Mahalle; gerçekten mahalleyse candır, yaşayan sokaklardır, kapı önü sohbetleridir, dayanışmadır, neşedir, kucaklaşmadır.
5 Mayıs akşamı, mahalleme girdiğimde davul ve klarnet sesi çekti aldı içine beni ve her müzikte oynamaya meyilli bedenimi bir anda Hıdırellez ateşinin başında buldum. Ritüellerimizi gerçekleştirdik. Dileklerimizde bulunduk. Tabii çaputlarımızı bağlayacağımız bir gül ağacımız yoktu. Çiçekler taktık kulak kenarlarımıza.
5 Mayıs Hıdırellez günü, toprağı temsil eden Hızır Peygamber‘le suyu temsil eden İlyas Peygamber’in buluşmasını, birlikte insanlara yardım edip, onların dileklerini yerine getirmesini ve baharın gelişiyle birlikte yenilikleri, başlangıçları müjdeliyor. Bu kültür en çok, 5-6 Mayıs’ta iki gün süren bir gelenek olarak Kakava Şenlikleri ismiyle Edirne‘de yaşatılıyor. 6 Mayıs sabahının erken saatlerinde Edirneli Roman yurttaşlar arınma ritüeli için nehre giriyor ve alabildiğince eğleniyorlar. Bu kültür binlerce yıl geriye Mısır‘a kadar uzanıyor. Tabii yine kadim Çingene geleneği olarak.
Çeribaşı’ndan öğütler
Bizim mahalleye dönersek, dört yıldır yaşadığım Antalya Sinan Mahallesi’nde çeribaşımızla tanışmak bu Hıdırelleze nasip oldu. Bunca yıldır tanışmayışım da benim ayıbım olsun! Mahallenin Çeribaşı kim acaba, röportaj yapmak istiyorum dediğimde hemen elimden tutup Hacer Şahyan’a götürdüler. Ama nereden bileceğiz gazeteci olduğunu demeyi de ihmal etmediler. Gazetede yayınlanmış yazılarımı göstererek ispatladım, basın kartımız falan yok ne yapalım. Ben bitireyim sözlerimi, dünya tatlısı Hacer Şahyan’ın sesine kulak verelim.