Ana Sayfa Blog Sayfa 779

İklim krizinin beklenmeyen etkisi: Nefret söylemi aşırı sıcaklıkta artıyor

Sosyal medya platformu Twitter’daki nefret söylemi içeriklerin artması ile aşırı hava olayları arasında bir bağlantı olduğunu gösteren yeni bir çalışma yayımlandı.

The Lancet Planetary Health‘de yayımlanan ve ABD‘de 4 milyar coğrafi konumlu tweet’in analizine göre, sıcaklıklar aşırı hale geldikçe nefret dolu tweet’ler çarpıcı biçimde çoğalıyor. 

Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali, pandeminin ardından adada izleyicilerini bekliyor

Bu yıl dokuzuncusu gerçekleşecek olan Bozcaada Ekolojik Belgesel Film Festivali (BIFED) pandemi nedeniyle verilen iki yıl aranın ardından 12-16 Ekim tarihleri arasında Bozcaada’da gerçekleşecek.

Seçilen filmler Fethi Kayaalp Büyük Ödülü için yarışacak.

Festivalin bu seneki sloganı ise “Yeşil Barış ve Adalet“.

Bozcaada Belediyesi organizasyonuyla gerçekleşen, festival yönetmenliğini Petra Holzer’in, festival koordinatörlüğünü de Ethem Özgüven’in üstlendiği Green Film Network (GFN) üyesi olan BIFED’e bu yıl 101 ülkeden toplamda 1000’in üzerinde film başvurdu.

Başvuran filmler arasında yerel halkların direniş öyküleri, iklim krizi, organik tarımdan Afrika’da kapana sıkışan mültecilere kadar geniş temalar öne çıkıyor.

Bu sene festivalin Ana Yarışma kategorisinde 15, Panorama kategorisinde 20 ve Türkiye Panorama kategorisinde ise 10 film  izleyiciyle buluşacak.Bu sene başvuru sayısı önceki senelerin de ötesine geçen yalnızca öğrenci filmlerine açık kategori de yine festival kapsamında yer alacak.

 Dünyanın dört bir yanından doğanın ve insanlığın ortak soru ve sorunlarını kendi dillerinde, kendi üslupları ile anlatan ve çözüm arayan birbirinden etkileyici filmler arasından seçilenler, Fethi Kayaalp adına verilen büyük ödülü  (15 bin TL) ve Madam Melpo adına verilen ikincilik ödülünü (10.000 TL) kazanacak. Gaia Öğrenci Ödülü kategorisinin birincisi de 5.000 TL
ile ödüllendirilecek.

Her sene yönetmenleri, kamuoyu ve çevre için mücadele edenleri bir araya getirerek yerel ihtiyaçları ilgilendiren önemli konularda izleyicileri dünyadaki tartışmaya davet eden BIFED, 2020 yılından beri festivalin ana sloganı olan “Savunanları Savun” temasıyla, çevre haklarını savunurken git gide daha tehlikeli yollardan geçen olan iklim aktivistlerinin sesi olmaya devam edecek.

2021 yılı sloganı olan “Evimiz Yanıyor”un ardından, festivalin bu seneki sloganı ise “Yeşil Barış ve Adalet” olarak belirlendi.

Bu yıl da iklim krizinin merkezinde yer alan yerli halklar, kadınlar, göç ve mülteciler, festival filmlerinin seçiminde odaklanılan konular arasında yer alıyor.

Bu sene BIFED’de neler olacak?

BIFED bu yıl belgesellerin yanı sıra atölyeler, paneller ve soru-cevap etkinlikleriyle iklim krizi mücadelesinin kahramanlarını, iklim krizinin önemine ve aciliyetine inanan herkesle buluşturmak için adaya dönüyor.

Festival, özlendiği gibi tüm ziyaretçi ve destekçilerini Bozcaada’da karşılayacak. Festivalde bugüne kadar bölgesel, ulusal ve uluslararası konuklar ve Bozcaada’nın yerel halkı ile birlikte film gösterimleri, etkinlikler, atölye çalışmaları ve çocuk programları gerçekleştirildi. Pestisitsiz tarım ve sağlıklı turizm ile ilgili konular da ön plandaydı.

Gerçekleştirilen Yerel Tohum Festivali ile yerel tohumları dağıtmak ve
yaygınlaştırmak BIFED’in görev olarak edindiği konulardan biri. Bu yıl da
Bozcaada’da tohum dağıtımı olacak.

BIFED, sene içerisinde filmlerini paylaşmaya devam etmeyi, festivali ve çevre kültürünü çoğaltan bir yaklaşım olarak görüyor.

Festival filmleri bugüne dek Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema evi, Diyarbakır Ekolojik Film Günleri, Aliağa Çevre Platformu, Marmaris Eğitim-Sen, Gümüşlük Uluslararası Müzik Festivali, Antalya Tabip Odası gibi farklı oluşum ve coğrafyalarda gösterildi. Filmler şimdiye kadar hiçbir maddi karşılığı olmadan gösterildi ve sene içerisinde farklı işbirlikleri ile gösterilmeye devam edecek.

Festival filmleri ve jürisi ise çok yakında duyurulacak ve jürinin seçtiği  Ana Yarışma ve Gaia Öğrenci kategorisinde yarışacak belgesellerbelgeseller çok yakında bifed.org adresinde ilan edilecek.

