Haber: S. Sena AKKOÇ
*
Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 30 Temmuz Salı sabahı AKP ve MHP‘li milletvekillerinin oyları ile TBMM Genel Kurulu‘nda kabul edildi.
Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) Koordinatörü Fatma Biltekin, ‘katliam yasası’ olarak adlandırılan yeni yasanın sorunlarını ve sonuçlarını Yeşil Gazete’ye değerlendirdi.
‣ ‘Ötanazi’ maddesi Genel Kurul’dan geçti, hayvan katliamı yasalaşıyor
Kanunun görüşmelerinde 4 ve 5. Maddeler hem TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu hem de TBMM Genel Kurulu görüşmelerinde en çok tepki çeken maddeler oldu.
Biltekin de Genel Kurul görüşmelerinin ilk gününde kabul edilen, biri toplama diğeri öldürme maddesi olan 4. ve 5. maddelerin mevcut kanunun ruhunu değiştirdiğini ve yeni kanunun temelini oluşturduğunu söylüyor.
4. ve 5. madde ne diyor?
Komisyon görüşmeleri sırasında 4. maddede bulunan ‘rehabilite edilenler’ ifadesi, ‘rehabilite edilen köpekler’ şeklinde düzenlendi. Böylece kediler kapsam dışı bırakıldı. Ancak yasanın birçok maddesinde kedi-köpek ayrımı yapılmadan ‘hayvan’ ifadesi kullanıldığı için yasanın nasıl uygulanacağına dair belirsizlikler bulunuyor.
Yine görüşmeler sırasında muhalefet milletvekillerinin ısrarı üzerine 5. maddede yer alan ‘ötanazi’ kelimesi çıkarıldı. “Bakımevine alınan köpeklerden insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve “olumsuz davranışları kontrol edilemeyen”, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olanlarına 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu‘nun 9’uncu maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen tedbir uygulanır. Yerel yönetimler, sahipsiz köpeklere ilişkin yürüttüğü iş ve işlemlerde Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi kapsamında gerekli idari tedbirleri almaya yetkilidir” şeklinde düzenlenen yeni maddede referans verilen Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 9. Maddesinin 3. Fıkrası ise hayvanlara ötenazi yapmanın yasak olduğunu, ancak acı çeken ve iyileşme durumu bulunmayan durumlarda veteriner hekimler tarafından ötenazi işlemi yapılabileceği söylüyor.
4 milyon hayvan 105 bin kapasiteli barınaklara nasıl sığacak?
Temelde 4. maddenin ‘al-kısırlaştır-aşıla-geri bırak’ yönteminden al-kısırlaştır-tut yöntemine geçişi ifade ettiğini söyleyen Biltekin, bakım evlerine alınan köpeklerin sokaklara bırakılmasının engellediği bu uygulamanın beraberinde getirdiği barınak kapasitesi sorununa dikkat çekiyor.
Yasa teklifinin gerekçesi olarak 105 bin hayvan kapasitesi (kediler dahil) olan 322 bakım evinin bulunduğu söylenirken sayısı 4 milyon olarak hesaplanan köpeklerin bu barınaklara yerleştirilmesi bekleniyor. Kanun değişikliğinde belirtilen hesap hatasına dikkat çeken Biltekin, “Burada yasa, ‘bu hayvanları al ve bakım evine koy’ diyor. Bazı belediyelerin bunu yapamayacağı çok açık. Basit matematik bu: 4 milyon hayvan olduğunu söylüyorsun, 105 bin kapasiten olduğunu söylüyorsun. Bu hayvanları nereye koyacaksın?” diye soruyor.
