Editörün Seçtikleriİklim KriziManşetTarım-GıdaTürkiye

Aşırı hava olayları çiftçiyi vurdu: 60 tonluk bağda bir salkım üzüm yok

0

Neredeyse her gün gördüğümüz fırtınalar, seller, yangınlar, sıcak rekorları, her biri insan kaynaklı faaliyetlerin sonucunda şiddeti ve sıklığı artan birer normal haline geldi. İnsan kaynaklı faaliyetler nedeniyle etkisi her geçen gün artan iklim krizi, yerküreyi ısıtırken iklimle birebir ilişki halinde olan tarım faaliyetlerini de olumsuz yönde etkiliyor.

Her biri aşırı olan ancak neredeyse anomali olmaktan çıkacak bu hava olayları, üzüm üretimini de oldukça derinden etkiledi. Çok yağışlı geçen Mayıs ve Haziran ayı Denizli‘deki üreticileri vurdu. Manisa‘daki üreticilerin de durumu farklı değil. Bağlarda mildiyö hastalığı görüldü.

Binlerce insan bu yılki gelirini kaybetti ve gelecek seneye hazırlanmak zorunda. Kendi bağında üretim yapmaya çalışanlar ise küçük alanlarda bu üretimi gerçekleştirdikleri için bağlarına önceden kendilerini uyaracak bir sistemi, meteoroloji istasyonunu, dahi kuramıyor. Çitfçinin tek derdi bu da değil: Girdi maliyetleri, bacalarındaki filtreleri çıkarılan jeotermal enerji santrallerinin zehirli gazları, tekelleşme, engellemeler… Bağcılıkla uğraşan Cevat Karaman durumun vahametini şöyle anlatıyor:

“Bu yıl Mayıs ve Haziran ayı çok yağışlı geçti. Bu Denizli için çok normal bir durum değil. Denizli’de mayısın ikinci yarısı ve haziran ayımız bu kadar yağışlı geçmez. Dolayısıyla mildiyö diye bir hastalık var. Bir çeşit küf… Çok şiddetli vurdu bu sene. Nemi ve sıcağı sever bu küf. İkisi de gerçekleşti bizim bağlarımızda. Hatta bağa girilemedi; yeterli, zamanında ilaç atılamadı, araziler çamur oldu; traktörler giremedi bağa. Girildiği zaman da geç kalınmış oldu. Aslında tamamen Denizli’ye özgü değil bu; Türkiye’nin her yerinde benzer koşullar var. Özellikle güney enlemlerinde; sıcağın ve yağmurun daha çok hissedildiği bölgelerde geniş bir yıkım var.”

Kaynak: Bağ entegre mücadele teknik talimatı - Tarım ve Orman Bakanlığı

Kaynak: Bağ entegre mücadele teknik talimatı – Tarım ve Orman Bakanlığı

Manisa Sarıgöl Üzüm Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatif Başkanı Yusuf Tüfekçi de mildiyö hastalığının bu sene Manisa bölgesini vurduğunu ve gelecek sene için Turgutlu, Salihli, Alaşehir ve Sarıgöl bölgesinin aynı risk altında olduğunu belirtiyor. Konuya ilişkin bir çalışma yapılması gerektiğini belirten Yusuf Tüfekçi, şunları aktarıyor:

“Mildiyö hastalığının bir kış uygulaması var. Sürdürülebilir bir izleyiciliği var. Örneğin bir yaprak, toprak tahlili yapmaları lazım. Şimdi şu andaki bağları kontrol etmeleri lazım. Bu sene mildiyö varsa bağda ya da komşuda, önümüzdeki yıl bu artarak devam edecektir. Onun için şimdiden bunun dersine çiftçi çalışmak mecburiyetinde.”

İklim değişikliğinin üzüm çiftçisine birçok sorun getireceğini belirten Tüfekçi, “Bunlardan birincisi örneğin hava çok yağışlı gittiği zaman üzüm zamanında yetişmez. Ve yetişmediği gibi bu sene olduğumuz gibi birçok zararlı hastalıklar oluşur. İkincisi düzgün gitmeyen bahar mevsimi sonrasında; iklim değişikliğinden bahsediyoruz; sular çekilecektir. Dolayısıyla sulama konusunda mildiyöyle birlikte tedbir alınması lazım. Yakıcı sıcaklar gelecektir arkasından” diyor.

