Ana Sayfa Blog Sayfa 589

Adıyaman’da Öztekin ailesi ve West arabada yatıyor: Ped, su ve çadıra ihtiyaç var

Video haber: Metin YOKSU

*

Kahramanmaraş merkezli depremlerin bilançosu gittikçe artıyor. Açıklanan son resmi verilere göre 10 ilde can kaybı 29 bin 605’e yükseldi. Yaralı sayısı ise 80 bin 278’i aştı. Şehirlerde insanlar hala yeterli çadır olmadığı için arabalarda ya da sokaklarda ateş başında kalıyor. Dondurucu soğuklarsa insanları daha da zorluyor. Adıyaman, Gölbaşı‘nda yaşayan Öztekin Ailesi de depremzedeler arasında yer alıyor, aile arabada barınıyor. Öztekin ailesiyle birlikte West de depremde enkaz altında kaldı ve sesini arama kurtarma ekiplerine duyurarak binada insanlar olduğunun anlaşılmasını sağladı.

Ailenin anlattığı enkazdan kurtulma hikayesine göre baba Osman Öztekin‘in kendisinin yaptığı binanın yatak odası bölümü, binanın diğer bölümü, oturma odalarının, üzerine devrildiği için çok hasar almadan kurtuldular. Ailenin çocukları aynı odada üst üste kaldı. Enkaz altında baba Öztekin’in molozlarla açtığı delikten çocuğu Filiz Öztekin‘in nefes almasını sağladı. Filiz Öztekin kendi çabalarıyla enkaz altından kurtulduklarını, çok defa denemesine ve getirileceğinin söylenmesine rağmen hala AFAD‘ın kendilerine çadır ulaştırmadığını aktardı.

West’i kucağından indirmeyen Filiz Öztekin, kadınların pede ihtiyacı olduğunu, ped sayısının yetersiz olmasından dolayı kadınların çocuk bezi taktığını ve hijyenin eksik olduğunu belirtti. Suya ve çadıra ihtiyaçları olduğunu anlattı:

 

Binada yalnızca bir kişi çöken oturma odası kısmında kaldığı için hayatını kaybetti. Osman Öztekin binayı kendi elleriyle yaptığını, binanın yaklaşık 25 yıllık olduğunu, hiçbir malzemeden kaçırmadığını söylüyor. Osman Öztekin binadan müteahhite yaptırmadıkları için sağ çıktıklarını düşünüyor.

Adıyaman, Gölbaşı, fay hattının geçtiği noktada yer alıyor. Bu nedenle çoğu yerde hasar bulunuyor ve sokaklar çatlamış, yollar yarılmış durumda.

Bölgede çok sayıda sokakta yaşayan hayvan da bulunuyor. Birçok hayvan da enkaz altından kurtarıldı veya kendi çabalarıyla çıktı. O nedenle bölgede bakılması gereken birçok da hayvan bulunuyor.

Adıyaman’da hâlâ yardım ulaşmayan köyler var: Köylüler, hayvanlarıyla birlikte ahırda yaşıyor

Kahramanmaraş merkezli olarak  meydana gelen depremlerin vurduğu Adıyaman’da evi yıkılan depremzedelere hala yeterli yardım götürülmüş değil. Kendi yaralarını gönüllülerin yardımıyla sarmaya çalışan depremzedelere, çadır verilmediği için mağduriyetler de devam ediyor.

Mezopotamya Ajansı‘nın aktardığına göre, Çelikhan ilçesindeki Pınarbaşı beldesinde depremden etkilenen ailelerden biri de Şenses ailesi. Xwebûn gazetesi muhabiri Kadri Esen ve kameraman Bilal Gezer, Şenses ailesinin yaşadığı mağduriyeti yazdı.

Depremde evleri hasar gören anne Elif Şenses, baba Abuzer, oğulları Şükrü, Barış ve Barış’ın nişanlısı Ceren Günay ile birlikte brandadan hayvanlar için yapılan ahırda yaşıyor. Ahırda koyunların kaldığı yer ile Şenses ailesinin yaşadığı yerin arasında sadece bir çit var. Ahıra bir kaç yatak koyan aile, koyunlarla birlikte burada yaşıyor.

