Yeşeriyorum

anavarza, benim memleket

0

Anavarzayı bilir misin hocam? Ya da diğer antik adı ile anazarbus‘u. Belki tarihten değil de edebiyattan kulağına çalınmış olabilir. İnce Memed’in anavarzası, Yaşar dayımın (Kemal) anavarzası. Hiçbiri olmadı ise benden bilirsin canım, benim anavarzam.

Nerdeyse 3 koca yıl geçmiş hocam. Köyümden, Ağaçlı Çeçen’den (adı bile insanın nutkunu kesiyor be hocam, “Ağaçlı Çeçen“), Anavarza’mdan ayrı 3 koca yıl. Geçen hafta köyümde idim işte ben. 2 gece 1 gün kaldım ama köydeki her saniye bir ömürdür ben deliye be hocam. Sen de çok iyi bilirsin.

Şehirde insanlar planlardan bahseder hocam, köyde ise olanlardan bahsedilir ekseri. Olanlar da olmayana ergi sanal meseleler sanmayasın. Taştan, topraktan, candan, nebatattan bahsedilir köylük yerinde. Osman Dayım misal. 2 gece 1 günlük konaklığımda bana durmadan tavuklarını anlattı. Bir tane anaç tavuk varmış (bana da gösterdi onu) geçenlerde kümese dadanan pis sıçana (valla dayım bu hayvanı tarif etti, fino büyüklüğünde ve uzun kuyruklu bir fare imiş ama google ablada bulamadım) yavrularını yemesin diye öylebir saldırmış ki hayvan neye uğradığını şaşırıp selameti tabana kuvvet kaçmakta bulmuş. Onu hiç kesmeyecekmiş dayım, yanında yaşlandıracakmış, çok mert bir ana olduğu için bunu hakettiğini düşünüyormuş dayım.

Ayrıca bizim avluda inek de yok hocam. Eskiden, dedem ve anneannem hayatta iken çok ineğimiz vardı bizim. Hatta inekleri meraya kadar sürüp çobana teslim etme “mühim vazifesini” ben üstlenirdim bazen. Bunun için anneanneme günlerce yalvarmam gerekirdi. İneklerin salına salına yürümesini seyretmek gibisi yoktur hocam. Arada bir tanesi benim “brss, brss“larıma sinirlenip kafasını benden yana çevirince “aman allah” deyip kendimi otların içine atardım atmasına ama o korkaklıktan sanmayasın sakın, tedbirden o, tedbirden.

Ha, ne diyordum. Bizim avluda şimdi inek yok ya, köylü bizim tavukların yumurtalarının iyi olmayacağını söylüyormuş. “E, haklılar” diyor Osman dayım, “inek boku yemeyen tavuğun yumurtasından hayır mı gelir?

Bir de Erturan Dayımı anlatayım sana hocam. Ben bu yaşa geldim onun kadar hayvan sever bir insana rastgelmedim. 3 yavru kurt köpeği ile sayısını bilemediğim kedisini birarada büyütüyor örneğin. Beraber büyürlerse birbirlerine düşman olmazlar diyor. Ben bile şahit oldum. Hepsi birlikte aynı yalaktan su içip, hep birlikte kendilerine atılan yemleri yiyorlardı. Erturan Dayımın da kümesine pis sıçan dadanmış. Dayım da kendi evinin avlusundan tüm macerayı seyretmiş. Ben kıyamam hiçbir hayvana diyor. Sevmediğim bir tavuk vardı onu afiyetle mideye indirdiler, benim de çok hoşuma gitti diyerek kahkahalarla anlattı.

Köyden ayrılacağımız günün sabahı saat 06:00’da uyanıverdim hocam. Çıktım bahçeye, oturdum avludaki iskemleye yolda bana katık olsun diye mp4’üme yüklediğim türküler eşliğinde köyümün kokusunu doya doya çektim içime. Balkona çıkıp her bir yanından uzun uzun bakıp köyümle hasret giderdim.

Barış abi (Manço) sormuştu ya hocam bir şarkısında, “Hemşerim, memleket nire?” diye. İşte Barış abimin o sorusuna benim şaşmaz yanıtımdır, “anavarza, benim memleket

anavarza

Anavarza Kalesi

 

 

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.