İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul için deprem konusunda seferberlik başlattıklarını belirterek, “İBB olarak güçlü bir inisiyatif alıyoruz, düzeni değiştiriyoruz. Deprem ve afetlere karşı bu kadim şehri dirençli bir kent haline getirmek için her şeyi tekrardan, sıfırdan başlatıyoruz. Yapılması gereken ne varsa yerine getirmek için ayağa kalkıyoruz” dedi.
11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından olası İstanbul depremi Türkiye‘nin ana gündem maddelerinden biri haline geldi. İBB ekibi; çözüm ve önlem önerileri ile iş birliği çağrılarını içeren “İstanbul Deprem Seferberlik Planı“nı açıkladı.
Toplantıda açıklama yapan İmamoğlu, depremin İstanbul için “gerçek beka sorunu olduğunu” söylerken, “Ekiplerimiz ve bilim insanlarımız bundan sonra çalışmalarına aralıksız devam edecek” dedi.
İmamoğlu, “Bu büyük afetin ve yaşadıklarımızın bize yüklediği derin bir sorumluluk var. Artık hayatımıza eskisi gibi devam edemeyeceğimizi biliyoruz. On binlerce canımız hâlâ belki göçük altına, enkazlardan çıkarılıyorken biz normal yaşamımızı sürdüremeyiz. Buna hakkımız yok. Hepimizin her şeyi tekrar düşünmeye ihtiyacı var. Bu topraklarda durmadan deprem oluyor, insanlar ölüyorsa, iktidarı, muhalefeti, bürokrasisi, vatandaşları, hepimiz depremi ülkenin birinci sorunu kabul etmeliyiz” diye konuştu.
İnsanlarımızı korumak için, deprem dirençli kent uygulamasını ilk kez İstanbul'da başarıp Türkiye'ye örnek olacağız. Hedefimiz bu, seferberliğimizin amacı bu. https://t.co/8sMbPReOMG
— Ekrem İmamoğlu (@ekrem_imamoglu) March 1, 2023
Depremin “kadim coğrafya” için bir realite olduğunu belirten Belediye Başkanı, “Bu topraklarda milyonlarca yıl önce depremi oluşturan mekanizmalar oluştu. Depremleri durduramayacağımıza göre, milletçe depremde yıkılmamak için, şaşkınlık içinde büyük pişmanlık duymamak için, bir devlet olarak da gelecekte ayakta kalabilmek için deprem dirençli kentler yaratmak zorundayız” diye konuştu:
İBB olarak, güçlü bir inisiyatif alıyoruz, düzen değiştiriyoruz, düzen değiştirmek zorundayız. Bu cesaret ister, cesur olabilmek için öne yanlış giden bir sürecin, düzenin bir parçası olmaktan net olarak kurtulmak gerekir.
Gölcük ve Düzce depreminden beri yeterli adımların atılamadığını kaydeden İmamoğlu, “2019’dan bugüne biz imar, rant siyaset düzenine karşıyız. Deprem konusunda en ileri, en cesur adımları atabilecek konumda olmak zorunda olduğumuzun farkındayız. Bu konumumuzun gereğini yerine getirme çabamızın yetmeyeceğini, bunu daha da yükseklere taşımak zorunda olduğumuzun farkındayız” diye ekledi.
İmamoğlu, şunları söyledi:
“Deprem konusunda yapılması gereken her ne var ise yerine getirmek için İstanbul olarak ayağa kalkıyoruz. Deprem dirençli İstanbul için yüksek seviyede bir seferberlik başlatıyoruz. Bu mümkündür. California, Meksika, İtalya, Şili, Japonya‘da nasıl mümkün olabilmişse, İstanbul’da da mümkün olmak zorundadır. Yaşamak istiyorsak…
Deprem, İstanbul için kaçınılmaz bir gerçek ve gerçek anlamda beka meselesidir. Tarih boyunca İstanbul’u nasıl vurduysa, yine vuracaktır. Gününü, yılını bilmiyoruz ama deprem bu kentte yaşanacaktır.
Bu topraklarda millet olarak neslimizi ebediyen yaşatmak istiyorsak, kısa, orta ve uzun vadede deprem dirençli yerleşim alanlarını hızlıca oluşturmak zorundayız.
