EkonomiEmekManşet

Dilim dilim soyulan emek: Gelir eşitsizliğine ek vergi adaletsizliği

0

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) “Gelir Vergisi dilimleri” yüzünden işçilerin ücretlerinde yaşanan kayıpların sona erdirilmesi, ücretlilerden alınan gelir vergisi oranlarının düşürülüp vergi dilim miktarlarının yükseltilmesi, “Vergide Adalet, Gelirde Adalet” sağlanması talebiyle İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamada verginin dar gelirlilerin sırtına yıkıldığına vurgu yapılırken; DİSK Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan Vergiler Ücretleri Kemiriyor başlıklı araştırmanın verilerine dikkat çekildi. 

20 Eylül’de gerçekleştirilen açıklamaya DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, DİSK Yönetim Kurulu üyeleri Kazım Doğan ve Seyit Aslan da katıldı. Basın açıklamasını DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu gerçekleştirdi.

“Bir yandan yüksek enflasyon bir yandan artan vergi yükü ile ücretlerimiz erimeye devam ediyor” denilen açıklamada yüksek enflasyon nedeniyle büyük alım gücü kaybı yaşayan işçilerin şimdi de vergi dilimleri marifetiyle yoksullaştırıldığının vurgulandığı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Çarşıya pazara markete her gittiğimizde fiyatlar artıyor, evimize gelen her fatura bir öncekinden yüksek oluyor ama işçilerin artması gereken ücretleri, vergi dilimleri nedeniyle yıl içerisinde düşüyor.

Gelir eşitsizliği yetmezmiş gibi vergi adaletsizliği ile de ekmeğimiz çalınıyor. Çalışanlar sanki çok zenginlermiş gibi, nisan ve mayıs aylarında yüzde 20’lik ikinci vergi tarife dilimine, eylül ayında ise yüzde 27’lik üçüncü tarife dilimine girerek gelirlerinin büyük bölümünü vergi olarak devlete ödüyor. Örneğin ocak ayında 637 TL vergi ödeyen bir çalışan, Eylül ayında 2.342 TL vergi ödüyor. Zamlar nedeniyle zaten geçim zorluğu çeken işçilerin cebine hükümet bir de vergi yoluyla el uzatıyor!

‘Ücretliler toplam kazancının üçte birini vergi ve kesintilere ödüyor’

Ücretliler yılbaşında toplam kazancının beşte birini vergi ve kesintilere öderken, bugün neredeyse üçte birini ödüyorlar. Başka bir ifadeyle sene başında çalıştığımız her beş saatin birini devlete çalışırken, bugün çalıştığımız her üç saatin birinde vergi daireleri ve SGK için çalışıyoruz.

Hayat pahalılığı yetmezmiş gibi, çocuğumuzun beslenmesinden kısıp vergi ödüyoruz. Bu adaletsiz vergi düzenine hayır diyoruz.

Net ücretlerin ağustos ve eylül aylarından itibaren düşmesinin iki temel nedeni var. Birincisi ücretlilere uygulanan gelir vergisi oranlarının yüksekliği. İkincisi vergi tarife dilimlerinin enflasyondan, ücret artışlarından ve yeniden değerleme oranlarından az artırılması. Böylece işçilere zengin muamelesi yapılarak üst vergi dilimine sokulması.

Patronla aynı oranda vergi ödemek…

Önce adaletsiz vergi oranlarını anlatalım. 2006 öncesinde ücret gelirlerine uygulanan vergi oranları diğer gelirlere göre 5’er puan daha düşüktü. 2006 sonrasında AKP iktidarı ücretlere sağlanan bu 5 puanlık indirimi kaldırdı. Yani işçi patronuyla aynı oranda vergi vermeye başladı.

Adaletsizlik bununla sınırlı kalmadı. Vergi dilimleri bilerek az artırılarak işçiden daha çok vergi alınması sağlandı.

‘Burada açık bir hırsızlık var’

Lafı eğip bükmeden kitabın ortasından konuşalım. Burada açık bir hırsızlık var. Vergi dilimlerinin düşük tutulmasıyla dilim dilim soyuluyoruz!

Biliyorsunuz, her yılın sonlarına doğru hükümetin açıkladığı yeniden değerleme oranı ile vergilerdeki, harçlardaki, devletin alacaklarındaki artış oranı belirleniyor. Gelir vergisi tarife dilimlerinin de hükümetin ilan ettiği yeniden değerleme oranı kadar artması beklenir.

Ama böyle olmuyor.

