Ana Sayfa Blog Sayfa 2950

İşte iklim değişikliğinin körüklediği orman yangınları kirliliğinin insana verdiği zarar

Climate Central’da yayınlanan haberi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Şeyma Masca’nın çevirisi ile paylaşıyoruz.

***

Orman yangınları (wildfires) batı ABD’de daha sık ve yaygın hale geliyor. Bu yangınlardan çıkan duman, birçok bölgede egzoz boruları, enerji santralleri ve diğer endüstriyel çalışmalardan kaynaklanan hava kirliliğini azaltmada on yıllardır kaydedilen ilerlemeyi köreltiyor. Büyük yangınlar daha da yaygınlaşıp şiddetleniyor ve ortaya çıkan duman halk sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor.

Artan sıcaklıklar ile perçinlenen kuraklık, bu yangınların artmasının arkasında yer alan önemli faktörlerden ve her ikisi de insan kaynaklı iklim değişikliği ile bağlantılı. 1970’ler ile karşılaştırıldığında, batı ABD’deki yıllık ortalama yangın sezonu artık 105 gün daha uzun, üç kat daha fazla büyük alana etki ediyor (1000 dönümden fazla) ve pek çok dönüm alanın yandığı altı yangın gördü. Yangın sezonlarının iklim değişikliği nedeniyle daha da kötüleşeceği, büyük yangınların ve yanan alanların her geçen yıl genişleyerek artacağı tahmin edilmektedir.

Coğrafi olarak hava kirliliğine meyilli olan California’daki Central Valley üzerine yapılan bir analiz, 2000 ve 2016 yılları arasındaki hava kalitesinde genel bir artış olduğunu belirtti. Ancak, endüstri ve ulaşım salımları düşse bile, yangın sezonu boyunca  parçacıklı maddede (particulate matter) eş zamanlı bir artış görülmektedir.

Bu parçacıklı madde kirliliği orman yangınlarında önemli bir kaynak olarak ortaya çıkıyor. Çapı 2,5 mikrometreden (PM2.5) küçük olan parçacıklar, akciğerlere derinlemesine erişebildikleri, astım ve kalp rahatsızlığı gibi sağlık sorunlarını tetikleyebildikleri veya kötüleştirebildikleri için özellikle tehlikelidir ve bu sorunları erken doğuma bağlayan kanıtlar giderek artıyor.

Özellikle, PM2.5 yoğunluğunun yüksek olduğu birbirini izleyen günler (EPA standartlarının üstünde olan), EPA günlük standardındaki (35 mcg/metreküp)  günlere kıyasla solunumla ilgili hastaneye gidişlerde yüzde 7,2’lik artışın olmasıyla ilişkilendirilmiştir. Kardiyovasküler sebeplerden hastaneye gelenlerin sayısı, PM2.5 yoğunluğunun yüksek olduğu ilk iki gün boyunca en yüksek olma eğilimindeyken solunum yolları sebebiyle gelenleri sayısı, gün geçtikçe artan zıt bir eğilim sergilemiştir.

Yangın dumanı sadece Batı’yı etkileyen bir problem değildir. Kuzey Carolina’da yapılan bir araştırmanın bulgularına göre EPA standardının üç katından fazla, yani yüksek oranda PM2.5’e maruz kalınması, maruz kalınan günde astım sebebiyle hastaneye gidişlerdeki %66’lık artışla ve maruz kalımdan sonraki gün kalp yetmezliği sebebiyle gidişlerin %42’lik artışıyla ilgilidir.

 

Haberin İngilizce orijinali  

Yeşil Gazete için çeviren: Şeyma Masca

 

(Yeşil Gazete, Climate Central)

[Tek Gezegen Zirvesi] Fosil yakıt çağının sonu: Dünya Bankası düğmeye bastı!

Tarihi Paris İklim Değişikliği Anlaşması’nın imzalandığı COP21’den 2 yıl sonra, iklim mücadelesi yeniden Paris’e döndü. Fransa Cumhurbaşkanlığı Emmanuel Macron’un ev sahipliğinde dün gerçekleşen Tek Gezegen zirvesi, küresel ekonomiyi yakından ilgilendiren birçok duyuruya sahne oldu. İşte tarihi zirvede alınan kararlar ve öne çıkan haberler:

Dünya Bankası petrol ve gaz finansmanını durduruyor

Dünya Bankası, 2 sene içinde, petrol ve gaz projelerinin finansmanını bırakacağını açıkladı. Tek Gezegen Zirvesi’nde yapılan açıklamaya göre, Dünya Bankası, Paris Anlaşması’nı desteklemek amacı ile 2019 yılı itibari ile petrol ve gaz projelerine maddi kaynak aktarmayacağını ifade etti. Değişiklik, ülkelerin Paris Sözleşmesi taahhütlerini yerine getirmelerinde yardımcı olmak amacıyla hazırlandı. Yatırımların iklim etkisi hakkında daha fazla veri yayınlayacağını ve hareketi hızlandırmak için diğer gruplarla birlikte çalışacağını da belirtti.

AB’den iklim değişikliğiyle mücadeleye 9 milyar Euro destek

AB fonları temiz enerji ve sürdürülebilir şehirler ile tarım üzerine yoğunlaşıyor. Avrupa Komisyonu gelişmekte olan ülkelerdeki sera gazı yayılmasını azaltmak ve iklim değişikliği etkileriyle başa çıkmak için 9 milyar Euro katkıda bulunulacağını açıkladı.

İklim harcamalarını beyan edeceğini açıklayan küresel şirket sayısı 237’e çıktı

Michael Bloomberg ve Finansal İstikrar Kurulu Başkarı Mark Carney,  İklim ile Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü (TCFD)’ye taahhüt veren şirket sayısının 237’ye ulaştığını açıkladı. Şirketlerin piyasa değeri 6.3 trilyon doları aşıyor. Aynı zamanda taahhüt veren firmalar arasında yatırım yönetimi yapan 150’den fazla finans kurumu da bulunuyor. Bu firmalar, değeri 81.7 trilyon doları aşan varlıkları yönetiyor. Michael Bloomberg tarafından yönetilen ve İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney’nin başkanlığını yaptığı Mali İstikrar Kurulu tarafından kurulan Görev Gücü, şirketlerin yatırımcılara, borç verenlere yardım etmesi için açıklamaları gereken iklimle ilgili bilgilere ilişkin gönüllü öneriler geliştirmek için kuruldu. Görev gücü, şirketlerin iklim ile ilişkili finansal hareketlerini beyan etmelerini sağlayan mekanizmalara uymalarını ve bu bilgiyi kamuoyuna açık hale getirmeleri için çalışmalar yapıyor. TCFD Haziran 2017 yılında açıklanmıştı. Haziran’dan beri TCFD’ye destek veren ve gönüllü beyanda bulunacağını açıklayan şirketlerin sayısı iki katına çıktı.