Ayrıca 12-16 Ekim tarihleri arasında Bozcaada’daki iki salonda ücretsiz olarak belgeselleri izlemek, atölye ve söyleşilere katılmak için adadaki festival destekçisi konaklama işletmeleri ve sağladıkları indirimler de yakında festivalin internet sitesinden duyurulacak.

 

 

Garo Paylan: Yalnızca kaybettirmek değil, kazanmak istiyoruz

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, ortak aday fikrine halen açık olduklarını, Tekin’in yorumunun sadece bir soruya yanıt olduğunu, bakanlık verilip verilmemesinin HDP’nin umrunda olmadığını belirtti. Paylan, “Ortaklaşılan ilkelerle çıkaracağımız cumhurbaşkanı adayımızın yüzde 80’le kazanacağını iddia ediyoruz” dedi.

Daktilo1984’ün Youtube yayını Müşahit’te Aybike Boyacıoğlu ve Barış Ertürk’e konuşan Paylan, Türkiye’de hali hazırda var olan siyasi geleneği şu şekilde değerlendirdi:

“AKP’nin temsil ettiği çizginin Türkiye’ye bir hayır getirmediğini gördük. İki siyasi gelenek var Türkiye’de şu an; biri bugün AKP’nin temsil ettiği daha milliyetçi muhafazakar, sağ ittifak olarak değerlendiriliyor; biz bu ittifakın Türkiye’ye pek hayır getirmediğini gördük. Türkiye’de eşitsizlikleri arttırdı, ekolojik bir yıkım yarattı, kadın özgürlüğü konusunda hiçbir iddiası yok. Ve ne zaman bu çizgi demokrasi demişse faşizan bir noktaya savrulduk. Öte yandan CHP’nin temsil ettiği çizginin de aslında geçmişte Türkiye’ye pek çok acılar yaşattığını, son zamanlarda belli çabalar içinde olmasına rağmen gelinen noktada Türkiye’ye eksik bir demokrasi vadettiğini görüyoruz.”

‘HDP’nin kendisi bir ittifaktır’

HDP’nin ilan edeceğini açıkladığı Emek ve Özgürlük İttifakı hakkında soruları yanıtlayan Paylan, aslında HDP’nin kendi içinde farklı halkların, farklı inançların, kadın ve ekoloji örgütlenmelerinin bir ittifakı olduğunun altını çizdi:

“Biz HDP olarak bu eksik demokrasi önerilerine ve kayda alınmasına dahi gerek olmayan faşizan çizgiye karşı üçüncü bir yol önerisiyle toplumun karşısına çıktık; HDP’yi kurarak bunu yaptık ve HDP aslında kendisi bir ittifaktır.

Parlamento seçimleri için söylüyorum özellikle bu iki çizgiyle de bir arada olmayacağımızı ilan ettik. İki masada da değiliz. Geçenlerde Emek ve Özgürlük İttifakını ilan edeceğimizi açıkladık biliyorsunuz, bu sol sosyalist partilerle yaptığımız bir ittifakın adıdır ama bu tek ittifakımız değildir, ekoloji ve kadın örgütleri ile Kürdistani siyasi partilerle yaptığımız ittifaklar da var.

Asıl amacımız bunları da güçlendirmek ve HDP’yi olabilecek en güçlü şekilde meclise taşımaktır. Faşist çizgiyi, AKP ve MHP birlikteliğini tarihin çöp sepetine atmak istiyoruz ama eğer diğer ittifak kazanacaksa da onun da mecliste yapıcı bir ana muhalefete ihtiyacı var. Gerekiyorsa yönetimin bir parçası olacağız, eğer dışarıda bırakılmaya çalışılırsak da mecliste bir ana muhalefet partisi olarak etkinlik göstermeye devam edeceğiz”

‘Ortak aday fikrine açığız’

HDP’nin 2021 yılında yayınladığı tutum belgesini hatırlatan Paylan bu belgedeki ilkelerin herkesin kabul edebileceği demokrasi, bağımsız yargı, basın özgürlüğü, kadınların özgür olması, ekolojik bir yaşam, ekonomide adalet gibi ilkeler olduklarını hatırlattı:

“Muhalefete dedik ki gelin biz ortak aday fikrine açığız, Altılı Masa’da olmak istemiyoruz ama ortak adayın hem kapsayıcı olması hem de ilk turda kazanması için bir müzakere yürütelim ve ilkeler üzerinde uzlaşalım.

Üzerinden bir yıl geçti hiçbir adım atılmadı. İktidar her gün HDP ile misin değil misin diye muhalefeti rahatlıkla huzursuz edebiliyor. Oysa, seçimden sonra altı ay veya bir yıl içinde anayasa değişikliğini katılımcı bir biçimde yapacağız, yasalar çıkarılacak, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, kadın özgürlüğü konusunda şu adımları birlikte atacağız diye toplumun önüne birlikte çıkabilsek bundan bir sinerji yakalanır.”

