Ana Sayfa Blog Sayfa 980

NATO Zirvesi bitti: 40 bin yeni asker, dört yeni ordu

NATO müttefiki 30 liderin katılımıyla gerçekleşen Brüksel zirvesinin ardından alınan kararlar açıklandı.

Rusya’nın yanında Çin ve Belarus‘a da savaşa ortaklığı bitirme çağrısı yapılan açıklamada, müttefiklerin savunma harcamalarını artırdığı, doğu kanadına 40 bin NATO Barış Gücü askeri yerleştireceği ve Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Slovakya’da dört ek çokuluslu savaş grubu kuracağı açıklandı.

Madrid’de Nisan ayında gerçekleşecek yeni toplatıda savunmaya dair daha somut adımlar belirleneceği de ifade edildi.

Rusya’ya yaptırımların devam edeceği belirtilen açıklamada, Ukrayna’ya desteğin artırılarak devam edeceği, NATO’nun da kendini yalnızca askeri alanda değil dezenformasyon ve siber saldırılara karşı da güçlendirdiği ifade edildi. Rusya’nın biyolojik ve nükleer silah kullanma olasılığını da gündem getiren açıklamada, “Rusya’nın imal edilmiş yanıltma operasyonlarını ifşa etmeye devam edeceğiz” ifadeleri yer aldı.

“Rusya’nın onlarca yıldır Avrupa-Atlantik güvenliğine yönelik en büyük tehdit olan Ukrayna‘ya yönelik saldırganlığını ele almak için bugün bir araya geldik. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşı Avrupa’da barışı paramparça etti ve muazzam insani acılara ve yıkıma neden oldu” sözleriyle başlayan açıklamada ana başlıklar şöyle sıralandı:

Belarus’a suç ortaklığını bitirme çağrısı

  • Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini mümkün olan en güçlü şekilde kınıyoruz. Başkan Putin’i bu savaşı derhal durdurmaya ve askeri güçlerini Ukrayna’dan çekmeye çağırıyoruz ve Belarus’u 2 Mart 2022 tarihli BM Genel Kurulu’nda kabul edilen Ukrayna’ya Karşı Saldırganlık Kararı doğrultusunda suç ortaklığına son vermeye çağırıyoruz. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı küresel güvenliği tehdit ediyor. Uluslararası normlara saldırması dünyayı daha az güvenli hale getiriyor. Başkan Putin’in tırmanan söylemi sorumsuz ve istikrarsızlaştırıcı.
  • Ukraynalılar, Rusya’nın acımasız fetih savaşına karşı kahramanca direnişle dünyaya ilham verdiler. Rusya’nın kadınlar, çocuklar ve savunmasız durumdaki kişiler de dahil olmak üzere sivillere yönelik yıkıcı saldırılarını şiddetle kınıyoruz. Savaş suçları da dahil olmak üzere insani ve uluslararası hukuk ihlallerinden sorumlu olanları cezalandırmak için uluslararası toplumun geri kalanıyla birlikte çalışacağız.
  • Artan cinsel şiddet ve insan ticareti riskinden derin endişe duyuyoruz. Rusya’yı, siviller için hızlı, güvenli ve engelsiz insani yardım erişimine, güvenli geçişe izin vermeye ve insani yardımın Mariupol ve diğer kuşatma altındaki şehirlere ulaştırılmasına izin vermeye çağırıyoruz.

Rusya’nın imal edilmiş yanıltma operasyonlarını ifşa etmeye devam edeceğiz

  • Nükleer santralleri tehlikeye atanlar da dahil olmak üzere sivil altyapıya yönelik saldırıları da kınıyoruz. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı konusundaki yalanlarına karşı koymaya ve Ukrayna’nın sivil nüfusuna karşı da dahil olmak üzere daha fazla tırmanmaya zemin hazırlamak için uydurma anlatıları veya imal edilmiş ‘yanıltma operasyonları’nı ifşa etmeye devam edeceğiz.

Rusya’nın herhangi bir kimyasal veya biyolojik silah kullanması kabul edilemez ve ciddi sonuçlara yol açacaktır.

Müzakareler sürerken Rusya’nın devam eden saldırganlığı içler acısı

  • Rusya’nın derhal ateşkesi uygulayarak müzakerelerde ciddi olduğunu göstermesi gerekiyor. Rusya’yı, sürdürülebilir bir ateşkesle başlayarak ve birliklerinin Ukrayna topraklarından tamamen çekilmesine doğru ilerleyerek somut sonuçlara ulaşmak için Ukrayna ile güvenilir müzakerelere yapıcı bir şekilde katılmaya çağırıyoruz.

NATO Ukrayna’ya siyasi ve pratik destek vermeye devam edecek

  • Ukrayna, Birleşmiş Milletler Tüzüğü uyarınca temel kendini savunma hakkına sahiptir. 2014’ten bu yana, Ukrayna’nın bu hakkı kullanma becerisine kapsamlı destek sağladık. Ukrayna’nın silahlı kuvvetlerini eğittik, askeri yeteneklerini ve kapasitelerini güçlendirdik ve dayanıklılıklarını artırdık.
  • NATO Müttefikleri Ukrayna kendisini savunmaya devam ederken, Ukrayna’ya daha fazla siyasi ve pratik destek sağlamaya devam edecek. NATO Müttefikleri ayrıca siber güvenlik ve kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer nitelikteki tehditlere karşı koruma gibi alanlarda yardım sağlamaya devam edeceklerdir.
  • NATO Müttefikleri ayrıca kapsamlı insani destek sağlıyor ve milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapıyor. Dışişleri Bakanları, Nisan ayında bir araya geldiklerinde Ukrayna’ya desteğimizi daha fazla tartışacaklar.