İklim Eylemi +100 Girişimi (Climate Action 100+ Initiative) başlatıldı

Küresel yatırımcılar, iklim değişikliğini tetikleyen 100 büyük kirletici firmaya karşı yeni bir girişim başlattı. Küresel yatırımcılar, gelecek beş yıl boyunca bu en çok emisyon yapan şirketlerin emisyon azaltımı, kurumsal yönetim, iklim ile ilgili finansal beyanların yapılması konusunda yakın çalışmalar yürütecekler. Girişime destek veren yatırımcılar arasında, Türkiye’de de faaliyet gösteren, AEGON, Aviva, BNP Paribas, HSBC gibi 100’den fazla şirket bulunuyor.

AXA yeşil yatırımını artırdı, kömürden elini iyice çekti

İklim eylemi konusunda lider yatırımcılardan olan AXA Holding, 2015 yılında aldığı yeşil yatırım kararlarını katlayarak revize ettiğini açıkladı. AXA yeşil yatırım hedefini güncelleyerek 4 katına çıkardı. Şirket 2020 yılına kadar 12 milyar Euro yeşil yatırım yapacak. AXA’nın 2020 yeşil yatırım hedefi 3 milyar Euro seviyesindeydi. Henüz 2017 yılı bitmemişken, 3 milyar Euroluk yatırım hedefine ise şimdiden ulaşıldığı da  ifade edildi. AXA 2015 yılında yine  500 milyon Euro’luk yatırımını fosil yakıt şirketlerden çekme kararı almıştı. AXA, bu konuda da hedef yükselterek, 3 milyar Euro yatırımını fosil yakıt şirketlerinden geri çekme kararı aldı. Bunların yanında, açıklamaya göre AXA artık, yeni kömür santrali projelerini sigortalamayacak.

Norveç’in en büyük fonundan 1.3 milyar dolarlık yeni temiz tahvil

Norveç’in en büyük bireysel emeklilik fonu olan Storebrand, temiz ve yeşil enerjiye yaptığı yatırım fonlarını; 1,3 milyar dolarlık yeni bir temiz tahvil programı ile genişlettiğini açıkladı. 68 milyar dolarlık (2016) varlık değeri ile dünyanın da en büyük fonları arasında olan Storebrand, fosil yakıt yatırımları bulunmuyor. Fon, aynı zamanda, 6 trilyon dolara ulaşan yatırım fonlarının fosil yakıtlardan geri çekilmesi hareketinin de önemli temsilcileri arasında bulunuyor.

ING Bank kömürden çıkışını hızlandırdı

Hollanda bankası ING, kömür sektöründe faaliyet gösteren firmalardan yatırımlarını çekmeyi hızlandıracağını açıkladı.  Gelirinin ve varlıklarının yüzde % 10 veya daha fazlasını kömürden elde eden şirketlerden yeni müşteri almayacağını açıklayan ING, aynı zamanda kademeli olarak mevcut müşterilerini de portfölyösinden çıkaracağını açıkladı. Banka, gelirinin ve varlıklarının yüzde % 10 veya daha fazlası kömür sektörü ile ilişkili olan müşterileri ile çalışmayı 2025 yılına kadar tamamen çıkaracak.

OECD’den iki yeni girişim

OECD, ülkelerinin Paris taahhütlerini yerine getirmesine yardımcı olmak amacıyla bugün iki yeni girişim başlattığını açıkladı. Paris Yeşil Bütçeleme İşbirliği, iklim hedeflerini bütçeler ve politikalar içine yerleştiren ülkeleri destekleyecek.  Yeni bir Temiz Enerji Finansmanı ve Yatırım Programı ise , gelişmekte olan ülkelerin temiz teknoloji için yatırım çekmesine yardımcı olacak.

Daha fazla üye kömür terk etme ittifakına katıldı

Kömür gücünü aşamalı olarak atmaya kararlı bir grup ülke, bölge, şehir ve kuruluş olan Powering Past Coal Alliance (Kömür Sonrası Küresel Enerji İttifakı) bugün yeni üyeler ilan etti. Bir ay önce düzenlenen iklim zirvesinde (COP23) Kanada ve Birleşik Krallık tarafından, küresel düzeyde kömürü terk etmeye yönelik çalışmak amacıyla kurulmuştu. İttifak, Tek Gezegen Zirvesi’nde 20 yeni üyenin katılımını duyurdu. İsveç, Letonya ve İsviçre’nin yanı sıra Unilever, Engie, Marks and Spenser gibi yeni şirketler dahil oldu. Böylelikle, Kömür Sonrası Küresel Enerji İttifakı’nın üye sayısı 58’e ulaştı. Kanada ve Birleşik Krallık’ın yanı sıra Fransa, Meksika, Yeni Zelanda ve İtalya ittifaka daha önce katılmıştı.

 

(İklimhaber, Yeşil Gazete)

Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez’in arşivine ücretsiz erişim hakkı

ABD’de Teksas Üniversitesi’ne bağlı Harry Ransom Merkezi, Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in 27 bin sayfalık arşivinin yaklaşık yarısını internet üzerinden ücretsiz yayımladı.

Üniversiteden yapılan açıklamada, 87 yaşında hayatını kaybeden yazarın metin, fotoğraf, mektup ve notlardan oluşan 27 bin sayfalık arşivinin tamamının da internette İngilizce ve ve İspanyolca yayımlanmasının planlandığını duyurdu.

New York Times gazetesi, Garcia Marquez’in çalışmalarının telif haklarının koruma altında olması nedeniyle, bu girişimin alışılmışın dışında bir durum oluşturduğuna işaret etti.

Yazarın ünlü takma adına göndermede bulunan Harry Ransom Center Direktörü Steve Enniss, “Arşive herkesin ulaşmasına olanak sağlayan ve bunu Gabo’nun dünyadaki tüm okuyucularına yeni bir hizmet olarak gören ailesine de teşekkür borçluyuz” diye konuştu.

“Gelmiş geçmiş en büyük Kolombiyalı”

2014’teki ölümünün ardından Marquez için Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, “Gelmiş geçmiş en en büyük Kolombiyalı” ifadesini kullanmıştı. Sihirli gerçekçilikteki ustalığıyla tanınan Marquez, özellikle “Yüzyıllık Yanlızlık” ve “Kolera Günlerinde Aşk” romanlarıyla uluslararası şöhret kazandı.

Garcia Marquez kariyerine gazeteci olarak başladı ve hem Kolombiyalı hem de yabancı siyasetçileri kınama konusunda hiçbir zaman çekingen davranmadı. Vahşi kapitalizmi ateşli bir biçimde eleştiren Garcia Marquez, hayatı boyunca ABD hükümetlerinin yayılmacı politikalarına da karşı çıktı.

1950’li yıllarda ABD’ye giden, ardından da Meksika’ya yerleşen Garcia Marquez’in daha sonra ABD’ye girmesine 30 yıl boyunca izin verilmedi. Bu yasağa gerekçe olarak ise ünlü yazarın Kolombiya Komünist Partisi ile olan bağları gösterildi. Garcia Marquez buna karşın ironik bir şekilde ABD eski Başkanı Bill Clinton tarafından “William Faulkner’in ölümünden bu yana çeşitli dillerde kitapları yayımlanan en önemli yazar” olarak tanımlanmıştı.