İklim kriziyle öngörülebilirlik azalıyor

Uluslararası Tarım ve Yaban Hayatı Bilimleri Dergisi’nde 2019’da yayımlanan ‘Karamenüş ve Yayla (Vitis vinifera L.) Şaraplık Üzüm Çeşitlerinde Biyoklimatik İsteklerin ve Olgunluk Göstergelerinin Belirlenmesi’ başlıklı araştırma makalesine göre de üzüm yetiştiriciliğinde en önemli sorunlar arasında iklim krizi bulunuyor:

“Yaşanmakta olan iklim krizi nedeniyle iklimsel değişkenlik artmakta ve öngörülebilirlik azalmaktadır. Tekirdağ örneğinde olduğu gibi son iki yılda etkili sıcaklık toplamlarının uzun yıllar ortalamasına göre yüksek seviyede artmış olması, yağış miktarları ve yağışın alındığı dönemin belirsizliğine bağlı olarak Hidrotermik göstergede dalgalanmalara neden olmaktadır. Birbirini izleyen yıllar arasında bile meydana gelebilen değişimler yetiştiricilik yapılması düşünülen diğer iller için göz önünde bulundurulmalıdır.”

Bağcılık için en önemli faktör iklim

Tarım ve Orman Bakanlığınca yapılan çalışmalarda da Türkiye’deki asma varlığının iklim ve toprak isteklerini karşılayan ekolojisi nedeniyle 5 bin 500 yıllık bir bağcılık tarihine işaret ettiği belirtiliyor:

“Kültür asması yetiştiriciliği, büyük ölçüde Akdeniz iklimi ve geçiş bölgeleri iklimleriyle karakterize edilen bölgelerle sınırlıdır. […] yaşanmakta olan iklim krizine bağlı bölgesel değişiklikler ve farklı yetiştiricilik tekniği uygulamaları bu sınırları değiştirme eğilimindedir. Günümüzde ticari anlamda yetiştiricilik Kuzey Amerika, Güney Amerika, Güney Afrika, Avustralya ve Yeni Zelanda kıtalarında, özellikle sofralık çeşitler için asma bitkinin her dem yeşil olduğu tropik bölgelerde bile yapılabilmektedir.”

bağ, çiftçi, aşırı hava olayları

Aynı zamanda iklim krizi etkileriyle belirti evrelerin gerçekleşme zamanlarının ve süreçlerinin yakın geçmişe göre hızla değiştiği de bilimsel çalışmalarda yer alıyor.

Bakanlığa göre; artan sıcaklık ortalamaları, beklenmeyen yağışlar, güneş radyasyonu seviyelerinde görülen değişimler tane kompozisyonunu, dolayısıyla kalite ve verimi etkiliyor.

Tarım ve Orman Bakanlığının el kitabına göre; bir yörede ekonomik olarak bağcılık yapabilmek için iklim özelliklerinin iyi bilinmesi gerekiyor.

Gelişimi sıcaklık, yağış, dolu, rüzgâr ve güneşlenme ile doğrudan ilişkili olan asmanın düşük sıcaklıklarda verimliliği de olumsuz etkileniyor.

Bağcılık için en önemli faktör iklim. Bir bölgede ekonomik olarak bağcılık yapabilmek için yıllık sıcaklık ortalamasının 10°C’den aşağı olmaması gerekiyor. Aynı zamanda Bakanlığa göre asmalar optimum olarak 25 ila 30°C’de en iyi gelişmeyi sağlıyor.

Öte yandan hava sıcaklıklarının yazın 35 ila 40°C veya üzerindeyken ise doğrudan güneş gören salkımlarda güneş yanıkları oluşuyor. Bu asmadaki su dengesini ve düzeninin bozulmasına da neden oluyor; yaprak ile sürgünlerde pörsüme ve kurumalar meydana geliyor.

Peki Türkiye’de sıcaklık kaç dereceyi gördü?