Hasar gören evlerinden eşyalarını alamayan aile, ahıra bir odun sobası kurarak, depremin ilk gününden bu yana burada yaşıyor. Aile, yemeklerini de bu sobanın üstünde pişiriyor. Yakacak sorunu yaşan aile, dondurucu soğuklarda zor zamanlar geçirdiklerini ifade etti.

Anne Şenses: Yedi gündür bu rezilliği yaşıyoruz

Anne Elif Şenses, yaşadıklarını, “Durumumuzu görüyorsunuz. Soğuktan donduk. Evimiz hasar gördü bu nedenle eve girmekten korkuyoruz. Bize hiçbir yardım yapılmadı.  Yedi gün boyunca bu rezilliği yaşıyoruz. Ne odun, ne de kömürümüz yok” şeklinde anlattı.

Baba Abuzer Şenses de, “Koyunlarımızı bırakıp gidemedik. Bize çadır vermediler. En sağlam yer ahırımız. Allah gönüllülerden razı olsun. Bize yiyecek getirdiler. Devlet bu yedi günde aileme bir yardımda bulunmadı” ifadelerini kullandı.

Aile bir an önce çadır yardımı beklediklerini belirtti.

Açıklanan ölü sayıları yanlış değil eksik: Manipülatif gizleme söz konusu

Kahramanmaraş merkezli depremin üzerinden yedi gün geçti. 10 şehri yıkan depremde resmi verilere göre 29 bin 605 kişi yaşamını yitirdi. Bölgeden gelen görüntüler yıkımın büyüklüğünü gözler önüne sererken, bölgede görev yapan adli tıp uzmanları ve savcılar ölü sayısı verilerinin var olan rakamların çok altında olduğunu belirtti.

Türkiye depremde kaybedilen canların yasını tutuyor. Resmi verilere göre 29 bin 605 kişi yaşamını yitirirken kamuoyu bu kadar büyük bir yıkımda bu verinin doğru olup olmadığını merak ediyor.

Halktv.com.tr‘den Seyhan Avşar‘ın bölgede görev yapan bir savcı, adli tıp uzmanları ve bir avukattan edindiği verilere göre, Hatay’da çok sayıda yakınını kaybeden avukat Coşkun Atılğan enkazdan cansız bedeni çıkarılan kişilerin Narlıca’da kurulan bir birime götürülmesi gerektiğini belirterek, “Fotoğraflama ve defin belgesi alınması için oraya götürmek gerekiyor. Eğer cenazenizi oraya götürmezseniz ya da götüremezseniz teknik olarak yakınlarınız sağ gözüküyor” diye aktardı.

“İnsanlar böyle bir karmaşa içerisinde yakınlarını kendileri belge almadan defnediyor. Samandağ’dan, Reyhanlı’dan ya da diğer ilçelerden kolay mı cenazeleri Narlıca’ya götürmek? Verilen vefat sayıları eksik. Bu sayıları zaten gizlemeleri için bir şey yapmalarına gerek yok. İnsanlar defin belgesi almadan gömüyor yakınlarını. Manipülatif gizleme söz konusu. Bizler de defin ruhsatı almadan yakınlarımızı köyümüze gömdük.”

‘Ölü sayısı normalleşme sonrası tespit edilebilir’

Avukat Coşkun Atılğan’ın anlattıklarını deprem bölgesinde görev yapan savcı ve adli tıp uzmanlarına sorduk. Kamu görevlisi oldukları için isim vermek istemediklerini belirttiler. İki kamu görevlisinin anlattıkları ise şöyle:

“Maalesef anlatılanlar doğru. Özellikle ilçeler ve köylerde defin ruhsatı alınmadan gömülüyor. Bu karmaşa içerisinde insanlar cenazelerini getirmekte zorlanıyor. En büyük neden bu. Birde insanlar beklemek istemiyor. Herkes çok gergin. Resmi veriler yanlış değil. Eksik şimdilik. Enkazlar kaldırılıp normalleşme başlayınca tam vefat sayısı tespit edilebilir.”