Rusya ve Belrus’tan hesap soruyoruz

  • Rusya’nın uluslararası güvenlik ve istikrarın temellerini yok etme girişimlerine karşı koyma kararlılığımızda birleştik. Rusya üzerinde eşgüdümlü uluslararası baskıyı sürdürmeye kararlıyız. Avrupa Birliği de dahil olmak üzere ilgili paydaşlar ve diğer uluslararası kuruluşlarla yakın işbirliği yapmaya devam edeceğiz. Transatlantik koordinasyon, mevcut krize etkili bir yanıt için hayati önem taşımaktadır.

Çin’i barışçıl çözüm getirmeye çağırıyoruz

  • Çin Halk Cumhuriyeti de dahil olmak üzere tüm devletleri, BM Şartı‘nda yer alan egemenlik ve toprak bütünlüğü ilkeleri de dahil olmak üzere uluslararası düzeni korumaya çağırıyoruz.

Rusya’nın savaş çabalarını herhangi bir şekilde desteklemekten ve Rusya’nın yaptırımları atlatmasına yardımcı olacak herhangi bir eylemden kaçının.

  • Çin Halk Cumhuriyeti yetkililerinin son zamanlarda yaptığı kamuoyu yorumlarından endişe duyuyoruz ve Çin’i, Kremlin’in özellikle savaş ve NATO hakkındaki yanlış anlatılarını büyütmeye son vermeye ve çatışmaya barışçıl bir çözüm getirmeye çağırıyoruz.

  • Ortaklık programlarımıza dayanarak Rusların kötü niyetli etkisine direnmelerine ve dayanıklılıklarını güçlendirmelerine yardımcı olmak için yardımımızı artıracağız. Nisan ayında, Dışişleri Bakanları bu ortaklara verdiğimiz desteği artırmak için somut önerileri değerlendirecekler.

Doğu kanadına 40 bin yeni asker

NATO Barış Gücü unsurlarını konuşlandırdık ve doğrudan NATO komutası altında önemli hava ve deniz varlıklarıyla birlikte doğu kanadımıza 40 bin asker yerleştirdik. Ayrıca Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Slovakya’da dört ek çokuluslu savaş grubu kuruyoruz. 

Önlemlerimiz önleyici, orantılı ve tırmandırıcı değil.

Madrid’de yeniden toplandığımızda daha fazla karar alacağız

Siber yeteneklerimizi ve savunmalarımızı geliştiriyoruz; bilgi alışverişini, durumsal farkındalığı artırıyor, sivil hazırlığı geliştiriyor ve dezenformasyona yanıt verme yeteneğimizi güçlendiriyoruz. Ayrıca kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı hazırlık ve hazırlığımızı artıracağız. Madrid’de bir araya geldiğimizde daha fazla karar alacağız.

  • On yıllardır Avrupa-Atlantik güvenliğine yönelik en ciddi tehdidin ışığında, uzun vadeli caydırıcılık ve savunma duruşumuzu da önemli ölçüde güçlendireceğiz ve güvenilir caydırıcılık ve savunmayı sürdürmek için gerekli tüm hazır kuvvet ve yetenekleri daha da geliştireceğiz. Bu adımlar, toplu savunma ve birlikte çalışabilirliğe daha fazla odaklanan gelişmiş tatbikatlarla desteklenecektir.
  • Bugün, Savunma Yatırım Taahhüdü’ne olan taahhüdümüzü bütünüyle yerine getirmek için çalışmalarımızı hızlandırma kararı aldık.Müttefikler savunma harcamalarını önemli ölçüde artırıyor.
  • Washington Antlaşması’nın 3. Maddesindeki taahhüdümüz doğrultusunda, her türlü saldırıya direnmek için bireysel ve toplu kapasitemizi daha da güçlendireceğiz. Madrid’deki toplantımızda, Taahhüdün nasıl yerine getirileceğine dair ek planlar sunacağız.

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşı, Avrupa kıtasındaki herkese güvenlik ve refah getiren değerlere ve normlara temel bir meydan okumayı temsil ediyor. Putin’in Ukrayna’ya saldırma kararı, Rusya ve Rus halkı için de ciddi sonuçları olan stratejik bir hatadır.

Rusya’nın saldırganlığına karşı koyma, Ukrayna hükümetine ve halkına yardım etme ve tüm Müttefiklerin güvenliğini savunma kararlılığımızda birlik ve kararlılığımızı koruyoruz.”

Avrupa Komisyonu, Doğa Restorasyonu Yasası’nı bilinmeyen bir tarihe erteledi

Avrupa Komisyonu, dün merakla beklenen AB Doğa Restorasyonu Yasası önerisini yeni bir yayın tarihi belirlemeden erteledi.

Hafta sonu 13 binden fazla AB vatandaşı, 166 çevre STK’si ve bazı ülkelerin çevre bakanları Avrupa Komisyonu’na yasaya desteklerini ifade eden ve ertelenmemesini isteyen mektuplar göndermişti; ancak sesleri görmezden gelindi.

AB’deki biyoçeşitliliğin şiddetli tahribatını ele almak, iklim krizini hafifletmeye yardımcı olmak ve iklim krizi karşısında dayanıklılığı artırmak için yasal olarak bağlayıcı doğa restorasyon hedeflerine acilen ihtiyaç duyuluyor.

Fotoğraf: Ulet Ifansasti/Greenpeace

Çevre örgütleri Komisyonu, teklifin bir ay içinde gündeme alınması için yeni bir tarih belirlemeye çağırdı. Yasanın insanlar ve doğa için somut faydalarla iklim ve biyolojik çeşitlilik krizlerine karşı önemli bir etki yaratma fırsatına sahip olduğunu belirten örgüt temsilcileri, zamanında, iddialı ve uygulanabilir bir şekilde çıkartılması gerektiğini kaydetti.

