İklim KriziManşet

Dünya Günü’nde Google’dan ‘iklim değişikliği ilerleme durumu’ gündemi

0
Dünya Günü iklim değişikliği ilerleme durumu

Dünya Günü, ‘iklim değişikliği ilerleme durumu’ gündemi ile kutlanıyor. Google’ın özel günler için hazırladığı Doodle bugün, 22 Nisan Dünya Günü için hazırlandı.

22 Nisan Dünya Günü ilk olarak ABD San Francisco‘da 1969 yılında düzenlenen Ulusal UNESCO Dünya Konferansında önerildi ve ilk kez, 1970’te kutlandı. Bugün de 193 ülkede, 1 milyardan fazla insan tarafından kutlanmaya devam ediyor ve çeşitli topluluklar, bu özel günde Dünya’nın iyiliğini ve sağlığını gözeten çalışmalar yapıyor.

Google’ın özel günlerde paylaştığı Doodle ise, önemli kişilerin ve olayların hikayelerine dikkat çekmek amacıyla hazırlanıyor. 22 Nisan 2024 Dünya Günü’ne özel olarak Google, kullanıcılarını “iklim değişikliği ilerleme durumu” sorgu sayfasına yönlendiriyor.

Dünya Günü iklim değişikliği ilerleme durumu

2024 Dünya Günü teması: Gezegen mi, plastik mi?

Dünya Günü 2024’ün teması, çevre ve insan sağlığı için önemli bir tehlike oluşturan plastiklerle mücadeleye odaklanıyor. Bu yılki tema “Gezegen mi Plastik mi?” (Plastics vs. Planet) olarak belirlendi ve küresel plastik üretiminin 2040 yılına kadar yüzde 60 oranında azaltılması çağrısında bulunurken, bu azaltma hedefine ulaşabilmek için halkın plastiklerin zararları konusunda bilinçlendirilmesini, tek kullanımlık plastiklerin 2030 yılına kadar kademeli olarak kullanım dışı bırakılmasını ve plastik kirliliği üzerine Birleşmiş Milletler anlaşmasında somut adımlar atılmasını talep ediyor.

Plastiklerin, özellikle mikroplastiklerin, gıda ve su kaynaklarımıza karışarak sağlık üzerindeki riskleri arttırması, bu yılki Dünya Günü’nün odak noktasını oluşturuyor. Ayrıca, plastik üretiminin çoğunlukla düşük gelirli mahallelerde konumlanmış kirliliğe neden olan tesislerde gerçekleştiği ve bu durumun sosyal adaletsizlikle doğrudan bağlantılı olduğu vurgulanıyor​.

Dünya Günü’nde iklim değişikliği ilerleme durumu neden gündemde?

Her yıl 22 Nisan’da kutlanan Dünya Günü, gezegenimizin iyiliği için atılması gereken adımlara dikkat çekerken, iklim krizi hakkındaki farkındalığı da artırmayı amaçlıyor. İklim değişikliği ilerleme durumu şu anda ‘iklim krizi’ aşamasında bulunduğundan, hepimizin ortak meselesi.

İklim değişikliği bilindiği üzere, iyiye doğru ilerlemiyor.

‘2023 açık ara en sıcak yıl, iklim eylemsizliğinin maliyeti artıyor’
Bakanlığın iklim değişikliği analizi: Sıcak ve soğuk dalgaları, kuraklık artacak
Uzmanlar: İklim değişikliği kontrolden çıkıyor, toplum gelecekteki krizlere hazırlanmalı

1. Küresel emisyonlardaki değişimler

Küresel ısınmanın ve iklim krizinin ana itici gücü olan karbon emisyonları, endüstriyel devrimden bu yana insan faaliyetleri nedeniyle sürekli artış gösterdi. Ancak son yıllarda yenilenebilir enerji teknolojilerindeki gelişmeler ve uluslararası çevre politikalarındaki sıkılaştırmalar sayesinde, bazı bölgelerde emisyonlarda düşüşler de gözlemlendi.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ve Paris İklim Anlaşması gibi küresel girişimler, ülkeleri karbon salınımını azaltmaya teşvik ediyor. Özellikle Avrupa Birliği (AB), 2030 yılına kadar 1990 seviyelerine göre sera gazı emisyonlarını en az yüzde 55 oranında azaltmayı hedefliyor. Bu kapsamda Avrupa‘nın yenilenebilir enerjiye geçiş süreci, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlardan uzaklaşarak emisyonlarda önemli düşüşler sağlayabildi.