Bilime ihtiyacımız var, bilim yegane ışığımızdır. Bilimin söylediklerini görmezden gelerek yolumuza devam ettiğimizde, canımızı yakan, sayısını beyan etmekte bile zorlandığımız on binlerce insanımızı kaybettiğimizde yaşadığımız acıyı defalarca yaşarız. Görmezden gelerek yola devam etmek mümkün değildir.
Güçlü bir yol haritasına ihtiyacımız var. Tüm kaynakları belirli bir zaman planına göre sürece dahil etmek zorundayız.
Deprem ve afetlere karşı bu kadim şehri dirençli bir kent haline getirmek için her şeyi tekrardan, sıfırdan başlatıyoruz.
İş başına geldiğimizden beri yaptığımız pek çok afet hazırlığı projesini bir araya getirerek defalarca gözden geçirdik. Bilim çevrelerine çağrı yaparak hızla deprem bilim kurulu kurduk, çalıştaylar yaptık. Bilim kurulumuzla yaptığımız toplantıda, yedi alanda çalıştay sürecini gerçekleştirdik.
Güçlendirmeden acil yardıma; lojistikten, sağlık önlemlerine; semt örgütlenmesinden afet koordinasyon merkezimize kadar tüm boyutlarını mercek altına aldık. Yedi bilimsel kuruldan gelen değerlendirme raporları da elimizdedir, bunları paylaşacağız.
Ekiplerimiz ve bilim insanlarımız bundan sonra çalışmalarına aralıksız devam edecek.”
Öngörülen revizyonlar
- İmar planlarının yapım ve özellikle değiştirilmesine ilişkin esaslar, kamu yararı ilkesi çerçevesinde yeniden ele alınmalıdır.
- 1999 yılından önce yapılan ve hala yürürlükte olan imar planları, güncel jeolojik – jeoteknik etütlere göre revize edilmelidir.
- 6306 sayılı Afet Riskli Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Yasa‘da Bakanlığa verilen yetkiler büyükşehir belediyelerine de tanınmalıdır.
- İstanbul başta olmak üzere afet riski olan tüm kentlerde orta ve büyük ölçekli yatırım ve yapılaşmalar için ‘Kentsel Afet ve Risk Etki Değerlendirmesi‘ yapılarak buna ilişkin bir yönetmelik düzenlenmelidir.
- Toplanma Alanları, Geçici Barınma Alanları ve 1. Derece Tahliye Koridorları imar planlarına işlenmelidir. Bunlarla ilgili plan değişikliği yapılması yasaklanmalıdır.
- Sayıştay‘ın periyodik denetimlerinde kentsel imar rantlarına ilişkin özel ihtisas denetimi uygulaması başlatması sağlanmalıdır.
- İstanbul’un depreme hazırlanmasını odağına alan İstanbul Yasası çıkarılmalıdır. Afet öncesi planlama ve yer seçim aşamaları, yapıların güçlendirilmesi ve yenilenmesi, afete müdahale ve afet yönetimi süreçleri bu yasanın sağladığı özel yetkilerle yönetilmelidir.
Riskli yapı denetimine ilişkin konularda yapılması öngörülen revizyonlar ise şunlar:
- Mevzuatımızda riskli yapı analizleri, yıkım, güçlendirme veya yeniden yapım süreçleri belediyelerce can ve mal güvenliğinin odağa alındığı bir şekilde resen yapılabilmelidir. Bu tür uygulamalarda temel ilke kamu ve komşuluk hukuku çerçevesinde vatandaşların da mağdur edilmediği bir biçimde kurgulanmalıdır.
- Yapının proje tadilat ve her türlü inşai fiziki müdahaleyi de gösteren bina kimlik kartları çıkarılacak yönetmelikte belirlenen süreler içinde tespit edilmeli, dijital ortamda ve bina girişlerinde kare kod uygulaması ile duyurulmalıdır.
- Hızlı bina taraması, riskli yapı analizinden önceki aşama olarak yönetmeliğe girmeli, tüm yapı stoğunun depreme karşı kırılganlığı bu yöntemle tespit edilerek riskli yapı analizine sevki uygun görülenler için 6306 sayılı Kanunun hükümleri uygulanması esas olmalıdır.
