Almaya’nın federal parlementosunda en fazla koltuğa sahip üçüncü parti ve iktidar bloğunu oluşturan üç partiden biri olan Yeşiller Partisi, Kahramanmaraş‘ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremin kara haberinin ardından Türkiye’nin Yeşiller Partisi’ne bir başsağlığı ve dayanışma mektubu gönderdi.
Pazartesi günü Türkiye’nin güneyini ve Suriye’nin kuzeyini etkileyen depremin acı haberini aldıktan sonra derin üzüntü duyulduğu ifade edilen mektupta, “Haberler ve resimler bizi derinden şok etti ve o zamandan beri aklımızdan çıkmadı” ifadelerine yer verildi. “Düşüncelerimiz, aile üyelerini kaybeden veya hala akrabalarının ve arkadaşlarının kurtarılmasını umut eden birçok insanla birlikte.”
Almanya genelinde birçok ailenin etkilenen bölgelerdeki sevdikleri için endişe duyduğunu aktaran mektupta Alman Yeşiller, “Bu zor saatlerde ve günlerde dimdik ayaktayız, sizlerin ve onların yanındayız” diyerek dayanışma mesajı verdi.
‘Desteğimizden emin olabilirsiniz’
Alman Yeşiller, ülkelerinin derhal yardım gönderdiğini hatırlatarak, “Bu insani felaket binlerce kilometre uzakta yaşanıyor olabilir ama bize ve yüreğimize yakın” ifadeleriyle sempatisini dile getirdi ve desteğini şöyle dile getirdi:
Yeşiller olarak, etkilenen tüm bölgeler için acilen ihtiyaç duyulan önlemleri güçlü bir şekilde desteklediğimizden ve desteklemeye devam edeceğimizden emin olabilirsiniz.
Türkiye’nin Yeşiller’inden teşekkür
Mektubun Türkiye’deki alıcısı Yeşiller Partisi, “Yeşil Aile” desteğinin önemini “En üzgün ve yorgun anlarımızda Yeşil Ailemizin desteği bize dayanma gücü veriyor. Dayanışma ile bu günleri atlatacağız” sözleriyle ifade ederek teşekkürlerini Almanca dile getirdi.
The support of our Green Family in the most sad and tired moments gives us the strength to endure. We will overcome these days with solidarity. Vielen Dank an alle.
Merkez üssü Kahramanmaraş‘ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde etkilenen on ilde son açıklamalara göre; can kaybı 17 bin 134’e, yaralı sayısı 70 bin 347’ye yükseldi. Depremin ardından artçılar yaşanmaya devam ediyor. Depremin en çok hissedildiği şehirlerden biri de Hatay. Depremden onlarca saat sonrasında bile bölgeye arama kurtarma ekipleri gelmemişti ancak son iki gündür bölgeye yoğun bir yardım ulaşımı söz konusu oldu.
Hatay’ın en politik mahallelerinden biri olan ve ilk gün yalnızca İBB’nin İtfaiye ekiplerinin bulunduğu Armutlu Mahallesi‘nde, hala enkazlardan insanlar çıkarılıyor.
Armutlu, Hatay, Fotoğraf: Mehmet Temel
Hatay’da bir büyük deprem söylentisi kol geziyor
Hatay’da aynı zamanda yeni bir deprem korkusu hakim. Ara sıra hala artçılar oluyor. Bazıları şiddetli hissedilirken bazıları daha az hissediliyor. Ancak vatandaşların arasında kara bir bulut gibi dolaşan bir büyük deprem söylentisi var. Hataylılar yeniden büyük bir deprem olmasından korkuyor, bölgedeki basın mensuplarına konuyla ilgili bilgileri olup olmadığını soruyor.
Herkes, psikolojik olarak çökmüş durumda ve küçük bir sallantıda bile panik hakim oluyor.
Armutlu, Hatay, Fotoğraf: Mehmet Temel
Yeni yüzlerden yardım talebi
Arama kurtarma ekiplerinin oldukça geç gittiği Hatay’a ilk vardığımızda insanların bize doğru koştuklarını ve yardım istediklerini görüyoruz. “Kurtarın” diyorlar. Şehre gelen her yeni yüzden bir yardım bekliyorlar, profesyonel ya da arama kurtarma ekibi olmadığımızı söylememize rağmen gelen talep bu yönde oluyor. Vatandaşlar en çok şu soruları sordu:
“Neden kimse gelmiyor buraya?
Biz başka bir yer miyiz?
Hatay’ı haritadan mı silmek istiyorlar?”
İnsanlar arasında artık bu şehirde nasıl kalacaklarını tartışıyorlar. İşin gücün kalmadığını, şehirdeki enkazın nasıl kaldırılabileceğini ve ardından binaların yeniden nasıl inşa edileceğini endişeli bir şekilde konuşuyorlar. “Yeniden hayat mı oluşturulacak? Bu ne kadar sürecek?” diye soruyorlar kendi kendilerine ve bu soruları yanıtlayacak bir yerden değil, çaresiz oldukları bir yerden soruyorlar.
