Yeşeriyorum

Doktorcuğum

0

Ayşe Akdeniz

Doktorcuğum,

Beni çok hüzünlendirdi burasi ; deliliğin bile sınırlarını akıllılar belirliyor sanki! Yani nasıl desem?..

Bana hep dünyanın en özgür canlıları deliler, çocuklar ve hayvanlar gelmiştir. Şimdi, şu anda oturduğum şu hastane bahçesi masasında, çam ağacı gölgesinde kendimi kandırdığım gerçeğini öğrenmiş bulunuyorum. Halktan oldum bugün ben doktorcuğum ve hüzünle doluyum gözlerime kadar ama her nedense boşalamıyorlar… Belki beni kendilerinden bilmelerinden korkuyorumdur; ne dersiniz?

Panik ruhumun atak halleri teşhisi koydum ben kendime. Panikleyen benim için ruhum sizlerse buna bilinçaltının dışa vurumumu ne diyorsunuz, öyle bir şey işte!

Şu satırları yazarken bile sizi yarın ki Kürt sorunu söyleşisine çağırmak geçiyor aklımdan. Ben kendime ne yapıyorum böyle doktorcuğum?

Düşünmek bir hastalık aslında, kanser halt etmiş onun yanında. Hep düşünüp düşünür olamayacak biriyim ben. Bankacı mı ne olacakmışım; öyle diyorlar.Bir hobi olacak yazmak işte BİR ŞEY olunca! İşte böyle zımpırtılarla dolu benim zavallı beynim doktorcuğum, hepsi zırvalık en nihayetinde. Beş para etmiyor bunlar dünyada. Nereden mi biliyorum? Ben parayı öğreniyorum doktorcuğum. Para aslında elimizin değil ruhumuzun kiri. Ne diyorsunuz bu tespitime? Şimdi buldum bunu da. Atalarımızın değimleri değişiyor mu ne modern insanın modern beyninin kıvrımlarında?

Uykulara dalamıyorum ben bazen, dalamadığım için de uykularımdan uyanıyorum diyemiyorum haliyle.

Bir kalp var ben de Allah sizi inandırsın yanındaki kolu, arkasındaki sırtı hiç rahat bırakmıyor. Uyuşturuyor, ağrıtıyor onları. Biz değil miyiz ki sürekli sevdiklerimizin yanında arkasında durmaktan bahsedenler?! Kalbim ihanet ediyor onlara yanında, arkasında durdukları halde. Ben ne yapayım bu kalbi?Cevabı var mıdır sizde? Bana vereceğiniz ilaçlar nasıl düzeltecek, cevaplayacak bu durumları, soruları? Alın size bir soru daha! Sizi ısıran sivrisineği öldürmek gibi midir ilaçlarla beyin kontrol etmek? Ama soyut değil midir ki ruh ve düşünce?

Ben yoruldum doktorcuğum insan olmaktan. Ruhum her gün bu ağır yükün altında eziliyor yani ruhum kendi kendini eziyor!

( Şimdi bu yazıyı size vereceğimi sanıyorsanız çok büyük yanılgılar içindesiniz doktorcuğum. İnternet aleminde ifşa edeceğim ben ruhumu! )

Tüketmeler çağında insan kendini tüketiyor sadece; çoğaldıkça dış dünyamız ufalıyor iç benliğimiz!

Beni bunlar hasta etti doktorcuğum… Boylotlar, terk ediş – edilişler, ait olup da olamamalar, dünyayı kucaklamak isteyip de kucaklayamamalar… Bir de türümün türüne ve diğerlerine yaptıkları. Diğerlerinin teferruat olmadığı bir ruh mahkumdur ruhunun panik atak hallerine. Sizce de öyle değil midir?

Ben takıntılıyım doktorcuğum, takığım ayrıntılara, yok olanlara – yol edilenlere… Ve itiraf ediyorum size : En çok da Hrant’a, Hrant’ımıza , ağrımıza..Evrensel ruh bana barış dese de barışamıyorum insanların enseleriyle.

Çok mu duygusalım yoksa çok mu takıntılı? Yoksa…

Neyim ben doktorcuğum?

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.