‘Ortak bir cumhurbaşkanı adayı çıkarabilirsek yüzde 80 oyla kazanırız’

Gürsel Tekin’in bakanlık yorumunun Altılı Masa’da yarattığı tartışmayı değerlendiren Paylan, Tekin’in yorumunun sadece bir soruya yanıt olduğunu, bakanlık verilip verilmemesinin HDP’nin umrunda olmadığını belirtti:

“Asıl önem arz eden şu; Türkiye uçurumun kenarına doğru sürükleniyor. Ve bu sürüklenmeden en büyük zararı biz görüyoruz. Bu noktada farklı düşünen siyasi partilerin sorumlu davranıp ülkeyi uçurumun kenarından kurtarması gerekir. Biz gelin müzakere edelim ve ülkeyi nasıl bu durumdan çıkaracağımızı konuşalım, diyoruz. Bu tekleşmek anlamına gelmez, kendimizden vazgeçmek anlamına da gelmez. Bu ülkeyi uçurumun kenarından kurtarma iradesini göstermek anlamına gelir.

Bunu başarabilirsek bizim bir iddiamız var; ortaklaşılan ilkelerle çıkaracağımız cumhurbaşkanı adayımızın yüzde 80’le kazanacağını iddia ediyoruz. Yüzde 40 Altılı Masa’nın hitap ettiği kesim, HDP’nin de yüzde 15 ise bu ikisinin toplamı yüzde 55 etmez. Bir enerji yaratır ve kesinlikle kazanacak bu aday diye bakılır; yüzde 75-80 oyla cumhurbaşkanını seçtirebiliriz.”

‘Bu kez yerel seçim gibi olmayacak’

Muhalefetin yerel seçimleri örnek aldığını söyleyen Paylan, bu seçimin yerel seçim gibi olmayacağını hatırlattı:

“Yerel seçimleri örnek alıyorlar. HDP ne yaptı, AKP ve MHP’ye kaybettireceğiz dedik ve pek çok yerde kaybettirdik de. Muhalefet biz kazandık diyor ama hayır bizim de katkımızla kaybettirdik.

İstanbul’da yüzde 15’lerde, Adana ve Mersin’de yüzde 20’lerde oylarımız. Ankara’daki oylarımız muhalefetin adaylarına kazandırıldı. Ama önümüzdeki seçim yerel seçim gibi değil; burada hep beraber kazanalım diyoruz. Türkiye’de 100 yıldır süren, Türk ve Sünni Müslüman kimlikleri temel alan tekçi bir anlayış var.

Çok kötü olandan biraz daha az kötüye geçmek istemiyoruz. Düzeni değiştirmek istiyoruz ve düzeni değiştirmek ancak şeffaf müzakereler ile olur. Bunu başarırsak inanın büyük kazanacağız.”

Yayının tamamını buradan izleyebilirsiniz.

Truss’dan ilk hamle: Birleşik Krallık’ta enerji fiyatlarındaki artış iki yıl sınırlandırılacak

Birleşik Krallık‘ın yeni başbakanı Liz Truss, ülkede enerji fiyatlarındaki artışı iki yıl sınırlayan bir plan açıkladı. Ekim ayından itibaren uygulanacak plan kapsamında elektrik ve gaz faturaları, tipik ortalama bir hane için yılda 2500 sterlin (yaklaşık 52 bin 585 TL) düzeyinde tutulacak. Bu, fiyat artışlarının bir kısmının hükümet tarafından sübvanse edilmesi anlamına gelecek.

Liz Truss, plan sayesinde rekor düzeylerdeki enflasyonun yüzde 5 düşeceğini söyledi. İngiltere Merkez Bankası ise enflasyonun önümüzdeki yıl yüzde 13’e çıkabileceği tahmininde bulunmuştu. .

BBC‘nin aktardığına göre, Truss daha önce eski Maliye Bakanı Rishi Sunak‘ın açıkladığı 400 sterlinlik (yaklaşık 8 bin 413 TL) enerji faturası desteğine ek olarak, bu planın hane başına yılda 1000 sterlinlik (yaklaşık 21 bin 34 TL) bir indirim sağlayacağını, enerji dağıtımı yapan şirketler tarafından da kabul edildiğini açıkladı. Faturalardaki artışın sınırlanabilmesi için hükümetin enerji şirketlerine aldıkları gaz ve elektriğin toptan fiyatı ile müşterilerine uygulayacakları fiyat arasındaki farkın bir kısmını ödemesi yani sübvanse etmesi gerekecek.

Vergide artış değil, düşüş olacak

Vergilerde artış değil düşüş hedefleyen Truss bu planı hayata geçirebilmek için kamu borçlanmasına gideceği ve en az 100 milyar sterlin civarında borçlanması gerektiği düşünülüyor.

Müdahale olmasaydı, ekim ayında yapılacağı açıklanan zamlarla ortalama bir evin yılda elektrik ve gaz faturalarının 1900’den 3500 sterline çıkacağı tahmin ediliyordu. 

Truss, enerji faturalarını ödemekte güçlük çeken işletmelere de altı aylık bir fiyat indirimi garantisi verdi.  Truss bu sürenin sonunda güçlük içinde olan sektörler için de ayrı çözümler üretileceğini bu konudaki ayrıntıların 3 ay içerisinde kararlaştırılacağını kaydetti.