Armutlu, Hatay, Fotoğraf: Mehmet Temel
Hayvanlar için çadır
Kentte HAYTAP gibi ekipler de sokakta kalmış ya da enkazdan kurtarılmış sahipli hayvanlar için bir çadır kurmuş durumda. Bölgeden gelen her enkazdan kurtarma ihbarına koşan ekip, kurtarılan hayvanları bir çadır içerisinde tutarak kaybolmalarını engelliyor.
Ekibin önceliği yaralı hayvanlar. Ardından sokağa kaçmış sahipli hayvanlara koşuluyor. Ancak çok fazla sokakta yaşayan hayvan olduğu için çalışmaların yetersiz kaldığı görülüyor. Sürekli ihbarlara koşan ekibin oluşturduğu çadırda yaklaşık 30 köpek bulunuyor.
Sokaktaki hayvanlar da soğuk hava şartlarından nasibini alıyor. Bu nedenle sokakta yaşayan hayvanlar için de bir çalışma yapılması gerektiği görülüyor.
Armutlu, Hatay, Fotoğraf: Mehmet Temel
Hatay tamamen yıkılmış bir halde
Kentte örgütlü yerel inisiyatiflerin ve siyasi partilerin gönüllüleri depremin ardından bugüne kadar arama kurtarma çalışmaları yapmak için çaba sarf ediyor. Öte yandan bazı küçük köylerin dışında şehrin tamamı yıkılmış durumda. Şehrin merkezindeki binaların yüzde 90’ı yıkılmış geri kalanlarsa hasar almış, oldukça az bir kısmı ise sağlam gibi görünüyor.
Hastaneler de yıkıldığı için birçok acil durumda olan vatandaş farklı şehirlerdeki hastanelere götürülüyor. Depremin ikinci gününde ancak ulaştırılabilen yardımlar ise devam ediyor. Şehre giriş çıkışlarda ise uzun bir trafik söz konusu ve oldukça uzun bir zaman alıyor.
Benzin ihtiyacı ve barınamama sorunu
Kentte yoğun bir benzin ihtiyacı bulunuyor. Benzin ihtiyacı hem arabalarında kalarak ısınmaya ve barınmaya çalışan vatandaşlar için hem de sürekli hareket halinde olan arama kurtarma ekipleri ve basın mensupları için büyük bir sorun. Kurulan çadırlar ısınma için yeterli olmadığı ve oldukça soğuk olduğu için çoğu vatandaş hala arabalarında kalmayı tercih ediyor.
Tekstil binasından yükselen dumanlar
Armutlu Mahallesi’nde bulunan ve tekstil malzemeleri üreten bir binadan da dün (8 Şubat) gün boyu dumanlar yükseldi. İtfaiyenin müdahale ettiği binada kimyasal malzemeler olduğu düşünülüyor. Bina yanarken çıkan duman mahallenin hemen her yerinden görünüyordu.
Armutlu, Hatay, Fotoğraf: Mehmet Temel
Kentte ilk kez yanan bir sokak lambası…
Aynı zamanda elektrik de sağlanamıyor. Şehirde ilk kez bugün yanan bir sokak lambasıyla karşılaştık. O ana kadar kent tamamen zifiri karanlıktı.
Merkez üssü Kahramanmaraş‘ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde etkilenen on ilde son açıklamalara göre; can kaybı 16 bin 546’ya, yaralı sayısı 66 bin 132’ye yükseldi. Depremin ardından artçılar yaşanmaya devam ediyor. Depremin en çok hissedildiği şehirlerden biri de Hatay. Depremden onlarca saat sonrasında bile bölgeye arama kurtarma ekipleri gelmemişti ancak son iki gündür bölgeye yoğun bir yardım ulaşımı söz konusu oldu.
İskenderun’da deprem hemen hemen her binada yıkıma sebebiyet verdi, kalanlarda ise hasar bulunuyor. İlçede neredeyse her noktada soğukta kalan insanlar kendilerini yaktıkları ateşlerle ısıtıyor. Hastaneler ise acil müdahaleye yanıt verecek kadar ayakta kalamamış, ya yıkılmış ya da hasar almış durumda. Ali Danış da İskenderun’da enkaz altında yakınları kalan vatandaşlardan biri ve enkazın altından çıkarılan yakınları için bulunduğu İskenderun Devlet Hastanesi‘nden aktarıyor:
“Hastanede açık çok servis yok. Hastanenin bir kısmı, acil girişi enkazdan ölü olarak çıkarılan kişileri alıyor. Orada kimliklerine bakıyorlar. İnsanlar da gelip cenazelerini alıyor. Ancak belli bir prosedürden geçmesi gerekiyor. Savcı var. Bazılarında otopsi gerekliliği var.”
İskenderun, Fotoğraf: Gürcan Öztürk
Şu ana kadar kentte müdahale edilmeyen çok fazla insan kalmadığını aktaran Danış, bir zamanlar hastane henüz yıkılmamışken girişinde “Acil” yazan acil servisin yanında Sağlık Bakanlığına bağlı UMKE çadırları olduğunu aktarıyor. Gelen yararlılara ise burada müdahale ediliyor.