Sıcaklık rekorlarıyla bağlar da kırıldı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye’de 27,1°C olarak ölçülen Ağustos 2023 ortalama sıcaklığı, 2010’dan sonra son 53 yılın en sıcak ikinci ağustos ayı olarak kayıtlara geçti.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, bu yıl ağustos ayında en yüksek sıcaklığın 49,5°C ile Eskişehir Sarıcakaya‘da ölçüldüğünü belirtmişti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü ise 14 Ağustos’ta Hatay‘da sıcaklığın 50°C’ye ulaştığını duyurmuştu.

Öte yandan iklim krizi nedeniyle tüm dünya, aşırı sıcak rekorlarının birbiri ardına kırılışını izledi. Haziran 2023’te “en sıcak haziran” üzerine konuşulurken Temmuz 2023’te bu kez gündem “en sıcak temmuz”du.

Dünya Meteoroloji Örgütü ve Copernicus İklim Değişikliği Servisi, eş zamanlı olarak Temmuz 2023’ün kaydedilen en sıcak temmuz ayı olduğunu açıkladı.

Fosil yakıtların tüketimine devam edilmesi, ormansızlaşma, yoğun tarım ve hayvancılık nedeniyle artan miktarda metan ve azot dioksit gazlarının salınması gibi insan kaynaklı faaliyetler, masaya önce aşırı sıcakları koyuyor. Bu da bağcılık gibi öncelikli olarak iklim faktörüne sıkı sıkıya bağlı tarımsal ürünleri tehdit ediyor.

‘Böyle yağmurlar yağmazdı bizde’

Denizli’de binlerce kişinin etkilendiğini belirten Karaman, 10 bin nüfuslu bir ilçenin yarısından çoğunun üzümle geçindiğini belirtiyor.

Cevat Karaman, “Çal’da da öyledir. Buldan’da da ciddi bir üzüm üretimi var. Sarıgöl, Alaşehir’de de var. Manisa’nın birçok ilçesinde var. Türkiye’nin her yerinde var bunlar” diyor ve ekliyor:

Trakya’da bu hastalık biraz daha az. Çünkü oraya bu kadar yağmur yağmadı. Onlar buna daha alışıklar. Biz çok alışık değiliz. Çünkü kurak bir bölgede bu işi yaptığımız için, böyle yağmurlar yağmazdı bizde. Bu hastalık da çok oluşmazdı bizde. On yılda bir falan olan bir şey bölgemizde…”

bağ, çiftçi, aşırı hava olayları

‘Ekonomik boyutu çok ciddi’

Bağlardaki sorunların yalnızca Türkiye’de değil, Yunanistan ve İtalya‘da da olduğunu belirten Cevat Karaman, “Fakat Türkiye’nin en çok şaraplık üzüm üretildiği ilçemiz; Güney, Çal ve Bekilli. Burası açısından çok büyük bir yıkım oldu” diyor ve ekliyor:

“Bizim bölgemiz şaraplık üzümlerin neredeyse yarısına yakınını üretiyor. ‘Çal’da durum daha kötü’, deniyor. Yani yüzde 100’e yakın deniyor ama tabii bu söylenti de olabilir ama çok büyük bir yıkım olduğu gerçek. Güney’de de yüzde 50’ler seviyesinde bir kayıp var. Ekonomik boyutu çok ciddi gerçekten. Bir de bununla mücadele edebilmek için de çok para harcadı çiftçi. Normal iki ya da üç kez ilaçlama yapmak yetecekken bu dönemde 10-12 kez ilaçlandı bağlar ama gene de kurtulamayan bağlar oldu.”

Tüfekçi de Sarıgöl çevresinde mildiyö nedeniyle yüzde 20’lik bir zarar olduğunu belirterek “Ancak önümüzdeki yıl bu oran yüzde 60’ları geçecektir” diyor.

Çiftçi borçlar arasında kaldı ama mildiyöye sigorta yok

Borçların arasında kalmış çiftçi için hastalıkların da sigorta kapsamında olmadığını dile getiren Karaman, tarım sigortasını, TARSİM’in dolu ve don gibi doğal afetleri karşıladığına dikkat çekti.