Barınak kapasitesi sorunu üzerine beşinci maddenin devreye girdiğine dikkat çeken Biltekin, “Ötanazi kalktı diyorlar ama 5996 sayılı kanuna referans verilerek bu yetki veterinerlere veriliyor. Bu maddede şöyle bir şey devreye giriyor: Saldırgan davranışları süren hayvanlardan bahsediliyor ama bu tanımın nasıl yapılacağı bilinmiyor. Şu an hayvanın boyutu çok büyük diye, hayvan havlıyor diye, arabanın arkasından koştu diye saldırgan denilebiliyor. Hayvanlar bu sebepten dolayı şikayet edilerek toplatılabiliyor” diyerek tanımlamaların nasıl ve kimlerce yapılacağının muğlak olduğunu anlatıyor
Popülasyonu kontrol edilemeyenler öldürülebilecek
Biltekin, yasada belirtilen tehlikeli ifadelerden birinin de popülasyon artışının kontrol edilemediğine dair karar alınması durumunda hayvanların sağlıklı olup olmadığına, cinsine veya türüne bakılmaksızın öldürülebilmesinin önünün açılması olduğuna dikkat çekiyor.
5. maddede yer verilen Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi‘nin 12. maddesi, “Taraflardan biri, başıboş hayvan sayısının sorun yarattığını düşünürse, gereksiz ağrı, acı ve ıstırap çekmelerine sebep vermeyecek şekilde sayılarını azaltmak için uygun yasal ve/veya idari tedbirleri alacaktır” diyerek nüfusunun fazla olduğu belirtilen hayvanların öldürülebileceği anlamına geliyor.
Belediyelerin bakım evlerinin kapasite sorunu göz önünde bulundurulduğunda bu madde, fazla köpek popülasyonunun öldürülebileceğini gösteriyor.
Tehlikeli ırkların kapsamı genişletilebilir
Beşinci maddeyi tehlikeli yapan diğer konu ise T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı‘nın belirlediği tehlike arz eden ırkların kapsamının genişletilmesi riski. 2010 yılından beri tehlike arz eden hayvanlar listesine 2021 yılında American Bully ve American Staffordshire Terrier gibi cinslerin eklendiğini ve listenin her zaman genişletilebileceğine dikkat çeken Fatma Biltekin, “Bu hayvanlar zaten bakımevlerinde ne görülebiliyordu ne çıkartılabiliyordu. Bu türler zaten ömür boyu hapse mahkum edilti. Şimdi de yasa bu hayvanların öldürüleceğini söylüyor” dedi.
‘Bakım evleri zaten ölüm kampıydı’
“Deneyimlerimizden bildiğimiz üzere bu hayvanlar insanların düşündükleri gibi ilaçlarla temiz ameliyat masalarında uyutulmayacak, kimse öyle hayal etmesin” diyerek hayvan popülasyonunun masum yöntemlerle kontrol altına alınacakmış gibi gösterilmesine tepki gösteren Biltekin, Beykoz Belediyesi‘nin hayvanları kalplerine çamaşır suyu verilerek öldürdüğüne, Konya Belediyesi‘nin ise kafalarına kürekle vurarak öldürdüğünü hatırlatıyor:
“Bakım evleri zaten ölüm kampıydı ve sürekli olarak hayvanlar yok ediliyordu. Yani hayvanların acı çekmeden öldürüleceğine dair yaratılmaya çalışan algı hiçbir şekilde doğru değildir. Biz zaten yıllardır hayvanları bakım evlerinden ve belediyelerden korumaya çalışıyoruz.”
‣ Konya’da barınaktaki köpeği kürekle öldüren işçilere ‘iyi hal’den indirimli ceza: Serbest bırakıldılar
‣ Konya’daki barınak vahşeti için iddianame hazırlandı
Sorumluluk yerel yönetimlerde
Yeni kanunda öne çıkan konulardan biri de sokakta yaşayan hayvanlara dair sorumluluğun yerel yönetimlere yüklenmesi. Yasa gereğince belediyelerin 31 Aralık 2028 tarihine kadar hayvan barınakları kurması ve barınak kurma-rehabilitasyon işlemlerini gerçekleştirmek için bütçe gelirlerinin binde 5’ini ayırması gerekiyor. Büyükşehir belediyeleri için ise bu oran binde 3 olarak uygulanacak.
Bu kaynağı ayırmayan ve köpeklerin toplanmasını reddeden belediye başkanı ve meclis üyelerine ise 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. Görevini yerine getirmeyen belediyelere kayyım atanması da mümkün.