2023 yılı itibarıyla, küresel karbon emisyonlarındaki değişimler hâlâ karmaşık bir tablo sunuyor. Asya ülkeleri, özellikle Çin ve Hindistan gibi hızla gelişen ekonomiler, enerji ihtiyaçlarını karşılamak için hâlâ büyük oranda kömür kullanıyor ve bu durum, bu ülkelerdeki emisyon artışlarının devam etmesine neden oluyor.

Avrupa Birliği karbon emisyonlarını 14 yılda yüzde 22 azalttı
Küresel Karbon Bütçesi: Türkiye küresel karbon emisyonlarında 15’inci sırada
Dr. Ümit Şahin: ‘Karbon bütçesi yedi yıl içinde tükenebilir, 1,5 derece hedefi tehlikede’

Bununla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri‘nde yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımların artması ve eski kömür santrallerinin kapatılması gibi adımlar sayesinde emisyonlarda azalmalar kaydedilebildi. Bu çabalar özellikle son on yılda, ABD’nin karbon ayak izinde gözle görülür bir düşüşe yol açtı.

Sonuç olarak, küresel karbon emisyonlarındaki bu değişimler, iklim kriziyle mücadelede umut verici gelişmeler sunarken, henüz yeterli olmadığını ve küresel çapta daha fazla eylem gerektirdiğini de gösteriyor. Gezegenimizin geleceği için, her ülkenin bu küresel çabayı destekleyecek politika ve teknolojilere yatırım yapması büyük önem taşıyor.

İklim krizi hakkında bilmeniz gereken 4 mühim mesele

2. Yenilenebilir enerjiye geçiş

Küresel enerji sistemlerinin, fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi, iklim kriziyle mücadelede kritik bir rol oynuyor. Bu geçiş, hem teknolojik yeniliklerin hızlanması hem de hükümet politikalarının teşviki ile destekleniyor.

Avrupa Birliği, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırarak 2030 yılına kadar enerji üretiminin yarısını yenilenebilir kaynaklardan sağlama hedefine yaklaşıyor Bu hedef, Yeşil Düzen politikaları ve yüksek karbon vergileri gibi araçlarla destekleniyor ve özellikle Almanya ve İspanya, güneş ve rüzgar enerjisi kapasitelerini artırarak bu alanda liderlik ediyor.

IEA: Dünyanın yenilenebilir enerji kapasitesi 2023’te rekor hızda büyüdü
Enerjide ‘sipariş gibi’ torba kanun geliyor: ‘Yenilenebilir’de dövize dönüş
Hükümetlerin yenilenebilir enerji kapasitelerini üç katına çıkarması ufukta görünüyor 

Asya’da, Çin dünya genelinde en fazla yenilenebilir enerji kapasitesine sahip ülke olarak öne çıkıyor. Çin, 2023 yılı itibarıyla hidroelektrik, rüzgar ve güneş enerjisi projelerine büyük yatırımlar yaparak, yenilenebilir enerji altyapısını genişletmeye devam ediyor. Bu yatırımlar, ülkenin toplam enerji üretimindeki karbon yoğunluğunu azaltmayı amaçlıyor ancak Çin, aynı zamanda en yüksek oranda karbon salımı yapan ülkeler arasında bulunduğundan, bu dengeyi yakalamak kolay olmayacak.

Yenilenebilir enerjiye geçiş süreci, aynı zamanda ekonomik fırsatlar sunarken, enerji güvenliğini artırıyor ve enerji maliyetlerini düşürmekte de büyük bir potansiyele sahip. Ancak, bu geçişin başarısı için gerekli altyapı yatırımlarının hızlandırılması ve teknolojik inovasyonların desteklenmesi şart. Bu nedenle, ulusal ve uluslararası düzeyde politik ve ekonomik desteklerin devamı, yenilenebilir enerjiye geçişin hızını ve etkinliğini belirleyen temel faktörler arasında.

Dünya Günü iklim değişikliği ilerleme durumu

Paris İklim Anlaşması, 2015

3. İklim politikaları ve uluslararası işbirlikleri

İklim değişikliğiyle mücadelede, ulusal sınırların ötesine geçen işbirlikleri ve kapsamlı politika yapımı hayati önem taşıyor. Küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutma hedefine ulaşmak için birçok ülke, uluslararası anlaşmalara imza atarak ve iklim politikalarını güçlendirerek önemli adımlar atmaya çabalıyor.

