Ana Sayfa Blog Sayfa 1313

FDA’dan Pfizer/BioNTech aşısına tam onay

Söz konusu aşı, ABD’de geçen yıl aralık ayında acil kullanım onayı almıştı. Böylelikle Pfizer/BioNTech aşısı dünyada koronavirüse karşı tam onaylanan ilk aşı oldu.

FDA’nın onayı sonrası daha çok insanın aşıya ikna olacağı ve aşı zorunluluğu uygulamalarının da daha kolay devreye gireceği ön görülüyor.

Bir yıl önce acil kullanım onayı almıştı

Prof. Dr. Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci tarafından geliştirilen aşı, ABD’de 11 Aralık 2020’de acil kullanım onayı almıştı.

ABD ilaç firması Pfizer ile Alman ortağı BioNTech, aşının 16 yaş ve üzerine uygulanmak üzere tam onayı için mayıs ayında FDA’ya başvuruda bulundu. FDA’ın Pfizer/BioNTech Covid-19 aşısına tam onay vermesinin ardından ABD’de bazı üniversite ve hastanelerin ve Savunma Bakanlığı’yla bazı eyaletlerin aşıyı zorunlu kılması bekleniyor.

Pfizer/BioNTech aşısı, Türkiye’de de nisan ayından beri, aşılamada yoğun olarak kullanılıyor.

 

Boğaziçililerden yeni rektöre karşı eylem: Tüm kayyımlar gidecek

Boğaziçi Üniversitesi‘nde görevli öğretim üyeleri ve öğrenciler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın rektör olarak atadığı Melih Bulu‘nun görevden alınmasının ardından yerine Prof. Dr. Mehmet Naci İnci’nin rektör olarak atanmasını protesto etti.

Melih Bulu döneminde rektör yardımcısı olarak görev yapan İnci, rektörlük koltuğu boşalınca rektör vekili olarak görev yapmıştı.

İnci, yeni rektör atama sürecinde yapılan güven oylamasında öğretim üyelerinin yaklaşık yüzde 95’inin adaylığını kabul etmemesine rağmen yeni rektör olarak atanmıştı.

‘Yüzde 95 reddediyor’

Pazartesi günü gerçekleşen eylemde Boğaziçili öğretim üyeleri ve öğrenciler “Kayyımlar gidecek, biz kalacağız” sloganlarıyla Kuzey Kampüs’ten Güney Kampüs’e kadar yürüyüş gerçekleştirdi.

Yürüyüş sırasında Boğaziçililer, ellerinde “Yüzde 95 reddediyor”, “Bu kayyımı da kabul etmiyoruz”, “Kayyımı tüm bileşenlerin ortak mücadelesiyle gönderelim” yazılı dövizler taşıdı.

Sivil polis engellemeye çalıştı

Boğaziçi Direnişi hesabından yapılan paylaşımda sivil polislerin yürüyüşü engellemeye çalıştığı ancak eylemin gene de devam ettirildiği belirtildi.

Güney Meydana yapılan yürüyüşün ardından eylem, Boğaziçi Rektörlük binasının önünde gerçekleştirilen forum ile devam etti.

Neden kabul etmiyorlar?

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri yeni rektör Naci İnci’yi neden rektör olarak kabul etmediklerini şu gerekçelerle dile getirmişti:

  1. Naci İnci’nin rektör adaylığı Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından yapılan güven oylamasında yüzde 90’dan fazla karşı oy aldı.
  2. Naci İnci vekâleten rektörlük yaptığı süre boyunca Can Candan ve Feyzi Erçin hocalarımız ile CİTOK Koordinatörü Cemre Baytok’un işine hukuksuz ve keyfî bir şekilde son verdi.
  3. Aynı dönemde Naci İnci, karar alma süreçlerinde kurum içi usul, kural ve hukuki düzenlemeleri yok saydı; bölüm, fakülte, Üniversite Yönetim Kurulu ve Senato gibi kurulların iradelerini çiğnedi. Bu hukuksuz işlemler dolayısıyla yüze yakın hocamız çeşitli davalar açtı, “görevi kötüye kullanma” suçunu da içeren suç duyurularında bulundu.
  4. Naci İnci öğrencilerimizi haksız ve hukuksuz disiplin soruşturmalarıyla baskı altına aldı.