Bu nedenle Harry Ransom Center’in yazarın arşivini 2 milyon dolara satın aldığı yönündeki haberler birçoklarını şaşırtmıştı. Harry Ransom Center kütüphanesi Nobelli yazarlar J. M. Coetzee ve Kazuo Ishiguro ile İngiliz romancı Ian McEwan’ın arşivlerini de satın almıştı.

 

(Deutsche Welle)

12 Eylül’de yaşı büyütülen Erdal Eren idam edilişinin 37. yılında anılıyor

25 Eylül’de Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde doğan Erdal Eren 12 Eylül darbesinde darbeciler tarafından yaşı büyütülerek idam edildi. 13 Aralık 1980’de idam edilen Erdal Eren bugün ölümünün 37’inci yılında Kadıköy’de anılıyor. Kadıköy Emek Gençliği’nin çağrısıyla bu akşam 19.00’da Kadıköy Süreyya Operası önünde toplanılacak.

ODTÜ Öğrencisi Sinan Suner, 30 Ocak 1980 akşamı Ankara’nın Yukarı Ayrancı semtinde, duvara yazı yazarken, dönemin MHP’li Bakanı Cengiz Gökçek’in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vurulmuş, yaralı Sinan Suner’i arabasına alan Ezendemir kurşunlamakla yetinmemiş, başkent sokaklarında dolaştırıp işkence etmişti. Kan kaybından öldüğünü anlayınca da Sinan Suner’i bir hastanenin kapısına bırakıp kaçmıştı. Olayın duyulmasının ardından ODTÜ’lü arkadaşları 2 Şubat 1980’de Sinan Suner’in öldürüldüğü Ayrancı Hoşdere Caddesi’nde eylem düzenlemiş, çıkan çatışmada Er Zekeriya Önge yaşamını yitirmişti.

Erdal Eren, Er Önge’yi vurduğu iddia edilerek gözaltına alınmış, daha sonra Mamak Askeri Cezaevine konulmuştu. Erdal Eren, Kenan Evren’in “Asmayalım da besleyelim mi?” talimatı doğrultusunda 13 Aralık 1980’de idam edildi. Erdal’ın idamını protesto ederken gözaltına alınan lise öğrencisi olan Ercan Koca da 16 Aralık’ta işkencede öldürülmüştü. Erdal Eren, her yıl idam edilişinin yıl dönümü olan 13 Aralık’ta Sinan Suner ve Ercan Koca ile birlikte anılıyor.

“Kazanacağız ki çiçekli, mutlu günleri hep beraber görelim”

Erdal Eren, 10 Nisan 1980’de annesine bir mektup yazmıştı.

Sevgili Anneciğim!..

Uzun zamandır mektup yazamadım. Kusura bakma.

Ancak Salı günkü Demokrat Gazetesi’nde yayınlanan bir devrimcinin mektubu cezaevindeki tüm devrimcilerin yaşamlarını, duygularını yansıttığından bu mektubu size gönderiyorum.

Mektup şöyle:

Ana!..

Neden mi burdayım? Neden mi evimde değilim? Neden istediğim zaman yatıp kalkamıyorum? Niye istediğim kitabı, evdeki kanepeye oturup okuyamıyorum, düşünemiyorum, yazamıyorum? Ne mi arıyorum dört duvar arasında?

“O sözler ki kalbimizin üstünde dolu bir tabanca gibi ölüp ölesiye taşırız. O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan, uğruna asılırız.”

Baharın, karın altından fışkırdığı bugünlerde içeride olmak, çiçek kokusunu alamamak, geniş yeşilliklerin güzelliğini görememek insanda anlatılması zor bir duyguyu yaratıyor. Ama bu duygu öyle karamsarlığın, yılgınlığın, bitkinliğin ve vazgeçmişliğin bir belirtisi olmuyor.

Aksine, bu duygu beni daha biliyor, daha hırçınlaştırıyor, bir yerlerden uzaklaştırıyor, bir yerlere yakınlaştırıyor. “Ne yapmalı?” “Nasıl savaşmalı?” sorusuna cevaplar arıyorum günlerce.

Sizi de düşünüyorum. İçeriye düşmeden önce anlatmak istediklerimi ama anlatamadıklarımı herhalde şimdi daha iyi anlayacaksınız. Bizi anlamayan analara, babalara, bacılara, eşe, dosta, herkese ama herkese anlatın daha vakit varken.

Henüz geç kalmamışken. Vaktim az da olsa var ve eğer biz değerlendirmesini bilirsek yeter de artar bile. Bu işi hep beraber yürütürsek ancak kazanabiliriz.

Omuz, omuza, bir birinden güç alarak, bir birine güç vererek. Ve anam, bu savaşı ne pahasına olursa olsun kazanmalıyız, kazanacağız. Kazanacağız ki çiçekli, mutlu günleri hep beraber görelim, senin torunların görsün ve torunlarının çocukları görsün.

Biz karşımızdakiler gibi bir avuç değiliz. Biz halkız. Bak sana bizden olanları iyiyi, güzeli, haklarını isteyenleri sayayım. Ben varım, babam var, sen varsın, kardeşlerim var, ablam bacım var, sonra köydeki dayılarım, şehirdeki amcalarım ve onların akrabaları, komşuları var, onların arkadaşları, onların oğulları, kızları, benim okul arkadaşlarım, onların arkadaşları, onların akrabaları, amcaları, dayıları var ve yine onların… saymakla bitiremeyeceğim kadarız biz.

Gördün mü ak saçlı boncuk gözlü anacığım saymakla bitiremiyorum. Yeter ki omuz verelim birbirimize. Yeter ki destek olalım ortak mücadelemizde.

Gelecek görüşte bana özgürlüğü, özgürlüğün tohumlarını getir. Ve demir parmaklıklara bütün bu yazdıklarımı düşünerek gözyaşlarını, mahzun bakışlarını bırakmadan git. Boynun bükük olmasın. Giderken gözün arkada kalmasın. Arkana bakma. Dışarıda da hep öyle ol.

Sana ve soranlara devrimci selamlar.

Anne. Benim anlatmak istediklerimin hemen, hemen hepsi bu mektupta var. Bu da cezaevindeki tüm devrimcilerin düşüncelerinin, yaşamlarının ve mücadelelerinin aynı olduğunu gösterir.

Bu yazdıklarımın yanı sıra sağlığınıza da dikkat edin ki yaşamın zorluklarına göğüs gerebilesiniz.

Size, akrabalara ve tüm arkadaşlara devrimci selamlar. Ellerinizden öperim.

Erdal”

 

(Evrensel)

Bisiklet süren kadına ‘herkesi tahrik ediyorsunuz’ saldırısı!

Zonguldak’ta Filyos Belde Belediye Başkanı Ömer Ünal’ın koruması olan Selçuk K. isimli şahıs, 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde ilçede bisiklete binen kadınlara hakaret ve sözlü saldırıda bulundu. “Filyos’ta kadınların bisiklete binmesini istemiyoruz. Bisiklete binerek herkesi tahrik ediyorsunuz.” diyen şahıs, kendisine itiraz eden bir kadının da boğazını sıkıp kocasını tehdit etti.

