Röportaj

Metin Kılıç: “Veganlık etik bir tutumdur. Hayvanlar meta değildir, bizim gibi duygulara sahiptir, candır, dosttur”

0

Bugün 1 Kasım Dünya Vegan Günü. Veganlar ne istiyor, veganlığı nasıl tanımlıyor ve nasıl bir örgütlenme çalışması yürütüyorlar? Bu konuları Vegan Özgürlük Hareketi aktivisti ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Beylikdüzü ilçe örgütü eşsözcüsü Metin Kılıç‘la konuştuk.

– Vegan olmak ne demek? Vejetaryenlerle farkınız nedir?

– Vegan olmak demek, hiç bir şekilde hayvan sömürüsüne ortak olmamak demektir. Biz veganlar hiçbir canlı hayvanı yemediğimiz gibi hayvanların sömürüldüğü, kullanıldığı gıdaları reddederiz. Bunun yanında kürk, deri, yün, ipek gibi hayvanlardan elde edilen ya da hayvanların ürettiği hiçbir giyim eşyasını kullanmayız. Hayvanlar üzerinde deney yapılarak üretilen kozmetik, gıda ve temizlik maddelerini de kullanmayız.

Vejetaryenlerin veganlardan farkı, hayvan sömürüsünün bir kısmına isteyerek ya da istemeden göz yummalarıdır. Vejetaryenliğin birden fazla çeşidi var. Örneğin kırmızı et ve tavuk yemeyip balık yiyene de vejetaryen denir, deri ya da yün kullanan birine de vejetaryen denilebiliyor. Vejetaryenliği biz veganlığa geçiş olarak kabul ediyoruz. Aksi takdirde biz veganlar için çok fazla da bir şey ifade etmiyor.

– Vegan olmak dinsel bir tercih gibi görülebilir mi? Yoksa etik bir karar mı?

Veganların Kurban Bayramı eyleminden

– Veganlığın dinlerle ya da inançlarla bir alakası yoktur. Bizim vegan gruplarımızın içinde vegan olan müslüman, hırıstiyan, katolik, ateist vb bütün inanç gruplarına ait bireyler var. Veganlık kesinlikle ‘etik’ bir tutumdur, en azından biz işin etik kısmıyla ilgileniyoruz. Hayvanlar aynı bizim gibi duygulara sahiptir, candır, dosttur. Yemek, giyim eşyası, eğlence malzemesi ya da birer meta değildirler.

– Vegan olma tercihinizin iklim degişikligi ile bir ilgisi var mı?

– Kesinlikle bu günkü iklim değişikliğinin ve sera gazı salımlarının gezegenimize verdiği zarar çoktur, istatisliklere  göre et, süt, yumurta, deri, kürk vb. şeylerin üretimi nedeniyle yapılan hayvan yetiştiriciliğinin sera gazlarının salımındaki katkısı resmi rakamlara göre %18, ama resmi olmayan rakamlara göre %51 olduğu ortaya çıkmış durumda.

Bir sloganımız var ‘Vegan ol Gezegeni kurtar’. Zaten vegan olmanın en önemli üç sebebinden biri de gezegeni korumaktır ve dünya üzerindeki açlığın son bulmasıdır. İşin bir de su tüketimi boyutu var ki, su kaynaklarının hızla tükendiği dünyamız için bunun günümüzde yarattığı ve gelecekte neden olacağı sıkıntıları tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Su tüketimi bilançosu şöyle,

  • 1 kg sığır eti üretimi için 100 bin litre,
  • 1 kg tavuk eti üretimi için 3500 litre,
  • 1 kg buğday üretimi için 900 litre,
  • 1 kg patates üretimi içinse 500 litre su tüketiliyor.

Et üretimi için tüketilen aşırı suyun yanı sıra işin bir de biyolojik atık boyutu var. Endüstriyel hayvancılık, yılda 1,4 milyon ton biyolojik atık oluşmasına neden oluyor. Yani tüm insan nüfusunun bir yılda ürettiği biyolojik atık miktarının neredeyse on üç katı.

Besin üretimi için kullanılan toprak miktarı da önemli bir veridir çünkü dünya üzerindeki tarım arazileri her geçen gün yetersiz hale gelirken yeni araziler için feda edilen ormanlık araziler ve doğa hem insanların hem de pek çok değişik türde hayvanın yaşamını tehdit ediyor. Bu, bindiğimiz dalı kesmekle eşdeğer bir durum. Sayısal oranlara bakacak olursak, bir vejetaryenin 1 yıllık gıdası için 675 m2, et yiyen bir kişinin bir yıllık gıdası içinse 13.150 m2 toprak gerekiyor. Şu an Avrupa’da uygulanan fabrikasyon (endüstriyel) hayvan üretim tarzının, sığır yemi üretimi için (yani kesim hayvanlarının beslenebilmesi için) Avrupa’nın yedi misli büyüklüğünde bir arazi gerektirdiği söylenmektedir.

– Kurbanın önemli bir dinsel ritüel olduğu ülkemizde veganların muhalif tavrına karşı ne tür tepkilerle karşılasıyorsunuz?