Memur ve memur emeklisi zammı belli oldu

Dört milyon memur ve iki milyondan fazla memur emeklisinin 2022 ve 2023’teki maaş artışlarının belirlendiği 6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri sona erdi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin toplantı sonrası zam oranına ilişkin yaptığı açıklamada, “Sendikalarla uzlaşmak kolay bir iş değil. Büyük bir uzlaşmayla buraya geldik. Genel hususlar konusunda uzlaşmaya vardık” dedi.

Seyyanen zam yok

Memur-Sen ve Türkiye Kamu-Sen ile Bakanlık arasındaki uzlaşmaya göre, memur ve memur emeklisinin maaşına 2022’nin ilk altı ayı yüzde 5, ikinci altı ayı yüzde 7, 2023’ün ilk altı ayı yüzde 8, ikinci altı ayı yüzde 6 ve enflasyon farklarından oluşan zam yapıldı.

Bilgin, Memur-Sen’in 600 TL’lik seyyanen zam talebine ilişkin de “Seyyanen zam yok, onun yerine sendika üyesi olan çalışanlarımızın toplu sözleşme ikramiyesini 135 TL’den 400 liraya çıkardık” dedi.

3600 ek gösterge için kanun göndermesi

3 bin 600 ek gösterge konusunda atılacak adım da merakla beklenen konulardan biriydi. Bakan Bilgin konuyla ilgili olarak, “Sözleşme kapsamında 3 bin 600 ek gösterge meselesi çalışma grubuyla tamamlanacak. Sözleşme kapsamı içinde tamamlanacaktır. Çalışmamızı yaptıktan sonra, kanun çıkarılması gerekiyor” açıklaması yaptı.

Bakan, sözleşmeli çalışanlarla ilgili, “Sözleşmeli çalışanlar için 3+1 ilkesini benimsedik. O konuda yerel yönetimlerin çalışanlarına haksızlığını gidermek için çalışmaların yapıldığını ifade etmek isterim” ifadelerini kullandı.

Sendika Başkanı konuşmadan toplantı bitti

Bakan Bilgin’in konuşmasının sonunda, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın açıklama yapmadan toplantıyı bitirildi. Bilgin, “Ali Bey salon dışında değerlendirme yapacak” dedi.

Sendikaların talepleri neydi?

6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine 2 Ağustos’ta başlanmıştı. Memur-Sen ve Türkiye Kamu-Sen toplu sözleşme masasına, taban aylığa 600 lira seyyanen zam, 2022’de yüzde 21, 2023’te yüzde 17 ve iki yılda yüzde 6 refah payı artışı talebiyle oturmuştu.

Sendikalar ayrıca 600 TL seyyanen zam istemişti. Hükümet ise ilk teklifinde, 2022 için yüzde 5 artı yüzde 6, 2023 içinse yüzde 6+6 ve enflasyon farkı teklifinde bulunmuştu.

Şehir içi Yollarda Bisiklet Yönetmeliği’nin hayata geçmesi için vatandaş denetimine çağrı

Resmi Gazete’de, 03 Kasım 2015 tarihinde, şehir içi yollarda bisikletlerin ulaşım amacıyla kullanılmasını sağlamak, bisiklet yolları, bisiklet istasyonları ve bisiklet park yerlerinin planlanması, tasarlanması, yapılması ve işletilmesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen ‘Şehir İçi Yollarda Bisiklet Yolları, Bisiklet İstasyonları ve Bisiklet Park Yerleri Tasarımına ve Yapımına Dair Yönetmelik’ yayımlandı.

Yönetmelik bisiklet yollarının genel esaslarını, yapımını ve tasarımını düzenlediği gibi esas olarak şehirlerde bisiklet yolu yapılmasını belediyeler için bir zorunluluk haline getiriyor.

