ManşetTürkiye

Gezi davasında verilen cezalar onandı

0

Gezi davasına ilişkin “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan İstanbul 13. Ağır Ceza mahkemesi tarafından Osman Kavala için ağırlaştırılmış müebbet hapis ve diğer yedi sanık için ‘suça yardım’dan 18’er yıl hapis cezasına ilişkin karar İstanbul Bölge Adliye mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından onandı.

İş insanı Osman Kavala, eski CIA danışmanı Henri Barkey ve Can Dündar‘ın da aralarında bulunduğu dokuzu firari 17 sanığın “15 Temmuz darbe girişimi” ile “Gezi Parkı olayları“na ilişkin iddialar kapsamında yargılandığı dava geçen Nisan ayında karara bağlanmıştı.

Sabah‘tan Arzu Kaya‘nın aktardığına göre; karar İstanbul Bölge Adliye mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından onandı.

İstinafın bozma kararı üzerine İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi‘nce ikinci kez yapılan yargılamayla ilgili mahkeme heyeti, Osman Kavala’ya “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermişti.

Ayşe Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi ise “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve kararla beraber tutuklanmalarına hükmedildi.

Henri Jack Barkey, Can Dündar, Memet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi‘nin ise dosyaları ayrıldı.

Ne olmuştu?

25 Nisan’da Osman Kavala‘ya “hükümeti kaldırmaya teşebbüs” suçundan  ağırlaştırılmış müebbet; Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi‘ye 18’er yıl hapis cezası verilmişti. Kavala casusluk suçlamasından beraat etmişti.

Can Atalay hapishaneye götürülürken “Bizi Silivri’ye götürecekler. Şunu bilin, zulme karşı direneceğiz, zulme boyun eğmeyeceğiz. Hukuka aykırı hiçbir işi kabul etmeyeceğiz” demişti.

Salonda mahkeme heyetine karşı “Çeteciler, yargılanacaksınız” ifadeleri ve yuh sesleri yükselmiş; “Kahrolsun istibdat yaşasın özgürlük”, “Her yer Taksim her yer direniş” denilmişti.

Kavala, 2017’de tutuklanmıştı

Gezi olaylarına ilişkin açılan soruşturma üzerine 18 Ekim 2017 tarihinde Gaziantep’ten uçakla dönerken gözaltına alınan iş insanı Osman Kavala, 1 Kasım tarihinde “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs, hükümeti ortadan kaldırma” suçlamasıyla tutuklanmıştı. Kavala “Gezi olaylarının yöneticisi ve finansörü” olmak ile itham ediliyordu.

Savcılık iddianameyi tutukluluk kararından yaklaşık 1,5 yıl sonra 19 Şubat 2019 günü açıkladı. 4 Mart’ta da mahkeme tarafından kabul edildi. Bu süre zarfında Kavala, hakkında herhangi bir suçlama olmadan, hakim karşısına çıkartılmadan Silivri Cezaevi’nde tutuldu. Hazırlanan iddianamede 16 kişi hakkında “protestoları örgütlemek” suçlamasıyla müebbet hapis cezası isteniyordu.

Gezi Davası‘nın altıncı duruşmasında hakim tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Ancak Osman Kavala hakkında önce 15 Temmuz soruşturması kapsamında daha sonra da “casusluk” suçlamasıyla tutuklama kararı verildi.

Gezi Parkı’nın mülkiyeti İBB’den alındı

Öte yandan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) mülkiyetindeki Taksim Gezi Parkı, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi.

Müdürlük, Gezi Parkı’nın mülkiyetinin Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na geçtiğini açıklamıştı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da bir mülkiyet davası açacaklarını belirtmişti.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi de Gezi Parkı’nın mülkiyetinin “Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri” adlı vakfa geçirilmesinin iptali istemiyle dava açmıştı.

Anayasa Mahkemesi (AYM) Gezi Direnişi’nde polisin attığı gaz fişeği nedeniyle sağ gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın bireysel başvurusunu karara bağlayarak, eziyet yasağının ihlal edildiğine hükmetmiş, Sarıkaya’ya tazminat ödenmesine karar vermişti.

Mahkeme, ayrıca sekiz yıldır yargılanmayan polislerin yeniden soruşturulmasına karar vermişti.

Sekiz yıl önce bugün neler oldu?

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Taksim Meydanı’ndaki Gezi Parkı’na Topçu Kışlası inşa edileceğini açıklamıştı.

Parkı korumak için örgütlenen sivil toplum 27 Mayıs’ı 28 Mayıs’a bağlayan gece iş makinelerinin Gezi Parkı’na girdiğini görünce sosyal medyadan çağrı yaptı. Kısa sürede çok sayıda insan parkın çevresinde toplandı. Polis parkın çevresinde bariyer kurdu ve halka biber gazıyla çok sert müdahale etti.

Sosyal medyadan yapılan Gezi Parkı’nda toplanma çağrıları kesilmedi. 28 Mayıs akşamında park çevresinde daha büyük bir kalabalık vardı.
Parkta süren çalışmalar durduruldu.

Eylemciler parkı korumak için nöbet tutmaya başladı. 31 Mayıs sabahı polisin parka girerek, çadır kuran eylemcileri fiziksel müdahaleyle dağıtması, eylemlerin daha da büyümesinin sebeplerinden biri oldu.

Gezi Parkı’nda toplanan eylemcilerin çadırları, belediye çalışanları tarafından geceyarısı ateşe verildi. Polisin kullandığı gücün “orantısız” olduğu eleştirileri yapıldı.

Eylemcilerin çadırları polisler tarafından yakıldı. Çadırların yakılma görüntüleri sosyal medyada yayınlanınca büyük bir infiale yol açtı. Yapılan eylem çağrıları sonunda gün boyunca Gezi Parkı ile Taksim Meydanı’nda toplanan binlerce kişi ile polis arasında sert çatışmalar yaşandı.

Gün içerisinde Taksim’de eylemler devam ederken, İstanbul Altıncı İdare Mahkemesi, Topçu Kışlası’nın yapımına onay veren kararı iptal etti.
Dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın da bir basın toplantısı düzenledi. Mutlu, bir doğa katliamının söz konusu olmadığını ve olaylarda istismar çabası olduğunu söyledi.

Gün boyu devam eden müdahalede yoğun biber gazı kullanımı ve TOMA’dan sıkılan basınçlı su ne­deniyle üç kişi gözünü kaybetti; onlarca kişi yaralandı.

31 Mayıs’taki müdahale eylemleri daha da büyüttü. Gezi Parkı eylemleri İstanbul dışına taştı ve 79 kente yayıldı.

1 Haziran eylemlerin kronolojisinde kritik bir tarih oldu.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.