Hayvan HaklarıManşet

Barolar ve gönüllülerden barınak katliamı açıklaması: Yasadan üstün talimat, söylem, ‘pilot proje’ yoktur

0

Bu hafta Konya Büyükşehir Belediyesi Hayvan Bakımevinde bir köpeğin başına kürekle vurularak öldürüldüğünün, sayısız köpeğin bu vahşeti izleyerek ölüm sırasında beklediğinin, diğer işçilerin de seyirci kalarak hayvanın öldürülmesine müdahale etmediğinin görüldüğü video kaydı ile Türkiye’deki barınak gerçeği bir kez daha ortaya çıkması üzerine barolar, gönüllüler ve sivil toplum mücadeleyi sürdürüyor.

Geçen akşam bakımevini denetlemeye giren avukat ve gönüllüler, gördükleri tabloyu yazılı açıklamalarında paylaştı:

Barınağa giren ekip, hasta ve sağlıklı hayvanların bir arada tutulduğunu, ‘doğal yaşam alanı’ olarak ayrılan yerlerde tutulan köpeklerin çok ciddi deri hastalıklarının bulunduğunu, hayvanların oldukça zayıf ve bakımsız olduğunu, müşahade alanlarının güneş almayan yere konumlandırıldığı ve bazılarında ölü farelerin yer aldığını kaydetti.

Köpek sayısına göre kulübelerin çok yetersiz olduğu, hayvanların etolojik özelliklerine uygun gruplandırılmadıklar ve kısırlaştırılmış küpeli hayvanların kanuna aykırı olarak hapsedildiğini belirten ekip, alanda son kullanma tarihi geçmiş çok sayıda ilacın bulunduğunu ve bakımevinin genelinde de ağır bir koku olduğunu söyledi.

Köpeklerin yaşadıkları ve tedavi gördükleri alanlardaki zeminin uygun olmadığı bu sebeple de idrar ve dışkı birikintileri oluştuğu, hijyenik bir ortam sağlanmadığı görülürken, bakımevinin mimari yapısının mevzuatta yer alan hükümlere aykırı olduğu tespit edildi.

Sahiplendirilmeye uygun köpeklerin sahiplendirilmemesinin yanı sıra, ‘tehlikeli’ olarak adlandırılan ırkların 3-4 metrekarelik yerlerde güneş görmeyecek şekilde, yanları ve üstü kapalı alanlarda bakıldığı raporlandı.

Raporlarını suç duyurusu ile birlikte Savcılığa ibraz eden avukat ve gönüllüler, Konya Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü‘nün olay öncesinde denetleme görevini ihmal ettiğine, ancak sonrasında Genel Müdür başkanlığında bir heyetle bakımevine resmi kontrol ve denetim yapıldığını ve ‘tüm hayvanların sağlık durumlarının iyi olduğunun açıklandığına’ vurgu yaparak ” Belirtilen tespitlere aykırı beyanlar gerçeği yansıtmamaktadır” dedi.

‣ Cinayet mahalli barınakta nöbet: Yollar kapatıldı, köpeklerin akıbeti bilinmiyor

Cumhuriyet Savcılarını resen soruşturma başlatmaya davet ediyoruz

Hayvan hakları savunucusu avukatlar, yaşanan vahşete ilişkin sorumluluğun yalnızca iki personele yıkılmasını kabul etmediklerini açıkladı ve çalışan herkesin görebileceği ve müdahale edilebileceği bir yerde gerçekleştirilen bu eylemin kimin doğrudan talimatı veya ihmaliyle yaşandığının araştırılmasını istedi:

“Belediye başkanının, veteriner hekimlerin, denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen Tarım ve Orman Bakanlığı yetkililerinin tamamı yargılanmalı, kanunu yok sayan ve kanunda yer almayan doğal yaşam ortamlarını kuran, derhal serbest bırakılması gereken hayvanları halen tutan tüm bakımevleri ile ilgili derhal soruşturma başlatılmalıdır.

Ayrıca infial yaratan bu olay sonrası bakımevine giden yolların kapatılması, kamu kurumu niteliğindeki bakımevine vatandaşların girişinin engellenmesi Anayasamızın 23. Maddesinde yer alan Seyahat Özgürlüğünün hukuka aykırı, keyfi talimatlarla kısıtlanması demektir. Bugün burada tüm Cumhuriyet Savcılarını Anayasamızın ilkelerini korumaya ve mevzuatın uygulanması için resen soruşturma başlatmaya davet ediyoruz. Aksi durum açıkça kanuna aykırı davranan kamu kurumlarının artmasına ve Anayasamızın 2. maddesinde yer alan Hukuk Devleti İlkesinin ihlaline neden olacaktır. Konya Bakımevindeki bu ihlaller, çalışanların ve denetleme yükümlülerinin kanuna aykırı talimatları yerine getirdiğinin ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin hiçe sayıldığının göstergesidir.”

Toplu yaşamın sonucunda bu hayvanlara ölümden başka bir son yoktur

Barolar, gönüllüler ve hayvan hakları örgütleri, yaptıkları ortak açıklamada, hayvanların barrınakta maruz kaldığı yasa dışı uygulamalar ve vahşete ilşkin şunları söyledi:

“Hayvan Hakları Savunucusu Avukatlar olarak Konya Bakımevinde yaptığımız ziyarette Beykoz Bakımevi ile birlikte “pilot bölge” olarak gösterilen bu yerin, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na aykırı olarak adıyla uyumlu bir şekilde bakımevi değil, barınak adı altında bir toplama kampına dönüştürüldüğü ve içeride binlerce hayvanın esir edildiği tespit edilmiştir.”