Yönetmeliğin bisiklet yolunun renginden, yaya kaldırımına olan uzaklığına kadar birçok noktayı düzenlediğini kaydeden Ekoloji Kolektifi, öncelikli olarak yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren şehirlerde topografik olarak uygun yerlerde ve ulaşıma bağlanacak şekilde bisiklet yolu yapım çalışmalarına tüm belediye ve büyükşehir belediyelerinin başlaması gerektiğine dikkat çekti.

Kolektiften yapılan açıklamada, hâlihazırda bisiklet yolu olan şehirler için ise varolan bisiklet yolunun beş yıl içinde bu yönetmeliğe uygun hale getirilmesi gerektiği kaydedildi.

Bilgi Edinme Başvurusu örneği 

Her gün yeni bir sel, kuraklık gibi afetlerle karşılaşırken iklim değişikliğinin sebeplerinden birinin de ulaşım araçları olduğunu unutmamak gerektiğine dikkat çekilen açıklamada, yönetmeliğin gereğinin yerine getirilip getirilmediğini denetlemek üzere vatandaşlar göreve çağrıldı. Vatandaşların Bilgi Edinme Başvurusu yoluyla kent hakkına sahip çıkacağını kaydedilen ve Standart bilgi edinme başvurusunun da yer aldığı açıklamada şu sorular soruldu:

  • Şehir İçi Yollarda Bisiklet Yolları, Bisiklet İstasyonları Ve Bisiklet Park Yerleri Tasarımına Ve Yapımına Dair Yönetmeliği’ni uygulamak için eylem planı yapıldı mı?
  • Bu yönetmeliğe göre şehir içinde, nerelerde bisiklet yolları yapmayı planlandı?
  • Bisiklet yollarının yapımı için önümüzdeki 5 yıl için ne kadar bütçe ayrıldı?
  • Bu bütçe ile kaç km yol yapmayı düşünüldü?
  • Bu yolların yapılması sayesinde hava kalitesi açısından kaç birim bir emisyon iyileştirmesi öngörüldü?

 

Kazdağlarında iki ayrı noktada orman yangını

Balıkesir’in Erdemli ilçesinde Kazdağı Milli Parkı’nda orman yangını çıktı. Dağlık bölgedeki yangına havadan üç uçak ve dokuz helikopterle müdahale ediliyor.

Kazdağı Milli Parkı’nda Kavurmacılar Mahallesi’nin üst kısmındaki Dereağzı mevkisinde sabah saatlerinde çıkan yangının dumanlarını fark eden mahalleli, itfaiyeye haber verdi. Bunun üzerine bölgeye Edremit ve Balıkesir Orman İşletme müdürlüklerinden çok sayıda arozöz, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi itfaiye araçları ve su tankerleri ile üç uçak ve dokuz yangın söndürme helikopteri yönlendirildi.

Karadan ulaşımın olmadığı bölgeye dozerlerle yol açma çalışması başlatıldı.

Bölgede yaşayan Mehmet Kılıç, “Yangının çıktığı bölge, insanın bile zor girebileceği bir yer. 2 tarafı vadi. Sağı, solu taş. Ayağın kaydığında direk dereye düşersin. Tam dere yatağını olduğu yer” dedi.

Küresel ısınmaya bağlı iklim krizi nedeniyle halen mevsim ortalamalarının üzerinde sıcaklıklarla boğuşan Türkiye‘de ormanlık alanlardaki aşırı kuruma nedeniyle yangın çıkma riski her zamankinden daha çok.

Yangına havadan müdahale sürüyor.

OGM’den açıklama

Orman Genel Müdürlüğü‘nden yapılan açıklamada da, “4 Uçak, 29 Helikopter bölgede görev yapıyor. Yangını kontrol almak için ekiplerimiz havadan ve karadan müdahalelerini sürdürüyor. Son ateş sönene kadar görevdeyiz” denildi.

 

‘İzmir’de üç mutasyonu da taşımayan alt Covid-19 türleri saptandı’

İzmir Tabip Odası ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlığı Derneği ortak bir açıklama yaparak İzmir’de korona virüsünün alfa, beta, gamma ve delta varyantlarındaki başlıca üç mutasyonun dışında alt türler saptandığını duyurdu.

