İklim Krizi

İklim Değişikliği ve Göçler 2 – Belkıs Gökbulut

0
2005’te Amerika’nın körfez kıyılarını vuran Katrina Kasırgası 1 milyon insanın hızlı bir şekilde yer değiştirmesine neden oldu

İklim değişikliği biliminin kendisi zaten kompleks bir olgu iken, onun farklı kaynaklara sahip farklı toplumlara etkileri ve bu toplumların dış etkenlere adaptasyon süreçlerinden bahsetmek bizi daha komplike bir yola sürüklüyor. Mesela, 2005’te Amerika’nın körfez kıyılarını vuran Katrina Kasırgası 1 milyon insanın hızlı bir şekilde yer değiştirmesine neden oldu. Değişen yağış biçimi ve hidrolojik döngülerin daha yoğun bir hale gelmesinin  kasırgalar, seller, fırtınalar gibi aşırı hava olaylarının şiddeti ve sıklığının artmasına neden olacağı düşünülmekte.

2005’te Amerika’nın körfez kıyılarını vuran Katrina Kasırgası 1 milyon insanın hızlı bir şekilde yer değiştirmesine neden oldu

Oxford Üniversitesi’nden Profesör Norman Myers uzun vadede küresel ısınma bu şekilde devam edecek olurda 2050 yılında yaklaşık 250 milyon insanın bulundukları bölgeleri terk etmek zorunda kalacaklarını açıkladı. Profesor Myer’ın tahmini Lord Stern’ün İklim Değişikliğinin Dünya Ekonomisi üzerine etkileri konusunda hazırladığı rapora kadar uluslararası alanda kabul gördü. Dünya’da 250 milyon göç olması her 45 kişiden 1’inin mülteci (sığınmacı) olacağı anlamına geliyor. Ancak; bu sınır aşılabilir de, mevcut tahminler sadece şu anda bilinen verilere dayanarak yapılıyor ve bu tahminlere kesin gözüyle bakılmaması gerektiği ifade edilmekte. En geniş aralıkta, en iyimser ve en kötümser senaryolar göz önünde bulundurularak yapılan tahminlerde ise 2050 yılına kadar 25 milyon ila 1 milyar arası mülteci olması bekleniyor.

İklim değişikliğinin sebep olacağı büyük felaketlerden önce  gereken tedbirlerin arttırılması bu durumdan en az zararla çıkılmasını sağlayacaktır. Örneğin, 1991’de Bangladeş’in güney batısını Gorky isimli tropikal siklon vurmuştu. Hızı saatte 260 km olan ve 6m yüksekliğindeki dalgalarla birlikte yayılan bu siklon ülkede en az 138.000 kişinin ölmesine ve 10 milyon insanın evsiz kalmasına neden olmuştu. Bunun yanı sıra, 1992’de hızı saatte 280 km olan, 5.2 metrelik dalgalara sebep olan Andrew Kasırgası Florida ve Louisiana’yı vurduğunda, alınan tedbirler ve ABD’nin zararı telafi etmek için ödediği 43 milyar dolar ile daha güçlü bir fırtınadan daha az can kaybı ve zararla çıkılmış oldu. Gelecekte de iklim değişikliğinden dolayı bu felaketler daha çok yaşanacağından kısa sürede çok sayıda insanın tahliyesi, yiyecek ve su kıtlığı yaşanacak bölgeler için tedbirler alınması ve tehlike altındaki bölgelerin korunması için mücadele edilmesi gerekecektir.

Tüm bunların yanı sıra, iklim değişikliğinin etkileri ile birlikte pek çok yer yaşanmaz hale gelirken, bazı bölgeler için bu durumun avantaj oluşturacağı tahmin edilmektedir. Örneğin, 2005’te yapılmış bir çalışma Kuzey Atlantik’in daha ılık olması ve Sahra’nın daha sıcak olmasının Sahel’de daha çok yağmur oluşmasını tetikleyeceğini öne sürmüştür, sebepleri ise şunlardır: Daha yüksek sıcaklıklar mevsimlerin sürelerini uzatacak ve Avrupa, Avustralya, Yeni Zelanda gibi orta-yüksek enlemli bölgelerde soğuk havaların azalmasına neden olarak, yeni tarımsal ürünlerin gelişebilmesine olanak sağlayacak. Kuraklıktan sıkıntı çeken bazı bölgeler için yağmur sıklığı ve yoğunluğunun artması buralarda daha az sorun yaşanmasına neden olacak. Ancak tüm bu senaryolar sadece 2-3ºC’lik bir sıcaklık artışına göre kurgulanmıştır. 4-5 ºC’lik bir artışta dünyanın bütün bölgelerinin ciddi şekilde zarar göreceği öngörülmektedir.

Toplumların gelecekte yaşayacakları zararların boyutları  sera gazı emisyonunun artmasına ve azaltılmasına bağlı olarak değişecektir. Yani felaketlerin en aza indirgenmesi için gerekli önlemlerin şimdiden alınması gerekmektedir. Göçlerle birlikte kentsel altyapı ve göç edilen ülkede insanlara verilmesi gereken hizmetlerin artması, ekonomik gelişmenin baltalanması, yaşanacak çatışmaların,  sağlık risklerinin artması, göç eden insanların sosyal ve eğitimsel olarak daha kötü şartlara sahip olması dünyada ciddi aksaklıklara neden olacaktır. Bu durumdan ise en fazla az gelişmiş (aynı zamanda en az karbondioksit salımı oluşturmuş) ülkelerin etkilenmesi beklenmektedir. Dünya nüfusunun artışı göz önünde bulundurularak, etkin nüfus dağılımının sağlanması için gerekli hükûmet politikalarının uygulanması ve insanların öncelikle yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı, artan küresel sıcaklıktan en az zarar görecek bölgelere yerleştirilmesi gerekmektedir. Sorunların en aza indirgenmesi için göçlerle ilgili uluslar arası adaptasyon stratejileri belirlenmelidir.

 

Belkıs Gökbulut

Boğaziçi Üniversitesi
İklim Değişikliği Çalışma Grubu

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.