- Endüstriyel yapı ve tesisler ile ikincil afete yol açabilecek tüm işletmeler için risk taramasının maliklerince yaptırılarak belediyelere sunması ve tespit edilen risklere ilişkin risk azaltım eylem planlarını ivedilikle hayata geçmesi için ilave hükümler mevzuata taşınmalıdır.
Plan, 2019’da başlatılmıştı
İmamoğlu, 14 Ekim 2019’da Meclis oturumunda yaptığı deprem konulu bir sunumda, İBB’nin, özellikle 1999 Marmara Depremi sonrasında, depreme hazırlık konusunda ulusal ya da uluslararası birçok kurum ile farklı çalışmalar yaptığını hatırlatmıştı. İmamoğlu, “Tespitlerde bulunulmuş, tahminler sıralanmış, uygulama önerileri geliştirilmiş. Ancak yapılan tüm bu çalışmalar, sonrasında hayata geçmediği/geçemediği için İstanbul hala beklenen büyük depreme hazırlıklı değildir. Daha fazla beklemeye tahammülümüz yok” demişti. İBB Deprem Seferberlik Planını devreye soktuklarını vurgulayan İmamoğlu, “Bizler, tüm İstanbulluların da desteği ile hayata geçecek projeler üretmek, İstanbul’u güçlendirmek için kolları sıvıyoruz ve bir seferberlik başlatıyoruz” diye konuşmuştu.
İmamoğlu, 26 Eylül 2019’da, Silivri’de, Marmara Denizi açıklarında 12,6 kilometre derinlikte gerçekleşen ve büyük paniğe neden olan 5,8 büyüklüğündeki depremin ardından, AFAD ve İBB’ye 5 bin 253 ihbar geldiğini belirtmişti. İmamoğlu, 5,8’in büyük değil minik bir deprem olduğunu, ancak bir yapılan incelemeler sonunda 224 ağır hasarlı, 754 de az hasarlı bina tespit edildiğini kaydetmişti. İmamoğlu, TÜBİTAK MAM, Kandilli Rasathanesi ve İBB uzmanlarının hazırladıkları çalışmalara atıfta bulunarak İstanbul’da, Marmara Denizi içerisinde 30 yıl içinde, 7 ve üstü bir deprem olma olasılığının yüzde 65 olduğu bilgisini paylaşmıştı.
İmamoğlu, kentteki toplam 1 milyon 166 bin binanın 255 bininin 1980 öncesinde, 533 binin 1990-2000, 376 bininin de 2000-2019 yılları arasında inşa edildiğini kaydetmişti. Belediye başkanı, İBB Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü ve Boğaziçi Üniversitesi tarafından 2018 yılında gerçekleştirilen Deprem ve Hasar Kayıp Tahmin Çalışmasına’na değinerek İstanbul’da olası gerçekleşecek 7,5 büyüklüğündeki yıkıcı deprem senaryosu uyarınca ekonomik, fiziksel kayıp ve hasarları da sıralamıştı. Buna göre; İstanbul’da çok ağır ve ağır hasarlı bina sayısı 48 bin, orta ve daha üstü hasarlı bina sayısı 194 bin olacaktı. Bu rakamlara göre; binaların yüzde 22,6’sı yıkılacak, 25 milyon ton enkaz oluşacak, yolların yüzde 30’u kapanacak, 463 içme suyu noktası, bin 45 atık su noktası ve 355 doğal gaz noktası hasar görecek ve toplamda 120 milyar TL yapısal ve yapısal olmayan ekonomik kayıp yaşanacaktı.
Yapılan hasar tahmin çalışmalarına göre depremin İBB’nin en öncelikli konusu haline geldiğinin altını çizen İmamoğlu, “Yaşanacak maddi ve manevi hasarı onarmaktansa öncelikli hedef daha da gecikmeden önlem almak olacaktır” demişti.
İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Seferberlik Planının afet odaklı kentsel dönüşüm çalışmaları, mevcut alt yapı ve ulaşım ağının afetlere dayanıklı hale getirilmesi, sismik ve yer bilimleri çalışmaları, afet sonrası toplanma/barınma alanları ve afet odaklı eğitim ve kapasite geliştirme olmak üzere beş başlık altında değerlendirilerek hazırlandığını açıklamıştı.