İklim KriziManşet

İklim aktivistlerinin provokatif eylemleri işe yarıyor mu?

0

Halk, geçmişte yapılmış -ve sonuç almış- olmadığı sürece, bu tür “yıkıcı protestoları” nadiren onaylıyor, ancak sonrasındaki gelişmeler bu anlık tepkileri doğrulamıyor. 20. yüzyılın başlarında Birleşik Krallık ve ABD’de kadınların seçme ve seçilme hakkını savunan ve eşit haklar için mücadele eden “Sufrajet” hareketi  eylemleri sırasında kamusal varlıklara kalıcı hasar vermiş, ancak sonrasında  kahraman olarak anılmıştı. Kitlesel barışçıl yürüyüşler de yapıldıkları dönemde “zararlı” bulunmuştu. Gallup anketine göre, Martin Luther King Jr. , 1963 Mart’ında Washington‘da ikonik “Bir Hayalim Var” konuşmasını yaptıktan sonra , Amerikalıların dörtte üçü kitlesel gösterilerin amaca zarar verdiğini düşündüklerini söyledi. Ancak ertesi yıl, Başkan Lyndon B. Johnson Medeni Haklar Yasası’nı imzaladı.

 Fosil yakıt üretimini artırma kararı alan Birleşik Krallık hükümetine işgalli protesto
‣ Birleşik Krallık’ta iklim eylemi: Genç aktivistler kendilerini ünlü tablolara yapıştırdı
 İklim aktivistlerinin elleri bu kez ‘Son Akşam Yemeği’ tablosunda
‣ İklim aktivistlerinden Van Gogh’un tablosuna çorbalı protesto
 İklim aktivistleri Londra merkezindeki araba galerisini turuncuya boyadı
 Yemekli eylemlerde sıra Kral Charles’ta: Balmumu heykelinin yüzüne pasta yapıştırıldı
‣  Aktivistler, fosil yakıt lobicilerinin merkezi olan binaya boya püskürttü
Münih’te iklim protestolarına yasak, aktivistlerden ‘yapıştırıcı banyosu’ yanıtı
Alman iklim aktivistlerinden ‘düşük hız limiti ve sübvansiyonlar’ için yol kesme eylemi
İklim aktivistlerinden Londra sokaklarında ‘yavaş yürüyüş’ eylemi

Yine de bu örnekler, ünlü tablolara çorba fırlatmanın sera gazı emisyonlarını azaltacağı anlamına gelmez, ancak halkın toplumsal hareketleri neyin başarılı kıldığını tahmin etme konusunda güçlü bir toplumsal hafızaya sahip olmadığını gösterir. Uzmanlar, “yıkıcı gösterilerin” dikkati bir amaç için toplamada ve daha ılımlı protestolarla kıyaslandığında daha kabul edilebilir göstermede önemli bir rol oynadığını söylüyor. 

Birleşik Krallık‘taki Bristol Üniversitesi‘nde iklim aktivizmi ve sivil itaatsizlik üzerine araştırma yapan Oscar Berglund, “Şiddet içeren veya içermeyen çatışmacı protestolar, tüm başarılı toplumsal hareketlerin bir parçasıdır” diyor.

Yönetimlerin tepkisi: Gözaltı, tutuklamalar, para cezası

İklim protestoları genellikle barışçıl olsa da, “ateşli eylemler”, koşullara bağlı olarak işlerin şiddete dönüşme riskini artırabiliyor. Maryland Üniversitesi‘nden sosyolog Dana Fisher, “Çatışmacı aktivizm ile şiddet arasındaki çizgi özellikle son 20 yıldır çok, çok belirsiz bir hale geldi. Özellikle de protestoculara zarar verme yetkisine sahip olan ya da olmayan kolluk kuvvetleriniz olduğunda” diye konuşuyor. Özellikle ABD’deki eyalet yöneticileri ise son zamanlarda fosil altyapısını bloke etmek isteyen aktivistelere karşı sert kanunlar çıkararak bu eğilimi tersine çevirmeye çalışıyor. Birleşik Krallık’ta da gözaltı, tutuklama ve para cezalarında artış var.