Ortak açıklamada, yeni varyantların saptanması ve özelliklerinin araştırılabilmesi için nükleik asit dizi analizlerinin yaygınlaştırılması ve sonuçlarının açıkça paylaşılması gerektiği vurgulandı.

Varyant virüslerin toplum sağlığı ve salgının seyri üzerine etkilerine dayanılarak gruplandırıldığı belirtilen açıklamada şu bilgilere yer verildi:

“Endişe verici varyantlar olarak şu anda alfa, beta, gamma ve delta varyantları tanımlanmaktadır. Ayrıca, gözlem altında tutulması gereken ve araştırma altında olan gruplarda çok sayıda varyant bulunmaktadır.

Sağlık Bakanı, Türkiye’de Delta varyantının baskın olduğunu bildirmiştir. Ancak İzmir’de, alfa, beta, gamma ve delta varyantlarındaki başlıca üç mutasyonu hedefleyen PCR kitleri ile yapılan analizlerde, üç mutasyonu da taşımayan suşlar saptanmaktadır. Ayrıca, bu mutasyonları farklı kombinasyonlarla taşıyan suşlar da bulunmaktadır. Bu suşların özelliklerinin anlaşılabilmesi için genom analizi (nükleik asit dizi analizi) yapılması gereklidir. Bu örneklerin bir kısmı Türkiye Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ne (HSGM) ileri inceleme için yollanmakta, ancak sonuçları hakkında hekimlere ve topluma bir açıklama yapılmamaktadır. İller/bölgeler incelendiğinde enfeksiyon ve aşılama oranlarındaki farklara ek olarak varyantlarda da farklar oluşabileceği beklenmektedir.”

Varyant PCR testleri ile varyantların araştırılmasının yeterli olmadığı kaydedilen açıklamada, “Dizi analizi yapılacak örneklerin seçim kriterleri toplumdaki enfeksiyon ve hastalık özelliklerine göre belirlenmelidir. Bunlar yapılmadığı sürece mevcut varyantların ve yeni gelişecek olanların gözden kaçabileceği unutulmamalıdır” denildi.

Bakanlığa çağrı

İzmir Tabip Odası ve KLİMUD, mikrobiyolojik olarak yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

  • Yeni veya ek riskler getiren mutasyonları taşıyan varyantların erken saptanabilmesi için nükleik asit dizi analizi çalışmaları hızlanmalı, kapsayıcılığının arttırılmalı,  yaygınlaştırılmalı,  ve örnek toplama kriterlerinin belirlenmeli.
  • Aşıya ya da hastalığı geçirmiş olmalarına rağmen tekrar Covid-19 olanlar, farklı klinik gidiş gösteren veya uzamış ya da farklı bulaşma özellikleri olan vakalar/ vaka kümeleri, varyantın/varyantların risk oluşturduğu veya yeni bir varyantın bulunduğu ülkelerden gelenler gibi durumlar belirlenip örnekler toplanmalı.
  • HSGM tarafından yapılan dizi analizlerinin sonuçları düzenli olarak bir rapor halinde sağlık çalışanları ve toplumla paylaşılmalı.
  • Daha hızlı ve sağlıklı sonuçlar elde edilebilmesi için suşlar yerel laboratuvarlarda da değerlendirilebilmeli, dizi analizleri yaygınlaştırılmalı, bilgi, birikim ve alt yapı olanağı bulunan merkezler, üniversiteler desteklenmeli.
  • Farklı suşların bulaşıcılık, bağışıklıktan kaçma, enfeksiyonunun klinik seyri gibi özellikleri incelenmeli.
  • Muhtemel yeni varyantlar mevcut ise, bu çok hızlı şekilde paylaşılmalı ve bu bilgiden hareketle, bu varyantların özellikleri tespiti edilmeli.

Orman yangınları Marmaris semenderinin yaşam alanlarını yok etti

Marmaris ve çevresinde yaşanan orman yangınları çok sayıda tür ve bölgede yaşayanlarla birlikte nesli tehlike altındaki Marmaris semenderinin (Lyciasalamandra flavimembris) de yaşam alanlarını yok etti.