‘İnsanları ve doğayı arafta bırakmak kabul edilemez’

WWF Avrupa Politika Ofisi Kıdemli Biyoçeşitlilik Politikası uzmanı Sabien Leemans konuyla ilgili şunları söyledi:

“Bu teklifin son derece zor bir şekilde sonuçlandırılmasını anlıyoruz – ancak Komisyon Üyeleri Koleji’nin neden yeni bir tarih kalemi bile alamadığını anlayamıyoruz. Yasayı aylarca ertelemek için bir neden yok. Bu, AB’nin iklim ve biyolojik çeşitlilik krizlerine yanıtını tehlikeye atıyor ve Avrupa Yeşil Anlaşması gündeminin daha fazla sorgulanmasını yol açıyor. İnsanları ve doğayı arafta bırakmak kabul edilemez.”

ClientEarth‘den Yaban Hayatı ve Habitatları avukatı Anna Heslop ise, komisyonun önerisinin AB’nin biyoçeşitlilik hedeflerine ulaşmak için açık bir yol belirlemeyi ve Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi için güçlü bir müzakere pozisyonu sağlamayı amaçladığına dikkat çekti:

“Ancak sorumlular, bu hayati politikayı ertelemek ve vaat ettikleri şeyi geri almak için harekete geçtiler ve hem küresel düzeyde hem de evde doğanın gelecekteki korunmasını riske attılar. AB, kendisini küresel bir lider olarak konumlandırmaya çalışırken, eve döndüğünde bu liderliğin dayandığı politikaları ortadan kaldırmaya çalışıyor.”

BirdLife Avrupa Kıdemli Politika Başkanı Ariel Brunner da Komisyon’un uyanması ve bilimi dinlemesini istedi:

“Çiftlik ve ormancılık lobileri, kâr amaçlı, doğaya zarar veren uygulamalarını sürdürmek için inanılmaz çaba gösterecek. Şimdi kendi çarpık gündemlerini desteklemek için Ukrayna‘ya karşı Rus savaşını kullanıyorlar. Komisyon uyanmalı ve bilimi dinlemelidir. Geniş çaplı doğa restorasyonu olmadan, Avrupa daha fazla sel, daha fazla kuraklık ve vatandaşların yaşamlarına ve çiftçilerin gıda üretme kabiliyetine yönelik artan tehditlerle karşılaşacak. Komisyon, Avrupa Yeşil Anlaşması’nı gerçekten gerçekleştirmek istiyorsa, şimdi tam zamanı.”

EEB Su ve Biyoçeşitlilik Politika Yöneticisi Sergiy Moroz ise öneriyi belirsiz bir geleceğe ertelemeyi bilim, vatandaşların talepleri ve AB’nin küresel iklim ve biyolojik çeşitlilik taahhütlerine karşı bir adım olarak değerlendirdi:
“İşleyen saati görmezden gelmek, ekolojik krizin yükünü daha da genç nesillere aktarmakta ve herkesin temel haklarını tehdit etmektedir. Komisyon şimdi harekete geçmeli ve en geç bir ay içinde sağlam bir restorasyon kanun teklifi sunmalıdır.”

Putin sayesinde NATO tarihte hiç olmadığı kadar yakın

Rusya’nın Ukrayna‘yı işgali üzerine planlanan olağanüstü NATO Zirvesi, Belçika‘nın başkenti Brüksel‘deki NATO karargahında başladı. Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın temsil ettiği toplantıya ABD Başkanı Joe Biden da dahil olmak üzere 30 müttefik ülkenin liderlerinin hepsi katıldı.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodymir Zelenski‘nin de toplantıya video konferans yoluyla katılacağı bildirilmişti.

Toplantının bitmesinden sonra da bazı liderlerin ikili görüşmeleri de gerçekleşecek.

Zirve’nin gündeminde şunlar var: Ukrayna’ya daha güçlü silahlar sağlanıp sağlanmayacağı, nasıl sağlanacağı ve NATO’nun Polonya‘da ve doğu cephesinde kendi savunmasını nasıl destekleyeceği. NATO ayrıca, Rusya’nın saldırılarının  NATO ülkelerine yönelik olası genişlemesine ilişkin  senaryoları ve ittifakın nasıl tepki vereceğini tartışacaklar.

NATO’nun caydırıcılık ve savunma yapılanmasının güçlendirilmesine yönelik tedbirler gözden geçirilmesi ittifakın doğu kanadındaki güçlerin sayısını kara, hava ve denizde artırıp, Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Slovakya‘ya daha fazla asker konuşlandırılmasının açıklanması bekleniyor.

Brüksel’de düzenlenen olağanüstü NATO zirvesi öncesinde konuşan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, liderlerin savunma harcamalarını artırmasını beklediğini, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Ukrayna’ya savaş açarak büyük bir hata yaptığını söyledi.

Stoltenberg, “Dünyadaki en güçlü ittifakız. Yan yana durduğumuz sürece güvendeyiz” dedi.

Bugün ayrıca Avrupa Birliği (AB) ve G7 toplantıları da yapılacak. AB liderleri, ABD Başkanı Joe Biden’ın da bir bölümüne katılacağı iki günlük bir zirve için Brüksel’de kalacaklar.

G7 toplantısına grubun şu anki başkanı olan Almanya‘nın Başbakanı Olaf Scholz tarafından çağrı yapıldı.Grubun, Rusya güçlerinden kaçan milyonlarca Ukraynalının ateşlediği mülteci kriziyle yüzleşmesi ve dünyanın Devlet Başkanı Vladimir V. Putin’i saldırganlığından dolayı cezalandırmak için daha fazla neler yapabileceğini tartışması bekleniyor.