‘Başından beri muazzam bir koordinasyonsuzluk, yönetim eksikliği, bilgi eksikliği var’
Ali Danış, aslında depremin ilk gününde de (6 Şubat) bölgede arama kurtarma ekipleri olduğunu fakat koordine olunamadığını şu sözleriyle anlatıyor:
“Başından beri muazzam bir koordinasyonsuzluk, yönetim eksikliği, bilgi eksikliği var. Merkez kriz yönetimi diye bir yer yok. Bu hastanenin içinden çıkan insanların sayılarıyla ilgili doğru düzgün bilgi almak mümkün değil. Asayiş sağlamak için polisler var. Polisler de kendilerince bazı şeyleri kayıt altına almaya çalışıyor. Ama bu iş ne kadar onların işi? Bu da bir soru işareti. Bazı ekipler geldi ve biraz çalışma yapıp gitti.”
İskenderun, Drone Fotoğraf: Cevat Ezgin
“Depremi takip eden 24 saat sonunda sabaha karşı 3.00 civarı burada, hastanenin içerisinde çardak gibi bir yerde ısınmaya çalışan bir AKUT ekibi vardı” diyen Ali Danış, bu ekibe neden arama kurtarma çalışması yapmadıklarını sorduklarını ve bunun karşılığında ise şu yanıtı aldıklarını söylüyor:
“Biz kendimiz inisiyatif alamayız, AFAD’tan bizi yönlendirmeleri lazım.”
İskenderun Devlet Hastanesi’nin bazı noktalarında, kendi yakınlarının da olduğu yerlerde, çalışmalar yapıldığını aktarıyor Danış ve şöyle devam ediyor:
“Bizim yakınlarımızın olduğu tarafa, üçüncü günün öğleden sonrasına kadar dokunulmadı hiç. Ses aldıkları yere öncelik verdiklerini söylediler, haklı olarak.”
‘Peki burası?’
Gönüllülerin arasında çeşitli özel grupların da arama kurtarma ekipleri olarak bulunduğunu aktaran Danış, şu ana kadar AFAD ekibiyle birlikte bölgeye Türkiye Kömür İşletmeleri ve ANDA gibi kurumların ekiplerinin de intikal ettiğini aktardı. Danış’ın tanık olduğu bir diğer durum ise bölgedeki vatandaşların nasıl bir halde olduklarını anlamak adına oldukça önemli:
“Bu ekipler [arama kurtarma ekipleri] bir süre çalışıp gittiler. Antakya‘ya gittiklerini söylediler. ‘Peki burası?’ diye soruldu. Sanırım onlar da kurtarma yapabilecek şekilde yönleniyorlardı: Ses gelmiyorsa işimizi bitirdik şeklinde. Enkazın üstünde jandarmaya ait arama timi var. Biraz mucizevi şekilde, yoğun bakım ünitesi, palyatif tedavi ve genel cerrahi bölümünün olduğu noktada, canlı bir kadın olduğu söylendi. Hala da onu çıkarmaya çalışıyorlar. Kimliği henüz belli değil ama orada çok sayıda ölü vatandaşlar var. Bizim yakınlarımız da büyük ihtimalle oradalar. Çünkü burada kimliği belirlenemeyenlerin olduğu yerde, ben girip teşhis için ara ara dolaşıyorum. Orada da göremedim.”
İskenderun, Fotoğraf: Gürcan Öztürk
‘Bu insanlar içinde hakikaten büyük kahramanlar var’
İskenderun’da fazlasıyla gıda olduğunu ve birçok kuruluştan ekibin bulunduğunu belirten Ali Danış, birçok vatandaşın kendi inisiyatifiyle oradaki vatandaşların ihtiyaçlarını giderdiğini anlatıyor:
“Gerçekten insanların içindeki bu iyiliği görmek lazım. Motosikletine yükleyip ekmek getirenler var. Süt getirenler var. Herkes bir şekilde bir şey yapmaya çalışıyor. Kızılay’ın ikram aracı da var. Tedarik edilen her şey hemen hemen insanların kendi inisiyatifleriyle tedarik edildi. Mesela kızım koşturdu; bize İstanbul’dan da destek olan arkadaşların da yardımıyla çalışmaların da gece devam edebilmesi için ışık donanımı ayarladı. Enkaza çıkan insanların kendi çabalarıya çalışmaları her zaman çok etkin olmuyor. Çoğunun donanımı yok, eğitimleri de yok zaten. Bu insanlar içinde hakikaten büyük kahramanlar var. Elleriyle beş altı kişiyi çekip kurtarmış çok insan var. Bir sürü insan çabalıyor ama hakikaten korkunç bir yönetim ve otorite zaafı var. Mesela İBB’nin yolladığı gıda erzak deposu dün yağmalanmış.”
Kahramanmaraş‘ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki deprem sonrası ölü ve yaralı sayısı artıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, saat 16.50 sularında yaptığı açıklamada depremlerde can kaybının 16 bin 170’e, yaralı sayısının ise 64 bin 194’e yükseldiğini duyurdu.
Bölgede AFAD, PAK, JAK, JÖAK, DİSAK, Sahil Güvenlik, DAK, Güven, itfaiye, tahlisiye, MEB, STK’ler ve uluslararası ekiplerin 24 bin 727 arama kurtarma personeli görev yapıyor.
Diğer ülkelerden gelen arama kurtarma personeli sayısı ise 5 bin 709.