TARSİM’in sunduğu sigortalar arasında şu sigortalar bulunuyor:

  • Bitkisel ürün sigortası,
  • Köy bazlı kuraklık verim sigortası,
  • Sera sigortası,
  • Büyükbaş hayvan hayat sigortası,
  • Küçükbaş hayvan hayat sigortası,
  • Kümes hayvanları hayat sigortası,
  • Su ürünleri hayat sigortası,
  • Arıcılık sigortası

Üzüm, TARSİM’in bitkisel ürün sigortası kapsamında yer alıyor ancak burada mildiyö yıkımının uğradığı üzümler güvence altına alınmış değil. TARSİM’in güvencesi don, dolu, fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, taşıt çarpması ile sel ve su baskını risklere yönelik. Ancak aşırı yağışlar ve sıcaklarla yakından ilişkili olan mildiyö hastalığı için bir sigorta bulunmuyor.

Ulaştığımız TARSİM Manisa İl Müdürlüğünce verilen bilgiye göre bitkisel ürün sigortası mildiyöyü kapsamıyor. Yalnızca mildiyö de değil… Şu yanıtı alıyoruz:

“Bizim mevzuatımızda hastalık ve zararlılar teminat dışı tutulmuştur.”

Sigortalar, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Çiftçi Kayıt Sistemi’nden (ÇKS) arazi ve ürün bilgileri kayıt ettirilerek ya da mevcut kayıtlar güncellettirilerek yapılıyor.

Kaynak: Bağ entegre mücadele teknik talimatı - Tarım ve Orman Bakanlığı - üzüm

Kaynak: Bağ entegre mücadele teknik talimatı – Tarım ve Orman Bakanlığı

Mildiyö nasıl tespit edilir?

Üretici mildiyö gibi hastalıkları kendisi tespit ediyor. Hastalığı teşviğin en önemli faktörlerinin toprağın, havanın ve konukçu bitkideki nem miktarı olduğu belirtiliyor. Bu nedenle sıcaklık ile nem oranının dikkatle takip edilmesi gerekiyor. Mildiyö hastalığının ortaya çıktığı şu belirtilerle tespit edilebiliyor:

  • Hastalık tüm yeşil aksamda belirti gösterir.
  • Yapraklardaki belirtiler daha belirgindir.
  • Yaprakların üst kısımlarında yuvarlak sararmış, yağ lekeleri halinde kendini gösterir.
  • Bu lekelerin alt kısımlarında beyaz misel örtüsü oluşur
  • Zamanla bu lekeler büyür, ortası kızarır ve kuruyarak dökülür.

Üzümde bu sene yoğun bir tahribat olmasının nedeninin iklim koşulları olduğunu belirten Cevat Karaman, “Bu sene aşırı yağış alması bölgenin, yağışla birlikte nemin ve sıcağın birleşmesiyle bu duruma geldi. Daha da bitmedi. Mücadele devam ediyor. Hala ürününü ilaçlayanlar, kurtarmaya çalışanlar, kalanını kurtarmaya çalışanlar var. Kurtulan bağlara da bakıyoruz ama yani her an onlarda da tekrar böyle hastalıklar baş gösterebilir” diyor. 

’60 ton üzüm olan bağda bir salkım üzüm yok’

Karaman ise mildiyöye karşı alınması gereken önlemlere dair şunları söylüyor:

“Normalde İlçe Tarım Müdürlüklerinin, ziraat odalarının hızlı bir şekilde tarama yapıp zararın boyutunu belirlemiş olması gerekirdi. Böyle bir çalışma da görmüyorum. Bizim bilgilerimiz bütün bağları gezen, danışmanlık da yapan ilaç bayisi arkadaşlardan geliyor. Onlardan, konu komşudan gördüklerimiz… Ben gözümle de gördüm, 60 ton üzüm olan bağda bir salkım üzüm yok. Çok kötü bir durum. Kimse de bunun farkında değil.”

Konunun TBMM’de de dile getirildiğini hatırlatan Karaman, “Bu yıl şaraplık üzüm üretimi, hatta sadece şaraplık da değil, sofralıklarda da aynı şey var, çekirdeksizlerde de aynı şey var. Bütün üzüm üretimi sorunlu. Türkiye’de çiftçi her zaman bu durumda, biliyorsunuz” diyor.

