Meclis’e sunulan yasa teklifine göre, savcı esas hakkındaki görüşünü açıkladıktan sonra, avukat duruşmada yokken de mahkeme hüküm verebilecek.
AKP, TBMM Adalet Komisyonu gündeminde bulunan 3. Yargı Paketi’nde yer alan bazı düzenlemeleri daha hızlı yasalaştırmak için harekete geçti. Meclis’e sunulan yasa teklifi tutuklama kararlarının somut gerekçeye dayandırılması şartını getirirken, avukat duruşmada olmasa da sanık hakkında karar verilebilmesinin yolunu açacak düzenleme de bulunması muhalefetin tepkisini çekti.
31 Ocak’ta Meclis’e sunulan yargı reformu paketi, TBMM Adalet Komisyonu’nda alt komisyon oluşturularak incelenirken, komisyon ve Genel Kurul’daki görüşmeler nedeniyle paketin yasalaşmanın zaman alacağı öngörüsüyle yeni bir adım atıldı. AKP, bu pakette yer alan bazı düzenlemelerle ilgili yasa teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu.
AKP Elazığ Milletvekili Şuay Alpay ile 5 arkadaşı tarafından hazırlanan ‘Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’inde Ceza Muhakemesi Usulu Kanunu’nun (CMK) ‘Duruşmada Hazır Bulunacaklar’ başlıklı 188. maddesinde de değişiklik öngörüldü. Teklifle, 188. maddenin “Duruşmada, hükme katılacak hâkimler ve cumhuriyet savcısı ile zabıt kâtibinin ve kanunun zorunlu müdafiliği kabul ettiği hâllerde müdafiin hazır bulunması şarttır” şeklindeki birinci fıkrasına, “Ancak cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalasının zorunlu müdafiin de hazır bulunduğu duruşmada açıklanmış olması veya bu mütalaanın zorunlu müdafiye yazılı olarak tebliğ edilmiş olması durumlarında, çocuklar hakkında görevlendirilmiş olanlar hariç olmak üzere, hukukun kabul edilebilir bir mazereti olmayan zorunlu müdafiin yokluğunda da karar verilebilir” şeklinde hüküm ekleniyor. Teklifin bu şekilde yasalaşması halinde, savcının esas hakkındaki görüşünü açıklamasının ardından, yargılamada avukatın duruşma salonunda olup olmadığına bakılmayacak. Mahkeme savunmanın yokluğunda hükmünü verebilecek.
Mahkeme-baro gerilimi
‘ Balyoz davası ’nda avukatların savunma haklarının kısıtlandığı gerekçesiyle duruşmalara katılmamaları nedeniyle ‘kilitlenme’ yaşanmıştı. 250’si tutuklu toplam 365 kişinin yargılandığı davada sanık avukatları mahkemeyi protesto ederek duruşmalara katılmıyor. Kamuoyundan ‘davayı tıkıyorlar, sanık hakkını suiistimal var’ şeklinde eleştiriler yükselirken, Balyoz avukatları duruşmayı asıl tıkayanın maddi delil peşine düşmediğini iddia ettikleri mahkemenin kendisi olduğunu söylüyor. Mahkeme, İstanbul Barosu’ndan avukat atanmasını istemiş, baro ise talebi reddetmiş ve buna zorlanamayacaklarını bildirmişti. Bunun üzerine, mahkeme baro hakkında suç duyurusunda da bulunmuştu.
Teklifin, buna benzer durumları aşmak için yasalaştırılmak istendiği öne sürülürken, CHP’li Atilla Kart da tepki gösterdi. Kart, “Sözün bittiği yer ama hukuk devleti, kanun devleti zaten söz konusu değildi. Bu düzenlemeyle ‘devlet’ kavramı bitiyor. Bu aynı zamanda yönetim aczidir” dedi.
Tutuklama için somut olgu şartı geliyor
Uzun tutukluluk ve tutuklu vekillerle ilgili tartışmalar devam ederken, 3. Yargı Paketi’nde yer alan CMK’nın ‘Tutuklama Kararı’ başlıklı 101. maddesinde değişiklik yapılması da teklifte yar aldı. Buna göre, tutuklamaya ilişkin kararlarda kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenlerinin varlığı ile tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça yazılacak. Böylece, hakim veya mahkeme, tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya tahliye isteminin reddine ilişkin karar verirken kuvvetli suç şüphesinin varlığını, tutuklama nedenlerinin varlığını ve somut olayda tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu somut olgularla gerekçelendirmek zorunda kalacak.
Teklif ayrıca CMK’nın ‘Adli Kontrol’ başlıklı 109. maddesinde de değişiklik öngörüyor. Buna göre de
tutuklama yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilecek suçlardaki ceza üst sınırı beş yıl olarak değiştiriliyor. Mevcut yasada bu sınır üç yıl olarak yer alıyordu. (Radikal)