Yeşeriyorum

“Hadlerini bilsinler!”

0

“Diyorlar ki devlete katil deme. Olur. Seri katil.” – Arat Dink

Hrant’ın vurulduğu gün, Taksim’den AGOS’a yürürken hissedebildiğim tek şey şaşkınlıktı. Vatandaşı olduğum ülkede 2007 senesinde bir gazeteci sokak ortasında vurulabiliyordu. Üzüntü, öfke gibi duyguların hiçbirisi yoktu, sadece şaşkındım… Sonrası ikrar, sonrası yas, sonrası –hepimizde biraz olan- o Hrant boşluğu, yarası.

Hepimiz aynı filmi izledik. Tetikçilerin yakalanmasından heyecanlı; birkaç genç yapıvermiş canıma, namus borcumuzdan bayrakla çektirilen fotoğrafa, kayıtların silinmesinden delil karartılmasına, verilmemiş soruşturma izinlerinden verilen terfilere; mahkemeden istenen taleplerin reddinden 17 Ocak’ta verilen o karara kadar geçen zamanda. Bunları anlatmayacağım. Bunları bizden daha iyi bilen katillerin ülkesi burası. “Onlara şunu yapmadın, bunu yapmadın”ların hesabını sormak (ümit kıvanç); katile katil demek; adaletin onların isimlerinde kirlenen anlamını temize çekmek hayat borcumuz, 19 Ocak’ta birbirimize verdiğimiz sözümüz. (karin’in 19 ocak konuşması)

İçinde yaşadığım ülkenin devlet yanının katil olduğuyla tanıştığımda sekiz yaşımdaydım. Köyde yaşıyoruz. Acayip bir kar var. Televizyondaki o cenaze kalabalığında, 8 yaş masumiyetindeki çocukluğumla babamı görürüm belki. Uğur Mumcu, yüreğimin ilk ağrısı. Sonra her yeni yaşımda ağrılarıma yeni ağrılar ekleniyor. Bir ağrı labirenti oluşuyor içimde. Oradan oraya geçiyorum; birinden geçerek diğerine ulaşılıyor labirentte. Bu labirentin mimarları, benim adıma “bana” benzemeyenlere zulmedenler. Bu coğrafyada benim payıma düşen; ben doğarken bana zimmetlenmiş kökenimin “benden” olmayanlara öğretilme sürecinin ve “bana” benzemedikleri için köksüzleştirilmiş olmalarının utancıyla yaşamak. Kulaklarımda sürekli Gültan Kışanak’ın TBMM’de yaptığı Uludere konuşmasındaki sorusu çınlıyor: Siz kimsiniz? Şimdi tersinden sormak istiyorum ben bu soruyu:

Siz kimsiniz ki benim adıma rumları, ermenileri, yahudileri, süryanileri kendi ülkelerinden gönderiyor, köksüzleştiriyor, yok ediyorsunuz? Siz kimsiniz ki benim adıma kürtlerin anadilde eğitim haklarını engel oluyor, yaşamlarını nasıl kuracaklarına karar verebiliyorsunuz? Siz kimsiniz ki benim adıma insanları kaybediyor ve bunun hesabını vermezken başka devletlere “insan öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyebiliyorsunuz?

Sizin gerçeklikleriniz bizimse hakikatlerimiz var. Ve biz çok iyi biliyoruz ki hayat gerçeklikleri yalanladıkça hakikatler gün yüzüne çıkar. 1915 Soykırımı hakikatini kirli tarihinizin milliyetçi hezeyanlarla oluşturulmuş gerçekliğine gömmeye çalışsanız da o hakikat sizin yakanızı bırakmayacak.

Haşmetlimiz Başbakanımız Tayyip Erdoğan buyurmuş ki “Hrant Dink cinayeti Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak.” Ve sağolsun iktidarın Hrant’ın katillerinin bulunmamasındaki sorumluluğunu yazan köşe yazarlarını tehdidi de eksik etmemiş: “hadlerini bilsinler”!

Bu şüphesiz ki köşe yazarları nezdinde mahkeme önlerinde nöbet tutan, 19 Ocak’larda Hrant’la, öldürüldüğü yerde buluşan bizlere de yapılmış bir tehdit. Ve benim kendisine sizin nezdinizde tek bir cevabım var: Ankara sensin Tayyip Erdoğan!

 

Ayşe Kudra Akdeniz

twitter.com/#!/Ayse_Kudra

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.