır ve sağlık hizmeti alımında mali sorunlar yaşama oranları daha yüksektir. Kimliğini açıklamak zorunda olmak ve karşılaşılabilecek ayrımcı pratikler de LGBTİ+’ların sağlık hizmeti ve sosyal hizmetten yararlanmasını da engellemektedir.

‘LGBTİ+’lar ısrarla atanmış cinsiyetle muamele görüyorlar’

Yaşlanıyoruz Lubunya rapor kitabı ve anket/görüşme bulguları da benzer bir çerçeveyi ortaya koyuyor. Yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’ların genel olarak, hekimlere açık oldukları zaman ya da açık olmasalar dahi algılanan cinsel kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa uğradıklarını, ısrarla atanmış cinsiyetle muamele gördüklerini, doktorların çıkarımları nedeniyle doğru tedaviye erişemediklerini ve gereksiz testlere tabi tutulabildiklerini gösteriyor.

‘Doktorların LGBTİ+’lara dair bilgileri çok zayıf’

Sağlık hizmetlerinde karşılaşılan olumsuz durumlara dair, katılımcılar, sağlık hizmetlerine erişimde zorlandıklarını veya erişemediklerini, ayrımcılık korkusu nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvurmaya çekindiklerini, olumsuz tepkileri nedeniyle doktor değiştirmek zorunda kaldıklarını, özel ihtiyaçlarının dikkate alınmadığını, sağlık personelinin uygunsuz sorularına ve yorumlarına maruz kaldıklarını, belirli bir tıbbi veya psikolojik test yaptırmaları için zorlandıklarını vurgularlarken; bir yandan da genel olarak doktorların LGBTİ+’lara dair bilgilerinin çok zayıf olduğunu paylaştılar.  Bulgular, katılımcıların, yaşlandıkça, sağlık hizmet alımında, yaş ayrımcılığı, HIV statüsü, engellilik durumu, etnik köken ayrımcılığı, cinsel yönelim temelli ayrımcılık ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık kaygısı olduğunu gösteriyor.

Acil bir sağlık sorunu durumunda kaygı yaratan konular şöyle özetleniyor: Sağlık hizmetinin kalitesini etkileyecek ayrımcılık/önyargılar/görev ve hasta haklarına uygun davranılmaması, sağlık çalışanlarının LGBTİ+ olmaktan gelen ihtiyaçları dikkate almaması, partnerler açısından yasal hakların olmaması, sağlık çalışanlarının atanmış aileye veya işyerine bildirimde bulunması/ifşa ve bunun negatif sonuçları. İhmalkarlık, suistimal, sözlü fiziksel taciz, sınırlı hizmet veya hizmet vermeyi reddetme, açık olamamak/gizlenmeye zorlanmak ise diğer kaygılar olarak göze çarpıyor. Tüm bu bulgular, yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’ların gelecekleri için en çok kaygı konusu olan durumların sağlık hakkına erişim alanı olduğunu gösteriyor.

‘Kent algısı ve sosyal politikalar cis-heteroseksüel ve engelsiz vatandaşlara göre hazırlanmış’

Türkiye’de yaşayan yaşlı LGBTİ+’ların hayatları nasıl kolaylaştırılabilir? Bunun için nasıl politikalar uygulanmalı? Bu açıdan Türkiye’deki mevcut duruma ilişkin neler söylenebilir?

Sosyal içerme ve sosyal politikalardan dışlanma LGBTİ+lar açısından maruz kalınan bir durum. Kent algısı ve sosyal politikalar cis-heteroseksüel ve engelsiz vatandaşlara göre hazırlanmıştır. Bu nedenle, yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’larda topluluk desteği eksikliği; sosyal içerme ve kentin geri kalanına entegre bakım evleri ve konutlardan ve sağlıklı yaşlanma için sağlık programlarından mahrum kalma en çok görülen sorunlardandır.

‘Yaşlı LGBTİ+’lar, yaşlıları kapsayan yasalarda ‘en büyük sosyal ihtiyaç‘ grubu olarak tanınmalı’

Williams Institute tarafından 2016’da yayımlanan bir çalışmaya göre, LGBTİ+ yaşlı yetişkinler için hizmetlere ve araştırmaya öncelik vermek için önemli finansman yolları açılmasını sağlamak adına, yaşlı LGBTİ+’ların yaşlıları kapsayan yasalarda “en büyük sosyal ihtiyaç” grubu olarak tanınması gerekir. LGBTİ+ yaşlı yetişkinler için önemli olacak diğer gelişmeler, ayrımcılıkla mücadele mevzuatının oluşturulması ve aile tanımının seçilmiş aileleri içerecek şekilde ve evlilik eşitliğini kapsayacak şekilde genişletilmesidir. Yaşlı LGBTİ+’lar tıbbi bakım ve sosyal desteğe ihtiyaç duyan, büyüyen bir nüfustur.