Madencilerden öğrencilere not: Mühendis olun, sağlam binalar yapın

Bir hafta önce Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen depremler 10 ilde ağır yıkıma yol açtı. Arama kurtarma çalışmaları için vakit kaybetmeden afet bölgesine gelerek birçok hayatın kurtarılmasını sağlayan gruplardan biri  maden işçileri oldu.

Depremin ardından bölgeye gönderilen Türkiye Taşkömürü Kurumu Zonguldak Üzülmez Müessesesi‘nde çalışan maden işçilerinden bir grup Hatay‘ın Hassa ilçesindeki Mehmet Akif Ersoy İlkokulu‘nda konakladı.

Arama kurtarma çalışmalarından sonra dinlenmek için okula gelerek ihtiyaçlarını gideren maden işçileri, yeni bir göreve gidecekleri için okulu boşalttı. Sınıfları konaklamak için kullanan madenciler, öğrenciler için tahtaya öğrencilerin mühendis olup sağlam binalar yapmalarını içeren bir mesaj bıraktı.

‘Bizler Zonguldak madencileri sizler için buradaydık’

Madenciler, okulda eğitimine devam edecek öğrencilere bıraktığı notta, acılarını paylaştığını belirtti.

“Haberinizi alır almaz hiçbir dakika düşünmeden ailemizi geride bırakarak enkaz bölgesine ulaştık. Kiminizin annesini, babasını, dedesini, ninesini enkaz altından aldık. Keşke elimizden daha fazlası gelebilseydi” diyen madenciler, öğrencilerden bir ricada bulundu.

Sizlerden bir isteğimiz var, derslerinize iyi çalışıp aranızdan çok iyi mühendisler çıksın ki güzel sağlam binalar inşa edin. Edin ki başka anneler babalar çocuklar ağlamasın yetim öksüz kalmasın. Sizlere güveniyoruz. Öğretmeninize güvenin ve ona sıkıca sarılın.

İktidar kulaklarını tıkadı: AFAD’a yönelik sorular yanıtsız

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler Maraş ve Hatay başta olmak üzere 10 kentte büyük yıkımlara neden oldu.

BirGün‘den Mustafa Bildircin‘in aktardığına göre, depremlerin ardından iktidarın depreme yönelik kayıtsızlığı da tartışılmaya başlandı. Muhalefetin TBMM çatısı altında depreme karşı alınması gereken önlemlere ilişkin atılmasını istediği adımların tamamına yakını iktidara takıldı.

TBMM’ye sunulan çok sayıda araştırma, genel görüşme ve soru önergeleri AKP milletvekilleri ve bakanların ilgisini çekmedi.

Felaketten yalnızca 18 gün önce Meclis’e sunulan araştırma önergesi dahi Meclis’in tozlu raflarına kaldırıldı. Benzer bir tablonun AFAD’a yönelik soru önergelerinde de yaşandığı belirlendi.

Kaynaklar açıklanmadı

TBMM’nin verilerine göre, Ocak 2022-Şubat 2023 döneminde Meclis Başkanlığı’na sunulan AFAD konulu soru önergelerinin neredeyse hiçbirisi yanıt bulmadı.

Yanıtlanmayan önergeler arasında, Sayıştay’ın AFAD’a yönelik usulsüzlük tespitleri de yer aldı. AFAD’ın kaynaklarının nerelere kullanıldığının açığa çıkarılması amacıyla sorulan sorular da cevapsız bırakıldı.