Belediye başkanının koruması saldırdığı kadını utanmazlıkla suçladı

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesinde 10 Aralık İnsan Hakları Günü kapsamında Zonguldak Kadın Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, kahvaltı, bisiklet turu ve atölye ziyaretleri içeren bir gezi programı düzenlediler. Gezi kapsamında atölye ziyareti gerçekleştirmek üzere bisikletleri ile yola çıkan kadınlar, Filyos Belediyesi’nde çalışan ve Belediye Başkanı Ömer Ünal’ın gayrı resmi korumalığını yaptığı iddia edilen Selçuk K.’nın sözlü tacizini maruz kaldılar. “Filyos’ta kadınların bisiklete binmesini istemiyoruz. Bisiklete binerek herkesi tahrik ediyorsunuz.” diyen şahıs, kendisine tepki gösterenlere de ağır hakaretlerde bulundu.

“Buraların ağası biziz!”

Şahıs ayrıca kendisine itiraz eden G.G.’nin boğazını sıktı ve “Evli kadınsın, utanmıyor musun? Buralar bizden sorulur, buranın ağası biziz. Hepinizle hesaplaşacağız. Kocanla da görüşeceğiz” diye tehdit etti. Şahsı araya giren yurttaşlar uzaklaştırdı. Darbedilen kadın jandarmaya şikayette bulundu.

Olaydan sonra tehdit mesajı yayımladı

Trene binerek Filyos’u terk ettiği söylenen Selçuk K. daha sonra, sosyal medyada, “Savaş başladı. Bu saatten sonra herkes kendine dikkat etsin. Özellikle Perşembeli sapık, özellikle senle görüşeceğiz, yeni belgelerle” şeklinde bir tehdit mesajı yayımladı.

Zonguldak Kadın Platformu: Hak ettiği cezaya çarptırılsın!

Zonguldak Kadın Platformu da Filyos Belediyesi’nde çalışan ve Belediye Başkanı Ömer Ünal’ın gayrı resmi korumalığını yaptığı iddia edilen Selçuk K.’nın, Filyos’ta bisiklete binen kadınlara sözlü ve fiziksel saldırıda bulunmasına tepki gösterdi.

KESK Zonguldak Şubeler Platformu binasında düzenlenen basın açıklamasında konuşan Zonguldak Kadın Platformu Sözcüsü Lale Kadem Tetik, Selçık K.’nın hak ettiği cezaya çarptırılmasını istedi.

Olay gününün anlatan Tetik, “Filyos’ta ikamet eden bir kadın arkadaşımız darp edilmiştir. Saldırıyı ‘misafiriz’, ‘lütfen’ diyerek durdurmaya çalışan kadınlara da küfürlerle, iteklemelerle saldırı devam ettirilmiştir. Güvenlik güçlerinin çağrılması ile durum adli makamlara yansımıştır. İlgili şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.” dedi.

Tehditlerden oldukça kaygılı olduklarını belirten Tetik, “Başta kentimizin mülki amirlerini, güvenlik güçlerini ve yerel yöneticilerimizi konunun takibi noktasında duyarlı olmaya davet ediyoruz. ‘Münferit bir olay’ denilerek hafife alınan her yaklaşımın ölümle sonuçlanan vakalara dönüştüğü bir dönem de bu duyarlılık haklı talebimizdir. Özellikle saldırıyı gerçekleştirenlerin Filyos Belediyesi ile adının anılmasından eminiz ki bizler kadar Sayın Belediye Başkanı da rahatsızlık duymaktadır ve gereğini en kısa sürede yapacağından şüphe duymak istememekteyiz. Sayın Başkanın bu konuda bizleri ve kamuoyunu bilgilendirmesini talep etmekteyiz.” şeklinde konuştu.

“Bu tutumlar genelin yerele yansımasından başka bir şey değildir”

Tetik açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Yerel yönetimlerin kentlerin kamusal yaşamının aynası olduğundan hareketle, dün ‘plajda bira içtiler’, bugün ‘bisiklete bindiler’ diyerek kadınları eve hapsetme adına başlatılan uygulamaların artacağını bilmek için gördüklerimiz yeterlidir. Bu tutumlar genelin yerele yansımasından başka bir şey değildir.

Bugün kürsülerden doğru hayat tarzlarımıza müdahale edenleri, bedenlerimizin üzerinden politikalar üretenleri, bizlere sormadan yasalar geçirenleri tanıyoruz ve yine biliyoruz ki bugün bu erkek egemen söylemlerle politikalarla birlikte paralel gelişen kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin artışına şahit oluyoruz. Eril yargının uyguladığı cezasızlık politikası, taciz ve tecavüzün artmasına neden oluyor. Her güne en az iki kadın cinayeti düşüyorken; iyi hal, haksız tahrik gibi cezai indirimler uygulanmaya devam ediyor. Bizzat siyasal iktidar tarafından üretilen ve pompalanan cinsiyetçi söylemler, kadınların sokakta, kampüslerde, otobüslerde çeşitli bahanelerle şiddete maruz kalmalarına sebep oluyor.

Yeni rejimi kadın emeği, bedeni ve kimliği üzerinden kurma çabası biz kadınlara mutlak itaati dayatıyor.

Toplumsal yaşamı baştan aşağı dinselleştirerek kadını kamusal alanlardan uzaklaştıran, sosyal politikaları diyanet eliyle dizayn eden, laik-seküler yaşamı yok eden ve kadın kazanımlarını hedef alan düzenlemeler, kadınların rızası olmadan zorla yasalaştırılıyor.

Sürekli olarak kadınların nasıl yaşayacağına dair fetvalar yayınlayan müftülere resmi nikah kıyma yetkisi verilmesi, cinsel istismarda rıza yaşını 12’ye düşüren düzenlemeler, boşanmaları engelleyen arabuluculuk uygulaması, müfredat değişikliği başta olmak üzere eğitimin dinselleştirilmesi politikaları ve daha pek çok örnek, AKP’nin yasalar eliyle kadınlara dayattığı yaşamın sınırlarını çok net ortaya koyuyor.

Kadınları söz, yetki ve karar mekanizmalarından dışlayan, toplumdan soyutlayan uygulamalar karşısında biz kadınlar tüm renklerimizle, bulunduğumuz her yerde sesimizi yükseltmeye, isyanımızı büyütmeye, buyurduğunuz itaati reddetmeye ve düşlerini kurduğumuz eşit ve özgür yaşamın gerçekleşmesi için mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Ve pedallarımızı kurduğumuz düşler için çevirmeye devam edeceğiz.”

CHP’li vekil  Şerafettin Turpcu: Savcılara sesleniyor, yargıyı göreve davet ediyorum

Olaya dair açıklama yapan CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, ise “Buradan soruyorum, bu ilkel kafa, bu sapık hangi akıl hastanesinden kaçmıştır? Bu akıl hastasının arkasında kimler var? Bu meczubu kim sokağa salmıştır? Buradan Sayın Cumhuriyet Savcılarına sesleniyor, yargıyı göreve davet ediyor, bu sapığın hak ettiği cezaya çarptırılmasını talep ediyorum. Bu konunun takipçisi olacağım.” dedi.

Turpçu’nun açıklaması şöyle:

“En büyük ahlaksızlar, ahlak bekçisi olmaya heveslenen tiplerdir. Zaten bunların, kendi iç dünyalarının nasıl olduğunu ortadadır. Kadınların nasıl giyineceğine, nasıl hareket edeceğine, yaşantısına, ne yapacağına, ne yapmayacağına bu mahluklar karar veremez.