‘Yıllardır belediyelerin soruşturma kapsamına alınmasını istiyorduk’
Sorumluluğun yerel yönetimlere verilmesinin nereye gideceğini öngöremediklerini belirten Biltekin, bu kararın muhalif belediyeleri sıkıştırmaya yönelik alındığını belirtiyor:
“2021 yılında mevcut kanun değiştiğinde nüfusu 75 belediyeler 2022 yılı sonuna kadar nüfusu 25 binin üzerinde olanlar ise 2024 yılı sonuna kadar bakım evi kurmakla yükümlüydü. Ancak belediyeler bunu yapmadı. Yasa değiştirilirken belediyelerin büyük çoğunluğu AKP’deydi.
Biz de yasa koyuculardan belediyelerin soruşturma kapsamına alınmasını talep ediyorduk çünkü belediyelerin soruşturma engeli olduğu için görevini yerine getirmeyen kamu görevlilerini/belediye çalışanlarını veya hayvanları öldüren belediye yetkililerinin soruşturulmasını sağlayamıyorduk. Yıllarca talep etmemize rağmen bu madde yasaya eklenmedi.
Ama Genel Kurul’da AKP’li milletvekilleri yasayı ‘Bakın belediyeler artık işlerini yapmak zorundalar. Biz de işlerini yapmayan belediyeleri cezalandıracağız. Zaten bu maddeyi de bu yüzden getirdik’ diyorlar.”
Yerel hayvan koruma görevlilerine ilişkin hüküm ne anlama geliyor?
Hayvanlara besleme yapanların sık sık saldırılara maruz kaldığını ancak yerel hayvan koruma görevlilerinin görevli kartlarını göstererek besleme yapabildiklerini belirten Biltekin, artık bu yetkinin ‘görevlilere ihtiyaç duyulmayacağı’ gerekçe gösterilerek insanların elinden alındığına dikkat çekiyor.
Ancak 4. maddeden kedilerin çıkarılması, sokaklarda kedi varlığının devam edebileceğine işaret ediyor. Yani kedilere nasıl besleme yapılacağı belirsiz:
“Yerel hayvan koruma görevlileri hayvanların beslenmesi dışında sağlıklarıyla da ilgileniyordu. Üstelik sadece kedi-köpek değil, öncelikle kedi-köpek olmak üzere diğer hayvanların da gözetilmesi yasa kapsamı içindeydi. Ancak şimdi böyle bir madde yok. Örneğin martılar yaralandığında, bir kirpi zarar gördüğünde bununla da yerel hayvan koruma görevlileri ilgileniyordu. ”
Özellikle 2021 yılında çıkan yasayla hayvan hakları savunucularına ve hayvan severlere yönelik itibarsızlaştırma ve nefret söylemlerinin arttığını hatırlatan Biltekin, görevlilere ilişkin hükmün yürürlükten kaldırılmasıyla sokaklarda besleme yapan insanlara yönelik saldırıların artabileceğine dair uyarıyor.
Yasanın birçok maddesi belirsiz
HAKİM Koordinatörü, yasanın 4. maddesi kapsamından kedilerin çıkarılmasına rağmen birçok maddede kedi-köpek ayrımı yapılmamasına, sahipli-sahipsiz ayrımının nasıl yapılacağının hala netleşmediğine ve çipleme için verilen süre boyunca insanların gezen kedilerine ne olacağına dair soru işaretleri bulunduğuna da işaret ediyor.
Diğer yandan yasanın uygulanması için belirlenen süreler boyunca sokakta hayvan istemeyen AKP, MHP ve Güvenli Sokaklar Derneği gibi gruplar belediyeleri sıkıştırarak mahallelerdeki köpeklerin alınması konusunda ısrar etmeleri bekleniyor.
Son dönemlerde sayısı giderek artan zehirleme vakalarına ve hayvan cinayetlerine de dikkat çeken Biltekin, insanların ve iktidarın uzun zamandır ülkedeki en büyük sorun köpeklermiş gibi davrandığı ve köpekleri düşmanlaştırdığı için sokakta yaşayan canlıların tehlike altında olduğunu söylüyor.