Bir önlem olarak meteoroloji istasyonları

Bazı büyük bağlarda ise yağış, don, dolu gibi hava olaylarına karşı önceden önlem alınmasını sağlayan ve bu hava koşulları nedeniyle büyük yıkımların meydana gelmemesi için kullanılan meteorolojik istasyonlar bulunuyor. Karaman, bu istasyonların çoğunluklar büyük bağlarda, şaraphanelerde ve şarap firmalarının kendi bağlarında bulunduğunu belirtiyor.

Cevat Karaman bunun bir masraf grubu olduğunu belirterek daha büyük ölçekli işletmelerce karşılanabildiğini aktararak şunları dile getiriyor:

“Ama bizim bölgemizde çiftçinin kendi küçük meteoroloji istasyonu hiç görmedim desem yeri var yani. Tabii şimdi 20-30 dönüm bağa meteoroloji istasyonu kurmazsınız. Onun için 100-500 dönüm bağınız olması lazım ki meteoroloji istasyonu kurasınız.”

Kaynak: Bağ entegre mücadele teknik talimatı - Tarım ve Orman Bakanlığı

Kaynak: Bağ entegre mücadele teknik talimatı – Tarım ve Orman Bakanlığı

‘Yüz milyonlarca lira kayıp var üzüm ekonomisinde’

Denizli’nin şaraplık üzümlerin neredeyse yarısına yakınını ürettiğini ve dirençli/dirençsiz demeden hastalığın tüm üzüm çeşitlerini vurduğunu belirten Cevat Karaman, kaybın nedenine dair şunları dile getiriyor:

“Burada devlet kurumlarının da çok fazla yapabileceği bir şey yok aslında. Mesela çeşit çeşit ilaç var. Kaliteli, muadili, ucuz, pahalı ilaç var. Bilemiyorum belki de ucuz ilacı tercih etmiş de olabilir insanlar. Zamanında ilaç atmamış olabilir. Üç beş günde çünkü sarıyor bu. Uygulama hatası olabilir. İyi bir ilaçlama yapmamış olabilir. Tam olarak önüne geçilemeyecek kadar kötü de olabilir şartlar. Üzüm için çok kötü bir yıldı, bu yıl. Yüz milyonlarca lira kayıp var üzüm ekonomisinde.”

‘Bu senenin geliri gitti işte…’

Bağlarındaki yoğun kayba karşı çiftçilerin nasıl bir planları olduğunu sorduğumuz Karaman, “Bir planları olduğunu zannetmiyorum. Yapacak bir şey yok” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Bu senenin geliri gitti işte. Mesela örnek veriyorum; 30 ton üzüm alacaktı adam, otuz liradan satmış olsaydı -şaraplık üzüm biraz değerlidir- 800 ila 900 bin lira arasında para kazanacaktı, borçlarını ödeyecekti, geçinecekti ve gelecek yılın masraflarını yapacaktı. Gelecek yılın masrafları da çok önemli bir kalem tutuyor. Biz geçen sene üzüm sattık mesela. Geçen sene sattığımız üzümden kalan paranın ciddi bir kısmını bu yıl harcadık zaten. Biraz da gelecek yılı düşünüp kenara para da koymanız gerekiyor. En azından bankalara ve kamu kurumlarına olan borçlarda bir erteleme gibi bir yıl erteleme gibi bir şey olabilirse faydalı olur. Devletin gücü var böyle şeylere.”

Manisa bölgesinde bu sene önemli ölçüde mildiyö zararıyla karşı karşıya kalan çiftçilerin zirai danışmana giderek bir yol haritası çıkarması gerektiğini belirten Tüfekçi ise kışın budama ve budama sonrasında mildiyö ile ilgili bir çalışmanın mutlaka yapılması gerektiği önerisinde bulunuyor.

‘Devletin bir kolaylık sağlaması lazım çiftçiye’

İlçelerinin ekonomik gelirlerinin neredeyse tamamen üzümden kaynaklandığını dile getiren Karaman, şunları aktarıyor:

“Denizli’nin Güney ilçesi zaten 10 bin kişinin yaşadığı bir yer. Yüzde 60’ı zaten üzüm yetiştiricisidir. Manisa da böyledir mesela; Alaşehir, Sarıgöl… Sadece Denizli’ye özgü bir sıkıntı değil. Çekirdeksiz ve kuru üzüm üretimini de etkileyecek.

