Kültür-Sanat

Kışladağ’dan Mektup Var

0

Ekolojiye saldırılar sürdükçe, saldırıya karşı direnişler de sürecek ve biz yazmaya, söylemeye ve yayınlamaya devam edeceğiz.

“İnsanın canı, acıdığı yerdedir” derler.

Türkiye’nin de canı acıyor. Ülkenin dört bir yanından feryatlar yükseliyor. Tıpkı bir canlı gibi ülkemizin canı, can damarlarından acıyor: Dağlarından, derelerinden, ormanlarından, ovalarından, tarihi ve kültürel varlıklarından, zeytinliklerinden ve tarım alanlarından acı feryatlar yükseliyor.

Şu anda verilmiş kırk binin üzerinde maden ruhsatı var. Dağlar çığlık çığlığa. Yaşam alanlarımızı tüketiyorlar.

Daha çok haysiyetli bilim insanına, daha çok hukuka-hukukçuya ve daha çok kitlesel direnişe ihtiyaç var.

Uşak Eşme’de yıllardır Kışladağ altın madenine karşı güçlü bir direniş var.

Bu mücadelenin içinden Muammer Sakaryalı haykırıyor. Görmeyen gözler görsün, duymayan kulaklar duysun, bu siyanürle altın işleme madenci çılgınlığı bitsin istiyor.

Elimizde duyarlılığımız ve dayanışma ruhumuz var.

Duyarlılığımızı kaybedersek, bilinsin ki her şeyimizi kaybederiz.

Yıllardır, Bergama’da, Kışladağ’da, İnay’da altın madenine karşı mücadele eden, aktivist eğitmen Muammer Sakaryalı’nın altın madenciliği ve madenciliğin etrafında dönen yolsuzlukları, hukuksuzlukları ortaya koyduğu “Kışladağ’dan Mektup Var (Su Perisine Mektuplar)” adlı kitabı Yeni İnsan Yayınevi’den çıktı.

Akıcı bir dille kaleme alınmış olan kitap, size Türkiye’nin en önemli ekoloji mücadelelerinden birine yakından tanık olma şansı tanıyor.

 

You may also like

Comments

Comments are closed.