Türkiye’de kadına yönelik fiziksel ve sözlü şiddet bir türlü önlenemeyen bir hal aldı. Bu tip hastalıklı ruh ve kafa yapısına sahip insanlara hak ettikleri ceza verilmediği için bunlar yüz buldular, şımartıldılar. Önlem alınmazsa, bu tip kendini ahlak savunucusu yerine koyan ve etrafına saldıran yeni kişiler türeyecektir. Bunlara meydan verilmemeli.

Buradan soruyorum, bu ilkel kafa, bu sapık hangi akıl hastanesinden kaçmıştır? Bu akıl hastasının arkasında kimler var? Bu meczubu kim sokağa salmıştır? Buradan Sayın Cumhuriyet Savcılarına sesleniyor, yargıyı göreve davet ediyor, bu sapığın hak ettiği cezaya çarptırılmasını talep ediyorum. Bu konunun takipçisi olacağım.”

 

(Evrensel)

Akkuyu’da Rusya’dan manidar hamle – Çiğdem Toker

Bu yazı cumhuriyet.com.tr/ den alınmıştır

Pazar günü, Rosatom’un (Rusya Devlet Nükleer Enerji Kurumu) Twitter hesabından Mersin’de çekilmiş bir fotoğraflı mesaj paylaşıldı. 

Sınırlı inşaat iznine dayanılarak Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nda (NGS) hazırlık nitelikli inşaat çalışmalarının başladığını haber veriyordu bu mesaj. 

Fotoğrafta; Rosatom Başkanı Aleksey Lihaçev, Enerji Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, kasketli bir Mersinli köylü (muhtemelen Akkuyu’nun yapılacağı Gülnar’dan), 6-7 yaşlarında bir erkek çocuğu, kırmızı büyücek bir butona ellerini üst üste koymuş. 

An önemli: Zira politik propaganda amaçlı temel atmaların, günümüzdeki simge aracı olan kırmızı butona basılınca beton dökülmüş olacak. 

Rosatom mesajında şöyle diyor: 

“Umuyoruz ki, ana inşaat lisansını da 2018 ilkbaharında alırız.” 

Söz ettiğim fotoğrafın iki okuması var: 

– Algı ve meşruiyet: Adlarını bilmediğimiz Mersinli köylü ile küçük çocuk, temel atma karesine dahil edilerek nükleer gibi tartışmalı bir projeye meşruiyet devşiriliyor. Rosatom, bize “Yörenin geleceği için iyi bir şey yapıyoruz” diyor. 

– Diğer yandan da fotoğraftan yansıyan temsil düzeyi, bazı şeylerin o kadar da yolunda gitmediğini gösteriyor sanki. 

20 milyar dolar proje bedeli, 40 yıllık ana lisansı ve 100 yıla yayılması planlanan ömrüyle Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük projesi olan Akkuyu NGS’deki bir temel atma törenine şirket başkanı ile bakanlık müsteşarı katılmış.

Türkiye’den ve Rusya’dan hiç enerji bakanları yok. Neden acaba?

Rus CEO denetimde de söz sahibi 

Bu soruyla ilgili olabilecek iki önemli gelişmeyi buradan duyuralım. 

İki hafta önce “Akkuyu’da Rusya denetimi” başlıklı yazımda Rosatom’un Akkuyu NGS’ye katılacak 3 Türk firmasını denetlettiği bilgisi yer aldı. Neredeyse siyasi atama gibi bir kararla bu projeye dahil edilen Cengiz-Kolin/ Kalyon (CKK) ortaklığını, Baker Tilly Russia adlı uluslararası denetim şirketi denetleyecekti. Fakat bu süreç başlar başlamaz, üç Türk şirketinden ikisinin bu denetim sürecinin başında konsorsiyumdan çekildiği belirtilmişti. Ulaştığım sınırlı bilgilere göre; uluslararası ölçekte aranan kriterlere sahip olunmadığı tereddüdüyle, bu çekilmenin “denetlenmeme” motivasyonuyla yapıldığı güçlü bir olasılıktı. 

Son gelen haberler ise; Rusya’nın devlet kuruluşu olarak, denetim ihalesini yapmış olan Rosatom’un, bu süreci “dondurduğu” yönünde.

Bu ilginç kararın nedenini merak ederken, Akkuyu A.Ş’nin ticaret sicil gazetesinde yayımlanan son kararı, meseleyi biraz olsun aydınlatacak farklı bir pencere açtı. 

Akkuyu Nükleer A.Ş’nin 7 Aralık, yani bundan dört gün önce yayımlanan kararı, projeye finansman getirip ortak olacak Türk şirketlerini yakından ilgilendiren son derece çarpıcı bir yeni gelişmeyi haber veriyor. 

Akkuyu A.Ş. yönetim kurulu, şirketin ana sözleşmesindeki denetimle ilgili maddeyi değiştirecek. “Denetleme Kurulu” başlıklı 24. maddeye göre, hali hazırda şirket CEO’su denetim kurulu üyesi olamıyor. Bu maddede açık açık “CEO hariç” diye bir ibare yer alıyor. 25 Aralık’ta yapılacak olağanüstü genel kurul ile ana sözleşme değiştirilecek ve “CEO hariç” ibaresi cümleden çıkarılacak. 

“Yönetim Kurulu üyeleri aynı zamanda denetleme kurulu üyesi olabilir” ifadesi sayesinde şirket CEO’su Yuriy Fedorovich Galanchuk, Akkuyu A.Ş. ile ilgili kritik bir yetki ve gücü de üstlenecek. Zira ana sözleşmeye göre, denetim kurulu üyeleri, şirketin bütün belgelerine sınırsız erişim hakkına sahip. 

Soru ise şu: Yeni madde, hukuksal sözleşmesi hâlâ kesin olarak açıklanmayan üç Türk şirketinin de Rus CEO tarafından denetlenebileceği anlamına mı geliyor? 

Akkuyu A.Ş’deki bu denetim operasyonuna, uluslararası şirket denetimi kesintiye uğradığı için mi ihtiyaç duyuldu? 
Kim bilir belki, bu ve diğer soruların yanıtları bu satırlar yazılırken beklenmekte olan Putin’in Ankara ziyaretinin ertesinde ortaya çıkar.

Bu yazı cumhuriyet.com.tr/ den alınmıştır

 

Çiğdem Toker

Irkçı, kadın düşmanı ve homofobik aday Trump’ın tam desteğine karşın kaybetti

ABD’nin Alabama Eyaleti’nde düzenlenen özel seçimi Demokrat aday Doug Jones kazandı.Seçimler, eski Alabama senatörü Jeff Sessions’ın adalet bakanlığına getirilmesiyle koltuğunun boşalması nedeniyle yapıldı.

Doug Jones, 1992’den bu yana Demokratlara Alabama’daki ilk koltuğu kazandırdı

Zorlu geçen yarış sürecinde Cumhuriyetçi aday Roy Moore, genç kızlara yönelik cinsel taciz suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. ABD Başkanı Donald Trump, suçlamalara karşı Moore’a desteğini sürdürmüştü.