Tüm okullar 20 Şubat’a kadar kapalı
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer de tüm okulların 20 Şubat’a kadar kapalı kalacağını açıkladı. Özer, “Yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle eğitim öğretime verdiğimiz arayı tüm Türkiye’de 20 Şubat’a kadar uzatma kararı aldık” dedi.
6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin yol açtığı afette hayatını kaybedenlerin sayısı 16 bin 170’e yükseldi.
Osmaniye’de açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaralı sayısının 64 bin 194’e çıktığı bölgede, yıkıldığı teyit edilen bina sayısının da 6 bin 444’e ulaştığını aktardı.
Muhalefet ret oyu verdi
Bölgedeki 10 ilde 3 ay süreli OHAL ilan edilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı kararı ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan oylamada AKP ve MHP vekillerinin onay ve diğer vekillerin ret oyuyla, kabul edildi.
Erdoğan, daha önce yaptığı açıklamalarda OHAL ilanının gerekçesi olarak, süreci istismar eden ve ticarette yolsuzluğa giden tefecilere, fitne ve fesat gruplarına karşı müdahale imkanının devlete verilmesini öne sürmüştü.
10 ilde üç aylığına OHAL ilân edilmesini öngören karar 8 Şubat’ta Resmî Gazete’de yayımlamıştı.
Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda kabul edilen 6785 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca da 10 kentte üç ay süreyle OHAL ilân edildi. Kararda, “Anayasa’nın 119. maddesi ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’da 3 ay süreyle OHAL ilan edilmesine karar verilmiştir,” denildi.
Meclis onayına sunulan OHAL ile ilgili Genel Kurul’da CHP, HDP ve İYİ Parti ret oyu kullandı.
OHAL ne getirecek, kanunda nasıl tanımlanmış?
Kanuna göre afet, salgın hastalık, yaygın şiddet hareketleri gibi durumlarda ilan edilen OHAL sürecinde vatandaşların, özel işletmelerin para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile ilgili yeni düzenlemeler yapmak, temel hak ve hürriyetleri sınırlandırmak mümkün.
OHAL Kanunu’na göre kamu kaynakları ile yardımlardan gerekli harcama sağlanamadığında bölgedeki kredi kuruluşlarının olanaklarından yararlanılır. OHAL ilan edilen bölgede kurum ve kişiler kendilerinden istenecek veya yükümlülük konulacak arazi, arsa, bina, tesis, araç, gereç, yiyecek, ilaç ve tıbbi malzeme ile giyecek ve diğer maddeleri vermek zorunda. Bunlar bölge sınırları içinde sağlanamadığı takdirde en yakın bölgelerden yükümlülük yolu ile sağlanır. Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebepleriyle olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde bulunan 18 – 60 yaşları arasındaki bütün vatandaşlar, olağanüstü hal sebebiyle kendilerine verilecek işleri yapmakla yükümlü olur.
Tedbirler, yetkiler…
OHAL Kanunu yöneticilere ayrıca şu tedbirleri alma imkanı sağlıyor:
Bölgenin belirli yerlerinde yerleşimi yasaklamak, belirli yerleşim yerlerine girişi ve buralardan çıkışı sınırlamak, belli yerleşim yerlerini boşaltmak veya başka yerlere nakletmek,
Resmi ve özel her derecedeki öğretim ve eğitim kurumlarında öğrenime ara vermek ve öğrenci yurtlarını süreli veya süresiz olarak kapatmak,
Gazino, lokanta, birahane, meyhane, lokal, taverna, diskotek, bar, dansing, sinema, tiyatro ve benzeri eğlence yerleri, oyun salonları, otel, motel, kamping, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerini denetlemek ve bunların açılma ve kapanma zamanını tayin etmek, sınırlamak, gerektiğinde kapatmak ve bu yerleri olağanüstü halin icaplarına göre kullanmak,
Bölgede olağanüstü hal hizmetlerinin yürütülmesi ile görevli personelin yıllık izinlerini sınırlamak veya kaldırmak,
Bölge sınırları içerisindeki tüm haberleşme araç ve gereçlerinden yararlanmak ve gerektiğinde bu amaçla geçici olarak bunlara el koymak,
Tehlike arz eden binaları yıkmak; sağlığı tehdit ettiği tespit olunan taşınır ve taşınmaz mallar ile sağlığa zararlı gıda maddelerini ve mahsullerini imha etmek,
Gerekli görülen zaruri ihtiyaç maddelerinin dağıtımını düzenlemek,
Halkın beslenmesi, ısınması, temizliği ve aydınlanması için gerekli gıda madde ve eşyalarla her türlü yakıtın, sağlığın korunmasında, tedavide ve tıpta kullanılan ilaç, kimyevi madde, alet ve diğer şeylerin, inşaat, sanayi, ulaşım ve tarımda kullanılan eşya ve maddelerin, kamu için gerekli diğer mal, eşya, araç, gereç ve her türlü maddelerin imali, satımı, dağıtımı, depolanması ve ticareti konularında gerekli tedbirleri almak, bu yerlere gerektiğinde el koymak, kontrol etmek ve bu malları satıştan kaçınan, saklayan, kaçıran, fazla fiyatla satan, imalatını durduran veya yavaşlatanlar hakkında fiilin işleniş şekli veya niteliği de nazara alınarak işyeri bulunduğu mahal için hayati önem taşımadığı takdirde işyerini kapatmak,
Kara, deniz ve hava trafik düzenine ilişkin tedbirleri almak, ulaştırma araçlarının bölgeye giriş ve çıkışlarını kayıtlamak veya yasaklamak.