AFAD’a yönelik yanıtsız bırakılan sorulardan bazıları kayıtlara şöyle geçti:

  • 2013 yılı Sayıştay raporunda ifade edildiği üzere, AFAD’daki kamu zararı iddialarına ilişkin başlatılmış bir yasal süreç var mıdır?
  • AFAD kurulduğu günden bugüne ne kadar bağış toplamıştır? Bu bağışlar hangi işler için kullanılmıştır?
  • AFAD’ın yıllara göre kaynak aktardığı il özel idareleri hangileridir?
  • AFAD’ın Kamu İhale Kanunu’na tabi olmayan ve adına, “Özel hesap” denilen bir harcama kaleminden son 10 yılda toplam ne kadar harcama yapılmıştır?

Maraş depremleri: Devlet müteahhit peşinde, hukukçular ‘asıl sorumlu’nun…

Hukukçular yıkımların başlamasıyla delillerin yok olacağı uyarısında bulunuyor, depremin hemen ardından bölgeye ulaşan gönüllü avukatlarsa binaların önünde nöbet tutuyor.

Başta 1999 Marmara ve 2011 Van depremleri olmak üzere, geçmiş felaketlerin ardından yaşananları hatırlayanlar ise, sorumluluğun birkaç müteahhidin üzerine yıkıldığını, aralarından cezaevine konulan Veli Göçer gibilerinin de şimdi yeniden serbest olarak işlerine devam ettiklerini bildikleri için bu kez, “asıl sorumluların” hesap vermesini istiyor.

Peki kim bu sorumlular?

Kurumların yetki ve sorumluluk alanı

Türkiye’deki inşaat faaliyetlerindeki ruhsatlandırma ve denetim süreçlerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) ve ilgili yerel idareler (belediyeler ve valilikler) sorumlu. Böylesi afet durumlarında yıkılmayacak, bozulmayacak karayolları ve köprülerden Ulaştırma Bakanlığı, yıkılan ve hasar gören hastaneler ve sağlık kuruluşlarıyla ilgili Sağlık Bakanlığı sorumlu. AFAD’ın bağlı olduğu  İçişleri Bakanlığı‘nın da sorumluluğu bulunuyor.

Çevre Bakanlığı ve AFAD, inşaat faaliyetlerinde yer seçiminden binalarda kullanılan malzemelerin kalitesine, taşıyıcı sistemlerin doğru yapılıp yapılmadığından  bölgesel yerleşimlere ve imar planlarına kadar ruhsatlandırma ve denetim süreçlerinde özellikle kritik rol oynuyor.

Kendi yaptırıp kendi denetliyor

6 Şubat Pazartesi gecesi meydana gelen depremde yıkılan binaların, Adana hariç tutulursa yüzde 50’sinden fazlasının 2000 yılından sonra inşa edildiği ortaya çıktı. Yapı Denetim Yasası ise 2001 tarihinde çıkarılmış; 19 pilot ilde uygulandıktan sonra 2011’de tüm Türkiye’de uygulanmaya başlanmıştı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yetkilendirdiği yapı denetim kuruluşları  yapı sahibi adına inşaat faaliyetlerini ve müteahhidi denetliyor.

Yani, yapıyı yapan ya da yaptıran kişi ya da kurum, kendi binasını kendi denetleyip bakanlığa rapor veriyor. Uygulamada ise hangi kuruluşun yapıyı denetleyeceğini müteahhitlerin belirlediği, ücretini de onların ödediği, hatta inşaat şirketlerinin kendilerinin yapı denetim firmaları açtığı belirtiliyor.

Bu kuruluşların verdiği rapor üzerine de belediye yapıya ruhsat veriyor. Eğer belediye ruhsat vermezse, bu kez devreye merkezi idare giriyor, çünkü buna yetkisi var. Özellikle de toplu konutlar gibi büyük projelerde genellikle doğrudan Bakanlık ruhsat veriyor.

Yargı aşamasında ise çoğunlukla kamu görevlileri yargılanmıyor, Vali ya da bakanlık yargılamalarla ilgili vermeleri gereken izni vermiyor.