Akdeniz Koruma Derneği’nin Ege Üniversitesi ile gerçekleştirip 2020 yılında yayımladığı türün iklim değişikliğinin artan etkileri temel alınarak yapılan modellemeye göre, Marmaris semenderinin yaşam alanının 2050’de yüzde 9 ve 2070’de yüzde 62 oranında daralabileceği tespit edilmişti.

Yaşam alanlarının dörtte biri yok oldu

Ancak geçtiğimiz günlerde gerçekleşen ve Muğla’da 65 bin hektar ormanın yanmasına neden olan yangınlarla türün yaşam alanlarının yaklaşık olarak yüzde 25’i yok oldu.

Dünya’daki yedi Likya semenderi türünden biri olan Marmaris semenderi, bu felaketten tek etkilenen semender türü de olmadı. Muğla, Antalya ve Yunanistan’ın bazı adalarında yaşayan ve endemik olan Likya semenderlerinin tümü için Türkiye ve Yunanistan’da gerçekleşen yangınlar, bu türler için yok olma riskinin artmasına neden oldu.

Nesli tehlikede

Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) belirlediği türlerin Kırmızı Listesi’ne göre farklı kategorilerle nesli tehlike altında olan Likya semenderleri, Akdeniz ekosisteminin parçası.

Bu türlerin tüm dünyada dar bir alanda yaşamasının nedeni; maki ve doğal çam ormanlarının sahip olduğu nemli, kalkerli toprak yapısı. Yaz aylarını toprağın altında ve yaz uykusunda geçiren semenderler, aktif dönemini yağışların arttığı kış aylarında toprak yüzeyinde geçiriyor.

Marmaris semenderi önümüzdeki kasım ayında tamamen değişmiş bir tabiata uyanacak. Bu nedenle yangından hemen sonra bu alanlarda toprağın sürülmesi, semenderler için de tehlikenin şiddetini arttırma potansiyelini taşıyor.

Korunması için çaba gösteriliyor

Akdeniz Koruma Derneği’nden Biyolog Dilara Arslan “2018 yılından bu yana Marmaris ve çevresinde Marmaris semenderinin yaşam alanlarının, türün popülasyon durumunun ve türe yönelik tehditlerin belirlenmesi için çalışıyoruz. Orman yangınları, orman alanlarına çöp bırakma ve yapılaşma Marmaris semenderinin neslinin devamına yönelik tehditlerin başında yer alıyor” dedi.

Bu tehditlere karşı Marmaris semenderinin yerinde korunması için Marmaris Milli Park Müdürlüğü, Marmaris Belediyesi başta olmak üzere çok sayıda kurum ve gönüllü ile çalıştıklarını beliren Arslan, “Tüm bu çabalara, Marmaris semenderi için tehdit olduğunu tespit ettiğimiz orman yangınlarının söndürülmesi çalışmalarına katılmak da eklendi” ifadelerini kıllandı.

Orman kendi haline bırakılmalı

Semenderlerin bu yangının etkilerini en az zararla atlatması için ormanın doğal döngüsü dahilinde kendini yenilemesi gerektiğini belirten Arslan, “Orman yangınlarının gerçekleştiği alanlardaki toprağın besin içeren tabakası, semenderler için bu kışı geçirebilecekleri nemli örtüyü sağlarken bir yandan da orman ve maki habitatlarını temsil eden bitki türlerinin tohumlarının çimlenmesini sağlayacaktır” dedi.

Arslan açıklamasında “Bu alanlarda oluşma ihtimali bulunan orman açıklıklarının, ağaç türlerini barındırmasa bile ormanın diğer canlılarına ev sahipliği yapacağı da unutulmamalıdır. Yangın sonrasında yapılması gereken çok fazla çalışma bulunmakla birlikte ekosistemin bütüncül olarak izlenmesi ve bilimsel veriler ışığında gerekli müdahalelerin yapılması önem taşımaktadır. Bu nedenle, Marmaris ve yakın çevresindeki yanan ormanların rehabilitasyon planlamalarına katkı sunmak amacıyla Marmaris semenderinin yangınlardan nasıl etkilendiğini tespit etme çalışmalarımıza başladık” görüşüne yer verdi.