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin liderleri de toplantılarında, Rusya-Ukrayna savaşı, güvenlik ve savunma, dış ilişkiler, enerji, ekonomi ve Kovid-19 salgını gibi başlıkları görüşecek.

Liderlerin, AB’nin savunma ve güvenlik alanında gelişmesi ve karar almasında operasyonel rehber niteliği taşıyacak “Stratejik Pusula” adlı belgeyi onaylaması planlanıyor. Belge, 5 bin kişiye kadar çıkabilen, kara, hava ve deniz birimlerinden oluşan ve düzenli tatbikatlar yapan “hızlı intikal kuvveti” kurulmasını da içeren çeşitli somut girişimleri içeriyor.

Washington Post‘un ABD yetkililerine dayandırdığı haberine göre, Başkan Biden ve Avrupalı ​​liderlerin, Avrupa’ya sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) sevkiyatını yönlendirmeye yönelik büyük bir planı da duyurmaları bekleniyor.

Rusya’yı gücünden mahrum bırakmaya yönelik bir çaba olan plan, dünyanın enerji akışını yeniden düzenlemek için alışılmadık ve savaş bittikten çok sonra bile bir etkisi olabilecek bir değişime işarete ediyor. ABD, LNG tedariki konusunda birinci ülkelerden.

Biden’ın ayrıca Brüksel’deki  NATO, G7 ve Avrupa Konseyi toplantılarında, Moskova‘ya yönelik ek yaptırımlar için de baskı yapacağı düşünülüyor.

Birlikte ele alındığında, Amerika ve Avrupa’nın beklenen eylemleri, ABD liderliğindeki bir demokrasiler koalisyonunun, Ukrayna’ya karşı savaşını sürdürürken Rusya’yı cezalandırmak ve caydırmak için yaptığı kapsamlı baskının tırmanması anlamına geliyor.

Ayrıntıları henüz kesinleşmeyen sıvılaştırılmış doğal gazı veya LNG’yi sevk etme girişimi tartışması cuma günü Biden’ın Polonya’ya gitmesinden önce Brüksel’de Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile toplantısında gündeme gelecek.

Dün Brüksel’de Avrupa Birliği milletvekillerine konuşan von der Leyen, tüm AB üyelerinin Rus gazına olan bağımlılığı azaltmaya katkıda bulunabileceğini ve bunun Biden’ın Perşembe günü ziyaretinin ilk gününde ele almayı planladığı bir konu olduğunu söylemişti.

Biden’ın ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan dün yaptığı açıklamada, Biden’ın cuma günü AB’nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu ile Rus enerjisine olan bağımlılığı azaltma çabalarıyla ilgili bir açıklama yapacağını söyledi, ancak ayrıntı vermeyi reddetti.

Putin sayesinde NATO tarihte hiç olmadığı kadar yakın

Biden’ın Brüksel’deki NATO Zirvesi gezisi, önceki başkan Donald Trump‘ın döneminde bozulan NATO-ABD ilişkilerinde yeni bir sayfa açıyor.

Donald Trump, 2017’de başkan olarak ilk kez zirveye geldiğinde, ittifakın karşılıklı savunma taahhüdünü onaylamayı açıkça reddetmiş ve ödemelere dair gönülsüzlüğüyle ilişkileri yıpratmıştı. Amerika Birleşik Devletleri’nin NATO’dan çekilmesi, örgütü etkin bir şekilde yok edecekti; bunun sonucunda Trump örgütten ayrılmasa da ‘Amerika için bir yük’ olarak nitelendirmişti.

NATO müttefiklerini sonun kadar savunacağına dair de sözler veren Biden, beş yıl sonra buraya çok farklı bir duruşla geldi.

New York Times durumu şöyle değerlendirdi: “Rusya’nın Ukrayna’yı işgali 30 NATO ülkesini birbirine daha da yaklaştırdı. Biden Trump’tan aldığı  mirası –Putin‘in de yardımıyla- tersine çevirdi ve işgal, Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupalı ​​ortakları arasında güçlü bir askeri ilişkinin yeniden kurulmasına yardımcı oldu.”

Biden pazartesi günü Beyaz Saray‘da iş dünyası liderlerine verdiği demeçte, “Putin‘i oldukça iyi tanıdığımdan ve şunu düşündüğümden eminim: NATO’yu bölebileceğine güveniyor” dedi. 

Biden “Sizi temin ederim ki NATO, büyük ölçüde Vladimir Putin sayesinde, tarihi boyunca hiçbir zaman bugünkünden daha güçlü ya da daha birleşik olmamıştı” ifadelerini kullandı.

NATO, AB ve G7 nedir?

NATO ve Avrupa Birliği’nin her ikisinin de genel merkezi Brüksel’dedir ve kökenleri İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllara dayanır, ancak aralarında önemli farklar vardır.

NATO, Sovyet gücüne karşı askeri bir blok olarak inşa edilmişken; Avrupa Birliği, Batı Avrupa’nın eskiden savaşan uluslarını ticaret yoluyla birleştirme çabalarından doğan siyasi ve ekonomik bir bloktur.

Bir zamanlar Sovyet etki alanına giren ülkeler de dahil olmak üzere, yirmi bir ülke şu an her ikisine de üye. 27 Avrupa Birliği üyesi arasında Avusturya, İrlanda ve İsveç gibi genellikle tarafsızlık gelenekleri nedeniyle NATO dışında kalan birkaç ülkevar.

30 NATO üyesinin arasında da, Avrupa Birliği’nden ayrılan veya katılmayı reddeden (İngiltere, İzlanda, Norveç) veya katılmak için başvuruda bulunan (Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya, Türkiye) bulunuyor.