Ray Moore taciz ve tecavüzle suçlanmasına karşın Trump tarafından desteklenmişti

Bu sonuçla Senato’da Cumhuriyetçilerin sandalye sayısı 51’e gerilerken Demokrat Parti’ninki 49’a çıktı.

Donald Trump, Twitter’dan paylaştığı mesajla Jones’u kutladı. Bu sonuçla Demokratlar, Cumhuriyetçilerin kalesi olarak bilinen eyalette 25 yıl sonra ilk kez zafer kazandı.

Klu Klux Klan sanıklarının da avukatı idi

Eski avukat Jones geçmişte, 1963 yılında siyahların bir kilisesini bombalayıp dört kız çocuğunun ölümüne neden olan iki Ku Klux Klun üyesinin avukatlığını üstlenmişti.

Muhafazakâr görüşlere sahip olan Jones eşcinselliğin yasaklanması gerektiğini de savunmuştu.

 

(BBC Türkçe)

Küresel iklim değişikliğine karşı organik müzik: Doğa İçin Çal 9 yayında

Küresel iklim değişikliği, GDO’lu ürünler, çevre kirliliği gibi doğa sorunlarına dikkat çekmek amacıyla ağaç temalı organik müzik üretmeyi amaçlayan Doğa İçin Çal projesinin yapımcısı ve yönetmeni Fırat Çavaş, çalışmanın dokuzuncu serisi olan videoyu yayınladı.

Erkan Oğur

Amatör ve usta müzisyenlerin buluştuğu çalışma “Doğa İçin Çal” isimli Youtube kanalında dört günde 2 milyonu aşkın kişi tarafından izlendi. Erkan Oğur’dan Tuvana Türkay’a uzanan geniş bir yelpazede isimlerin yer aldığı videoda müzisyenler Çanakkale Savaşları dönemine ait Hey Onbeşli türküsünü seslendirdi.

Doğa İçin Çal 9 projesinde yer alan müzisyenler ise şöyle:

Alev İnam, Ali Kazım Akdağ, Anıl Tütüncüoğlu, Aylin Yeliz Gündoğdu, Ayşe Saran, Başak Küreş, Bekir Ünlüataer, Berat Efe Parlar, Burak Avcı, Cemil Korkut, Çağdaş Arsen Gürer, Çağlar Fidan, Damla Şahin, Demet Yavuz, Duygu Şirin, Ece Sevim Öztürk, Eda Bilmez, Egemen Akkol, Erkan Oğur, Eser Eyüboğlu, Esra Erdem, Esra İçöz, Ezgi Eyüboğlu, Fırat Çavaş, Güler Tuncer, Güliz Ayla, Kerem Seven, Matt Tedder, Mazlum Çimen, Melisa Karakurt, Murat Aydın, Muhammet Taha Turan, Orçun Baş, Pelin Orhuner, Serkan Çevik, Seyfi Dinç, Tamara Şahin, Tolgahan Çoğulu, Tolga Ünaldı Tuğçe Pala, Tuvana Ceylan, Tuvana Türkay, Yekta Kopan, Yudum Şahin

Hey Onbeşli türküsü:

Hey Onbeşli Onbeşli

Tokat Yolları Taşlı

Hey Onbeşli Onbeşli

Tokat Yolları Taşlı

 

Onbeşliler Gidiyor

Kızların Gözü Yaşlı

 

Aslan Yârim Kız Senin Adın Hediye

Ben Dolandım Sen De Dolan Gel beriye

Fistan Aldım Endazesi On Yediye

Aslan Yârim Kız Senin Adın Hediye

 

Giderim Elinizden

Kurtulam Dilinizden

 

Giderim Elinizden

Kurtulam Dilinizden

 

Yeşil Baş Ördek Olsam

Su İçmem Gölünüzden

 

Aslan Yârim Kız Senin Adın Hediye

Ben Dolandım Sen De Dolan Gel beriye

Fistan Aldım Endazesi On Yediye

Aslan Yârim Kız Senin Adın Hediye

 

Gidiyom Gidemiyom

Sevdim Terkedemiyom

 

Gidiyom Gidemiyom

Sevdim Terkedemiyom

 

Sevdiğim Pek Gönüllü

Gönlünü Edemiyom

 

Aslan Yârim Kız Senin Adın Hediye

Ben Dolandım Sen De Dolan Gel beriye

Fistan Aldım Endazesi On Yediye

Aslan Yârim Kız Senin Adın Hediye

 

Gidiyom gidemiyom

Az doldur içemiyom

 

Gidiyom gidemiyom

Az doldur içemiyom

 

Sen benden geçtin ama

Ben senden geçemiyom

 

Aslan Yârim Kız Senin Adın Hediye

Ben Dolandım Sen De Dolan Gel beriye

Fistan Aldım Endazesi On Yediye

Aslan Yârim Kız Senin Adın Hediye

 

Paris İklim Anlaşması 2 yaşında: Nereden nereye geldik?

Küresel sera gazı emisyonunun düşürülmesinin hedeflendiği Paris İklim Değişikliği Anlaşması’nda iki yıl geride kaldı. Peki bu süreçte anlaşmaya imza atan ülkeler hangi kararları aldı, bu süreçte ne kadar ilerleme sağlandı, neler değişti? İklimhaber son 2 yıldaki gelişmeleri derledi.

Kömür 

Paris İklim Değişikliği Anlaşması imzalandığında, kömür sektörünün önemli yara alacağı en çok tartışılan konuların başında geliyordu. Son 2 yılda yaşanan gelişmeler artık kömürün aşamalı olarak terk edildiğini gözler önüne seriyor.

  1. Kömür Sonrası Elektrik Üretimi İttifakı (Powering Past Coal Alliance), kömürlü termik santrallerin kapatılmasını küresel düzeyde hızlandırmayı amaçlayan, 25 ülkeden oluşan ve 2017 iklim müzakereleri toplantısında faaliyete giren bir grup. 2018 sonunda üye sayısını en az 50’ye çıkarmayı hedefleyen grubun yeni üyelerinin de bugün düzenlenen Tek Gezegen Zirvesi’nde (One Planet Summit) açıklanması bekleniyor.
  2. 2015 yılında Birleşik Krallık, 2025 yılına kadar tüm kapatılmamış kömürlü termik santrallerini kapatmayı vadederek kömürden aşamalı olarak vazgeçmeyi taahhüt etti. Kanada ise 2030 yılına kadar kömüre dayalı elektrik üretimini sonlandıracağını vaat etti.
  3. Avrupa’da ise, Finlandiya 2030’a kadar kömüre dayalı elektrik üretimini sonlandıracak, hala açık olan kömürlü termik santraller Avusturya’da 2025 yılına kadar, Portekiz ve İsveç’te 2030’a kadar kapatılacak. Belçika’daki en son kömürlü termik santral Nisan 2016’da kapatıldı. Hollanda tüm kömürlü termik santrallerini aşamalı olarak 2030’a kadar kapatacağını resmen duyurdu. İtalya ise kömüre dayalı elektrik üretimini 2025 yılına kadar sonlandırmak üzere çalışmalar gerçekleştiriyor.
  4. Çin kömüre dayalı elektrik talebindeki düşüşle birlikte 151 kömürlü termik santral çalışmasını erteledi ya da durdurdu. Hindistan ise 37 kömürlü termik santrali kapatıyor, kömürlü termik santral projelerini iptal ediyor ve kömür yerine güneş enerjisine odaklanıyor. Güney Kore Başkanı Moon Jae-in kısa süre önce 10 kömürlü termik santralin kapatılacağını açıkladı.
  5. Birçok ABD eyaleti kömür kullanımını sonlandırmayı vadetti, bir kısmı da bunu şimdiden gerçekleştirdi. Kaliforniya eyaletinin son kömürlü termik santrali 2014 yılında kapatılırken, Massachussets eyaletindeki ise bu yıl kapatıldı. Connecticut, Hawaii, New York ve Oregon eyaletleri 2020’li yılların başlarında, Washington eyaleti 2025’te ve New Mexico eyaleti 2030 yılında kömür kullanımı terk etmiş olacak.