Ana muhalefetteki İşçi Partisi ise enerji fiyatlarındaki artışın, geçen yıl kârlarını yüzde 100’den fazla artıran enerji şirketlerinden alınacak ek vergilerle karşılanması gerektiğini savunuyor.

Bir yandan petrol ve gaz lisansı öte yandan yenilebilir

Başbakan Truss uzun vadede enerji sektöründe sağlanacak istikrar ve teşvikler ile İngiltere’hnin 2040 yılında enerji ihraç edebilir duruma gelmesini hedeflediklerini önümüzdeki haftadan itibaren 100’den fazla yeni petrol ve doğal gaz lisansı için görüşmelere başlanacağını söyledi.

Hükümetin temiz ve yenilenebilir enerji teknolojilerine yönelişi de hızlandıracağını söyleyen Truss, bunun uzun vadede fiyatları daha da düşüreceğini kaydetti.

Truss İngiltere’nin 2050 yılında sıfır karbon hedefine sanayi ve büyüme dostu bir plan çerçevesinde ulaşmakta kararlı olduğunu da tekrarladı.

IEA raporu: Yenilenebilir enerji sektöründeki istihdam, toplam enerji istihdamının yarısını geçti

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) bu yıl ilk kez dünya çapındaki enerji istihdamını bölgesel ve teknoloji bazında inceledi.

Bundan sonra her yıl hazırlanacak Dünya Enerji İstihdamı Raporu‘na göre, enerji sektörü pandeminin ardından geçen yıl toparlanarak dünyadaki toplam iş gücünün yüzde 2’sini oluşturdu.

Buna göre sektörde 2019’daki seviyesine göre 1,3 milyon artışla 65 milyon insan istihdam edildi. 

Toplam istihdamın 21 milyonunu yakıt tedariki, 20 milyonunu elektrik sektörü ve 24 milyonunu enerji verimliliği ve araç imalatı sektörleri oluşturdu.

Sektör, temiz enerjideki yeni istihdamlarla toparlandı

Enerji sektöründeki küresel istihdamın pandemi öncesi seviyelerinin üzerine çıkmasını rapor, temiz enerjide artan işe alımlara bağlıyor:

“Büyüme, temiz enerji sektörlerindeki işe alımlardan kaynaklandı. Bu arada petrol ve gaz sektörü, pandeminin başlangıcında istihdamdaki en büyük düşüşleri gördü ve henüz tam olarak toparlanmadı.”

Temiz enerjide çalışanların toplam enerji istihdamındaki payı yüzde 50’yi aştı.

Temiz enerjide çalışanların yaklaşık üçte ikisi yeni projeler inşa ediyor veya temiz enerji teknolojileri üretme işi yapıyor.

Dünya genelinde fosil yakıtlara bağlı (sarı ile gösterilen) ve temiz enerjiye bağlı (mavi ile gösterilen) istihdamın oranları.

Güneş ve rüzgardan elektrik üretiminde çalışanların sayısı, petroldakilere eşit

Aynı zamanda, petrol ve gaz sektörü de, özellikle yeni sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) altyapısı olmak üzere geliştirilmekte olan yeni projelerle istihdamda bir artış yaşıyor.

Enerji sektörü, 2022’de son yıllarda en hızlı istihdam büyümesini görmeye hazırlansa da yüksek girdi maliyetleri ve enflasyonist baskılar; güneş, rüzgar, petrol ve gaz gibi bazı bölgelerde ve alt sektörlerde halihazırda mevcut olan işe alım ve tedarik zincirini zora sokuyor.

Rapor, ABD Enflasyon Azaltma Yasası da dahil olmak üzere, salgına ve Rusya‘nın Ukrayna‘yı işgaline yönelik politika tepkilerinin, yeni işe alım talebini artırmaya ve küresel enerji tedarik zincirlerinin statükosunu değiştirmeye devam edeceğini ööngörüyor.

Rapordan bazı öne çıkan bulgular özetle şöyle:

  • Birçok temiz enerji segmenti, geleneksel enerji segmentlerindeki işgücüyle rekabet ediyor. Başta güneş ve rüzgar olmak üzere düşük karbonlu enerji üretimi, petrol arzıyla aynı düzeyde (7,8 milyon) istihdam sağlıyor. Küresel olarak 13,6 milyon olan araç üretimi istihdamı, işgücünün yüzde 10’unu elektrikli araçların, bileşenlerinin ve pillerinin üretiminde kullanıyor.
  • Enerji istihdamının yarısından fazlası Asya-Pasifik bölgesinde. Bu, bölgedeki hızla genişleyen enerji altyapısını ve özellikle güneş enerjisi, elektrikli araçlar ve piller için hem yerel hem de ihracat pazarlarına hizmet veren üretim merkezlerinin ortaya çıkmasını sağlayan daha düşük maliyetli işgücüne erişimi yansıtıyor.

  • Çin tek başına küresel enerji iş gücünün yüzde 30’unu oluşturuyor.
  • Orta Doğu ve Avrasya‘da enerji işgücü, ortalama yüzde 3,6 ile ekonomi genelinde istihdamın nispeten yüksek bir payını oluşturmaktadır.
  • Kuzey Amerika‘da enerjide 7,9 milyon işçi var, bu da toplam istihdamın yüzde 3,4’üne denk geliyor; Avrupa‘da enerjide çalıan 7,5 milyon işçi de toplam istihdamın yüzde 2,4’üne denk geliyor.