Yasadan üstün talimat, söylem, “pilot proje” yoktur. Aslında hayvanlar için “iyi barınak” gibi bir kavram da yoktur. Barınak adı altında, tıpkı Konya Bakımevindeki vahşetin yaşandığı gibi ölüm kampları vardır.

Köpeklerin, doğal yaşam alanı, barınak olarak adlandırılan yerlere toplu halde kapatılması, bu hayvanların doğasına ve hukuka aykırıdır. Toplu yaşam alanlarında hayvandan hayvana bulaşan viral hastalıkların kontrolü de mümkün değildir. Bu sebeple toplu yaşamın sonucunda bu hayvanlara ölümden başka bir son yoktur!

Belediye görevleri gönüllülere taşla saldırdı

Konya’daki katliam görüntülerinin ortaya çıktığı gün Ankara’da da Mamak Belediyesi tarafından kısırlaştırılmış aşılı, küpeli, sakin bir köpek bakımevi çalışanlarınca uyuşturucu tüfek kullanılarak bakımevine götürülmeye çalışılş, bu yasa dışı ve suç teşkil eden eyleme karşı çıkan Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Av. Tuğba Gürsoy darp edilmişti. Zorla götürülen köpeğin akıbetini öğrenmek için bakımevi önüne giden Av. Güven Rıza Taştekin de bakımevi görevlilerince şiddete uğramıştı.

Açıklamada Mamak Belediyesi’nin, yetkisi olmamasına rağmen topladığı hayvanların hiçbirinin akıbetini açıklamadığı ve günlerdir keyfi bir şekilde bakımevine hiçbir vatandaşın girişine izin vermediğinin altı çizildi:

“Belediye yetkilileri, meslektaşlarımızın herhangi bir haksız veya ceza unsuru oluşturan fiili olmadığı halde meslektaşlarımız hakkında suç duyurusunda bulunduklarını belirterek yasadışı mahiyette olan eylemlerine devam edeceklerini açıklamışlardır.

Dün akşam itibari ile de Mamak Belediye görevlileri tarafından gönüllülere taşlı saldırılar gerçekleşmiş ve gönüllüler yaralanmıştır.”

İzin vermeyeceğiz, hayvanların burada tutulması suçtur

Hayvanların, yasaya aykırı şekilde uyuşturucu tüfeklerle vurularak, boyunlarına geçirilen boğma halatlı sopalarla yerlerde sürüklenerek toplatılmasına, yaşam alanlarından koparılarak toplama kamplarına götürülmesine izin vermeyeceklerini vurgulayan hayvan hakkı savunucuları,” “Pilot proje olarak adlandırılan bu “doğal yaşam alanları” yasaya aykırıdır ve hayvanların burada tutulması suçtur. Bu hayvanların toplu şekilde bu ortamlarda barındırılması sürdürülebilir değildir.

Bakımevlerinin hiçbir şekilde denetlenmediğinin yaşanan son olayla ortaya çıkması karşısında, bu tecrit yerlerinin tehlikeden kaçabilecekleri, kendilerini koruyabilecekleri, bu mekanların sokaklardan daha güvenli olacağı söylemlerini kabul etmek mümkün değildir.

Olması gereken Yasaya uygun şekilde hayvanların kısırlaştırılması, aşılanması ve alındıkları ortama geri bırakılmasıdır.

Açıklamada, 5199 sayılı kanunun 28/A maddesine dikkat çekildi:

“Hayvanlara karşı işlenen suçlar bakımından yürütülen soruşturmalarda, mağdurun bir canlı olduğu gözetilerek titizlikle delil toplanması, kolluk kuvvetlerinin ilgili kanun kapsamında eğitilmesi, cezasızlığın önüne geçilmesi neticesinde sokaklar onlar için güvenli hale gelecektir.”

Sokak hayvanlarının popülasyon kontrolü titiz bir çalışma ile mümkün: Kısırlaştırma, aşı, denetim!

Açıklamada, sorunun asıl çözümüne de şu sözlerle değinildi:

“Son dönemlerde bazı vatandaşların samimi, bir kesimin ise aksi şekilde provakatif olarak sokak hayvanlarından rahatsız olmasının temel sebebi belediyelerin yukarıda izah etmiş olduğumuz, kısırlaştırma, rehabilite ve sonrasında sahiplendirme görevlerini layıkıyla yerine getirmeyişlerindendir. Sorun köpeklerin sokakta insanlarla bir arada olması değil sorun belediyelerin bu süreci gayretle, istekle ve başarıyla yönetememelerinden kaynaklanmaktadır.”

“Sokak hayvanlarının popülasyon kontrolü titiz bir çalışma ile mümkün iken, bu akla ve mantığa uygun olan yolu seçmek yerine tecritlerini ve hatta uyutulmalarını, yani katledilmelerini savunmaktoplum vicdanına ve kültürel değerlerimize de aykırıdır. Kısırlaştırma ve aşılama süreci doğru yönetildiği ve hayvan üretim ve satışı engellendiği takdirde sokaktaki köpek popülasyonu azalacak, çocuklarımız sokakta hayvan görse bile korkmayıp onu sevecek ve hayvan sevgisiyle büyüyerek daha merhamatli bir yetişkin olacaktır. Bunun sonucunda ise toplum olarak ruhen sağlıklı nesillerimiz yetişecektir.”

Biz hayvanların yaşam hakkını savunmaktan ve ilgili mevzuatın ivedi bir şekilde iyileştirilmesi talebimizden vazgeçmeyeceğiz.

You may also like

Comments

Comments are closed.