Avukatlar delil peşinde

Gönüllü avukatlar, bugün depremin ardından yapılacak hukuki girişimlerle ilgili yayımladıkları duyuruda afet bölgesinde bilirkişi eşliğinde numuneler toplanmadan ve gerekli incelemeler yapılmadan enkazların kaldırılmamasını istedi. Avukatlar, gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla hareket edenler hakkında yasal yollara başvuracaklarını bildirdi.

Dün, Hatay’da hasar alan ancak yıkılmayan ve içinde kimsenin bulunmadığı Antakya Yapı Denetim ve Yapı Malzeme Şube Müdürlüğü’nde yıkıma başlanacağı haberi üzerine, pek çok avukat binanın önüne nöbet tutmaya başlamıştı.

Hatay’da bir garip yıkım girişimi: Delil karartmaya mı çalıştılar?

Binada , işyeri ve konutların laboratuvar test sonuç evrakı bulunuyordu ve Avukat Bedia Büyükgebiz, bazı binalarda kolon basıncı dayanımıyla ilgili usulsüzlükler olduğunu gördüğünü açıklamıştı.

Yedinci günde Adıyaman: Fay hattı buradan geçiyor derlerdi, üzerine ev yaptılar

Video haber: Metin YOKSU

*

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki sarsıcı deprem, pazartesi günü çevre illerde ağır hasara yol açtı. Etkilenen 10 ilde can kayıpları yükselirken, hayatta kalan depremzedelerin yardım bekleyişi devam ediyor.

Pazarcık ve Elbistan’da meydana gelen depremlerden en çok etkilenen illerden biri olan Adıyaman’da enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Gölbaşı ile Besni ilçelerinin yanı sıra köylerde de binaların içerisindeki cansız bedenlerin çoğu çıkarılsa da hala çıkarılmayanların da bulunduğu ifade ediliyor.

Gündüzleri hava koşulları daha iyi olsa da vatandaşlar soğuk nedeniyle geceleri zorlukla geçiriyor. Adıyaman’daki depremzedeler, bir an önce kendilerine ulaştırılacak çadır ve ısıtıcıları bekliyor. Özellikle kırsal alanlarda ve köylerde, çadır ve ısıtıcıya duyulan ihtiyaç, daha yoğun hissediliyor.

‘Fay hattı buradan geçiyor derlerdi, hiç önlem alınmadı’

Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesine bağlı Hacılar Köyü sakinlerinden bir kişi depremin etkisiyle parçalanan yoldan fay hattının geçtiğinin yıllardır bilindiğini ve buna rağmen bölgede yerleşime izin verildiğini açıkladı.

Fay hattının olduğu noktadayız. Her taraf patlak; karşı bina patlamış. Biz canımızı zor kurtardık. Allah’a şükür bizim can kaybımız yok ama yan binadan 9 kişi gitti. Görüyorsunuz işte, fay hattı tam bu binanın önünden geçiyor. İki metre aşağı gitti evler.

Fay hattı boyunca bütün binaların yıkıldığını veya hasarlı olduğunu kaydeden vatandaş, “Eskiden beri söylüyorlardı: Fay hattı. Çok önce alınmış buralar. Fay hattı buradan geçiyor diye söylerlerdi” diyor.

Bölgede fay hattının geçtiği yer uzun süredir bilinmesine rağmen herhangi bir önlem alınmamış. Dahası, hem burada yapılaşmaya izin verilmiş, hem de izinlerin suistimal edilmesine göz yumulmuş.

“Müteahhit yaptı burayı. Dört kat (için izin) verdiler, sekiz kat yaptı. Önlem, bir şey alınmamıştır. Sadece betonunu sağlam atmış, yıkılmadı, çok şükür ayaktayız.”

Fay hattının çevresindeki diğer evlerin durumunu değerlendiren vatandaş, “Diğer evler çok kötü durumda, dokuz tane cenaze çıktı, 11 kişi sağ kurtuldu. Biz kendi çabamızla kurtardık” dedi.

Kendisinin de Viranşehir’de bulunan akrabalarının yanına gittiğini açıklayan vatandaş, tekrar Viranşehir’e döneceğini belirtti.

