Hafta SonuKitapKöşe YazılarıManşetYazarlar

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Çocuklar doğanın sözcüsü olunca..

0

“Çocuğum ben! Gözleri, elleri, sesi, yüreği ve hakları olan bir çocuğum.”

Alain Serres‘ın yazdığı “Çocuk Olmaya Hakkım Var” kitabı bu cümlelerle başlıyor. Fakat ben bu yazıda size bu kitabı tanıtmayacağım. Serres’ın çocuk hakları üzerine yazdığı bir diğer kitabı, “Gezegenimi Kurtarmaya Hakkım Var” kitabını sizlerle paylaşacağım.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen ve Türkiye de dahil olmak üzere 196 ülkece imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi, en fazla ülkenin onayladığı insan hakları belgesidir.

Ne var ki; dünyada o kadar çocuk haklarını deneyimlemekten uzak ki! Hatta yoksullukla, açlıkla, şiddetle boğuşan pek çok çocuk, hakları olduğunun bile bilincinde değil! Bu üzücü tablo karşısında Serres, çocuk haklarının kayıtsız şartsız ve tam bir eşitlik içinde gerçekleştirilmesini kendine dert etmiş olacak ki; her iki kitabında da çocuklar özelinde hak bilinci veya başka bir adla, hak sahibi olma bilinci meselesi üzerine kafa yormuş. Hatta “Gezegenimi Kurtarmaya Hakkım Var” kitabında çocuk hakları ile doğa hakkını birleştirmiş.

Sağlıklı bir ekosistem, çocuk haklarının da bir parçası

Alain Serres’ın emeğine, yüreğine sağlık! Ortaya harika bir kitap çıkmış.  Çizer Aurélia Fronty de bu güzelim kitabın güzelliğine, gezegenimiz kadar  büyük ve rengarenk çizimleriyle güzellik katmış. Korkut Erdur ise bu kitabı Fransızca aslından çevirerek Yapı Kredi Yayınları’nın basımıyla Türkçeye kazandırmış.

Ne yazık ki ne hepimizin içinde yaşadığı doğanın hakları, ne de çocukların hakları dünyamızda pek ciddiye alınıyor. Çocukların da, doğanın da hakları durmadan ihlal ediliyor. Oysa sağlıklı bir ekosistemde yaşamak sadece bütün canlıların hakkı değil; aynı zamanda çocuk haklarının da bir parçası. Çocukların ve tüm canlıların en temel hakkı olan yaşam hakkı, temiz havayı solumadan, temiz suyu içmeden, sağlıklı gıdaları tüketmeden, kısacası sağlıklı bir gezegende yaşamadan mümkün olamaz ki!  Savaşların olduğu, bombaların patladığı bir dünyada en çok zararı nehirler, sular gibi doğal varlıklar ve çocuklar görüyor. Zararlı atıkların karıştığı bir nehir, hem içindeki balıklara, ne de suyunu içen çocuklara bir tehdit.

Doğanın hakları ile çocukların hakları arasındaki kopmaz bağı görmek için çok uzaklara bakmaya da gerek yok. Örneğin; oturduğum mahalledeki fabrikaların havaya saldığı gazlar havayı kirleterek hem çocukları, hem doğanın kendisini hasta ediyor. Zaten doğa, o müthiş döngüsüyle kamaştırmıyor mu gözlerimizi?

Kitabımızda bahsedildiği gibi, doğanın döngüsü öyle dev bir çember ki; en küçüğünden en büyüğüne, en zekisinden en az zekisine her tür yaşamak için bir diğerine muhtaç… Bu çemberi fark etmek için biz büyüklerin belki iş, güç, kafamız fazla dolu! Çok karmaşık hayatlar sürüyoruz. Sadeleşemediğimizden önümüzdeki yalın gerçeği göremiyoruz. Oysa çocukların zihinleri biz büyüklere kıyasla daha sade, daha berrak, görmeye, merak etmeye ve öğrenmeye daha açık. O yüzden kitabımızda çocukların yalnızca gezegeni kurtarma haklarından değil, bunun için hemen şimdi harekete geçebileceklerinden söz ediliyor. Hatta izlenimim o ki; çocukların gezegenimizi kurtarmak konusunda yetişkinlere örnek olabileceği de düşünülüyor.

Dünyayı empati ve sevgi kurtaracak

Şüphesiz; çocuklar da insandır; çocuk hakları insan haklarıdır. Bu anlamda, çocuklar, “çocuk işte!” deyip geçiştirilmemeli. Çocukların da varlıklarıyla, haklarıyla birer biricik özne olduklarının farkına varılmalı. Çocuklar, ne eylemsellik, ne de bilinçlenme anlamında gezegenimizin sorunlarının dışarısında bırakılmamalı. Zaten kitabımızı en değerli kılan şeylerden biri bu ve benzeri noktalara parmak basması; hatta bu noktaların kitabın iskeletini oluşturması.. Bu cesaretinden dolayı yazarımızı tebrik ediyorum.

Yazarımız ikinci bir tebriği, gezegenimizin içinde bulunduğu durumu, doğanın çiğnenen haklarını, yok sayılan varlığını çocuklar ile paylaşırken, soyut ve genellemeler bağlamında ilerleyen bir anlatımdan ziyade, plastik şişeler ile dolan denizler, onları yutan balinalar gibi somut örnekler üzerinden ilerleyen bir anlatıma baş vurması hak ediyor. Son tebrik bu mu? Tabii ki hayır! Balinalar; kutup ayıları gibi hayvanların sorunlarına değinirken, insan-merkezciliği, türcülüğü reddediyor. Çocuklar hayvanlarla da, ağaçlarla da empati kuruyor.

Kitabımızın şiirsel dili bu empatinin zenginleştirirken, kitabın sonunda okurun aklında şu cümle kalıyor: Dünyayı empati, sevgi ve “Haydi Şimdi” diyebilmek kurtaracak!

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.