G7, 1970’lerin ekonomik çalkantıları sırasında Batı dünyasının en güçlü ekonomilerinin liderleri arasındaki tartışmaları kolaylaştırmak için kuruldu; şimdi İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri‘nin yanı sıra Avrupa Birliği’ni de üye olarak içeriyor.

Ayayorgi imara açıldı: Bir günde milyon dolarlık rant yaptılar

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çeşme Dalyan, Sakarya Mahallesi ve Ayayorgi bölgesinde Nazım İmar Planı Değişikliği yaparak dünyaca ünlü Ayayorgi’yi imara açtı.

Değişiklik ile bölge imara ve betonlaşmaya açıldı. 1/5000 ölçekli planlamaya göre bölgeye iki katlı bina yapılabilecek. Çeşme’nin dünyaca ünlü Ayayorgi’nin imara açılması çevre aktivistleri tarafından tepkiyle karşılandı.

Çeşme Çevre Platformu tarafından yapılan açıklamada, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yine bir çevre katliamına imza attı. Çevre Bakanlığının bu plan değişikliği Çeşme’ye, Yarımada’ya, Ege’ye, Türkiye’ye yapılan en büyük ihanettir” denildi. Eğimli dağlık bir alan olduğu için kod uygulaması ile söz konusu alanlarda yakında dört ila beş katlı binaların yükseleceği yönünde yorumlarda bulunulan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bu değişikliği yaparken yerel yönetime, halka hiçbir şekilde danışmadı. Burada arsası olanlar veya bu plan değişikliğini önceden bilip arsa alanlar bir günde milyon dolarlık rant yaptılar.”

‘Ayayorgi beton koyu’

“İmar onayı ile tarım ve zeytinlik alanların idam fermanı da açıklanmış oldu” denilen açıklamada böylece, SİT kapsamında olan ‘Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ olarak belirlenen bölgenin “Ayayorgi Beton Koyu” olacağı vurgulandı.

‘Tarihi eserlerin üzerine toprak dökülerek gizlenecek’

Ayayorgi

Söz konusu bölgede sadece tarım ve zeytin değil, çok miktarda da tarihi eser olduğunun altı çizilen açıklamada “Birçok tarihi eser henüz kayıt altına bile alınmış değil. ‘İnşaat kazılarda ortaya çıkacak tarihi eser ve tabiat varlığı resmi makamlara bilgi verilsin’ kararı alınmış. Vahşi beton sermayenin temel kazılarında çıkacak eserler hemen toprakla kapatılıp, üstlerine beton dökülerek gizlenecektir” denildi.

Çeşme’de bunları daha önce yaşadıklarının ifade edildiği açıklamada ayrıca “Çok ünlü bir futbolcu Çeşme’deki villasının oturma odasını üstü cam döşeli Roma Hamamı üzerine inşaa etti, hala tarihi eserin üzerinde oturuyor” örneği de verildi. Açıklamada son olarak şu ifadeler kullanıldı:

“Bu iktidar ‘Çeşme – Kanal – Talan Projesi’ ile zaten 95 milyon metrekare alanı betonlaştıracak. Ama sadece burası ile yetinmiyorlar. Çeşme’nin tümü saldırı altında. Şimdi dünyaca ünlü, doğa harikası Aya Yorgi Koyu yok ediliyor.”

İmar plan değişikliği onayı

Bakanlık tarafından yapılan imar planı değişikliği açıklaması İzmir Valiliği tarafından şöyle duyuruldu:

“Çeşme İlçesi, Dalyan ve Sakarya Mahalleleri, Ayayorgi Mevkiine ilişkin 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Değişikliği Bakanlık Makamının 07.03.2022 tarih ve 3123141 sayılı Olur’u ile 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 109. maddesi uyarınca onaylanmıştır.

Söz konusu 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Değişikliği 3194 sayılı “İmar Kanunu” uyarınca 24.03.2022-22.04.2022 tarihleri arasında Valiliğimiz (Çevre, Şehircilik İklim Değişikliği İl Müdürlüğü), Anadolu Caddesi No:41/2 Bayraklı/İzmir adresinde 4. kat Tabiat Varlıklarını Koruma Şube Müdürlüğü ilan panosunda ve internet sayfasında 1 ay süreyle eş zamanlı olarak askıya çıkarılmıştır.”

Birleşik Krallık’tan plastik ithalatına karşı toplanan imzalar Boris Johnson’a teslim edildi

Greenpeace Türkiye‘nin, 2019 yılında başlattığı “Türkiye Plastik Çöplüğü Olmasın” talebini destekleyen yüzbinlerce kişinin imzası, Londra‘da Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson‘a teslim edildi. 

Kampanya ile kamuoyunda önemli bir farkındalık oluşmuş ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2021’de plastik atık ithalatına kısıtlama getirmesinde önemli bir rol oynamıştı. Bu kısıtlamayla Birleşik Krallık’tan Türkiye’ye gönderilen plastik atık miktarı bir süreliğine azaldı, ancak konunun siyasi gündemden düşmesi sonrasında bu yıl tekrar yükselmeye başladı.

Birleşik Krallık, son 3 yılda Türkiye’ye tam 486.000 ton plastik atık gönderdi. Bu atıkların çoğu Adana’da doğaya terk edildi ve yakıldı. 

Greenpeace Türkiye tarafından hazırlanan son raporda, bu ülkenin plastik atıklarının gönderildiği Adana’daki beş döküm alanının tamamının tehlikeli kimyasallarla kirlenmiş olduğu ve bir sahada topraktaki toksisite seviyesinin Türkiye’de bugüne kadar kaydedilen en yüksek seviye olduğu ortaya kondu.

Bu adaletsizliğe karşı başlatılan kampanyayaTürkiye’nin dört bir yanından on binlerce destekçi imza verdi. İmzalar Başbakan Johnson’un resmi konutuna bugün teslim edildi.