Taahhütler

Paris Anlaşması kapsamında ülkelerin hali hazırda verdiği hedefler yeterli düzeyde değil. Birleşmiş Milletler Ekim 2017’de mevcut ulusal taahhütlerin 2100 yılına kadar 3.2 derecelik bir ısınmaya yol açacağı -yani karbonsuzlaştırma maliyetleri düşmeye devam ederken ve yararları daha da belirginleşirken ülkelerin daha da fazlasını gerçekleştirmeye yönelik taahhütlere devam etmelerinin esas olduğu- konusunda uyardı. Buna rağmen ülkelerin iklim eyleminde giderek artan bir biçimde daha etkin kararlar aldığı gözlendi. Anlaşmanın fiili uygulama yılı 2020 olmasına rağmen, 2020 öncesi iklim eylemi konusunda da önemli adımlar atıldı.

  1. Fransa 2050 yılına kadar karbon nötr olmak için iklim mevzuatını güçlendirmeyi planlıyor.
  2. Yeni Zelanda sıfır karbon yasası planlıyor ve 2050 yılına kadar emisyonları sıfırlayacağına dair taahhütte bulunacak.
  3. Norveç ve İsveç karbon nötr olma hedeflerini hızlandırdılar; Norveç tarihi 2050’den 2030’a çekti, İsveç ise 2045’e kadar karbon nötr olmayı hedefliyor.
  4. Marakeş İklim Zirvesi sırasında faaliyete geçen 2050 Patikaları Platformu, sıfır karbonlu bir ekonomiyi planlamak üzere 22 ülke, 15 şehir ve 196 şirketi bir araya getiriyor.
  5. İklim değişikliğinden orantısız şekilde etkilenen 48 gelişmekte olan ülkeden oluşan İklim Kırılgan Forumu, uzun vadeli bir karbonsuzlaştırma planı geliştirmeyi ve 2020’den önce iklim taahhütlerini güncellemeyi vaat etti.
  6. Fiji Başkanlığı’nda yürütülen Kasım 2017 COP23 iklim müzakereleri, iddiaları arttırmak ve anlaşmanın hedefini gerçekleştirmek amacıyla ulusal taahhütleri ve uyum çalışmalarını izlemek için bir çerçeve belirledi.
  7. Birleşmiş Milletler iklim bilimi paneli IPCC küresel ısınmanın Paris Anlaşması’nda belirlenen ve iddialı bir hedef olan 1.5 derece ile nasıl sınırlandırılabileceğini konu alan önemli bir çalışmaya başlıyor. Sonuçlar Eylül 2018’de yayınlanacak.

Petrol ve gaz 

Halen yeterli düzeyde olmasa da petrol ve gaz endüstrisi de iklim değişikliği ve devamında değişen ekonomik dengeler yüzünden önemli adımlar atmaya başladı.

  • Ekim 2016’da ExxonMobil, düşük karbonlu bir gelecekte 3,6 milyar varil petrol kumu ve Kuzey Amerika rezervlerinden 1 milyar varilin atıl duruma düşeceğini söyledi ve XTO Energy satın alımından kaynaklanan 2 milyar ABD dolarlık doğal gaz varlığının defter değerini azalttı. Şubat 2017’de ise, ExxonMobil 3,5 milyar varil Kanada kum petrolünün maliyetini yüksek bularak iptal etti.
  • BP, ExxonMobil, Shell ve Total’in de aralarında bulunduğu 8 büyük petrol şirketi, iklim değişikliği kaygılarının artması neticesinde doğal gaz tedarik zincirleri boyunca açığa çıkan metan emisyonlarını azaltacaklarını taahhüt etti. Mayıs 2017’de, aralarında BP, ExxonMobil, Chevron ve Shell’in de bulunduğu önde gelen enerji şirketleri, petrol şirketlerinin düşük karbonlu ekonomiye geçişe hazırlanmaları gerektiğini kabul etti ve ABD Başkanı Trump’a Paris Anlaşması’ndan çıkmama çağrısı yaptı.
  • Büyük petrol şirketleri kırılgan Kanada Artik’i ve Büyük Avustralya Körfezi’ni de kapsayan “yeni bölgelerde” petrol sondajına yapılacak büyük yatırım planlarından vazgeçiyorlar.
  • Petrol ve gaz şirketleri 2014 yılının ortasından beri çalışanlarını işten çıkarıyor ve bir tahmine göre o tarihten Ocak 2015’e kadar geçen dönemde 350,000 işten çıkarma vakası meydana geldi. Petrol ve gaz piyasalarının uzun süreden beri düşüşte olmasıyla beraber BP, Chevron, ExxonMobil ve Shell 2016 yarı yılı için zarar ya da yetersiz kâr bildiriminde bulundu.

Otomotiv

Paris Anlaşması’nın en çok etkilediği sektörlerin başında ulaşım ve otomotiv sektörü geliyor. Anlaşmanın ardından geçen 2 yıllık süreçte elektrikli araç yatırımları ve teknolojik gelişmeler ise şu şekilde:

  1. Birçok ülke yeni dizel ve benzinli araçların satışının yasaklanacağı tarihleri açıkladılar; Çin, Fransa, Hindistan, Hollanda, Norveç, ve Birleşik Krallık.
  2. Aralarında Londra, Los Angeles, Paris ve Vancouver’ın da bulunduğu 12 büyük şehir, bir “fosil yakıtsız sokaklar” bildirgesi imzalayarak 2025 yılından itibaren sıfır fosil yaktı emisyonlu otobüsler satın alma ve 2030’dan itibaren sıfır emisyonlu bölgeler kurma sözü verdiler.
  3. Büyük üreticilere ait bir dizi yeni otomobil modeli geleceğin araçlarının elektrikli araçlar olduğunu akla getiriyor. 2017’de belli başlı otomobil üreticileri 2025’e kadar 207 elektrikli araç modelini satışa çıkarma planlarını açıkladılar. Öngörülen satış miktarı ise yılda 6 milyon elektrikli otomobil. General Motors (GM), Ford, BMW, Nissan, Renault ve Volkswagen elektrikli SUV ve minivan’lar da olmak üzere elektrikli araç üretim planlarını açıkladılar.
  4. Yatırımcılar elektrikli araçlar konusunda iyimser. Büyüme, hükümet teşvikleri, çevresel talimatlar ve elektrikli araçların düşen fiyatlarına bağlı olarak, öngörülenden fazla oldu.
  5. Uluslararası araştırma enstitüleri, elektrikli araç ivmesine dair rakamları önemli miktarda arttırıyor. OPEC 2016’da yayınladığı raporda, 2040 yılı elektrikli araç satış tahminini neredeyse %500 artırarak, 46 milyondan 266 milyon elektrikli araca yükseltti. Uluslararası Enerji Ajansı(IEA), baz senoryaya göre yaptığı projeksiyonda 2030 yılı elektrikli araç sayısı iki kattan fazla artırarak 23 milyondan 58 milyona yükseltti. BNEF’in son 2040 projeksiyonunda ise elektrikli araç sayısı 2016 yılındaki 405.8 milyon 530 milyona yükseldi.