Haberciler için hapis riski
Olağanüstü hal ilan edilen yerlerde bölge valisi veya il valisi tarafından alınan tedbirlere aykırı hareket edenler, emirleri dinlemeyenler veya istekleri yerine getirmeyenler veya kimliklerine dair kasten gerçeğe aykırı bilgi verenler veya bilgi vermekten çekinenler, fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca üç aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılırlar.
Özel maksatla kamunun telaş ve heyecanını doğuracak şekilde asılsız, mübalağalı havadis ve haber yayan veya nakledenler, fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca üç aydan bir yıla kadar hapis ve beş bin liradan az olmamak üzere ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Eğer fiil, fail tarafından bir yabancı ile anlaşma sonucu işlenmiş ise hapis cezası bir yıldan ve ağır para cezası otuz bin liradan aşağı olamaz. Bu suçlar basın ve yayın organları vasıtasıyla işlenirse fail ve mesulleri hakkında verilecek cezalar bir misli artırılır.
Devlet Memurları Kanunu kapsamına giren bütün personele OHAL kanunu uyarınca verilen görevleri yapmamaları veya savsaklamaları veya alınan tedbirlere uymamaları halinde, tabi oldukları disiplin mevzuatında bu fiillerin disiplin cezasını gerektirip gerektirmediğine bakılmaksızın, durumun ağırlığını dikkate alarak uyarma, kınama ve aylıktan kesme disiplin cezalarını doğrudan doğruya vermeye ve uygulamaya yetkilidirler.
Maraş merkezli iki büyük yıkıcı deprem, Suriye’nin kuzeyini de yer bir etti, ancak Türkiye‘ye olduğu kadar büyük destek ve yardım alamadı; yardım konvoyları da depremin ancak dördüncü günü ülkeye ulaşabildi.
Son bilgilere göre ülkedeki depremler nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 162’ye yükseldi.
Bab el Hawa sınır kapısındaki bir yetkili AFP’ye verdiği demeçte, BM’ye ait bir yardım konvoyunun Suriye’nin kuzeybatısına ulaştığını, binden fazla kişinin hayatını kaybettiği muhaliflerin elindeki bölgeye ilk kez bir yardım gittiğini açıkladı.
Türkiye’den çadır ve hijyen ürünleri taşıyan altı kamyon da sınırdan geçiş yaparak ülkeye girdi. Suriye tarafındaki sınır yetkilisi Mazen Alloush, teslimatın geç geldiğini ancak hemen dağıtıma başlayacaklarını söyledi.
BM daha önce, ilk yardımın bugün Türkiye’den tek izinli geçiş yoluyla kuzeybatı Suriye’ye ulaşacağına dair güvence aldığını söylemişti.
‘Yardım yetersiz, insanların her şeye ihtiyacı var’
İlk konvoyun geçmesi umut verici olsa da büyük yıkım yaşayan bölgede çok daha fazla insani yardıma ihtiyaç olacağı belirtiliyor. Güvenlik sağlanırsa, en fazla iki kapı daha açılacağı kaydediliyor.
BM’nin Suriye özel temsilcisi Geir Pedersen, “Hayat kurtarıcı yardıma ihtiyacımız var” dedi: “Nerede olurlarsa olsunlar, sınırlara ve hudutlara bakılmaksızın siviller buna şiddetle ihtiyaç duyuyor. En hızlı, en direkt ve en etkili yollardan acilen ihtiyacımız var. Kesinlikle her şeyden daha fazlasına ihtiyaçları var.”
Suriye’de muhaliflerin kontrolündeki İdlib vilayetinde, Türkiye sınırına yakın Salqin’e bağlı EL Tulul köyü, Asi nehri üzerindeki bir barajın çökmesinin ardından su altında kaldı.
Ülkedeki arama kurtarma çalışanları ise, BM’nin çabalarının yetersiz olduğunu ve en çok ihtiyaç duyulan şeyin, birçok insanın hala enkaz altında gömülü olduğuna inanılan arama kurtarma operasyonları için ağır ekipman olduğunu anlatıyor.
Beyaz Miğferler olarak bilinen gönüllü kurtarma grubunun lideri Raed al Saleh, Reuters’e “BM, hayat kurtarmamıza yardımcı olmak için en çok ihtiyaç duyduğumuz yardımı, zaman daralırken teslim etmiyor” dedi.
STK’ler ve kurtarma çalışanları da tüm mahallelerin moloza dönüştüğü kentsel alanlarda kurtarma operasyonunun kazma, kürek ve eski vinçler gibi basit araçlara dayandığını söyledi.