‣ Gökova’da katil var: Mahalledeki köpekler zehirlendi, birçok köpek hala kayıp
Ortada bir kazanım yok, binlerce yıllık kültürün yok edilmesi var
Biltekin, görüşmeler sırasında değiştirilen maddeleri bir kazanım olarak göremediklerini vurgulayarak “Sadece kedilerle ilgili geri adım atıldı ama başka maddelerde hala kedi-köpek ayrımı yok. Kediler için durum nasıl olacak öngöremiyoruz. ‘Kediler gerçekten kurtuldu, kediler alınmayacak’ diyemiyorum çünkü bu yasanın başka bir sürü yansıması olacak” diyor.
AKP’li vekillerin Komisyon ve Genel Kurul görüşmelerinde sık sık muhalefetle müzakere edildiği algısı oluşturmak için geri adım atılan maddeleri dile getirmesinin şüpheli olduğuna dikkat çeken Biltekin, kedilere yönelik kararın baştan belirlenmiş stratejik bir karar olabileceğine de işaret ediyor.
Pek çok hak savunucusunun paylaştığı görüşe göre, yasa köpeklerle başlayıp kedilere, kirpilere veya martılara kadar uzanabilir: “Çünkü bir türü, sadece o türe mensup olduğu için öldürmeye çalışıyorlar. Bu bir soykırım. Faşist bir toplumda neyin nereye gideceğini bilemezsiniz. Ortada hiçbir kazanım yok, ortada binlerce yıllık kültürün yok edilmesi var. Biz bu katliamları görmeye devam edeceğiz. Ama sokakta hayvan sayısının azaldığını görmeyeceğiz, hatta hastalıkların arttığını göreceğiz.”
Belediyelerle görüşmeleri sırasında yetkililerin kendilerine “yakalayabilsek daha çok hayvanı kısırlaştırırız’ dediklerini söyleyen Biltekin, yakalanan hayvanların zaten insanlara ve yerleşim yerlerine alışkın olanlar olduğuna, hasta, saldırgan veya insanlara alışkın olmayanları yakalamanın ise daha zor olduğuna vurgu yapıyor: “Bu uygulama, yabandaki hayvanın mahalleye inmemesini sağlayan unsuru aradan kaldırıyor” dedi.
Mahalle ölçeğinde örgütlenmek etkili olabilir
Genel Kurul’dan geçen Kanun’a karşı neler yapılabileceğini de anlatan Biltekin’in önerisi, mahalle gönüllüleriyle iletişime geçilmesi ve mahalle ölçeğinde örgütlenmelerin desteklenmesi. Belediyelerin de mahalle halkıyla görüşerek bu işin nasıl çözülebileceğini istişare etmesi ve mahalleliyle karar vermesi etkili olabilir.
HAKİM de “mahalle örgütlenmelerini desteklemeye ve yaşanan öldürme-zehirlemelerle ilgili suç duyurularında bulunmaya devam edecek:
“Mevcut kanunun 28. maddesine göre, zehirleme ve hayvanları öldürme hala bir suç, bunun için hukuki yollarımızı kullanacağız. Bu şikayet çağrılarını yayınlamak ve başkalarının da şikayette bulunmasını sağlamak gerekiyor. Vatandaşlar hayvanları zehirleyenler için çevreye zarar vermekten, hayvanları silahla öldürenler için ise sokakta silah kullanma gerekçesiyle de şikayette bulunabilir.”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel‘in Anayasa Mahkemesi’ne gideceği açıklamasına karşılık, bunun “uzun bir süreç olduğu” değerlendirmesi yapan Fatma Biltekin, öldürmek istemeyen belediyelerin Tarım ve Orman Bakanlığı’na yazarak bakım evi kurmak için belirlenen 2028 yılına kadar gelen şikayetlere yönelik nasıl aksiyon alacakları konusunda yönlendirme talep edebileceklerini belirtiyor.