Buna rağmen, şiddet içermeyen iklim gösterileri için artan bir iştah da görülüyor. Yale İklim Değişikliği İletişim Programı‘nın ABD’de geçen eylül ayında yaptığı bir ankete göre, 40 yaşın altındaki Amerikalıların beşte biri, bir arkadaşlarının kendilerinden istemesi halinde iklim değişikliğiyle ilgili eylemi desteklemek için oturma eylemleri, ablukalar veya izinsiz girişler gibi sivil itaatsizlik eylemlerine katılabileceklerini söylüyor. Fisher, AmeriCorps çalışanları ve iklim organizatörleriyle yaptığı ankette de sivil itaatsizliğe katılımın artmakta olduğunu söylüyor.

Şiddet içermeyen iklim aktivizmini destekleyen İklim Acil Durum Fonu’nun yönetici direktörü Margaret Klein Salamon bu durumu şöyle yorumluyor: “Burada hızla büyük bir “yıkıcı hareket”in ortaya çıkma potansiyeli var. Çatışmacı eylemler ABD’de Birleşik Krallık kadar hız kazanmasa da burada da bir dalganın başlıyor olabileceğine dair işaretler var.”

Başa çıkması zor gerçekler, insanları irrite eder mi?

Bu yılın nisan ayında iklim bilimciler , bankanın fosil yakıt projelerini finanse etmesini protesto etmek için kendilerini Los Angeles‘taki bir JPMorgan Chase binasına zincirlemişti. Yaz aylarında, New York, Körfez Bölgesi ve Chicago‘daki SUV ve kamyonet sürücüleri, araçlarını lastikleri inmiş ve ön camlarında “Benzin içiciniz öldürür” yazılarıyla karşılaştı. Bu, şehirlerde büyük kişisel araçlara sahip olmayı “imkansız hale getirmeyi” amaçlayan uluslararası bir grup olan Tire Extinguishers’ın eylemiydi. Geçen ay da protestocular , özel jetlerin gezegende aldığı zararı vurgulamak için New Jersey, Kuzey Karolina, Kaliforniya ve Washington eyaletlerindeki özel havaalanlarında eylem gerçekleştirdi. 

“Yıkıcı protestoların”, doğası gereği rahatsız edici olduğunu söyleyen klinik aktivist ve klinik psikolog Salamon, “halkın iklim krizi konusunda “kitlesel bir yanılgı” içinde yaşadığını ve uyurgezer bir şekilde felakete doğru gittiğini söylüyor: “Aktivistlerin rolü herkesi uyandırmaktır. Eğer bu açıdan düşünürseniz, bu aktivistlerin neden popüler olmadığı tüm dünyada anlaşılır hale geliyor. Onlar, insanları iklim hakkında düşündürüyorlar ve  gerçekten acı verici duygular hissettiriyorlar, çünkü bu başa çıkması çok zor bir gerçek.”

Çatışma taktikleri eleştiri, öfke ve hatta ölüm tehditleri getirebiliyor. Ancak birçok aktivist, daha geleneksel protesto yöntemlerinin sonuç getirmeyeceğini düşünüyor. “Aktivistin ikilemi” adı verilen bir olgu sorunu ortaya koyuyor:  Protestocular genellikle kolayca görmezden gelinen ılımlı eylemler ile halkı yabancılaştırabilecek daha aşırı eylemler arasında seçim yapmak zorunda kalıyor.

“Eğlenceli değil: İnsanların hayatlarını bozmaktan nefret ediyorum ve işlerin bu noktaya gelmesi üzücü. Ama bu noktaya geldi” diyor adını vermeyen bir Tire Extinguisher aktivisti Vice‘a: “Başka hiçbir şeyin işe yaramayacağını hissediyoruz artı. Mektuplara, yürüyüşlere ya da yeni seçimleri beklemeye vaktimiz yok. 30 yıldır bu stratejilere sahibiz ve işe yaramıyorlar. Bir şeyleri sallamanın zamanı geldi.”