Vergi dilimleri yıllardır yeniden değerleme oranlarından düşük artıyor. Böylece ücretliler her sene daha hızlı şekilde üst vergi dilimine geçiyor. Ücretliler her sene daha yüksek oranda vergi vermiş oluyor.

‘Dilim dilim soyuluyoruz, yoksullaştırılıyoruz’

Örnek vereyim. İlk vergi dilimleri yeniden değerleme oranına göre artırılsaydı 2000 yılında 2500 TL olan ilk vergi dilimi 2022’de 81.689 TL olarak uygulanmalıydı. Yani işçiler yaklaşık 82 bin TL kazandıktan sonra bir üst vergi dilimine geçecek, daha yüksek oranda vergi ödeyecekti. Peki 2022 yılında ilk vergi dilimi kaç olarak belirlendi: 32 bin TL. Yani 32 bin TL kazandıktan sonra işçiler zenginleşmiş kabul edilerek, üst vergi dilimine sokuldu. Çarşıdaki, pazardaki, marketteki, faturalardaki zamlar yetmedi bir de üstüne Yüzde 15’ten yüzde 27’ye vergi zammı! İşte böyle dilim dilim soyuluyoruz, işte böyle yoksullaştırılıyoruz.

DİSK’in vergi ve kesintilere dair önerilerini hatırlatmak isterim: En düşük vergi dilimi kesintisi yüzde 10’a düşürülmeli ve en düşük vergi dilimi tutarı asgari ücret artışı kadar artırılmalıdır. Çağdışı damga vergisi kaldırılmalı, işverenlere uygulanan 5 puan SGK prim desteği çalışanlara da uygulanmalıdır.

İşçinin ücret geliriyle, karların, faizin, rantın aynı oranda vergilendirilmesi başlı başına adaletsizlik. Bizim bordrolarımızdan tıkır tıkır vergiler kesilirken, işveren kazançları bir sonraki yıl vergilendiriliyor. İşverenlere verilen imtiyazlar, indirimler, teşvikler bu adaletsizliği büyütüyor.

Yetmiyor, büyük holdinglerin, şirketlerin vergilerinin bir gecede sıfırlanırken on milyonlarca ücretlinin vergi yükünü omuzunda taşıması adaletsizliği keyfiliğe dönüştürüyor.

Bu da yetmemiş gibi dolaylı vergilerle de ücretlilerin, dar gelirlilerin resmen boğazı sıkılıyor. Zengin ve yoksulun eşit oranda ödediği katma değer vergisi (KDV), özel tüketim vergisi (ÖTV) gibi dolaylı vergilerin, vergi gelirlerindeki payı ne kadar yüksekse o ülkede vergi adaleti o kadar kötü durumdadır. Dünyada genellikle dolaylı vergiler düşük, dolaysız (doğrudan) vergiler yüksektir. Türkiye’de ise tam tersi olarak doğrudan vergilerin payı düşük dolaylı vergilerin payı ise yüksektir. 1990’da toplam vergi gelirlerinin yüzde 48’i dolaylı vergi iken 2021’de vergi gelirlerinin üçte ikisi tüketimden alınan bu vergilerden oluştu.

‘Vergi yükü dar gelirlilerin sırtına yıkılıyor’

Her zaman söylediğimiz gibi vergide adalet olmadan gelirde adalet olmaz. Vergide adaletin ilkesi ise dünyanın her yerinde aynıdır: Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almak. Türkiye’de ise ‘verginin tabana yayılması’ adı altında tam tersi bir yönelim söz konusudur. Vergi yükü işçilerin, emekçilerin, ücretlilerin dar gelirlilerin sırtına yıkılmaktadır.

Bu adaletsiz vergi sistemi, adaletsiz düzenin bir sonucudur. İşçileri yoksullaştırarak, ücretleri baskı altına alarak, biz üretenlerden çalarak şirketleri büyütmeye çalışan bir zihniyetin ürünüdür. Fakiri daha fakir yaparak zengini daha zengin etmeye yeminli bir iktidarın bilinci politikalarının sonucudur.

Bugün dikkat çekmeye çalıştığımız, vergi dilimleri yoluyla, dilim dilim soyguna son verilmesi için acil yapılması gerekenler bellidir:

  • Gelir vergisi oranı ücretlilerde yüzde 10’a düşülmelidir.
  • Vergi tarife dilimler en az asgari ücret veya yeniden değerleme oranında artırılmalıdır.
  • İşverenlere uygulanan 5 puan SGK prim desteği çalışanlara da uygulanmalıdır. Çağdışı damga vergisi tümüyle kaldırılmalıdır.”

 

More in Ekonomi

You may also like

Comments

Comments are closed.