-Biz Vegan özgürlük hareketi olarak,  Kurban katliamlarını ilk olarak 2011 yılında protesto ettik. Bu yılla birlikte üçüncü protestomuzu gerçekleştirdik. Zaman zaman dini yobazca yaşayanların sözlü, küfürlü saldırılarına uğrasak da genel olarak, özellikle de aklı başında inançlı kesimler bize hak veriyor. Sonuçta et yemiyoruz, süt içmiyoruz, deri giymiyoruz, tutarlı bir şekilde bu geleneğe de karşı çıkmamızdan daha doğal başka ne olabilir ki… Müslümanların kurban katliamlarına karşı çıktığımız gibi Noellerde ya da Şükran günleri adı altındaki hindi katliamlarına da karşı çıktığımız için kamuoyunda  tutarlılığımızdan dolayı olumlu tepkiler alıyoruz. Hatta zaman zaman da çok destekleniyoruz.

– Vegan olmanın beslenme yetersizliğine ve hastalıklara yol actığına dair görüşler konusunda ne düşünüyorsunuz?

– Vegan beslenme kesinlikle yetersiz değildir ve en sağlıklısı vegan beslenmedir. Yani ette, balıkta, tavukta ya da hayvansal ürünlerde sağlıksızca alınan bütün aminoasitleri biz veganlar sebzelerden, meyvelerden, bakliyatlardan, tahıl ve yemişlerden zaten sağlıklı bir şekilde alabiliyoruz.

Bizim bilgilerimize göre insanların hayvansal süte ihtiyacı yok. Hatta yararından daha çok zararının olduğunu biliyoruz. Hayvan yiyen insanlarla yemeyen insanların karşılaştırmasında etle ya da hayvansal gıdalarla beslenen insanlarda daha fazla hastalık görülür. Örneğin, gut, romatizma, gırtlak, bağırsak ve çeşitli kolon kanserlerinin hayvansal gıdalarla ilişkili olduğu saptanmıştır.

– Ülkemizde ve dünyada veganlar nasıl örgütleniyor?

– Bütün iletişim araçlarını kulanıp örgütlenebiliyoruz ,web siteleri, facebook, twitter vb sosyal medyaları, radyoları, TV’leri ve akla gelebilecek her türlü iletişim araçlarını kullanıyoruz. Mesela en çok facebook üzerinde örgütleniyoruz. Gruplarımız, sayfalarımız ve etkinliklerimizi orada oluşturuyoruz. Gittikçe de kalabalıklaşıyoruz ve ulaştığımız insanların sayısı artıyor, ağımız genişliyor…

– Vegan olmayı tanıtmak, yaygınlaştırmak için ne tür etkinlikler yapıyorsunuz?

– Biz Vegan Özgürlük Hareketi olarak bizim gibi hayvan özgürlüğünü savunan diğer bazı gruplarla birlikte çalışıp, son 3 yılda ülkemizde çok güzel işler başardık ve gözle görülür ilerlemeler kaydettik. Bu yıl ilk defa 18 Mayıs 2013 tarihinde üç farklı grup olarak biraraya gelip Kadıköy’de 1. Vegan – Vejetaryen onur yürüyüşü yaptık. Resmi olarak Türkiye Vegan ve Vejetaryenler Derneği’ni de kurduk. Düzenli olarak Kasım ayını Dünya Veganlar Ayı ve 1 Kasım gününü de Dünya Veganlar Günü olarak kutluyoruz. 1 Mayıs’larda hayvan özgürlüğü korteji oluşturuyoruz. Son üç yıldır ‘Bayram’a Evet, Kurban’a Hayır!’ etkinlik ve protestoları yapıyoruz. Bu yıl ikincisini yapacağımız ‘Noellerde/Şükran günlerinde hindi katliamları istemiyoruz’ etkinliğimiz de gelenekselleşti.

Her fırsatta hayvanların da insanlar kadar yaşama hakkına sahip olduğunu, hayvansal yiyeceklerin zararlarını ve vegan beslenmenin yararlarını vurgulayan el ilanları dağıtıyoruz. Ayrıca Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nde hayvan özgürlüğü adına siyaset yapıyoruz ve şu an ben de YSGP Beylikdüzü ilçe örgütünün eş sözcüsüyüm.

– Bu sene 1 Kasım Dünya Vegan Günü’nde neler yapacaksınız?

– 1 Kasım Dünya Vegan Günü’nü bu sene Kadıköy boğa heykelinden başlayarak  Bahariye’ye kadar devam edecek bir yürüyüşüyle kutlayacağız. Diren Vegan ile birlikte biz VEGAN Özgürlük Hareketi de oradayız ve tüm veganları dayanışmaya 1 Kasım Cuma günü saat 19:00’da bizimle yürümeye ve akşamında bir şeyler  yiyip, içip sohbet etmeye davet ediyoruz. Vegan ve Vejetaryenler Derneğimiz bu kutlamayı 27 Ekim 2013 tarihinde Kadıköy İskele Meydanı’nda yaptı, biz de grupça oradaydık… Ayrıca derneğin 16 Kasım cumartesi saat: 11:00 da Taksim Galatasaray’da  ‘Vegan mutfak’ diye bir etkinliği daha olacak.

– Eklemek istedikleriniz?

Vegan ol, sağlıklı ve mutlu ol…

Röportaj: Savaş Çömlek – Yeşil Gazete

More in Röportaj

You may also like

Comments

Comments are closed.