Tüm IEA senaryolarında, temiz enerji istihdamı artacak ve fosil yakıta bağlı işlerde düşüş yaşanacak.

  • Raporda öngörülen ‘2050’ye Kadar Net Sıfır Emisyon Senaryosu‘nda, 2030 yılına kadar 14 milyon yeni temiz enerji işi yaratılırken, 16 milyon işçi daha temiz enerjiyle ilgili yeni rollere geçiyor.
  • Temiz enerji istihdamı, enerji sistemlerini karbondan arındırma çabalarının yanı sıra hızla büyüyor – bu sektörler bugün küresel enerji işgücünün yüzde 50’sini oluşturuyor ve en yüksek istihdam yaratma potansiyelini temsil ediyor.
  • Enerji sektörü işgücünün yaklaşık yüzde 65’i yeni enerji altyapısının geliştirilmesiyle ilişkiliyken yüzde 35’i mevcut enerji varlıklarının işletilmesi ve bakımıyla ilgileniyor.
  • Enerji sektörü, diğer sektörlerden daha yüksek vasıflı işçiler talep ediyor ve işgücünün yüzde 45’i üniversite diplomalarından mesleki sertifikalara kadar bir dereceye kadar yüksek öğrenim gerektiriyor.

Yeni enerji işleri her zaman aynı yerde olmayabilir veya değiştirdikleri işlerle aynı becerileri gerektirmeyebilir, bu da politika yapıcıların enerji geçişlerinin mümkün olduğu kadar çok insana fayda sağlamasını sağlamak için iş eğitimine ve kapasite geliştirmeye odaklanmasını gerektirebilir.

Enerjide kadın temsili genel ortalamaların çok altında

  • Kadınlar enerji sektöründe çok az temsil ediliyor. Kadınlar, küresel istihdamın yüzde 39’unu oluşturmasına rağmen, geleneksel enerji sektörlerinin yalnızca yüzde 16’sını oluşturuyor. Ekonomi genelindeki istihdamda olduğu gibi, kadınlar enerjide üst yönetimin çok küçük bir kısmını oluşturuyor: yüzde 14.

woman employe kadın enerji rüzgar

  • Politika çerçeveleri ve cinsiyet dengesini iyileştirmeye yönelik güçlü özel sektör çabalarının olduğu bölgelerde oranlar daha iyi olsa da, kadınların sektördeki üst yönetim rollerine katılımı söz konusu olduğunda, tüm coğrafyalar enerji sektörünün ekonomi genelindeki ortalamanın gerisinde kaldığını gösteriyor.
  • Küresel olarak fosil yakıtlar ve temiz enerji segmentleri arasında kadın istihdamının payında büyük farklılıklar olmasa da, temiz enerji start-up’ları, hala paritenin çok altında olsa dahi temiz enerjide kadın kurucuların ve mucitlerin daha büyük varlığıyla değişim sinyalleri veriyor.

Raporda temiz enerjinin getirebileceği istihdama dair de şu değerlendirme yer alıyor:

Fosil yakıtlar bugün dünya çapında yaklaşık 32 milyon istihdam sağlıyor.

Bazı şirketler, yetenekli elemanlarını elde tutmak için, düşük karbonlu segmentlere geçtiklerinde onları da oraya aktarıyor ve ihtiyaçlar ortaya çıktıkça çalışanları farklı iş segmentleri arasında kaydırmak için esneklik sağlıyor.

Bununla birlikte, bu her yerde bir seçenek değildir ve etkilenen işçiler için adil bir geçişin sağlanması, 2015’ten bu yana zaten istikrarlı düşüşler görmüş olan kömür başta olmak üzere birçok bölgede politika yapıcılar için gittikçe odak noktası olacak.”

IEA’nın 250’ye kadar Net Sıfır Emisyon Senaryosunda, 2030 yılına kadar temiz enerjide 14 milyon kadar yeni iş yaratılıyor.

Çeşitli işe alım uygulamalarını ve özel sektör girişimlerini destekleyen yeni kamu sektörü politika çerçevelerinin tanıtılması, bu on yıldaki enerji istihdam artışını bir fırsat haline getirebilir.

Pakistan’da can kaybı bin 355’i buldu: Küresel eylem yarın gerçekleştirilecek

Son dönemin en büyük sel felaketini yaşayan Pakistan’da can kaybı bin 355’e ulaştı. Pakistan’daki yıkıma dikkat çekmek üzere aktivistler  İklim Adaleti Hareketi çağrısıyla yarın “#PakistanIsOurStory” sloganıyla Beşiktaş’ta 14.00’da İstanbul Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü Beşiktaş Hizmet Binası önünde bir araya gelecek.

Daha önce benzeri görülmemiş ve haftalardır süren muson yağmurlarının etkisiyle ülkenin üçte biri su altında kaldı.

Vatandaşlar bugün sel sularını durdurmak için bariyerler inşa ediyor.

Yüzbinlerce insan, iklim değişikliğinin bir sonucu olan, yaklaşık 10 milyar dolarlık kayba neden olan, 220 milyonluk nüfusun yaklaşık 33 milyonunun hayatını alt üst ettiği tahmin edilen sel felaketinde evlerini terk etmek zorunda kaldı.