Greenpeace İngiltere Proje Sorumlusu Maja Darlington konuyla ilgili şunları söyledi:

Tehlikeli plastik atıklarımızı diğer ülkelere atmaya devam etmemiz utanç verici. Bugün, Türkiye halkı, onbinlerce imzayla Boris Johnson’a bunun kabul edilemez olduğunu söylüyor. Türkiye’deki dostlarımızla birlikte, hükümetimizi bu utanç verici uygulamaya derhal son vermeye, atık ihracatını yasaklamaya ve plastik atıklarımızın sorumluluğunu üstlenmeye çağırıyoruz.”

2 Mart Salı günü, Birleşik Krallık Parlamentosu’nda konuşan Greenpeace Akdeniz Proje Sorumlusu Nihan Temiz Ataş da şu konulara dikkati çekmişti:

Türkiye ne İngiltere’nin ne de Avrupa’nın çöplüğüdür. Greenpeace Türkiye olarak Şubat 2022’de yayınladığımız Atık Oyunları raporu ile topraklarımızın kirletilmemiş toprağa kıyasla 400.000 kat kirlendiğine şahit olduk. Tüm bu atık akışının durması için daha ne kadar hayvan, canlı ve  insanın etkilenmesi gerekiyor?

İngiltere hükümeti acilen kendi atığını kendi sınırları içerisinde baş etmeyi öğrenmeli ve atık ihracatını yasaklamalı. Türkiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da araştırma sonuçlarıyla gözler önüne serdiğimiz bu konuda sıfır atık ithalat planını zaman kaybetmeden devreye sokmalı.”

 

Kriz çağında güncel meseleler: Enerji webinarı 30 Mart’ta

Yeşil Ekonomi Programı kapsamında Yeşil Düşünce Derneği ve Heinrich Böll Stiftung Türkiye Temsilciliği ortaklığıyla düzenlenecek “Kriz Çağında Güncel Meseleler: Enerji” konulu webinar 30 Mart Çarşamba günü saat 13.00‘te çevrim içi olarak Zoom platformunda gerçekleşecek.

Toplumsal, ekonomik ve ekolojik temel bir sorun alanı olan enerjide yaşanan kriz Rusya‘nın Ukrayna‘yı işgaliyle birlikte çok daha keskin bir hal aldı. 

Türkiye’de ise ayrıca artan enflasyon, zam oranları, elektrik faturaları, enerji üzerinden kazanılan rant hırsı için gözden çıkarılan zeytin ağaçları ve sonu gelmeyen ekolojik tahribat projeleri sorunu daha da derinleştiriyor. 

Kriz Çağında Güncel Meseleler: Enerji webinarında Prof. Dr. Uğur Emek ile ‘Mega Projelerin Çevresel Etkileri’, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA) Direktörü Bengisu Özenç ile de “Türkiye’nin 2053 hedefi ve krizler” üzerine konuşulacak.

Geçmişten günümüze izlenen enerji politikalarından, bu noktaya nasıl gelindiği üzerine düşünmek ve çıkış yollarını tartışmak üzere 30 Mart Çarşamba günü saat 13.00’te düzenlenecek webinara buradan kayıt olabilirsiniz. 

Bengisu Özenç

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü’nden 2005 yılında lisans ve 2008 yılında yüksek lisans derecesini aldı. 2005 – 2017 yılları arasında görev yaptığı Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nda araştırmacı, proje yöneticisi ve son olarak da Makroekonomi Çalışmaları Program Direktörü olarak görev yaptı. Bu yıllar içerisinde sanayi politikası, istihdam politikası gibi farklı alanlarda çalışmalar yürütmüş olan Özenç, 2012 yılından bu yana enerji, ekonomi ve iklim değişikliği kesişimindeki çalışmalara odaklanıyor.

Bengisu Özenç 2020 Eylül ayından bu yana Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği’nin direktörlüğünü yürütüyor; iklim alanında çalışan diğer araştırmacı kişi ve kurumlarla aktif iş birliği yapıyor; Türkiye’nin düşük karbonlu kalkınma gündemini desteklemek üzere veri ve bilgi sağlayacak çalışmalar sürdürüyor. 

Prof. Uğur Emek

 1989 ile 2016 yılları arasında, Devlet Planlama Teşkilatı’nda Planlama Uzmanı olarak ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli çalışmalara ve toplantılara, kamu özel iş birlikleri, kamu ihaleleri ve rekabet politikası alanında çok sayıda yazılı ve sözlü katkı sağladı. Ocak/2016’da doçent olarak atandığı Başkent Üniversitesi İİBF İktisat Bölümünde, Ağustos 2017’de profesörlüğe yükseldi. 2019 yılından beri İktisat Bölüm başkanlığı görevini sürdürüyor. Aynı zamanda Karar gazetesinde haftalık köşe yazıları yazıyor. 

 

On yıl süren doğa mücadelesi: İhalelerin gölgesinde Akçay sahili

Balıkesir, Edremit‘in eski Belediye Başkanı Tuncay Kılıç döneminde, hile olduğu belirtilen evraklarla kiralanan sahilin bir bölümü üzerine inşa edilen baraka işyerleri, 10 yıl süren hukuk mücadelesinden sonra dün yıkım yapılarak boşaltıldı.

Konunun takipçisi olan Edremit Çevre Platformu (EDÇEP) Sözcüsü Kubilay Öztürk Yeşil Gazete’ye son duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kubilay Öztürk, “MHP’li eski başkan vermiş sahili, iki dönem CHP’li başkanlar geri almaya çalıştılar. Nihayet boşaltıldı o baraka kondu yapılar. Bakalım şimdi ne olacak?” diye sordu.

