ManşetDünyaEkolojiİklim Krizi

2021 Dünya Hava Kirliliği Raporu: Avrupa’da havası en kirli kent Iğdır

0

 2021 Dünya Hava Kirliliği Raporu, İsviçre merkezli hava kalitesi teknolojisi şirketi IqAir tarafından yayımlandı.

Her yıl yayımlanan ve 117 ülkede 6476 şehirdeki hava kalitesi izleme istasyonlarından alınan metreküp başına düşen ince parçacıklı madde (PM 2,5) yoğunluğu ölçümlerine dayanan raporda Türkiye, dünyanın en kirli havasına sahip 46. ülkesi oldu.

PM 2.5 olarak ifade edilen havanın içerisinde bulunan ince parçacıklı madde kirliliği astım, felç, kalp ve akciğer hastalıklarına sebep oluyor. PM 2.5, her yıl milyonlarca insanın erken ölmesine sebep oluyor.

Dünyanın 2021’de havası en kirli beş ülkesi Bangladeş, Çad, Pakistan, Tacikistan ve Hindistan olarak sıralandı.

Rapor, hiçbir ülkenin ve dünyadaki şehirlerin yüzde 97’sinin Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği hava kalitesi standartlarını karşılamadığını ortaya koydu. Raporda yer alan 6475 şehirden yalnızca 222’si DSÖ’nun PM2.5 standartlarını karşıladı.

2021’de dünyanın en kötü hava kalitesi Orta ve Güney Asya‘da tespit edildi ve dünyanın en kirli 50 şehrinden 46’sı da burada yer aldı. Bölgede DSÖ PM2.5 standartlarını karşılayan yalnızca iki şehir oldu: Kazakistan‘daki Zhezqazghan ve Chu.

Çin’deki şehirlerin yarısından fazlasında hava kirliliği geçen yıla oranla daha düşük ölçüldü. Kömür santralleri gibi yüksek emisyonlu endüstrilerin faaliyetlerinin azaltılmasının ve emisyon kontrolünün sayesinde son beş yıldır hava kirliliğindeki azalma trendi bu yıl da sürdü.

Sıralamada 90. ülke olarak yer alan ABD’nin büyük şehirlerinden en kirli olanı Los Angeles oldu. Ancak şehirde 2020’ye kıyasla hava kirliliğinde yüzde 6’lık düşüş kaydedildi.

Avrupa’ya orman yangınları damga vurdu

Avrupa‘da 2020 ile karşılaştırıldığında hava kalitesi 14 ülkede iyileşti ve 25 ülkede azaldı. Artan PM2.5 seviyelerinin Avrupa’daki en ciddi çevre sağlığı riski olduğu bildirildi.

Birleşik Krallık, bölgedeki diğer tüm ülkeleri geride bırakarak DSÖ standardına ulaşan on şehre ev sahipliği yaptı ve onu sekiz şehrin standarda ulaştığı Finlandiya izledi.

Avrupa’nın kuzey ve batı kısımlarında uzun ve soğuk kış ayları yaşayan ülkelerde, ısınmak için kömür ve biyokütle yakılması nedeniyle güney ve doğu Avrupa’dan daha yüksek PM2.5 seviyeleri ölçüldü.

Güney Avrupa ve orta Rusya‘da rekor seviyedeki yaz sıcaklıklarının 2021’de çok büyük orman yangınlarına neden olduğu hatırlatılan raporda, bu yangınlardan etkilenen Avrupa ülkelerinin İspanya‘dan Türkiye’ye kadar uzandığı belirtildi.

Yunanistan‘da Atina vatandaşlarına, yangın yüzünden oluşan yüksek hava kirleticiler nedeniyle içeride kalmaları uyarısı yapıldığı ve Rusya’nın şimdiye kadar kaydedilen en büyük orman yangını sezonunu yaşadığı hatırlatıldı.

Rapora göre yangın kaynaklı CO2 emisyonlarının küresel CO2 emisyonlarındaki payı hiç görülmemiş seviyede arttı.

Iğdır havası en kirli Avrupa şehri

Raporda 46. ülke olarak yer alan Türkiye’nin başkenti Ankara dünyanın en kirli 54. başkenti olurken; Avrupa’nın hava kirliliği en yoğun şehri olarak Iğdır birinci sırada, Düzce ise beşinci sırada yer aldı. Avrupa’nın en kirli şehirleri sıralamasında Iğdır’ı, Rusya’daki Krasnoyarsk ve Sırbistan’daki Novi Pazar izledi.

Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi art arda dördüncü kez dünyanın en kirli başkenti oldu. Onu Bangladeş’in başkenti Dakka, Çad’da N’Djamena, Tacikistan’ın başkenti Duşanbe ve Umman’ın başkenti Maskat takip etti.

Raporda Karayipler ve Latin Amerika‘da kentsel nüfus artışının, enerji ve ulaşım talebini arttırdığı için PM2.5 ve hava kirliliği sorunlarını da arttırdığı  kaydedildi.

Eski araç kullanımı, düşük gelirli şehirlerde artan odun yakımı ve genel hava kaitesi düzenlemelerinin eksikliğine rağmen PM2.5 konsantrasyonları dört ülkede düştü; Arjantin, Brezilya, Kolombiya ve Kosta Rika.