En kötü etkilenen bölgelerden biri olan güneydeki Sindh eyaletinde, sel suları Bhan Syedabad kasabasını tehdit etti. Kasaba sakinleri evlerini boşalttıktan sonra yakındaki köylere kaçarken, trafik kasabanın dışındaki dar yolu tıkadı.

Fotoğraf: Akhtar Soomro/Reuters

Öte yandan Türkiye’den de iklim aktivistleri iklim krizinin yıkıcı etkilerinin su yüzüne çıktığı Pakistan’daki son felakete dikkat çekmek üzere yarın Beşiktaş’ta bir eylem gerçekleştirecek.

‘Pakistan bizim hikayemiz’

Pakistan’daki iklim felaketine dair İklim Adaleti Hareketi oluşumu da 9 Eylül’de kitlesel bir eyleme hazırlanıyor.

9 Eylül küresel dayanışma eylem gününde “#PakistanIsOurStory” sloganıyla Beşiktaş’ta 14.00’da İstanbul Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü Beşiktaş Hizmet Binası önünde bir araya gelecek aktivistler konuya ilişkin bir de açıklamada bulundu:

“Pakistan, iklim krizinden en az sorumlu ülkelerden biri olmasına rağmen en çok zarar gören ülke konumunda.

Fosil yakıt endüstrisi ve kapitalist sistem bu felaketten doğrudan sorumludur. Öfkemizle ve uluslararası dayanışma içinde onları şimdi durdurmalıyız. En zengin ülkeler ve fosil yakıt şirketleri, neden oldukları muazzam zarar için tazminat ödemek zorundadır! Pakistan bizim hikayemiz, iklim krizi şimdi oluyor, dayanışma bizim gücümüz.”

Fotoğraf: Akhtar Soomro/Reuters

‘Zenginleri helikopterler kurtarıyor’

Reuters’in aktardığına göre; Pakistan’ta 25 yaşındaki Abdul Fahim, iki bin Pakistan Rupisine (162,43 TL) bir tekne kiralamak zorunda kaldığını söylüyor. Zenginleri helikopterlerin kurtardığını aktaran Fahim, ailesinin canını kurtarmak için bu tekneyi satın almak zorunda kalmış.

Temmuz ve Ağustos’ta Pakistan’a 30 yıllık ortalamadan yaklaşık yüzde 190 daha fazla yağmur yağarken, Sindh ortalamadan yüzde 466 daha fazla yağış aldı.

Yaklaşık 220 milyon nüfuslu Güney Asya ülkesi, art arda sekiz hafta süren şiddetli yağışların ardından yaşadığı eşi görülmemiş krizle baş etmekte güçlük çekiyor.

Meteoroloji ve iklim uzmanları ise dünya çapında artan aşırı hava olaylarının gezegenin yükselen sıcaklıklarından kaynaklandığına dikkat çekiyor. Daha yüksek sıcaklıklar, atmosferde daha fazla su birikmesi anlamına geliyor. Yükselen her bir derece için havada yaklaşık yüzde 4 daha fazla su tutulabiliyor ve bu durum da ya aşırı yağışlara ya da muson gibi sert yağmurların güçlenmesine neden oluyor.

Fotoğraf: Akhtar Soomro/Reuters

Ölüm sayısının ve ekonomik yükün artması, ekonomik olarak kırılgan ve siyasi olarak bölünmüş ülkeye stres katması bekleniyor.

Dünya Sağlık Örgütü, 6,4 milyondan fazla insanın su basmış bölgelerde insani desteğe ihtiyacı olduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler 160 milyon dolarlık yardım çağrısında bulundu.

ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı, geçen hafta Birleşmiş Milletler‘in 3 milyon dolarlık katkısına ek olarak, Pakistan’a  30 milyon dolarlık insani yardım açıklamıştı.

BM Genel Sekreteri António Guterres, yarın başlayacak iki günlük ziyaret sırasında etkilenen bölgeleri gezecek ve üst düzey yetkililerle görüşecek.

Yaren leylek ve üç yavrusu göç yolculuğuna başladı

Bursa’da yaşayan Adem Yılmaz ile dostluğu filme konu olan ‘Yaren’ leylek, 3 yavrusuyla göç yolculuğuna başladı. Önümüzdeki mart ayında Yaren’e tekrar kavuşmayı dilediğini belirten Yılmaz, “Ona çok bağlandım. İnşallah Allah, bana da ona da ömür verir de seneye yine buluşuruz” dedi.

Türkiye’yi ‘Avrupa leylek köyleri’ ağında temsil eden tek yer olan Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı Eskikaraağaç Leylek Köyü’nde yaşanan balıkçı ile leyleğin dostluğu, milyonlar tarafından ilgiyle takip edilen hikayeye dönüşmüştü.

Yaren Leylek yuvaya döndü: Adem Amca’yla 11’inci buluşma
Yaren Leylek’le Adem Amca 10’uncu yılda da birlikte

Geçen 10 yılda, her göç zamanı geldiği köyde, Adem Yılmaz’ın kayığına konan Yaren, bu sene de 6 Mart’ta 11’nci kez köyü ve Yılmaz’ı ziyaret etti. Yaren leyleğin bu yıl üç yavrusu dünyaya geldi.