Eski bir ingiliz ordusu lojistik uzmanı olan Tümgeneral Sir Tim Cross da Sky News’e Türkiye ve Suriye’deki yardım çabalarının “bir dizi sorun” tarafından engellendiğini söyledi: “Yavaş yanıt vermenin hüznü… Yerde kaynakları tahsis eden, neye ihtiyaç duyulduğunu anlayan insanlara ihtiyacınız var. Bu alanlara girip çıkmak için yolları temizlemeniz gerekiyor. İnsanları tehlike alanından ve daha fazla tehlikeden uzaklaştırmak için destek helikopterlerine ihtiyacınız var. Yani burada devam eden bir sürü sorun var.
Gömülü insanlar var ama hayatta kalanlar da var. Hayatta kalanlara barınak, su, yiyecek, sanitasyon, tıbbi destek, güç – esasen lojistik sorunlar olan tüm bu sorunların verilmesi gerekiyor.”
Dünya Sağlık Örgütü’nün Avrupa bölge direktörü de her iki ülkedeki deprem kurbanlarını kurtarmak için zamanın hızla tükendiği uyarısı yaptı. Dr Hans Kluge, BBC Radio 4‘ün Today programına, enkaz altında kalan insanların yalnızca yüzde 22’sinin bir depremden sonra 72 saat hayatta kaldığını ve bu oranın o andan itibaren hızla düştüğünü söyledi.
Kluge, “Artık her dakika önemli çünkü hayat kurtarma olanakları hızla tükeniyor” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, müze ve örenyerlerinin güvenliği, müze binası ve eserlerinin durumu ile kültür varlıklarının korunması için gerekli çalışmaların yürütüldüğü yönünde açıklamada bulundu.
Yapılan açıklamada Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Osmaniye, Diyarbakır ve Adana’daki müzelere herhangi bir zarar gelmediği aktarıldı.
Kahramanmaraş, Elbistan, Adıyaman ve Malatya’da bulunan müzelerde ise ufak çatlaklar meydana geldiği bildirildi. Açıklamaya göre müzelerde bulunan koleksiyonlarda da ciddi bir hasar tespiti yapılmadı.
Kahramanmaraş Müzesi koleksiyonu taşındı
Ancak Kahramanmaraş Müzesi’nin çevresinde bulunan ve koleksiyona tehdit oluşturabilecek binalar söz konusu olduğundan taşınabilir nitelikteki koleksiyon güvenli olduğu belirtilen bir müzeye nakledildi.
Hatay Arkeoloji Müzesi hasar gördü
Öte yandan Hatay Arkeoloji Müzesi hasar gördü. Kültür ve Turizm Bakanlığınca acil durum eylem planı doğrultusunda müzeye personel takviyesi sağlandığı bildirildi.
Dünya Miras Alanları arasında bulunan Malatya’daki Arslantepe’de bulunan kerpiç duvarlardan hafif kaymaların bulunduğu tespit edildi. Ayrıca geçici çatı örtüsünde yer yer çökmeler olduğu bildirildi. Fakat açıklamaya göre ‘ciddi’ bir hasar oluşmadığı aktarıldı.
Ek olarak Diyarbakır surlarının sınırlı bir bölümünde hafif dökülmeler olduğu, Diyarbakır Suriçi’nde bulunan St. George Kilisesi’nin girişinde ufak çaplı dökülmeler bulunduğu tespit edildi.
Açıklamada Şanlıurfa Göbeklitepe ve Adıyaman Nemrut Dağı gibi diğer dünya mirası alanlarda hiçbir olumsuzluğun tespit edilmediği duyuruldu.
Gaziantep Kalesi ve Malatya Yeni Camii için hasar çalışması devam ediyor
Gaziantep Kalesi ve Malatya Yeni Camii gibi tescilli tarihi yapılarda ve müzelerde oluşan hasara ilişkin ise detaylı çalışmaların devam ettiği aktarıldı. Kale ve Camii büyük oranda yıkılmıştı.
Son olarak açıklamada tüm müze ve örenyerlerinin güvenli durumda ve kontrol altında olduğu bildirildi.
Kahramanmaraş‘ın Pazarcık ilçesini vuran 7,7 ve Elbistan ilçesini vuran 7,6 büyüklüğündeki çifte deprem, 1999 yılında yaşanan Gölcük depreminden beri Türkiye‘yi vuran en büyük felaket olarak tarihe geçti.
Yıkıcı etkilerin yaşandığı afet bölgesi, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ine ev sahipliği yapan 10 ili kapsıyor. Bu illerde hayatını kaybeden binlerce insanın yanı sıra milyonlarca insan evlerine giremiyor. Üçüncü gecelerini de soğuk kış koşullarına rağmen sokaklarda, arabalarında ya da çadırlarda geçiren depremzedeler, gıda, su, ilaç ve sanitasyon eksikliği ile birbirinin yaralarını sarmaya çalışıyor.
Öte yandan ihtiyaç durumundaki on binlerce insan, arama kurtarma ekiplerinin ve yardımların gelmemesi nedeniyle isyan bayrağını çekmiş durumda.
Kış koşullarının, hasar gören yolların ve afet coğrafyasının genişliği göz önüne alındığında bile, devletin koordinasyonu eksik ve geç kalan adımlarına karşı halkın öfkesi büyüyor.
Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremin ardından çöken binanın yanında oturan bir kadın tepkisini gösteriyor. 8 Şubat 2023 Fotoğraf: Dilara Şenkaya / Reuters
Reuters‘ın aktardığına göre, bir Türk yetkili, Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın iktidarda olduğu yirmi yılda karşılaştığı en zorlu mücadele niteliğindeki afet nedeniyle, 14 Mayıs’ta yapılması planlanan seçimin yapılmasının önünde “çok ciddi zorluklar” bulunduğunu söyledi.
Yetkili, afetin devam etmesi durumunda, yardımın yavaş ulaştırılması ve kurtarma çalışmalarının başlatılmasındaki gecikmeler neticesinde halk arasında yükselen öfkenin, seçimler ertelenmediği sürece oylarda önemli bir rol oynamasının kaçınılmaz olduğunu aktardı.
Bunun yanı sıra afetin uzun süredir iktidarda olan cumhurbaşkanına seçimlerde ek bir zorluk yaşatacağı ve hükümetin afeti düzgün bir şekilde yönetemediği algısının AKP‘nin beklentilerini zedeleyebileceği ifade ediliyor.
Bazı analistler ise iktidarın krize müdahale kapsamında ulusal desteği toplayarak konumunu güçlendirebileceği görüşünü paylaşıyor.
Bir yetkili, üç aylık OHAL ilan edildiğini ve Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 15’inin afet bölgesinde yaşadığını kaydederek, seçimlerle ilgili herhangi bir karar vermek için henüz çok erken olduğunu belirtti:
Henüz yeni girdiğimiz seçim döneminden çıkmışız gibi görünüyor. Gelişmeleri takip edeceğiz ama şu anda 14 Mayıs’ta seçim yapılmasının önünde çok ciddi sıkıntılar var.
Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) ortakları, Türkiye’de meydana gelen depremlerdeki yardım süreçlerinin önemli bir unsuru olarak özgür bir medya ortamına duyulan ihtiyaca işaret etti. MFRR, Türkiye yetkililerine, medyaya yönelik daha fazla kısıtlamadan kaçınmaları yönünde çağrıda bulundu.
MFRR ortakları, gazetecilerin ve medya çalışanlarının gözaltına alınması, toplumda kin ve nefreti kışkırtmaktan soruşturma açılması, etkilenen bölgelere erişimin kısıtlanması ve sosyal medya platformu Twitter’ın bant genişliğinin daraltılması da dahil olmak üzere basın ve medya özgürlüğü ihlallerine ilişkin çok sayıda ihbar aldığını bildirdi.
🇹🇷 MFRR consortium expresses its condolences to all those affected by the earthquakes in #Turkey. We reiterate that independent reporting is essential for disaster relief efforts, however we have already collected several violations of #MediaFreedom. pic.twitter.com/zywyjlCNRy
— Media Freedom Rapid Response (MFRR) (@MediaFreedomEU) February 9, 2023
7 Şubat’ta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, yurttaşları “manipülatif” haberler ve sosyal medya paylaşımları yapan hesapları ihbar etmeye teşvik eden “Dezenformasyon Bildirim Servisi“ni tanıttı.
Günün ilerleyen saatlerinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan depremden etkilenen on ili kapsayacak şekilde üç ay süreyle OlağanüstüHal ilan etti.
Felaketle ilgili haberlere ilişkin bir açıklama yapan Erdoğan “Devlet ve millet el ele vermiş, bu tarihi felaketin üstesinden gelmeye çalışırken yalan haberler ve çarpıtmalarla insanımızı birbirine düşürmeye niyetlenenleri yakından takip ediyoruz. […] Günü geldiğinde şu anda tuttuğumuz defteri de açacağız. Savcılarımız bu tür insanlık dışı yöntemlerle sosyal kaos çıkarmaya tevessül edenleri belirleyip gereken işlemleri süratle yapıyor” dedi.
⚡️ @EFJEUROPE ve diğer uluslararası örgütlerden hükûmete çağrı:
Sahadaki gazetecileri engelleyerek, sosyal ağlara erişimi kısıtlayarak, 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik' iddiasıyla soruşturmalar açarak medya özgürlüğünü ihlâl etmeyin. Haber almak haktır!https://t.co/cs9QPL7mEo
Erdoğan’ın bu açıklamasına atıfta bulunan MFRR ortakları, yaptıkları ortak açıklamada şunlara işaret etti:
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin de yıkıcı depremlerin medyada “moral bozucu” şekilde yer almasına karşı uyarıda bulundu ve bu tür haberlere karşı televizyon kanallarını izlediklerini açıkladı.
Salı günü en az iki gazeteci gözaltına alındı: Adana’da Evrensel muhabiri Volkan Pekal depremin vurduğu bölgelerde fotoğraf çekerken gözaltına alındı; Istanbul’da ise Daktilo1984 siyaset yorumcusu Özgün Emre Koç sosyal medyada deprem yönetmeliğinin gerektiği gibi uygulanmadığı yönündeki yorumları nedeniyle gözaltına alındı. Geceyi “kin ve nefrete teşvik” suçlamasıyla polis gözetiminde geçirdi.