En azından şöyle bir şey yapılabilir; çiftçilerin borçları ertelenebilir. Bu sene para olmayacak bu insanlarda. Hepsinin kredisi var, borcu var; traktör almış, tarım ekipmanı almış. Devletin bunu fark edip bir kolaylık sağlaması lazım çiftçiye.”

Çiftçi hep yalnız: Kuru üzüm 100 TL’yi bulabilir

Tüfekçi ise çiftçinin yalnızlığını şu sözlerle anlatıyor:

“Çiftçi hep yalnız. Çiftçi üretimde yalnız. Çiftçi ürün arzında yalnız. Çiftçi pazarlamada yalnız. Çiftçi tahsilatta yalnız. Şu anda kuru üzümün fiyatı belli değil. İsteyen istediği fiyattan kuru üzüm satın alıyor. Yarın kuru üzüm belki 100 liraya çıkacak Manisa bölgesinde ve bütün Türkiye’de. 100 liranın üzeri bir rakam olabilir. 80 TL mutlaka olur ama belki 100 TL’nin üzerine çıkacak. Dolayısıyla bu fiyat yükselmesinden üretici nasiplenmeyecek, tüccar nasiplenecektir. Bu sektörde herkese ihtiyaç var; tüccara da, çiftçiye de, pazarcıya da, halciye de.

Ancak sözleşmeli satım yapmalı üretici; benim 40 lira paramı ver, yirmi lira artarsa yarıya bölüşme gibi bir şey de yapılabilir. Ya da ihtiyacı kadar satmak suretiyle çiftçinin bir hedef rakam tayin ederek o rakama ürün geldiğinde satması daha sağlıklı olur.”

‘Çiftçi perişan durumda’

Peki bunca borç arasında üretici bu ücretleri nasıl karşılıyor? Tüfekçi bu soruyu şöyle yanıtlandırıyor:

“[Çiftçi] tarım ilacını aldığı yere borca yazdırıyor. Şimdi zaten çiftçinin dörtte üçünden fazlası A, B ya da C bankasına borcu vardır. Böyle bir döngü sürer gider devamlı. Borcu borçla kapatmak suretiyle, çiftçi perişan durumdadır.”

Çiftçilerin özel ve devlet bankalarındaki borçlarının mutlaka ertelenmesi gerektiğini belirten Tüfekçi, sorunun ciddiyetine şu sözlerle değiniyor:

“Tarım olmazsa aç kalırız, çiftçinin şu anda iş verdiği yani tarımsal üretimin seracısından, üzümcüsüne çiftçinin iş verdiği 35-40 kesim vardır. Tarım ölürse bu kesimlerin hepsi aç kalır. Tarım olmazsa hep beraber aç kalırız. Sabahleyin sofraya oturdunuz: Zeytinden peynire, süte, çaydan ekmeğe kadar her şey çiftçinin tarlasından gelmektedir. Bunların bir bölümü gelmediği zaman ne olacağımızı insanoğlu düşünsün, ona göre karar versin.”

Hammaddeden şaraba fiyat nasıl artıyor…

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Ağustos 2023’e ait tarım ürünleri üretici fiyat endeksine göre üzüm yüzde 127,25’lik oranla yıllık artışın en yüksek olduğu üçüncü gıda grubu.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) de Temmuz 2023’te üretici ile market arasındaki farkın kuru üzümde yüzde 268,6’ya ulaştığını duyurmuştu.

Karaman’a bu farkı soruyoruz ve aldığımız yanıt şöyle:

Bizim ürettiğimiz üzüm, şaraba dönüşme aşamasında şaraptaki en küçük payı alır neredeyse. 300-400 liraya satılan şaraplar var piyasada. En kaliteli üzümlerden. Örnek veriyorum; 2021’de yapılmış şaraplar raflarda duruyor şu anda, yeni satılıyor. Onun içindeki üzümün payı 6-7 liradır. Orada şişesi, mantarı ambalajı bile bir üzümden kat kat pahalıdır. Ama bu sene bu muhtemelen üzüm fiyatlarını da arttırır. Üzüm fiyatları artınca dolayısıyla şarap fiyatları da artar. Hammadde fiyatlarında bir artış söz konusu olacak. Çünkü kalan üzüm daha değerli şu anda.”