Politik gelişmeler

4 Kasım 2016’da yürürlüğe giren ve bugün ikinci yılını dolduran Paris İklim Değişikliği Anlaşması kapsamında gerçekleşen politik gelişmelerin özeti ise şu şekilde:

  1. En hızlı yürürlüğe giren uluslararası anlaşma: Anlaşmayı 195 ülke imzaladı ve 170 ülke onayladı. Anlaşma, küresel emisyonların %88’sini kapsıyor. Nikaragua ve Suriye’nin Paris Anlaşması’nı sırasıyla Ekim ve Kasım 2017’de imzalamalarıyla birlikte Donald Trump yönetimindeki ABD anlaşmanın başarısı için taahhüt vermeyen tek ülke oldu.
  2. G19’dan kritik politik destek: Türkiye’nin de aralarında bulunduğu, G10 ülkeleri, Paris Anlaşması’nı geri dönülemez olarak tanımlayan ve ulusal iklim hedeflerinin gerçekleştirilmesinin öneminin altını çizen bir açıklamayı desteklediler.

G19 taahhüdü – “Diğer G20 üyelerinin liderleri Paris Anlaşması’nın geri dönülemez olduğu konusunda hemfikirler (…) Hepimiz sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunda kararlıyız (…) ve düşük emisyonlu enerji sistemleri doğrultusunda çalışıyoruz.”

3. Almanya, İtalya ve Fransa, Trump’a rağmen devam dedi: Haziran 2017’de Donald Trump’ın ABD’yi Paris Anlaşması’ndan çıkarma niyetini açıklamasının ardından diğer ülkeler anlaşmaya bağlılıklarını teyit eden beyanlarda bulundular. Almanya, İtalya ve Fransa liderleri anlaşmayı desteklediklerinin altını çizen bir ortak açıklama yayımladılar. Angela Merkel Trump’ın açıklamasını “son derece talihsiz” olarak değerlendirdi.

4. Çin de politik desteğe devam ediyor: Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, tüm imzacı ülkelerin anlaşmaya bağlı kalmaları gerektiğini ifade etti. Çin’in İklim Değişikliği Müzakerecisi Xie Zhenuhua ise Paris Anlaşması hedeflerinin gerçekleşmesi için Çin’in “uluslararası sorumlulukları yüklenmeye” hazır olduğunun altını çizdi.

5. Federal hükümet dışı aktörler Başkan Trump’a rağmen ABD İklim Eylemine öncülük ediyor: Trump Hükümeti’nin Paris Anlaşması’na biçimsel karşıtlığı eyalet, şehir ve diğer federal hükümet dışı aktörlerin iklim taahhütlerini güçlendirmelerini teşvik etmeye yaradı. 5 Haziran 2017’de faaliyete geçen ‘Biz Hala Buradayız’ (‘We Are Still In’), ABD nüfusunun yarısından fazlasını ve ABD ekonomisinin 6.2 trilyon ABD dolarını temsil eden bir eyalet, şehir ve şirketler koalisyonu. New York Eski Belediye Başkanı Michael Bloomberg ve Kaliforniya Valisi Jerry Brown tarafından kurulan Amerika’nın Taahhüdü (America’s Pledge) inisiyatifi, emisyon azaltım hedefleri belirleyen 20 eyalet, 10 şirket ve 1400’ü aşkın şirkete dikkat çekti. Birlikte, 10,1 trilyon ABD dolarlık bir GSYİH’ye sahip dünyanın en büyük üçüncü ekonomisine denk geliyorlar.

COP23 ‘ün ardından: ‘’Ben bu oyunu Bozarım’’, bozamadı… – Menekşe Kızıldere

[Bonn İzlenimleri – 1] Bonn’da Talanoa’ya Bula*! – Ümit Şahin

[Bonn İzlenimleri – 2] Kömürden çıkış ve 1,5 derece! – Ümit Şahin

Nükleer endüstrinin iklim değişikliği koşullarındaki yeni oyunları – Pınar Demircan

 

(İklimhaber.org)

BM’yi örnek aldılar: İzmirli gençlerden iklim değişikliği simülasyonu

“Dünya İklim Simülasyonu İzmir 2017” çalışması Bornova Belediyesi’nin desteğiyle gerçekleştirildi. İklimin korunmasını sağlayacak genç liderlerin yetiştirilmesinin hedeflendiği etkinlikte, bu konunun devletler arasında nasıl müzakere edildiği katılımcılara uygulamalı olarak öğretildi.

İzmirli gençler devletler arasında gerçekleştirilen iklim müzakerelerini Bornova Belediyesi, Bornova Kent Konseyi ve Eğitimde Sistem Düşüncesi Derneği’nin işbirliğiyle gerçekleştirdi. Bornova Belediyesi Kültür Merkezi’nde  “Dünya İklim Simülasyonu İzmir 2017” etkinliğinde bir araya gelen gençler, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın simülasyonunu yaptı. Dünya devletlerinin delegasyonu rolünü üstlenen gençler, iklimin korunması için alınması gereken önlemleri kabul ettirmeye çalıştı.

Amaç farkındalık

İzmir İklim Similasyonu Ekibi Yöneticisi Barış Can Sever, amaçlarının hem iklim için genç liderler yetiştirmeye bir yol açmak hem de iklim değişikliği hakkında farkındalık yaratmak olduğunu söyleyerek, “Bu etkinlikte bir yandan iklim değişikliği hakkında bilimsel bilgileri paylaşırken bir yandan da devletler tarafından bu konunun nasıl müzakere edildiğini, nasıl kararlar alındığını anlattık” dedi. Sever, Bornova Belediyesi, Bornova Kent Konseyi ve Eğitimde Sistem Düşüncesi Derneği’ne verdiği destekler için teşekkür etti.

Daha temiz bir dünya için

Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, gençlerin yaptığı etkinliğin iklim konusunda farkındalık yaratmak adına çok önemli olduğunu belirterek, “Bornova Belediyesi, başlıca hedefleri arasında karbon salımını düşürmek olan Avrupa Enerji Kentleri Ağı’nın etkin bir üyesi. Daha temiz bir dünya için çalışıyoruz, aynı amaç için yapılan etkinliklere destek oluyoruz” dedi.

 

(Medyaege)