’50 yılda beklediğimiz tehlike iki haftada yaşandı’

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerim Çiçek ise “Marmaris semenderi için iklim değişikliğinin etkisi ile karbon emisyonundaki artışa bağlı olarak önümüzdeki 50 yıl içinde gerçekleşmesini beklediğimiz tehlike iki haftada yaşandı. Bundan sonraki süreçte iklim değişikliğine karşı hazırlıklı olmak gerektiği gibi yanan alanların rehabilitasyonu konusunda da bu alanlarda yaşayan tüm türleri kapsayan detaylı planlamalar yapılması gerekiyor” dedi.

Çiçek, “Bu alanlarda gerçekleştirilecek her türlü koruma ve rehabilitasyon çalışması, Likya semenderleri ve yaşamı doğal orman ve maki varlığına bağlı olan türlerin popülasyonlarının sürdürülebilirliği için can suyu niteliğindedir” ifadelerini kullandı.

Belçika’da hayvan öldürenlere 10 yıla kadar hapis ve 1.6 milyon Euro para cezası

Belçika’da nüfusun büyük çoğunluğunun yaşadığı Flaman kesiminde hayvanları öldüren ya da istismar ve kötü muamelede bulunanlar 10 yıla kadar hapis ve 1,6 milyon Euro’ya kadar para cezasına çarptırılacak.

Suçun tekrarı halinde iki katı ceza

Yasa ile polise, hayvan istismarcılarını derhal tutuklama yetkisi de verilecek.

Hayvanlara yönelik suçun beş yıl içinde tekrarı durumunda cezalar iki katına çıkarılacak. Suçlular, 10 yıla kadar hapis ve 1,6 milyon Euro’ya kadar para cezasına çarptırılacak.

Yasa kapsamında mezbahalarda ve çiftliklerde denetimler artırılacak. Mahkemelere hayvanlara kötü davranan işletmeleri tamamen kapatma yetkisi verilecek.

Flaman hükümeti, köpeklere elektrik şoku veren tasmaların da 1 Ocak 2027’den itibaren tamamen yasaklanmasını kararlaştırdı.

Hayvanlara karşı suç işleyenlere verilen para cezalarından elde edilecek gelir, hayvanlarla ilgili bilinçlendirme kampanyalarına ve bilimsel araştırmalara hizmet eden Hayvan Refahı Fonu’na aktarılacak. El konulan hayvanların uygun şekilde barındırılması ve hayvan refahının artırılmasında da, cezalardan gelecek paralar kullanılacak.

Belçika’daki hayvan hakları örgütleri, yeni düzenlemeden memnun olduklarını açıkladı.

 

Kabil Havalimanında silahlı çatışma: En az bir ölü, üç yaralı

Taliban‘ın yönetimi ele geçirdiği Afganistan’dan tahliyeler sürerken, bu sabah Kabil Hamid Karzai Havalimanı‘nda bir çatışma çıktığı açıklandı.

Alman ordusunun duyurduğuna göre, sabah havalimanının kuzey kapısında kimliği bilinmeyen silahlı kişiler ile Batılı güvenlik güçleri ve Afgan korumalar arasında çatışma çıktı. Çatışmada bir Afgan koruma öldü, üç kişi yaralandı. Alman ordusu, ölen Afgan’ın havalimanının dışında alanı korumak için konuşlu Taliban militanlarından biri olup olmadığı konusunda ayrıntı vermedi. Çatışmaya, ABD ve Alman güçlerinin de dahil olduğu belirtildi.

Hamid Karzai Havalimanı’nda cumartesi günü  yaşanan izdihamda da yedi Afgan yaşamını yitirmişti, hayatını kaybedenler 15’e ulaşmıştı.

CNN: Yalnızca ABD ve NATO ülkelerinin vatandaşları ile Yeşil Kart sahipleri tahliye edilecek

Taliban’ın Kabil’de yönetimi ele geçirdiği 15 Ağustos’tan bu yana havalimanındaki  tahliye kaosu sürüyor. ABD, 24 saat içinde 33 ABD Hava Kuvvetleri uçağının Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’na doğru yola çıkacağını duyurdu. Her bir uçağın Kabil’den 400 kişiyi tahliye edebilecek kapasitesi olduğu belirtildi.