Kuru üzümdeki fiyat artışını sorduğumuz Tüfekçi de girdi fiyatlarına dikkat çekiyor:

“Burada kuru üzümde bir gerçeği söylemek lazım; örneğin mazot 8 lirayken 24/30 TL olmuştur. Kuru üzüm çok çok zamlanmamıştır geçen ay. 2021’de 8-9 numara üzüm 13 lirayken 2022’de 27 lira olmuştur. Bu sene aynı ürün 60’ların [TL] üstünde olması lazım. Olduğu zaman ikiye katlanır ama bütün girdi maliyetleri üçe, dörde katlanmıştır. Onun için fiyatlar çok ucuzdur.

Sarıgöl’de yüzde 20’sini etkilediyse gelecek sene yüzde 60’lara çıkacaktır. Ama rakılık ve şaraplık üzümde piyasayı dalgalandırarak istedikleri şekilde yön tayin eden tekel bir firmamız olması dolayısıyla ürün arzlarının azlığı sebebiyle bu sene 7,5 liraya kadar çıkmıştır.”

Tekelleşme sorunu

“Pekmezlik, bazı meyve suyu fabrikalarının satın almış olduğu üzüm 8 ila 9 TL’ye çıkmıştı. Ama şu anda aşağı yönlü bir çalışma yapılmaktadır. Bunu yapmamaları lazım. 7 lira bile şaraplık ıskarta üzümde uygun fiyat değildir. Çünkü girdi maliyetleri çok yüksek” diyen Tüfekçi tekelleşme sorununa işaret ediyor:

“Biz devletin acilen ya da halkın, üreticinin devlet desteği olsa da olmasa da bölgede ikinci bir alkol fabrikasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Şunun için düşünüyoruz: Tekelleşmek hiçbir zaman piyasa için iyi değildir. Ve 2-3 tane alıcı olursa en azından arz edilen fiyat, ürün reel değerini bulur.

Dolayısıyla bir ülkede bir 35’lik rakının 230 ila 250 TL’lere varan rakamlarda satılıyor olması, yaş üzümün 7 TL’den satılıyor olması çok acayip bir şey yani. Çıksın birisi de desin ki ‘kaç kereden ne kadar sulu oluyor. Rakıda ÖTV yüksektir, bilmem ne yüksektir…’ Ya kardeşim senin maliyetin, işletme maliyetin, rakıdan kazandığın para nedir? Çık bir onu açıkla bakalım. Burada haksız kazanç vardır bize göre: Yanlıştır. Şaraplık üzüm, asgari 10 TL olmalıdır. Ama maalesef sofralık üzüm 10 TL’den satılıyor şu anda.”

Türkiye’de yalnız kalan çiftçiye Japonya’dan fikir desteği

Bağlarda meydana gelen sorunlarla ilgili konuştuğumuz üreticilerin yalnız kaldıklarını, ekonomik olarak büyük bir yıkım olan bu sıkıntılara karşı tek başlarına mücadele etmek zorunda kaldıklarını görüyoruz.

Örneğin Sarıgöl Üzüm Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Japonya Riken Araştırma Enstitüsü‘nün yaptığı bitkisel sirkeyle bitki yetiştirme konusunda çalışma yapıyor. Kooperatiften Yusuf Tüfekçi, enstitüyle bilgi alışverişinde bulunduklarını belirtiyor ve ekliyor:

“Türkiye’de bir sosyal sorumluluk projesi olarak bu konuda ilmi çalışma yapılması gerekiyor.”

Bitkisel sirke kullanılan bağlarda bitkiler için daha az su tüketildiğini, ayrıca verim artışı ve hastalıklara karşı diren sağlanması gibi unsurların da ortaya çıktığını belirten Tüfekçi, “Kooperatifimize göre acilen bölgede, iklim değişikliği ve kuraklıkla mücadele konusunda üniversiteler çapında çiftçinin ne yapması gerektiği konusunda çalışmalar yapılması gerekir” diyor.