Paris İklim Anlaşması, bu çabaların en belirgin örneği. Anlaşma, 196 ülkeyi iklim değişikliğiyle mücadele konusunda bir araya getirerek, 2100 yılına kadar küresel sıcaklık artışını endüstri öncesi seviyelerin 2 derece altında tutmayı hedefliyor. Ülkeler, kendi ulusal katkı taahhütlerini (NDC) belirleyerek bu hedefe ulaşmak için somut adımlar atmaya devam ediyor.

AB, ‘yeşil mutabakat’ı hayata geçirmek için kritik malzeme madenciliği yapacak
İklim adaletinden adaletli geçişe

AB’nin 2050 yılına kadar karbon nötr olma hedefi, Yeşil Mutabakat çerçevesinde şekilleniyor ve bu yönde ciddi yatırımlar yapılıyor. AB, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik konusunda uluslararası normları belirleyen ve diğer ülkeler için bir model teşkil eden politikalar geliştirmeye çalışıyor.

İklim politikaları, yalnızca enerji üretimi ve tüketimini değil, aynı zamanda tarım, ulaşım ve sanayi gibi sektörleri de kapsıyor. Örneğin, sürdürülebilir tarım pratikleri ve yeşil ulaşım çözümleri, sera gazı emisyonlarını azaltma ve çevresel baskıları hafifletme konusunda önemli araçlar olarak görülüyor.

İklim değişikliğiyle mücadelede başarı, uluslararası işbirliğine ve her ülkenin sorumluluk almasına bağlı. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için finansal ve teknolojik destek sağlama gerekliliği de bu sorumluluğa dahil. İklim finansmanı, bu ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede gereken altyapı ve teknolojiye erişimini sağlamak için kritik bir role sahip.

4. Doğal afetler ve iklim değişikliğinin etkileri

İklim değişikliği, dünya genelinde doğal afetlerin sıklığını ve şiddetini artırarak yaşam koşullarımızı derinden etkiliyor. Artan küresel sıcaklıklar, deniz seviyelerinin yükselmesi, şiddetli fırtınalar, uzun süreli kuraklıklar ve olağandışı yağışlar gibi iklimle bağlantılı değişiklikler, hem insan topluluklarına hem de doğal ekosistemlere büyük zararlar verebiliyor.

Deniz seviyesinin yükselmesi, özellikle adalar ve kıyı bölgeleri için ciddi tehditler oluşturuyor. Bu bölgelerde yaşayan topluluklar, su baskınları ve erozyon gibi doğrudan tehditlerle karşı karşıya kalırken, bu da kitlesel göçlere ve sosyoekonomik istikrarsızlığa neden olabiliyor. Ayrıca, tropik fırtınaların artan sıklığı ve şiddeti, özellikle Karayipler, Güneydoğu Asya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi bölgelerde büyük yıkıma yol açıyor.

El Niño yüzünden ‘kasırga rotası’ aşırı ısınan Atlantik’te 2024 zor geçecek
[İklim Krizi] Atlantik’te 2024 kasırga sezonu ‘aşırı’ hareketli geçecek
İklim krizi, kasırgaların şiddetini artırıyor: Mega kasırgalara ‘Kategori 6’ gerekli

Kuraklık, dünya genelinde tarım üretimini tehdit eden bir başka önemli faktör. Uzun süreli kuraklıklar, su kaynaklarının azalmasına, tarım arazilerinin verimsizleşmesine ve gıda güvenliğinin bozulmasına neden oluyor. Özellikle Afrika ve Orta Doğu‘da su kaynakları üzerindeki baskılar, iç çatışmaları ve göç hareketlerini tetikleyebiliyor.

Avrupa’nın yüzde 17’sinde ciddi kuraklık: Akdeniz ‘kırmızı alarm’ veriyor
Türkiye’nin yüzde 75’i kalıcı kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya
Zambiya’da kuraklık sonucu ulusal afet ilan edildi

Orman yangınları da iklim değişikliğinin bir diğer yıkıcı etkisi. Artan sıcaklıklar ve kuraklık koşulları, özellikle Avustralya, Kaliforniya ve Akdeniz bölgesinde orman yangınlarının sıklığını ve yoğunluğunu artırdı.

Sonuç olarak, iklim değişikliği ile bağlantılı doğal afetlerin etkileri, global ölçekte ciddi adaptasyon ve mitigasyon stratejileri gerektiriyor. Afetlere hazırlık ve müdahale kapasitelerinin artırılması, risk azaltma politikalarının güçlendirilmesi ve etkilenen topluluklara yönelik sürdürülebilir destek mekanizmalarının oluşturulması, bu yeni gerçeklikte hayati önemde.

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.