Van Gogh’un resmine çorba fırlatanlardan biri olan Phoebe Plummer ise eylemin ” biraz saçma ” olduğunu kabul etse de protestonun saçmalığının iklim eylemiyle ilgili sohbeti ilerleten şey olduğunu savunuyor. “Ayçiçekleri” olayından önceki aylarda, Just Stop Oil daha mantıklı bir hedefe; petrol terminallerine yönelmişti. Nisan ayında o kadar çok petrol altyapısını engellediler ki güney İngiltere’deki her üç benzin istasyonundan birini kapanmaya zorladılar, ancak çok az uluslararası ilgi gördüler.

“Yıkıcı protestolar”, başka türlü tartışılamayacak konular için alan açarak gündemin belirlenmesinde de rol oynuyor. Geçen eylül ayında Birleşik Krallık’ta yolları kapatmaya başlayan ve hükümetin tüm evleri daha enerji verimli hale getirecek şekilde yenilemesini talep eden bir grup olan Insulate Britain popüler olmayan ve tanınmayan bir grup olarak ankete katılanların yüzde 16’sı tarafından “olumlu” değerlendiriliyordu.

Ancak protestoların başlamasından bir ay sonra, Birleşik Krallık’ta gazetelerin “yalıtım”dan bahsetme sayısı ikiye katlandı (grubun adının bir parçası olan “Yalıtmak”a yapılan atıflar hariç). Bu yılın haziran ayına gelindiğinde, eski Başbakan Boris Johnson‘ın kış gelmeden binlerce evi yalıtmak için planlar hazırlamasıyla, konu politika gündemine yükseldi . O sırada bir yetkili, politikanın “İngiltere’yi izole edin” olarak adlandırılabileceğini söyledi.

Protestodan politika değişikliğine düz bir çizgi çekmek zor, ancak uzmanlar bu tür eylemlerin birçok insanın düşündüğünden daha yararlı olabileceğini söylüyor. Berglund, Insulate Britain’a atıfta bulunarak, “Popüler olmaması, etkisiz olduğu anlamına gelmez. Nihayetinde, insanlar protestocuların yaptıklarından hoşlanmasalar bile, bu onları otomatik olarak protestocuların uğrunda savaştığı yola karşı çevirmez.” diye konuşuyor.

Hedef kitle iklim inkarcıları değil

Bu tür protestolar geniş hareketler inşa etmek için çok uygun olmasa ve muhtemelen iklim politikalarına karşı çıkan Amerikalı azınlığın fikrini değiştirmese de Fisher, “Bu aktivistler ve bu tür aktivizmi örgütleyen gruplar, bu insanlarla konuşmadıklarının kesinlikle farkındalar” diyor: “Bunun yerine, zaten iklim eylemine sempatik bakan insanları harekete geçirmeye çalışıyorlar. Bu tür eylemler, insanları başka türlü düşünemeyecekleri bir konuda tavır almaya zorlama etkisine sahip”.

Elde edilen bazı sonuçlara göre de strateji zaten çalışıyor olabilir. Fisher, “çorba eyleminin” eylemin uzun vadede nasıl bir etkiye sahip olacağı belli olmasa da, aktivistlerin etkililiği ölçmek için kullandıkları medyada görünürlük gibi kısa vadeli hedeflerin çoğuna göre “daha üst düzeyde” etkili” olduğunu söyledi. Just Stop Oil’in organizatörlerine göre de dikkat çekici protestolar yeni aktivistlerin kendilerine katılmasını sağladı.

Fisher, yakın geçmişte iklim organizatörleri tarafından sivil itaatsizliğin “kötü bir araç” olarak görüldüğünü hatırlatarak, “Ancak genç nesil iklim aktivistlerinin artık bunu kesinlikle araçlarından biri olarak aktivizm seçeneklerine dahil ettiklerine şüphe yok” diyor.

 

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.