Gazeteciler Merdan Yanardağ ve Enver Aysever hakkında da, İslamcı grupların arama kurtarma ekiplerinin sessizlik talep ettiği sırada slogan atmalarını ve kurtarma çalışmalarını eleştirdikleri için cezai soruşturma başlatıldı. Yanardağ ayrıca hükümet yanlısı sosyal medya kullanıcılarının çevrimiçi tacizlerinin de hedef oldu.
Buna ek olarak, gazetecilerin Diyarbakır‘daki kurtarma çalışmalarını takip etmelerinin engellendiğine dair çok sayıda haber yapıldı.
8 Şubat Çarşamba günü Mezopotamya Ajansı muhabiri Mehmet Güleş, Diyarbakır’da röportaj yaptığı kişinin kurtarma çalışmalarını eleştirmesi üzerine röportaj yaptığı kişiyle birlikte gözaltına alındı.
Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde de Mezopotamya Ajansı muhabiri Mahmut Altıntaş ve Jinnews muhabiri Sema Çağlak haber takibi sırasında OHAL kuralları gereği devlet tarafından verilen basın kartları olmadığı gerekçesiyle gözaltına alındı.
Bu kurallar yerel gazetecilerin turkuaz basın kartı almasını, uluslararası medyanın ise İletişim Başkanlığı’nın yerel ofislerinden akreditasyon almasını zorunlu kılıyor. İki gazeteci daha sonra serbest bırakıldı ancak çalıştıkları kuruluşlar tarafından verilen basın kartlarına el konuldu.
Diyarbakır’daki çok sayıda başka gazeteci de polis ve yerel Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) görevlileri tarafından devlet tarafından verilen basın kartlarına sahip olmadıkları gerekçesiyle sahadan haber yapmalarının engellendiğini bildirdi.
9 Şubat’ta İletişim Başkanlığı’nın yerel yetkilileri Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği‘ne yerel gazetecilerin artık kurumsal basın kartları veya görevlendirme mektupları ile çalışmalarına izin verileceğini aktardı.
8 Şubat öğleden sonra, hasar gören altyapı nedeniyle zaten sorunlu olan bilgi ortamının ortasında, Türkiye’den Twitter‘a erişimin altı saatten uzun bir süre boyunca sınırlı olduğuna dair yaygın raporlar ortaya çıktı.
MFRR tarafından yapılan açıklamada kısıtlanan Twitter’ın ne kadar hayati bir önem taşıdığı şu cümlelerle bir kez daha dile getirildi:
“Sosyal medya mecraları, kurtarma ve yardım ekiplerinin dijital afet haritası üzerinde çalışmalarını koordine etmek adına, mağdurların tam konumlarını paylaşmaları ve seslerini duyurmaları için kilit bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, Twitter’a erişimin sınırlandırılması gazetecilerin okurlarını bilgilendirmesini engellemekte, insanların bilgiye erişim hakkını sekteye uğratmakta ve acil durum destek ve yardımları için fazladan ve gereksiz büyük bir zorluk yaratmaktadır.”
Ayrıca yapılan açıklamada Türkiye’nin bu yıkıcı depremlerin etkilerini yaşadığı sırada, Mayıs 2023’te yapılacağı bildirilen milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ışığında da bağımsız ve çoğulcu bir medya ortamının öneminin altı çizildi.
Aralarında ARTICLE 19 Avrupa,Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), OBC Transeuropa’nın (OBCT) bulunduğu MFRR ortakları, Türkiye makamlarını bilgiye erişim ve ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamaları derhal kaldırmaya ve gazetecilerin ve medya çalışanlarının haber yapmalarının engellenmemesini sağlamaya çağırdı.
Kahramanmaraş’ta 6 Şubat gecesi meydana gelen ve 10 ili etkileyen yıkıcı depremlerden sonra arama-kurtarma ve yardım çalışmaları devam ediyor.
Muhalefet partileri de liderleri ve ekipleriyle birlikte deprem bölgesinde koordinasyon ve destek çalışmalarını sürdürüyor.
İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, parti vekillerinin depremzedelere yardımlar kapsamında birer maaşlarıyla destekte bulunacaklarını açıkladı:
“İYİ Parti TBMM Grubumuz ve milletvekillerimiz depremden etkilenen vatandaşlarımızın ihtiyaçları için kullanılmak üzere ilk olarak birer maaşlarıyla yardımda bulunma kararı almışlardır. Her bir vatandaşımız, her bir evladımız bizim için milli bir sorumluluk milli bir vazifedir.”
İYİ Parti TBMM Grubumuz ve milletvekillerimiz depremden etkilenen vatandaşlarımızın ihtiyaçları için kullanılmak üzere ilk olarak birer maaşlarıyla yardımda bulunma kararı almışlardır. Her bir vatandaşımız, her bir evladımız bizim için milli bir sorumluluk milli bir vazifedir.🇹🇷
CHP’den de Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde, milletvekillerinin birer maaşını deprem bölgesine gönderileceği açıklaması yapıldı:
“Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde, tüm milletvekillerimiz bu ayki milletvekili maaşlarını, afet bölgesindeki depremzedelere destek olarak gönderme kararı almıştır.”
Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde, tüm milletvekillerimiz bu ayki milletvekili maaşlarını, afet bölgesindeki depremzedelere destek olarak gönderme kararı almıştır. Bu felaketi dayanışmayla aşacağız.