Üç yavrusunu da özenle besleyen Yarın ve yavruları, sıcak ülkelere göç etmek üzere geçen hafta yuvasından ayrıldı.

‘Umarım mart ayında kavuşuruz’

Balıkçı ‘Adem amca’ mart ayında ‘Yaren’ leyleğe yeniden kavuşmayı dilediğini belirterek şunları söyledi:

“Yaren bu yıl 6 Mart’ta geldi. Birkaç gün sonra da eşi geldi. Daha sonra da yavruladılar. Yavrularını büyüttüler. Ağustosun sonunda birkaç gün önce de eşiyle birlikte gittiler. Onların gidişi beni çok üzdü. Her yıl olduğu gibi artık alışmak zorundayız. Temennim, önümüzdeki mart ayında Yaren’e tekrar kavuşmak. Ona çok bağlandım. O da bana bağlandı. Onsuz altı-yedi ay geçireceğiz. Bütün umudum martta gelmesi.”

Yaren leyleğin, gitmeden önce bahçesine uğradığını anlatan Yılmaz, “Bu yıl fazla balığa çıkmadığımdan, tuttuğum balıkları Yaren’e verip bahçeme alıştırdım. Sabah, öğle ve akşam onu ve eşini besledim. Son gün sabah besledim, birkaç saat sonra baktığımda yoklardı. Köyü terk edip gitmişler. Önümüzdeki bahar gelmezse veya gelemezse çok üzülürüm. İnşallah Allah, bana da ona da ömür verir de seneye yine buluşuruz. Yavrular da gitti” diye konuştu.

Soma’daki orman yangınında 60 hektar alan zarar gördü

Manisa‘nın Soma ilçesinde dün öğle saatlerinde çıkan ve saatte 45 kilometre hızla esen rüzgar nedeniyle büyüyen orman yangını, 16 saatte söndürüldü. Yangında 60 hektar (600.000 metrekare)  genç orman alanının zarar gördüğü belirtildi.

Soma’nın kırsal Kızılören Mahallesi’nde, dün saat 16.00 sıralarında orman yangını çıktı. Alevler, saatte 45 kilometre hızla esen rüzgarın da etkisiyle büyüdü. Bölgeye 6 yangın söndürme uçağı, 11 yangın söndürme helikopteri, 69 arazöz, 10 dozer ve 9 itfaiye aracı ile ekipler sevk edildi. Havadan ve karadan müdahale edilen yangın bölgesinde 4’ü jandarma, 5’i de polise ait toplam 9 toplumsal olaylara müdahale aracı (TOMA) hazır bekletildi.

Zarar görenler, genç ormanlar

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi‘nden 2 yangın söndürme aracı, 1 su ikmal aracı, Bursa Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi’nden 2 su tankeri, Aydın Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi’nden 1 itfaiye aracı, 1 öncü araç ve 1 su tankeriyle müdahale çalışmalarına destek verildi. Yangın bölgesinden 35 büyükbaş ile 1157 küçükbaş hayvan tahliye edildi. Ayrıca tahliyesi için anonslar yapılan kırsal Beyce ve Heciz mahallerine alevlerin ulaşması da ekiplerin çalışmasıyla önlendi. Böylece 2 mahallenin tahliye kararı da iptal edildi.

Havanın kararmasıyla gece görüşlü iki yangın söndürme helikopterinin de çalışmaya dahil edildiği bölgede alevler, gece saatlerinde kısmen kontrol altına alındı. Yangın, bugün saat 08.00 itibarıyla tamamen söndürüldü. 16 saatte söndürülen yangında ilk belirlemelere göre, 60 hektar genç ormanın zarar gördüğü belirtildi.

Sivil Düşün’ün ‘dünyalar’ı sekiz şehirde devam ediyor

Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı topluluk temelli çabaları güçlendirmek ve teşvik etmek amacıyla başlattığı “dünyalar.” girişimi farklı etkinlik ve aktivitelerle devam ediyor.

Sivil Düşün, Eylül ve Kasım aylarında Türkiye’nin farklı şehirlerinde bir dizi topluluk atölyesi düzenliyor, dünyayı değiştirecek adımları önce kendi dünyalarınızda atmaya davet ediyor.

Sivil Düşün, “dünyalar.” girişimi kapsamında Eylül ve Kasım aylarında sekiz şehirde yüz yüze atölyeler düzenliyor.

Lüleburgaz, Ankara, Gaziantep, Diyarbakır, Samsun, Trabzon, İzmir ve Denizli’de gerçekleştirilecek atölyelerle aynı bölgede, şehirde, muhitte yaşayan ve değişime katkı sunmak isteyenler bir araya geliyor.

Eylül ayında Lüleburgaz ve Ankara, kasım ayında ise Gaziantep, Diyarbakır, Samsun, Trabzon, İzmir ve Denizli’de yarım günlük yemekli buluşma şeklinde hayata geçecek programa katılanlar topluluk olmanın anlamı, gücü ve yöntemlerini tartışarak bilgi ve bakış açısı edinme fırsatı yakalıyor.

Kimler katılabilir?