CNN’e konuşan bir kaynak ise ABD’nin Kabil Havalimanı tahliye politikasında değişikliğe gittiğini söyledi. Kaynak, ABD’nin Kabil Havalimanı’na alınacaklarla ilgili politikasında değişikliğe gittiğini söyleyerek pazartesi gününden itibaren yalnızca ABD vatandaşları, yeşil kart sahipleri ve NATO ülkeleri vatandaşlarının havalimanına girebileceğini söyledi.

Geçmişte ABD ve NATO misyonları için çalışmış Afganların başvurduğu ABD Özel Göçmen Vizesi programına başvuranların ise havalimanına alınmayacağı belirtildi. Kabil Havalimanı üzerinde Taliban’ın kontrolü ele geçirmesiyle Afganistan’dan ayrılmayı bekleyen 20 bin kişi olduğu biliniyor.

Penşir Vadisi’ne kuşatma

Öte yandan, Penşir Vadisi’nde Taliban’a karşı direniş hareketi başlattığını açıklayan, Afgan lider Ahmet Şah Mesud’un oğlu Ahmet Mesut’un güçlerine karşı, bugün yüzlerce militan bölgeye doğru yola çıktı.

Mesud, Taliban’ın diyalog kurmayı reddetmesi halinde ‘savaşın kaçınılmaz olduğunu’, ‘Taliban’ın da katılacağı bir hükümetle ise sorunu olmadığını’ söylemiş; Taliban da sorunu diyalogla çözmek istediğini açıklamıştı. ancak örgüt, militanların bölgeye doğru yola çıktığını açıkladı ve Twitter hesabından bir video paylaştı.

Taliban ayrıca, kuzeydeki Bağlan vilayetinde geçen hafta yerel milis gruplarının kontrolü ele geçirdiği üç bölgeyi de yeniden kontrol altına aldıklarını duyurdu. Buna göre, Pençşir yakınlarındaki Bano, Deh Saleh ve Pul el-Hesar bölgeleri yerel direniş gruplarından geri alındı.

‘Çekilme için ek süre yok’

Batılı güçlerin ülkeden çekilmesi de sürüyor. ABD Başkanı Joe Biden tahliyelerin daha önceden çekilme tarihi olarak belirlenen 31 Ağustos’tan ileri bir tarihe sarkabileceğinin sinyalini verirken, Taliban Batılı güçlere ülkedeki askerlerini çekmeleri için ek süre vermeyeceğini açıkladı.

Taliban Sözcüsü Suheyl Şahin, ABD’nin daha önce ilan ettiği son çekilme tarihi olan 31 Ağustos’un kendileri için “kırmızı çizgi” olduğunu söyledi. Şahin, çekilme süresinin uzatılmasının Afganistan’ın işgalinin de uzaması anlamına geleceğini belirtti.

ABD dün, tahliyeleri hızlandırmak için sivil uçakları da devreye sokmuştu.

 

Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü kitabı Yeni İnsan’dan çıktı

Ülkemizde ve dünyada yayılım gösteren vegan hareketinin en ateşli savunucularından Zülâl Kalkandelen‘in kaleme aldığı Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü kitabı Yeni İnsan Yayınevi‘nden çıktı.

Zülâl Kalkandelen, gazeteci kimliğiyle aktif olarak hayvan özgürlüğü mücadelesinde rol oynuyor. Türkiye’de yaşanan hayvan hakları alanındaki gelişmeler, adaletsizlikler ve uygulamalar Kalkandelen’in yakın takibiyle satırlara dökülüyor.

Yazar, bilfiil içerisinde bulunduğu hayvan hakları eylemlerini, yorumlarını da katarak okurla buluşturuyor. Bu anlamda Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü yıllar süren gözlemlerin bir sonucu.