‘Yeşil enerjiye yatırım yapın’

Raporun sonunda karbon emisyonlarını azaltmak için devletlere, motorlu araç kullanımı yerine bisiklet, yaya ve yeşil enerjili toplu taşımayı koyabilmek için yatırım yapmaları, orman yangınları için gelişmiş önlemler almaları, hava kalitesi düzenlemelerini uygulamaya koymaları ve hava kalitesi izleme monitörlerinin sayılarını artırmaları gibi öneriler yer aldı.

Bireylerin atıklarını ve kullandıkları enerjiyi azaltarak karbon ayak izini azaltabileceği belirtilirken; hava kirliliğinden korunmak için N95 ve FFP2 maskelerin kullanılabileceği ve hava kalitesini takip ederek ortamdan uzaklaşılabileceği bilgisi verildi.

‘Türkiye’de temiz hava eylem planları yeterli değil’

Türkiye’den örgütler, raporun ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı‘nın hazırladığı “Dış Ortam Hava Kalitesinin Yönetimi Yönetmeliği” taslağı ile iligili konuştu. Greenpeace Akdeniz, Türkiye’deki temiz hava eylem planlarının yeterli olmadığını belirtti.

Geçtiğimiz yıl 91 bin kişinin partikül maddeler ‘havada kalmasın’ projesine destek verdiğini hatırlatan, Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Gökhan Ersoy, verilerin Türkiye’de önlem almaya çağırdığını belirtiyor:

“Limit değerler belirlensin talebiyle bakanlığı harekete geçmeye davet ettik. IqAir raporunda Avrupa’nın en kirli kentlerine ev sahipliği yaptığımızı gösteren bulgular da bu talebi doğrular nitelikte. DSÖ limitleri ile karşılaştırdığımızda aradaki fark çok yüksek olduğu gibi 2020 itibari ile yıllık 20 mikrogram limit değere göre politikalarını düzenleyen AB standartları ile de uyumlu değil. Yönetmelik yürürlüğe girmeden PM 2.5 için geçiş takvimindeki hedef limit değerleri güncellemeliyiz. 

Böylece düzenli limit aşımlarının yıllardır gerçekleştiği ilçelerde koruma bölgesi ilan etmek için evrensel standartları referans alacak bir kıstasa sahip olabilir ve havamızı koruyabiliriz.”

‘Hava kirliliği ile mücadele devletin sorumluluğu’

Türkiye Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Deniz Gümüşel, partikül maddelerin sağlık etkilerine dikkat çekerek, “DSÖ’ye göre nihai olarak ulaşılması gereken yıllık ortalama kılavuz değer 5 µg/m3 iken, Türkiye, 2022 yılı içinde yayınlamayı planladığı bu taslakta 2029 yılı sonrasında bile DSÖ’nün verdiği kılavuz değerin tam 5 katı bir limit değer, 25 µg/m3 belirliyor. Yani halkımız, bundan sonraki yıllarda da insan sağlığı için tehdit oluşturan miktarın  en iyi ihtimalle 5 katı daha fazla ince toz soluyacak” açıklamasını yapıyor.

Gümüşel,  “Yeni yönetmeliğin, hava kalitesi yöntemine halk sağlığını gözetecek düzenlemeler getirmesi için süreci takip etmeye ve yetkilileri bu konuda uyarmaya devam edeceğiz” diyor.

Platformdan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Gamze Varol ise, Türkiye’deki PM2.5 ölçümlerinin kısıtlı olduğunu belirterek “Güvenilir, kamuoyunun paylaşımına açık çevre ve sağlık verilerine erişim, hava kirliliğine karşı politika araçlarını geliştirmek için önemli” diyor.

PM2.5’un bebek ve çocuklar başta olmak üzere herkesin yaşamını tehdit ettiğini aktaran Varol, devletin hava kirliliğini ölçmesi ve denetlemesi gerektiğini hatırlatıyor:

“Hava kirliliği ile mücadele etmek hükümetlerin başlıca sorumluluğudur. Bilim insanları hava kirliliğin sebep olduğu sağlık sorunlarının Türkiye’deki boyutunu, ölüm ve kronik hastalık verilerine erişimde sorunlar olması nedeniyle kamuoyu ile paylaşamıyor. Hava kirliliğine bağlı hastalık yükü, önlenebilir erken ölüm hesaplamalarını artık yapamıyor. Yapısal önlemlerin ivedilikle alınabilmesi için evrensel standartları karşılayan bir limit değer yürürlüğe girmeli, hava kirliliğinin halk sağlığı üzerindeki etkilerini ortaya koyacak bilimsel çalışmaların yapılması desteklenmelidir.”

Türkiye’de hava kirliliği ile ilgili çalışmalar yürüten Temiz Hava Hakkı Platformu yıllardır çalışmalarında PM2.5 limit değerinin belirlenmesi gerektiğini vurguluyor. Bununla ilgili halk sağlığını esas alan bilimsel çalışmalar yapıyor. Her yıl açıkladıkları ‘Kara Rapor’da Türkiye’deki hava kirliliği durumunu ve halk sağlığına olan etkilerini açıklıyor.

Platform bileşenlerinden Greenpeace de geçtiğimiz yıl ‘Havada Kalmasın’ kampanyasında PM2.5 için yönetmeliklerde limit değer belirlenmesi çağrısında bulunmuştu.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.