EDÇEP Sözcüsü Öztürk 10 yıllık hukuk mücadelesine değinerek yerel yönetimlere şöyle seslendi:

“Para uğruna verilen sahilleri hukukla geri almak bile çok zahmetli oluyor. O nedenle artık bu işleri yapmayın yerel yönetimler. Halkın özgürce yararlanmasına bırakın sahilleri ve artık biraz da kıpırdayıp denizin temiz olması için yapılması gerekenlere el atın..!”

Peki bugüne kadar Akçay’da neler oldu?

Ekim 2012’de Edremit Belediyesi’ne ait olan, özellikle ilçenin merkezi yerlerinde ve Akçay beldesinde bulunan bazı gayrimenkullerin önce belediye iştiraki ED-BEL şirketine, bu şirket üzerinden de özel hukuk hükümleriyle gerekli rekabet ortamı sağlanmaksızın, değerlerinin altında devredildiği ve bunun karşılığında bir kısım belediye görevlisi ve yakınları ile ED-BEL görevlilerine rüşvet olarak çeşitli menfaatler sağlandığının öne sürülmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı‘nca soruşturma başlatılmıştı.

Balıkesir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) ekiplerince Edremit Belediyesi’ne yönelik düzenlenen operasyonda Belediye Başkanı Tuncay Kılıç ve Ed-bel Ltd. Şti. müdürünün de aralarında bulunduğu 26 kişi gözaltına alınmıştı. Zanlılardan biri, savcılıktaki sorgusunun ardından serbest bırakılırken, Kılıç’ın da aralarında bulunduğu 11 kişi tutuklanmıştı.

Ağustos 2013’te “ihalede usulsüzlük, zimmet ve irtikap” suçlarını işlediği iddiasıyla yargılanan Kılıç, mahkemenin tahliye kararının ardından tutuklu bulunduğu Kepsut L Tipi Kapalı İnfaz Kurumu‘ndan tahliye edilmişti.

‘Zimmet, rüşvet ve görevi kötüye kullanma’

Tuncay Kılıç hakkında, ‘zimmet, rüşvet ve görevi kötüye kullanma’ suçlarından verilen 12 yıl 8 ay hapis cezasının Yargıtay tarafından onanmasının ardından Kılıç hakkında Aralık 2019’da yakalama kararı çıkarılmıştı.

Edremit belediyesinin ED-BEL şirketine üç yıl süre ile sermaye artışı için tahsis edilen Akçay sahili eski belediye başkanı Tuncay Kılıç döneminde 2019’da mahkeme kararı ile Edremit Belediyesi’ne iade edilmişti.

Edremit Belediyesi’nde olan Akçay beldesi 517 ada birinci, ikinci ve üçüncü parsellerde bulunan taşınmazların aynı sermaye olarak üç yıl satılamaz şartı ile Ed-Bel Ltd. şirketine devrine karar verilmesine ilişkin açılan davada devir işlemi yapılmadan Nisan 2012’de satılmalarına karar verildiğine değinilmişti.

Yerel kaynakların bildirdiğine göre; söz konusu taşınmazlar beş milyon 652 bin TL’ye varan bedel ile ihalesiz olarak ARES A.Ş.’ye satışı yapılarak Mayıs- Temmuz 2012’de devirleri gerçekleştirildi.

Önceden belirlenen alıcıya kanuna karşı hile ile satış işlemleri yapıldığı, hukuk düzeninin koruduğu kamu hakları suç niteliğindeki davranışlar ile ihlal edildiği için dava edilen işlemler sonrasında ARES A.Ş adına haksız tescil edilen Akçay Mahallesi 517 ada 1, 2 ve 3 sayılı parsellerde bulunan taşınmazların tapu kayıtlanın iptali ile taşınmazın Edremit Belediyesi adına tapuya tesciline karar verilmesi talep edilmişti.

Bir haftada iki kez zamlanan şeker için bakanlık devrede

Ticaret Bakanlığı, şekerin fiyatının son bir haftada ikiye katlanması sonrası şeker fabrikalarında inceleme başlattı.

Bakanlığın açıklamasında şöyle denildi: “Vatandaşlarımızın temel gıda ürünleri arasında yer alan şekerde adil rekabeti bozan faaliyetler olduğuna dair son dönemde kamuoyuna yansıyan hususlar işleme alındı ve fabrikalar nezdinde incelemeler yapıldı. Hem düzgün iş yapan tacir ve esnafımızı hem de tüketicimizi korumak için serbest piyasa koşulları içinde bütün tedbirleri kararlılıkla almaya devam etmekteyiz.”

Özelleştirmelerin etkisi

Türkiye’de toplam 33 şeker fabrikası pancar işleyerek şeker üretiyor. Bu fabrikaların 15’i kamuya, 12’si özel sektöre, altısı kooperatiflere ait. Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş‘ye (Türkşeker)’e ait 25 fabrikadan 10’u 2018 yılındaki özelleştirme ihaleleriyle özel sektöre devredilmişti.

Özelleştirmeler sonrası ortaya çıkan ikili yapının fiyat artışlarında önemli rolü olduğu belirtiliyor.

Kamuya ait Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ‘nin (Türkşeker) yıl başında 5 lira 30 kuruştan sattığı 1 kilogram toz şekerin fiyatı marketlerde 8 lira 70 kuruşa kadar çıktı. Özel fabrikaların sattığı şekerin kilogramı markette 10 lirayı geçerken, gıda toptancılarının şeker alım fiyatlarında da ciddi bir artış oldu. Türkşeker, 50 kilogramlık bir çuval şekeri 298 liradan satarken, kooperatif ve özel şeker fabrikalarında şekerin çuvalı 700 ile 800 liraya kadar çıktı.