Suriye’de depremin yıktığı baraj nedeniyle bir köyü sel bastı

Yaşanan Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler, Türkiye‘de birçok şehirde pek çok can kaybına ve yıkıma sebep olurken, yıllardır süregelen iç savaş nedeniyle halihazırda kırılgan bir toplumun yaşadığı Suriye‘yi de derinden etkiledi.

Suriye’nin kuzeyinde ağır yıkıma yol açan deprem nedeniyle birçok bina yıkılırken en az en az 3,377 kişi hayatını kaybetti.

Arab News‘ten Maedeh Sharifi‘nin aktardığına göre, pazartesi günü meydana gelen büyük depremlerde Asi nehri üzerine kurulu yerel bir baraj hasar gördü. Barajın yıkılması nedeniyle İdlib şehrine bağlı Talul köyünde sel felaketi yaşandı. Yükselen sular, saatler içinde evleri kapladı ve buradaki nüfusu yerinden etti.

Hali hazırda yardıma muhtaç 4,5 milyon kişinin yaşadığı kuzeybatı Suriye’ye depremden bu yana henüz çok az yardım ulaştı.

Bu hafta başında Türkiye’deki 10 ilin yanı sıra Suriye’nin kuzeyini de art arda vuran depremlerin ardından, Salqin yakınındaki köyün sakinleri, evlerinin sular altında kalmasıyla civardaki bir zeytinliğe sığınmak zorunda kaldı.

Salqin yakınlarındaki köyün sakinleri, Asi Nehri'nin evlerini sular altında bırakması nedeniyle yerel bir zeytinliğe sığınmak zorunda kaldı.
Salqin yakınlarındaki köyün sakinleri, Asi Nehri’nin evlerini sular altında bırakması nedeniyle yerel bir zeytinliğe sığınmak zorunda kaldı.

26 yaşındaki köy sakini Necmeddin bin Abdül Rabiye, köyünün deprem dolayısıyla büyük hasar gördüğünü anlattı. Köylülerin, hava koşullarından korunmak için gereken çadır dahil olmak üzere acil insani yardıma muhtaç olduklarını belirtti.

“Evlerimizin hepsi sular altında,” diyen Abdül Rabiye “İnsanlar nereye gidecek? Başlarını sokacak yerleri yok” ifadelerini kullandı.

Talul kentiyle aynı kadere maruz kalmaktan korkan, Asi Nehri kıyısındaki farklı köylerin sakinleri de Cisr eş-Şuğur ve Darkuş bölgelerindeki yüksek alanlara kaçtı.

Talul’daki halk, Suriye’de 12 yıldır devam eden iç savaş boyunca muhalefetin kontrolündeki bölgede kuşatma altında yaşadığı için depremden önce zaten yoksul durumdaydı.

62 yaşındaki Hatem Al-Ali, depremin burada yaşayan halk için bardağı taşıran son damla olduğunu söyledi.

Talul, insanların hiçbir şeye sahip olmadığı, son derece fakir bir köy. Para suyunu çekti ve insanların sahip oldukları her şey duman olup uçtu. İnanın ki, bazı insanların gücü bir somun ekmek bile almaya yetmiyor.

El-Ali, şu anda en acil ihtiyacın hipotermiyi, açlığı ve hastalık yayılmasını önlemek için yeterli barınak, gıda ve içme suyu olduğunu söyleyerek “Görevlilerden bu fakir insanlara yardım etmelerini istiyoruz” dedi.

Şiddetli insani kriz, depremle pekişti

12 yıldır süren iç savaş ve hava bombardımanı, bölgedeki hastaneleri çoktan yerle bir etmiş, ülkenin kuzeybatısında elektrik ve su kesintilerine yol açarak toplulukları bu büyüklükte bir doğal afete tamamen hazırlıksız bırakmıştı.