Hizmet perspektifinden bakıldığında, yaşlılara destek sağlayan sağlık hizmetleri ve sosyal hizmet kurumları ve profesyonellere yönelik duyarlılık eğitimi sağlanması, sağlık hizmeti ve profesyonel yardım alımında ayrımcılıkları azaltacaktır.

‘Sağlık çalışanlarının, işbirliğini teşvik eden yargılayıcı olmayan bir ortam yaratması gerek’

İster merkez olsun, ister sağlık kuruluşu, ister iş yeri olsun, isterse de koca bir kentte, tüm politikalarda LGBTİ+’ları içerecek şekilde düzenlemelere ihtiyaç vardır. Kevin Urda’ya göre, “hizmet sağlayıcılar, yaşlı LGBTİ+’ların ayrımcılık yaşayacaklarına dair korkularını azaltmak ve ihtiyaç duydukları hizmetlere erişmeleri konusunda onları teşvik etmek için yetkin hizmetler sağlamalıdır.

Doktorlar ve hemşireler gibi sağlık çalışanları, LGBTİ+’lara dair okulda eğitim almazlar ve mesleki eğitim ve kurum içi eğitimlerde LGBTİ+’lara yer verilmez. Fiziksel eğitimlerin maliyetli bulunup sağlanmadığı yerlerde, çevrimiçi eğitimler oluşturulmalı ve sunulmalıdır. Lubunya topluluğunun tıbbi ve psikososyal ihtiyaçlarını daha iyi anlamalarını sağlayacak LGBTİ+ duyarlılık eğitimi, tüm sektörlerde tüm çalışanlara sağlanmalıdır.

Pek çok sosyal hizmet kuruluşu, LGBTİ+ yaşlı nüfusta bazı konuların özel veya daha belirgin olduğunu kabul etmez. Cinsel yönelimlerine bakılmaksızın tüm yaşlılara hizmet verildiğini söyler ama bazı yaşlıların LGBTİ+ olabileceğini kabul etmezler. Kabul formlarında özel bölümler ayrılmaması herkesi heteroseksüel kabul etmeye yol açar.

LGBTİ+’lar da kendileriyle ilgili kişisel bilgileri kendi bakımlarıyla ilgili olabilecek sağlık hizmeti sağlayıcılarıyla paylaşmaktan çekindiklerinde, tıbbi karar verme süreci sorunlu hale gelir. Uygun ve doğru bir bakım planının oluşturulması hastaların yaşamlarının kişisel ayrıntılarını uzmanlarla paylaşmaları ile mümkün olur. Sağlık çalışanlarının, LGBTİ+ yaşlıları ötekileştirmeyi değil, işbirliğini teşvik eden yargılayıcı olmayan bir ortam yaratması gerekir.”

Amerika’da Massachusetts Eyalet Valiliği 2019’da yayımladığı şehir planlama çalışmasına göre, yaşlı LGBTİ+’lar, engelliler ve alzheimer hastaları dahil, toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde yapılacak bir yeni şehir planının, kanunlar ve düzenlemeler, sağlık ve sosyal hizmet sağlayıcıları, örgütler ve hizmetlerle, barınma olanakları, yaşam seyirlerine etkileyen tüm hizmetlerle desteklenmesi gerekmektedir. Bu yönde geliştirilecek politikalar ve toplum ve kapsayıcı yasal bir sistemle, mevcut düzendeki yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’ların damgalanma yaşaması ortadan kalkacaktır. Genç LGBTİ+’ların böyle bir sistemde büyümesi, aileleri ve toplumla yaşadıkları sorunları ortadan kaldıracaktır.

Anket ve görüşmelerde, yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’ların nitelikli bir yaşam sürmesi için önerileri sorulduğunda, katılımcılar da genel olarak benzer öneriler getirdiler aslında. Türkiye’de yasal düzlemde değişiklikler yapılması, LGBTİ+’lara yönelik veya LGBTİ+ dostu bakımevlerinin açılması, var olan bakımevlerinin iyileştirilmesi ve çalışanlarının ve sakinlerinin eğitim alması, LGBTİ+’lar arasında da olan yaşçılığın ortadan kaldırılması, gizlenmek zorunda kalmadan hizmet alınabilecek şekilde sağlık hizmetlerinin kapsayıcı ve kapsamlı hale getirilmesi, partnerlik haklarının tanınması gerektiğini vurguladı.

Kan verirken bile dışlanmak…

Ayrıca, genel olarak istihdam alanında ve sağlık alanında LGBTİ+’lar ve HIV’le yaşayanlara yönelik ayrımcılıklarla mücadele edilmesi gerektiği, eşit yurttaşlık haklarının tanınması gerektiği, LGBTİ+ yoksulluğunun sağlık hizmet alımında sorun teşkil ettiği, kan verirken bile fobinin sorun olduğu, partnerle beraber medeni haklardan yararlanmanın mümkün olmadığı, bakım alma/verme meselesinde kaygılar, LGBTİ+ dostu kurumlara ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.

🌈Onur Ayı özel serisi:

You may also like

Comments

Comments are closed.