Şeker fiyatlarındaki yükselişin, şekerin hammadde olarak kullanıldığı gıda ürünlerinin fiyatlarını da artırması bekleniyor. Şekerden mamul bütün ürünlerin fiyatları değişeceği için tüketiciler  yalnızca şekerde değil, şekerden mamul ürünlerin tümünde de ciddi anlamda bir zam sağanağı ile karşılaşacak.

Kota uygulaması

2001’de çıkarılan Şeker Yasası’yla kota uygulaması devreye alınmış, üretici istediği zaman istediği miktarda üretim yapamamaya başlamıştı. Şekerde 2022-2023 dönemi kotalarına ilişkin cumhurbaşkanı kararı da bugün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, 2022-2023 pazarlama yılı ülke toplam A kotası 2 milyon 750 bin ton olarak belirlendi. Pancar şekeri A kotası 2 milyon 681 bin 250 ton, B kotasıysa bu rakamın yüzde 5’i oranında 134 bin 62 ton oldu.

Nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotası da ülke toplam A kotasının yüzde 2,5’ine karşılık gelen 68 bin 750 ton olarak kararlaştırıldı.

Rus gazeteci Baulina Kiev’deki bombardımanda hayatını kaybetti

Rus gazeteci Oksana Baulina, Ukrayna‘nın başkenti Kiev’de,  Rus bombardımanı sonucu hayatını kaybetti. Baulina, Kiev ve Ukrayna’nın batısındaki Lviv’den haber sitesi The Insider için haber geçiyordu. Baulina’nın, kentin Podil bölgesindeki hasarı filme alırken öldüğü bildirildi.

The Insider tarafından yapılan açıklamada, bombardımanda bir kişinin daha yaşamını yitirdiğini, iki kişinin de yaralandığını bildirdi.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre Baulina daha önce Rus muhalif Aleksey Navalni’nin Yolsuzlukla Mücadele Vakfı için çalışıyordu ve Rusya’dan ayrılmıştı. Geçen yıl vakıf yasa dışı ilan edilmiş, aşırılıkla suçlanmış ve çalışanlarının birçoğu Rusya’dan kaçmak zorunda kalmıştı.

Savaşta ölen beşinci gazeteci

Baulina, bir aydır devam eden savaşta öldüğü bilinen beşinci gazeteci oldu.

Mart başında Ukrayna televizyonu LIVE ve İspanyol Haber Ajansı EFE için çalışan kameraman Yevhenii Sakun, Kiev’deki televizyon kulesinin bombardımanında ölmüştü. İki hafta sonra ABD’li gazeteci ve film yapımcısı Brent Renaud, Kiev’in dışındaki İrpin‘de hayatını kaybetti.

İki gün sonra da Fox TV’ye çalışan kameraman Pierre Zakrzewski ve Oleksandra Kuvshinova, Kiev dışında araçlarına ateş açılması sonucu öldü.

Kanal İstanbul’un bilirkişi keşfi: Polis ablukası altında davacılardan reddi hakim talebi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ülkemizin en önemli değerlerinden biri olarak tarihteki yerini alacaktır” dediği Kanal İstanbul projesinin bilirkişi keşfi öncesi alanda geniş güvenlik önlemleri alındı. Mahkeme tarafından itirazlarının tutanak altına alınmasını isteyen davacılar keşfe katılmama kararı aldı, reddi hakim talebinde bulundu.

Proje hakkında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından düzenlenen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu Raporu’nun iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan dava kapsamında bugün alanda bilirkişi incelemesi yapılması yönünde karar çıkmıştı.

Çevre aktivistleri ve hak savunucuları bilirkişi incelemesi öncesi Mahmutbey’de bulunan Bölge İdare Mahkemesi önünde buluştular. Vatandaşlar  “Sana kanal yaptırmayacağız” sloganlarıyla incelemeyi beklerken alınan geniş güvenlik önlemlerine karşı tepkiler gösterildi.

Davacılar keşfe katılmama kararı aldı

Öte yandan bilirkişi keşfine davacılar katılmama kararı aldı, reddi hakim talebinde bulundu.

İstanbul 10. İdare Mahkemesi tarafından Şubat’ta karar verilen keşif ve bilirkişi incelemesi öncesi  davacılar, itirazlarının tutanak altına alınmasını istedi. Mahkemenin beyanların keşif sonrası kayıt altına alıncağını bildirmesi sonrası uyuşmazlık üzerine heyet toplantıya ara verdi. 

Davacı kurum avukatları ve yurttaş avukatları reddi hakim dilekçelerini yazılı olarak İdare Mahkemesi ön bürosuna teslim etti.

Aradan sonra heyetin yaklaşımının değişmemesi üzerine hukuksuzluğa ortak olmayacağını bildiren davacılar keşfe katılmayacaklarını duyurarak reddi hakim talebinde bulundu.

‘Keşfi halktan kaçıramazsınız’

Polisler tarafından slogan atan vatandaşlara dağılmaları yönünde uyarılarda bulunuldu. Polisin ablukasına karşı çıkan vatandaşlar “Binlerce polis rant projesini korumakla yükümlü”, “Mahkemenin önünde bile duramayacağız yani, bu da yeni çıktı” ve “Mahkemeler halka açık yapılır. Keşfi halktan kaçıramazsınız, utanmıyor musunuz?” diye seslerini yükselttiler.

Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu üyelerinden Koray Türkay ise polis ablukasını şu ifadelerle eleştirdi:

“Alandaki Terörle mücadele polisleri altında salonda bir mahkeme görülmeye çalışılıyor. Bunun adı mahkeme değil, bunun adı baskı, sindirmeye çalışmak ve gözdağı vermek ama biz buradayız. Halk burada, biz buradayız. Bu kanal projesinin yaşama, doğaya büyük bir ihanet olduğunu söylüyoruz. Bu rant projesine karşı biz halk olarak buradayız.”