Depremden önce bile yaklaşık iki milyon insan, sert Suriye kışında yeterli konuttan yoksundu. Bu insanlardan çoğu çocuklardan oluşan 800 bin kişi, güvenilir ısı, elektrik, temiz su veya sanitasyon hizmetlerine erişimi olmayan derme çatma barınaklarda yaşıyordu.

Depremden önce dahi, iki milyon insan, sert Suriye kışında yeterli konuttan yoksundu.

İkincil bir felaket: Tıbbi malzeme eksikliğinden kaynaklanan can kayıpları

Suriye şu anda tıbbi malzeme yetersizliği nedeniyle can kayıplarının yaşandığı ikincil bir felaket ile karşı karşıya.

Ülkeye giren yardımın büyük bir kısmının, vilayetlere dağıtımını sıkı bir şekilde kontrol eden başkent Şam‘dan geçmesi gerektiği için, Babül Hava sınır kapısının kapatılması, depremden en fazla etkilenen bölgelere yeterli ve zamanında yardım ulaştırılmasını daha da zor kıldı.

Depremin ardından muhaliflerin elinde bulunan kuzeybatı Suriye’ye ilk uluslararası yardım sevkiyatı perşembe günü ulaştı. Suriye hükümeti, kendi kontrolü dışındaki deprem bölgelerine insani yardım gönderilmesini de onayladığını söyledi.

Cuma günü, ikinci bir BM yardım konvoyu Türkiye’den muhaliflerin bulunduğu bölgeye geçti. Uluslararası Göç Örgütü sözcüsü Paul Dillon yaptığı açıklamada, 14 tırlık konvoyun insani yardım kitleri, güneş lambaları, battaniyeler ve diğer yardımlar gibi gıda dışı maddeler taşıdığını kaydetti.

Yardımın İdlib’de depremin olduğu bölgelerdeki yaklaşık bin 100 aile için yeterli olacağını da sözlerine ekledi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi‘ne Türkiye ile Suriye arasında yeni sınır ötesi insani yardım noktalarının açılmasına izin verme çağrısında bulundu. Türkiye, Suriye’nin isyancıların kontrolündeki bölgelerine iki yeni kapı açmak için çalışmalar yaptığını belirtti.

Meksikalı arama-kurtarma köpeği Proteo, hayat kurtarırken yaşamını yitirdi

Türkiye‘yi vuran Maraş merkezli depremlerin ardından dünyanın dört bir yanından arama kurtarma ekipleri yardıma geldi. Ekiplerin çoğunun yanında eğitimli köpekleri de bulunuyordu.

Bu köpeklerin arasında bulunan Proteo‘nun çalışmalar sırasında yaşamını yitirdiği açıklandı. Meksika Savunma Bakanlığı’nın paylaşımında şunlar kaydedildi: “Yol arkadaşımız Proteo’yu kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Türkiye’deki kardeşlerimizin aranması ve kurtarılmasında Meksika ekibinin bir üyesi olarak görevini yerine getirdin. Kahramanca çalışman için teşekkür ederiz.”

Proteo’nun nasıl öldüğü henüz bilinmiyor.

Meksika’nın başkenti  Mexico City’den ekiplerle birlikte gelen 16 eğitimli köpek Türkiye’ye ulaşmıştı.

Sık sık depremlerin yaşandığı Meksika, uzman sivil ve askeri arama kurtarma ekiplerine sahip. Arama kurtarma çalışmalarında aktif rol alan köpekler, 2017’de Meksika’da yaşanan depremde insanların kurtarılmasında büyük rol oynamıştı.

Bu köpeklerden biri olan Frida‘nın, donanma yetkililerine göre Meksika, Haiti, Guatemala ve Ekvador‘da 12 kişiyi kurtardığı biliniyor.

 

Hatay afete teslim: Bir hafta geçti, halen telefon ve internet bağlantısı sağlanamıyor

Video haber: Gürcan ÖZTÜRK

*

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremden en çok etkilenen illerden biri olan Hatay‘ın merkezi Antakya, yerle bir oldu. Neredeyse yıkılmamış bina kalmayan şehir merkezinde, arama-kurtarma çalışmaları hala devam ediyor.