Dünyadan örnekler yer alıyor

Yalnızca Türkiye’deki değil, dünyadaki mücadele örnekleri de kitapta yer alıyor. Ünlü müzisyen Keiji Haino ve ABD’li hayvan hakları aktivisti Dr. Jerry Vlasak’ın da aralarında bulunduğu seçkin isimlerle söyleşiler kitabı zenginleştiren unsurlardan.

Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü, Türkiye’de hayvan özgürlüğü mücadelesi verenlerin dünyadaki mücadele örneklerinden haberdar olmalarına imkân sağlıyor.

Vegan felsefe

Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü’nde, veganizmin bir beslenme çeşidi olmadığının üzerinde sıkça duruluyor. Yazara göre veganlığın son zamanlarda artış göstermesi, vegan ürünleri kapitalizmin nesnesi hâline getiriyor. Hâlbuki veganizmin gerçek anlamı, ilerici ve devrimci ve felsefeye dayanıyor.

Bu kitap, sıkça gündeme gelen tartışmalara farklı bir pencereden bakma olanağı sağlıyor. Feminizm, Marksizm, adalet, özgürlük, yapay zekâ, türcülük, felsefe… İnsanlığın hayattaki konumunu tartışmaya açan, gündelik yaşamdaki davranışları sorgulayan ve okurları düşünmedikleri üzerine düşünmeye davet eden bir veganlık rehberi.

Veganlık ve çevre ilişkisi

Hayvancılığın iklim krizine olan etkileri sır değil. Daha yaşanılabilir bir gelecek için veganlığa geçişin önemi Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü’nde ayrı bir başlık altında inceleniyor.

Yeryüzü yalnızca insanlardan oluşmuyor. Bütün bir ekolojiyi korumanın ve güvence altına almanın etik, makul ve etkili yollarını ısrarla vurguluyor Zülâl Kalkandelen.

Zülâl Kalkandelen kimdir?

Ankara’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamladı. Ankara Üniversitesi (AÜ) İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdi. A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi dalında yüksek lisans derecesini aldı. 1992-1996 yılları arasında Kültür Bakanlığı’nda görev yaptı. 1997-2000 yılları arasında NTV haber kanalında program koordinatörü olarak çalıştı; başta müzik, sinema ve kitap ile ilgili olmak üzere birçok programın yapımcılığını üstlendi.

CNBC-e kanalında program bölümünün yapım sorumlusu olarak görev aldı. 2001’de New York’a yerleşerek Cumhuriyet Gazetesi’nde New York yazıları ve Dış Haberler sayfası için haber yazmaya başladı. 2004 yılında Cumhuriyetçi Parti ve Demokratik Parti Kongrelerini, 2012 yılında Demokratik Parti Kongresi’ni Cumhuriyet gazetesi adına izledi.

Beş yıl boyunca New York’ta Roll, Aktüel, Tempo gibi dergiler için dünyaca ünlü sanatçılarla röportajlar yaptı. Türkiye’ye döndükten sonra 2013 yılına kadar Cumhuriyet Gazetesi Kültür sayfasında müzik yazıları ve röportajlar kaleme aldı; Cumhuriyet Pazar Dergi’deki “Dünyalı Yazılar” adlı köşesinde Amerika, medya ve siyaset odaklı yazılar yazdı.

Jeffrey M. Masson’un “Tabağındaki Yüz” adlı eseri dahil olmak üzere birçok kitap ile yayının editörlük ve çevirmenliğini üstlendi. Dinamo FM ve Açık Radyo’da “Vegan Logic” adlı radyo programını hazırlayıp sundu. Eylül 2018’de Cumhuriyet gazetesine döndü; “Direnç ve Umut” adlı köşesinde yazmayı sürdürüyor.

Aylık olarak yayınlanan Mikrop dergisindeki Anti-Türcü adlı köşesinde hayvan özgürlüğüne odaklanan yazılar yazdı. 2017‘den bu yana kurucularından arasında yer aldığı Bağımsız Hayvan Hakları Topluluğu ile hayvan özgürlüğü aktivizmine yönelik çalışmalarını sürdürüyor. 2018’de Şiddetsiz Toplum Derneği’nin verdiği Şiddetsiz Yaşam Ödülü’ne değer görüldü.