(Yine) Temel Gelir üzerine

Doğayı adım adım kemiren ve bunun karşılığında 'refah' ve 'gelişmişlik' sunduğunu söyleyen sistem koronavirüs krizini karşılayamadı. Ekonomi, sosyal yaşam ve bunların doğayla ilişkisi tekrar başladığında her şeyin eskisini tekrar etmemesi gerekli.

Geçen yazının sonlarında geleceğe dair olması gerekenlere dair şöyle bir cümle yazmıştım: “Bu virüs ve virüse dayalı önlemler bulutu üstümüzden kalktığında yeniden kurulmaya açık bir yaşam bizi bekliyor olacak. Eğer biz bu yaşamı yine aynı yollarla kurarsak gelecek krizde yine darmadağın olmamız kaçınılmaz. Bu yaşamı bir “Yeşil Restorasyon” programıyla kurmamız halinde ise hem muhtemel krizlere hazırlıklı olacağız hem de en büyük krizimiz olan iklim krizine karşı da mücadelemizde elimizi güçlendireceğiz.”

Be elbette sadece benim düşüncem olamazdı. Çağın ruhu gereği tüm dünyada insanlar salgın sonrası yaşamı konuşuyorlar ve yeniyi eskinin izlerini takip ederek kurmak ile yeniyi yepyeni şekilde kurmak arasında fikirler salınıyor. Güzel örneklere dönelim. Yeniyi farklı şekilde kurmak için adımlar atılmaya başlandı bile. Korona’nın İtalya‘da en çok etkilediği kentlerden olan Milano bu adımları atanlardan. Kentin uzun süredir devam eden bir otomobilsizleşme mücadelesi var. Fakat bunu başarmak konusunda çok sıkıntı çekiyorlar. Şu anda ise bilindiği gibi şehir “kapalı” ve ne arabalar ne de yayalar sokaklara çıkabiliyor. Peki ne yapacaklar? 

Belediye Başkan Yardımcısı Marco Granelli‘ye kulak verelim: “Otomobil kullanımını azaltmak için yıllarca çalıştık. Herkes araba kullanıyorsa, insanlar için yer kalmıyor, hareket edecek yer kalmıyor, dükkanların dışarısında ticari faaliyetler için yer kalmıyor.

Elbette ekonomiyi yeniden açmak istiyoruz, ancak bunu öncekinden farklı bir temelde yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Milano’yu yeni durumun şartlarına göre yeniden düşünmemiz gerektiğini düşünüyoruz.”

Ve Milano, bu krizden çıktığında şu anda sundukları ve “Avrupa’nın en iddialı planlarından biri” olarak nitelendirilen planın gereğini yapacak ve sokakları yayalara ve bisikletlere vermiş olacak. Yaz boyunca 35 km’lik bir dönüşümün tamamlanması planlanıyor. 

İstenirse oluyor

Gördüğünüz gibi olabiliyor. Ekonomi, sosyal yaşam ve bunların doğayla ilişkisi tekrar başladığında her şeyin eskisini tekrar etmemesi gerekli. Eski sistem başarılı olsaydı biz şu anda evlerimizde ya da sağlık tehdidi altında iş yerlerimizde olmaz; hayatımıza alıştığımız şekilde devam ederdik. Fakat doğayı adım adım kemiren ve bunun karşılığında “refah” ve “gelişmişlik” sunduğunu söyleyen sistem bu krizi karşılayamadı.

Karşılayamadığı gibi en büyük adaletsizlikleri de yüzümüze çarptı. Çalışmak zorunda olanlar, çalışmak zorunda olsa da çalışamayanlar, hayatını sürdürmek için yardıma muhtaç olanlar. Ve muhtaçlık üzerinden dönen siyaset. Bunun önüne geçecek temel bir talebimiz olmalı. Yeni bir krizde yine aynı yollardan, aynı yoksunluklardan geçmemeliyiz toplum olarak. Bu talebin adı Temel Gelir.

Ekonomiyi ve toplumu oturtacağımız farklı yapı temel gelir olmalı. Nedir temel gelir?

Bir toplumu oluşturan herkese, koşulsuz olarak ve belirli periyotlarla ödenen asgari bir paradır. Böylece toplumda herkesin hayatta kalabilecek kadar bir gelire sahip olduğu garanti altına alınmış olacak. Göçmenliğin, mülteciliğin, sığınmacılığın toplumların ayrılmaz bir parçası olduğu bir dönemde herkese verilmesiyle belirli haklar yönünden sıkıntı çeken insanlara da bir gelir sağlanmış olacak.

Bireyi güçlendirmenin, ekonomik ve sosyal krize karşı herkesi belli bir oranda hazırlıklı kılmanın yöntemidir temel gelir. Sosyal devletten uzaklaşıldıkça krizlerin ne kadar ağır seyrettiğini en iyi anladığımız dönemdeyiz. Bunun için Yeşil restorasyon için ortaya koymamız gereken programın en üstünde Temel Gelir yazmalı.

Koray Doğan Urbarlı
Koray Doğan Urbarlıhttp://urbarli.net
İzmir’de doğdu. İzmir Kız Lisesi’nden sonra Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. İlk önce Ege Üniversitesi Sosyoloji’de, sorasında da Ankara Üniversitesi Sosyoloji’de yüksek lisans yapmaya başladı. İkincisine devam ediyor. Bir kamu belediyesinin Dış İlişkiler Müdürlüğü’nde beyaz yakalı işçi olarak hayatına devam ediyor. Yeşil Gazete ekibine köşe yazıları, Türkiye, spor ve Dünya haberleri ile katkı sunuyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

‘Qou vadis-2’: Ülke nüfusu

Geleceği ile ilgili derin kaygılar duymakta olan nüfus kesimlerinin, Türkiye’nin her yerinde giderek artmakta olduğu bir ortamdayız. Ne kent nüfusu kentte kalabilecek uzun erimli bir gelecek görüyor, ne de kır nüfusu kırda kalabilecek bir durum algılıyor.

[Bir şarkının hikayesi] San Francisco/ Scott McKenzie

Scott McKenzie’nin Hippi kültürünü konu alan 'San Francisco (Saçınıza Çiçek Taktığınızdan Emin Olun)' şarkısı, Beatles’ın 'All You Need is Love'ı ile beraber, 'Summer of Love'ın belirleyici şarkılarından biri olarak kabul edilir.

Yandı Çukurova yandı

Türkiye’de tarımın geldiği yer içler acısı. Ülkenin dört bir yanındaki çiftçiler isyan halinde. Diğer taraftan en fazla artış gıda fiyatlarında. Dikkate alınması gereken ciddi bir dengesizlik var.

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Bir güvercini sevmekle başlayacak her şey

Maalesef sorun yarattığı var sayılanlara karşı empati yoksunu, sadece kendi refahını gözeten adaletsiz çözümler üretmek yalnızca 'Güvercin Kakası' kitabındaki kasaba halkına mahsus değil. Katliam Yasası'nı unutmadınız değil mi?

EN ÇOK OKUNANLAR