  • Topluluk atölyelerinin gerçekleşeceği şehirlerde yaşayanlar veya bu şehirlere seyahat edebilecek olanlar (Aşağıda belirtilen iller dışındaki şehirlerden başvuru alınmıyor.)
  •  İklim krizi, yoksulluk, eşitsizlik ve ayrımcılık odağında bir topluluğun kurucusu/ parçası olanlar/ bu alanlarda topluluk oluşturmak ya da mevcut oluşumların parçası olmak için heves duyanlar
  •  Topluluk oluşturmaya ilgi duyan, bu alanda bilgi, bakış açısı ve donanım kazanmak isteyenler (Aşağıda belirtilen illerde yerleşik olan topluluk, inisiyatif, girişim ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, aktivistler, kanaat önderleri, topluluklarla çalışan ya da toplulukları yönetenler)

Öğleden sonra yarım günlük yemekli buluşma şeklinde gerçekleşecek topluluk atölyeleri için şehir takvimi şöyle:

15 Eylül Perşembe | Lüleburgaz

  • Lüleburgaz, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ’dan katılım sağlanabilecek.

22 Eylül Perşembe | Ankara

  • Ankara, Nevşehir, Konya, Kırıkkale, Eskişehir, Kayseri, Çankırı, Bolu, Kırşehir, Aksaray’dan katılım sağlanabilecek.

7 Kasım Pazartesi | Gaziantep

  • Gaziantep, Kilis, Urfa, Adıyaman, Osmaniye, Kahramanmaraş’tan katılım sağlanabilecek.

8 Kasım Salı | Diyarbakır

  • Diyarbakır, Elazığ, Mardin, Batman, Bingöl’den katılım sağlanabilecek.

14 Kasım Pazartesi | Samsun

  • Samsun, Ordu, Sinop, Çorum, Amasya, Tokat’tan katılım sağlanabilecek.

15 Kasım Salı | Trabzon

  • Trabzon, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane’den katılım sağlanabilecek.

28 Kasım Pazartesi | İzmir

  • İzmir, Aydın, Manisa’dan katılım sağlanabilecek.

29 Kasım Salı | Denizli

  • Denizli, Uşak, Antalya, Isparta, Burdur’dan katılım sağlanabilecek.

Gençlik Parkı’nın 80 yıllık tarihi belgesel oluyor: Ankara’nın çocukluğu

Başkent Ankara’nın merkezinde 1943 yılında açılan Gençlik Parkı’nın
hikayesi, 2023 yılında belgesel, sergi ve kitaba dönüşecek.

Proje, parkın tarihini toplumsal, kültürel ve sanatsal açılardan mercek altına alıyor.

1923 yılında kurulan Cumhuriyet’in örnek bir kent olarak inşa ettiği Ankara’da kurulan ve tarihi boyunca başkentin en önemli kentsel mekanlarından biri olarak varlığını koruyan Gençlik Parkı’nın tarihi, yapımcılığını Mareliber’in üstlendiği proje kapsamında bir belgesel film, bir sergi ve bir araştırma kitabıyla kayda geçirilecek.

Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (VEKAM) katkılarıyla yürütülen projenin yönetmenliğini Deniz Şengenç üstlenirken, araştırma çalışmalarının başında yazar ve şair Ulaş Bager Aldemir yer alıyor.

Ankara yaratılan bir kenttir

Gençlik Parkı’nın 80’inci ve Cumhuriyet’in 100’üncü kuruluş yıldönümünde tamamlanması planlanan projeyle ilgili açıklamada şu ifadeler yer alıyor:

Cumhuriyet’in bozkırın ortasında kurulan başkenti Ankara, şehir planlaması açısından yaratılan bir kenttir.

Gençlik Parkı Projesi, yeni kurulan Cumhuriyet’ten günümüze kadar parkın idari kurumlarla, toplumla ve kültürle arasındaki etkileşimi çerçevesinde toplumsal yaşamın mekanlailişkilenmesini konu alıyor.

Proje kapsamında VEKAM Arşivi, fotoğraf sanatçısı Ozan Sağdıç’ın kişisel
koleksiyonu ve fotoğraf muhabiri Süreyya Oral’ın arşivi gibi, Ankara’ya ve Gençlik Parkı’na dair çeşitli görsel ve yazılı arşivlerden yararlanılırken çok sayıda sanatçı, akademisyen, araştırmacı ve yerel yönetici projeye röportajlarla katkı sunuyor.

Aşık Mahzuni Şerif Gençlik Parkı’nda. Süreyya Oral arşivi

Projenin  internet sitesinde şöyle denildi:

“Gençlik Parkı, Ankara’nın çocukluğudur. Denizi andıran havuzuyla, sandallarıyla, çay bahçeleriyle, gazinolarıyla, nikah salonuyla ve lunaparkıyla her yaştan ve toplumsal gruptan insanın buluşma noktası olan park; bir arada yaşama ve eğlenme kültürünün yaşatıldığı bir ayna gibidir.”

Katkı için açık çağrı

Parka dair anıları ya da fotoğraf, kartpostal, pul, bilet, kıyafet, gazete, dergi gibi anı nesneleri olanlar, projeye genclikparki.net adresi üzerinden katkı sunabiliyor.