Hatay, depremin yıkıcı sonuçlarını en net şekilde gözler önüne seren kentlerden biri. Antakya şehir merkezi, adeta atom bombası atılmış bir şehri andırıyor.

Tarihi bir kent olarak da bilinen Hatay’da birçok binanın yanında tarihi yapılar da yıkıldı. Hatay’daki Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Meclis Binası olan ve günümüzde Kültür Merkezi olarak kullanılan ve Fransız mimar Leon Benju tarafından 1927 yılında inşa edilen tarihi bina da deprem sonrası yıkılan yapılar arasında yer aldı. Meclis binasının karşısındaki tarihi Ulucami de yıkıldı. Tarihi öneme sahip antik kentler de depremden büyük hasar almış durumda.

Fotoğraf: Gürcan Öztürk

Öte yandan kentte evlerini kaybeden insanların yardım bekleyişi devam ediyor. Gıda ve çadır ihtiyacının yanı sıra, depremzedeler hijyen koşullarının sağlanmasına da acil ihtiyaç duyuyorlar. Seyyar tuvalet ve banyo ihtiyacının yanı sıra genel kullanım için de suya gereksinim duyuluyor. Şehrin altyapısının zarar görmesi de sanitasyon için engel teşkil ediyor.

Hatay merkezine en yakındaki baraj olan Yarseli Barajı‘nın su seviyelerinin önemli ölçüde azalması da endişeye sebep oluyor.

Hatay’da deprem nedeniyle yıkılan veya zarar gören binalar arasında hastaneler, okullar ve yurtlar da yer alıyor. İskenderun’da Kredi Yurtlar Kurumu’na ait yurtlar yıkılırken, Beyazıd-ı Bestami Erkek Öğrenci Yurdu’nda da göçük ve hasarlar oluştuğu belirtiliyor. Reyhanlı ilçesinde ise öğrenci pansiyonu olarak kullanılan Alice Tesisleri‘nin de yıkıldığı, ancak boş olduğu bildiriliyor.

Fotoğraf: Gürcan Öztürk
Fotoğraf: Gürcan Öztürk

Kentte, yıkılmayan binaların çoğunluğu ya orta ya da ağır hasarlı. Yetkililer, hasar tespit çalışması yapılmadan ve onay verilmeden vatandaşların evlere girmemesi konusunda uyarılarına devam ediyor.

Fotoğraf: Gürcan Öztürk
Fotoğraf: Gürcan Öztürk

Şehirde zaman zaman korkutan artçı sarsıntılar yaşanmaya devam ediyor. Dün (11 Şubat) saat 20.20 sularında Antakya merkezli olarak meydana gelen 4,3 büyüklüğündeki deprem de artçı sarsıntılar nedeniyle yaşanan korkuları tazeledi. Halk, korkudan ötürü sağlam binalara dahi girmekten kaçınıyor.

Fotoğraf: Gürcan Öztürk

Şehrin alt yapısı çöktüğü için vatandaşlar kullanılabilecek su veya elektrik bulamıyor ve hijyen sıkıntısı yaşıyor. Şehrin sokaklarında şimdiden kokular yükseliyor.

Fotoğraf: Gürcan Öztürk
Fotoğraf: Gürcan Öztürk

GSM operatörlerinin ve internetin yaygın olarak çekmediği şehirde iletişim zorlukla yürütülüyor. Ayrıca kent genelinde güvenlikle ilgili sorunlar yaşanıyor.

Fotoğraf: Gürcan Öztürk

Kentte yaşam yakın zamanda normale döneceğe benzemiyor. Şehrin toparlanması yıllar alacak gibi görünüyor. Sorunların kısa vadede çözülmesi mümkün durmuyor.

Fotoğraf: Gürcan Öztürk

Hatay’daki fiziksel sorunlardan özellikle insanların barınma sorununa ve hijyene öncelik verilmesi gerekiyor.

Fotoğraf: Gürcan Öztürk