Bir de jeotermal tehdidi: Filtresiz bacaların gazı üzümlere sinerken…

Mildiyö külleme konusunda özel çalışmalar yapılması gerektiğini ifade eden Tüfekçi, “Üniversiteler, araştırma enstitüleri, ilçe tarım müdürlüklerimizin bu işin içine acilen dahil olması lazım. Tabii Manisa bölgesi kuru üzüm yetiştiriyor. Bizim ilçemiz Alaşehir, sofralık yapıyoruz. Alaşehir bölgesinde birçok jeotermal tesisi var” diyor.

Söz konusu jeotermal tesislerin 17.00’dan sonra filtrelerinin açıldığını ve buradan bırakılan gazlardaki zararlı kimyasalların Gediz Ovası’nın uç noktasında bulunan Alaşehir’e geldiğini belirten Tüfekçi şunları söylüyor:

“Alaşehir’deki havaya karışan kimyasallar doğrudan doğruya Sarıgöl Ovası’nın üzerine gelir. Böylelikle bizim bölgemizde büyük bir kalite kaybı daha önceden vardır. Jeotermallerin zararları olmak üzere… Dolayısıyla bunun da üniversiteler tarafından çalışma yapılarak tespit edilmesi gerekir. Biz söylüyoruz ama yarın ‘jeotermaller, hayır biz kabul etmiyoruz’ deyip çıkacaklar işin içinden. Çevresel etki değerlendirmeleri yapıyorlar ama uyduruk kaydırıp yapıyorlar. Sarıgöl bölgesinde de açtırmamak için büyük çaba sarf ediyoruz.”

‘Engellemelerle karşılaştık’

Yusuf Tüfekçi bir de engellemelerle karşılaştıklarını dile getiriyor. Kooperatif olarak yatırım yapmak üzere yola çıktıklarını vurguluyor.

Tüfekçi, 7-8 senedir faal olduklarını ifade ederek “Yabancı sermaye Türkiye’de tarımı bitirmenin yollarını arıyor. Olay bu kadar basit. Bizi tarımda da Avrupa’ya bağımlılığı yapmak istiyorlar” diyor. Engellemeleri soruyoruz Tüfekçi’ye ve aldığımız yanıt şöyle:

“Tesis kurdurmuyorlar. Çalışmalarımıza engel oluyorlar. Her konuda engel oluyorlar. İşin içinde resmi kurumlar, tüccarlar var. Üretici süper üzüm yetiştiriyor. Üretici süper üzüm kurutuyor. Bunların hiçbirisi cebine para girmesine etken değil. Üretici şu anda parasını bir yıl yatırıyor. Bir yıl sonra alabiliyorsa alıyor. Alamazsa dolandırıcılık olayları var bugün Sarıgöl’de bir sürü. Mildiyö oluyor, don vuruyor. Parasını geri alamıyor.”

bağ, çiftçi, aşırı hava olayları

Planlamaya ihtiyaç olduğunu belirten Tüfekçi, “Bölge çiftçiliği sözleşmeli tarıma yöneltilmeli, biyolojik tarıma yönetilmeli, insanlara güvenli gıda sunulmalıdır. Sarıgöl ve bölgesinde sistemik ilaç atımı, sık sık kontroller var. Dolayısıyla sıkıntılı bir ilaç atımı yok denecek kadar az” diyor.

‘Biz hazırız’

Devletin destekleri doğrudan çiftçiye yapması gerektiğini ifade eden Yusuf Tüfekçi,  tarımdaki bütün desteklerin güncellenmesi gerektiğini vurguluyor.

Türkiye’de kooperatiflerin her üretimde, tüketimde ya da işletmede kenarda bekletildiğini dile getiren Tüfekçi, kooperatiflerde istihdam sağlandığına da dikkat çekerek şunları aktarıyor:

Biz kooperatifler olarak para, pul istemiyoruz. Bize makine, teçhizat versinler. Arazi versinler, kiralayalım ve bu ülkeyi meyvesiz, sebzesiz, aç bırakmayalım. Her türlü ürünü biz üretelim. Biz hazırız.”

You may also like

Comments

Comments are closed.